Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/335 E. 2021/444 K. 13.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/335 Esas
KARAR NO : 2021/444

DAVA : Tespit ve Tescil ( Muvazaaya dayalı Anonim Şirket Hisse Devrinden Kaynaklı )
DAVA TARİHİ : 28/09/2020
KARAR TARİHİ : 13/04/2021
GER. KARAR YAZILDIĞI TARİH : 14/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tespit ve Tescil ( Muvazaaya dayalı Anonim Şirket Hisse Devrinden Kaynaklı ) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … ve davalı …’ in muris …’ nın mirasçıları olduklarını, muris …’ nın … Holding A.Ş’ ye sahip olduğu hisselerinin davalı …’ e devrinin evvelemirde imzada sahtecilik nedeniyle, bu mümkün görülmez ise muris muvazaası nedeniyle iptaline ivedi olarak dava konusu hisse senetlerinin dava süresince bir karar ittihaz olunana kadar üçünçü kişilere devrinin önlenmesi bakımından ihtiyat-i tedbir kararı verilmesini, evvelemirde imzanın murise ait olmaması karşısında, sahtelik nedeniyle ilgili devir işlemlerinin ve sözleşmenin geçersizliğine ve iptaline, şekil şartı yokluğu ve alacağın temliki sözleşmesi bulunmaması karşısında ilgili devir işlemlerinin ve sözleşmelerinin geçersizliğine ve iptaline, ilgili işlemler ve sözde devirler kronik hastalıklarla uğraşan, hasta ve zihinsel ve fiziksel olarak sağlıksız haldeki murisin serbest iradesi ürünü olmadığından geçersizliğine ve iptaline, murise ait 1.500 adet hissenin, müvekkilinin verasetteki miras payı olan (1/2) oranında 750 adet miktarda … Holding A.Ş.hissesinin varsa bugüne kadar ilgili kısım hisse payına tekabül eden sermaye artışlarının neticesinde verilen hisselerle birlikte müvekkiline ait olduğunun tespiti ile tesciline, dava ve vekalet ücreti giderlerinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın öncelikle derdestlik nedeniyle reddine, bunun mümkün olmaması halinde görevsizlik nedeniyle reddine, davanın esasına girilmesi halinde esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, taraf beyanları ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava; davacı muri …’nın … Holding A.Ş.de sahip olduğu hisselerinin davalı …’e devrinin evvelemirde imzada sahtecilik nedeniyle ve bu mümkün görülmez ise muris muvazaası nedeniyle iptaline ve miras payı oranında aidiyetinin tespitine ve davacı adına tesciline karar verilmesi istemine ilişkindir.
HMK madde 138 uyarınca dava şartları ve ilk itirazlar dosya üzerinden karar verilebileceği dikkate alınarak mahkememizce öncelikle dava şartları incelenmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur. (Yargıtay 3. H.D.sinin 04.12.2017 gün ve 2016/9128 E- 2017/17010 K. sayılı kararı)
Dosya kapsamında, talebin içeriği de dikkate alındığında davacının ve davalının tacir olmadığı ve yargılama konusu zararın her iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklı değildir.
Miras payına dahil olduğu ve muvazaalı olarak devredildiği öne sürülen malvarlığı haklarının (ticari şirket hisseleri) 6102 sayılı TTK’da tanımlanmış olması, davayı ticari dava kılmaz. Davanın (iddianın) temeli muris muvazaasıdır. Muvazaanın var olup olmadığı yönündeki iddia ve savunmaya ait delillerin tartışılması anlamında davanın konusunu oluşturan hisse senetlerinin reel değerlerinin belirlenmesi sürecinde ticari defterlerin ve kayıtların incelenmesi gereği de davayı ticari dava kılmaz. Genel bir ilke olarak görevli mahkemenin belirlenmesinde temel ölçüt, muris muvazaasına konu malvarlığı haklarını oluşturan unsurların niteliği olmayıp, murisin mirasçılarının hukukunu zedeleyen malvarlığı haklarına yönelik muvazaalı bir işlemi olup olmadığıdır. Bunu değerlendirme görevi de 6100 sayılı HMK’nın 2. Maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesine aittir.
Dava, sahtecilik ve muris muvazaasına dayalı hisse devrinin iptali davası olup, 6102 sayılı Türk Borçlar Kanunu’ nun sözleşmenin şekli başlığı olan 12. madde vd. ile 4721 sayılı TMK’nun 576.maddesi kapsamında değerlendirilmesi gereken bir dava olmakla ve 6102 sayılı kanunun 4.maddesinde yazılmış mutlak ticari davalardan olmadığı gibi aynı kanunun 5.maddesinde yazılı olduğu gibi nisbi ticari davalardan da olmadığı, bu itibarla ticari dava mahiyetinde olmayan davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesidir. (Yargıtay 1. H.D. 08.12.2015 Tarih, 2014/11204 E. – 2015/14214 K.), (İstanbul BAM 12. HD. 17.09.2020 Tarih, 2020/230 E. – 2020/835 K. Sayılı ilamı) ve (İstanbul BAM 37. HD. 19.02.2021 Tarih, 2020/1825 E. – 2021/345 K. Sayılı ilamı).
Asliye hukuk mahkemeleri ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki TTK’ nun 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisidir. Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır. Dava şartları kamu düzeninden olup, kamu düzenine ilişkin hususlar re’sen dikkate alınması gerektiğinden 6100 sayılı HMK 138 maddesindeki düzenleme de gözetilerek, 6100 sayılı HMK’ nın 115/2. maddesi gereğince göreve ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine ve görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli mahkemenin BAKIRKÖY … ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğuna,
3-Mahkememiz kararının kanun yoluna götürülmeksizin kesinleşmesi halinde daha öncede Bakırköy … Asliye HUKUK Mahkemesince görevsizlik kararı verildiğinden olumsuz görev uyuşmazlığının, halli merci tayini için dosyanın HMK 22/2 maddesi uyarınca İSTANBUL BAM …. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere tarafların yokluğunda dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi.13.04.2021

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza