Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/315 Esas
KARAR NO : 2022/191
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/04/2021
KARAR TARİHİ : 28/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı/ borçlu aleyhine Bakırköy …. icra müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından, 9.651,24 USD tutarındaki ticari defter ve kayıtlarına göre alacağının tahsilde tekerrür olmamak şartıyla takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek yıllık (%7) oranında ve değişen oranlarda işleyecek TCMB na uygulanacağı bildirilen en yüksek mevduat faizi (usd) – fiili ödeme günündeki döviz alış kuru üzerinden – icra gideri ve vekalet ücreti ile birlikte ödenmesi talepli ilamsız takiplere ilişkin ödeme emri gönderildiğini, davalı borçlunun itirazı nedeniyle takibin durduğunu, davalının yaptığı itirazların haksız ve kötü niyetli olması sebebiyle itirazın iptaline ve kötü niyetli borçlunun % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep ettiklerini, müvekkil şirketin davalı …. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.’ nden ticari defter ve kayıtlarına göre alacağı bulunduğunu, müvekkil şirket tarafından davalı yan aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı yan tarafından haksız ve kötüniyetli olarak icra takibine itiraz edildiğinden işbu itirazın iptalı davasını açma zorunluluğu hâsıl olduğunu, müvekkili şirketin davalı … SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.’ den ticari defter ve kayıtlarına göre alacağı bulunduğunu, davalı yanın söz konusu borcunu ödememesinden mütevellit müvekkili şirket tarafından Bakırköy …. icra müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalı yanın, borcu olduğunu bilmesine rağmen icra müdürlüğüne yapmış olduğu itirazda herhangi bir borcu olmadıklarını iddia ettiğini, davalının müvekkiline cari hesap alacağını ödemediği gibi, haklı olarak başlatılan takibe de itiraz ederek haksız olarak takibin durmasına sebebiyet verdiğini, müvekkil şirketin davalı için yapılan işlerin bedeli dolayısıyla alacaklı olduğunu, bu durumun müvekkil şirket defter ve kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelenmesi halinde açıkça ortaya çıkacağını bu nedenlerle davanın kabulü ile davalı/borçlunun haksız itirazının iptaline, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla takibin 9.651,24 USD asıl alacak ve ferileri üzerinden devamına, davalı/borçlu aleyhine %20’ den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı/borçlu üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirket ile müvekkili şirket arasında kumaş alım satım ticareti olduğunu, davalı müvekkili şirketin, davacı şirket ile 2018 yılı ticari münasebetten kaynaklı davacıya toplam 300.000 USD nakit ve çek ile ödeme yaptığını, cari hesap dahil tüm hesabını kapadığını ve tarafların mutabık kaldığını, akabinde davacı ile ticari münasebetinin sona erdiğini, davalı ile aradaki ticari münasebet sona erdikten sonra haksız ve yersiz , aramızdaki ticari münasebete de aykırı şekilde kur farkı çıkarıldığını, ancak Müvekkili şirketin davacıya tüm ödemelerini dolar çeki olarak ödemiş olduğunu, taraflar arasında kur farkından kaynaklı bir alacağın da söz konusu olmadığını, taraflar arasında ki ticari faaliyet sona erdikten 1 yıldan fazla süre sonra kur farkı talepli İcra takibini de ne ticari teamüllere nede yasal bir dayanağı mevcut olmadığını, haksız ve yersiz ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddi gerektiğini, bu nedenlerle davanın reddi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Bakırköy …. İcra müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin, davalı şirket aleyhine 9.651,24 – EURO toplam ve asıl alacağını, asıl alacağa işleyecek yıllık (%7) oranında ve değişen oranlarda TCMB’na uygulanacağı bildirilen en yüksek mevduat faizi , fiili ödeme günündeki döviz alış kuru üzerinden , icra masrafı, vekalet ücreti ile birlikte tahsili için icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde itiraz ettiğini belirterek takibin durmasına sebebiyet verdiği, icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Usulüne uygun duruşma açılmış, ön inceleme aşamasında uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Mahkememizin 07/06/2021 tarihli duruşmasının 2 nolu ara kararı gereğince her ne kadar tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, dosya kapsamı belgeler ve her iki tarafa ait ticari defter ve kayıtlar incelenmek sureti ile takip tarihi itibari ile davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı konusunda 06/08/2021 Tarihinde saat 14:10’da bilirkişi incelemesi yapılmasına kararı verilmiş ise de; davacı vekilinin 21/06/2021 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin ticari defter ve kayıtlarının “…. mah. …. Cad. NO: …. KAHRAMANMARAŞ” adresinde bulunduğu beyan edilmiş olmakla, tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, dosya kapsamı belgeler ve her iki tarafa ait ticari defter ve kayıtlar incelenmek sureti ile takip tarihi itibari ile davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı konusunda öncelikle DAVACI DEFTERLERİ ÜZERİNDE inceleme yapılması için KAHRAMANMARAŞ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’ne ticaret mahkemesi sıfatıyla talimat yazılmasına karar verilmiş, Kahramanmaraş …. Asliye Hukuk Mahkemesince alınan 2021/47 talimat numarası ile bilirkişi SMMM ….’nun 11/08/2021 tarihli raporunda özetle; Davacı … firmasının, 2017 yılı kağıt ortamında bulunan yasal defterinin açılış ve kapanış noter onaylarının yasal süresi içerisinde yapılmış olduğu, 2018 yılı yasal defterlerinin e-defter olduğu incelenen dönemlerin Gelir İdaresi Başkanlığı portalına yasal süresi içerisinde yüklendiği, 2017-2018 yılı defterlerin yasaya uygun tutulmuş olduğunun tespit edildiği, tek taraflı incelenen davacının yasal defterlerinde ; Davacı …. firmasının davalı … firmasından 9.651,24 USD alacağı gözüktüğünün tespit edildiği görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, dosya kapsamı belgeler ve DAVALI tarafa ait ticari defter ve kayıtlar ve dosyamıza alınan bilirkişi raporun da mukayeseli olarak incelenmek sureti ile takip tarihi itibari ile davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olmakla, bilirkişi SMMM ….’in 11/01/2022 tarihli raporunda özetle; Davalı şirketin ticari defterlerinin incelenmesi için dosyanın tarafıma tevdii edildiği tarihten, rapor düzenleme tarihine kadar davalı şirket vekili … (Tel: …) ile telefon üzerinden iletişime geçilmeye çalışılmış olup, Av. ….’a bir türlü ulaşılamadığı, Av. …. her ne kadar yerinde inceleme talebinde bulunmuş olsa da kendisinin tarafımı aramadığı, ayrıca şirketin internetteki telefonundan da şirket merkezi tarafımdan aranmış fakat şirket telefonlarının bozuk olarak çaldığı, bu nedenlerle davalı şirketin ticari defterlerinin incelenemediği, davalı şirketin tarafına düzenlenen fatura bedellerini ödediğine dair dava dosyasına herhangi bir belge de ibraz etmediği, davacı …. İşletmeleri San. olarak icra takip tarihi olan 25.06.2018 tarihi itibariyle davalı …. Teks. San. Ve Şti.’den 9.651,24 USD alacağının bulunduğu, davalı …. Teks. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin icra takip tarihi olan 25.06.2018 tarihi itibariyle temerrüde düşürüldüğü, tarafların icra inkar tazminatı ve diğer benzeri taleplerinin değerlendirilmesinin mahkeme takdirinde olduğu sonuç ve kanaatlerine varıldığı bildirilmiştir.
TÜM DOSYA MUHTEVİYÂTI KÜLLÎYEN TETKÎK EDİLDİĞİNDE;
Dava taraflar arasında ticari ilişki olduğundan bahisle alacak olduğuna dair yapılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.
Öncelikle ispat müessesesini açıklamakta fayda var. Bilindiği üzere, hakim, davada hangi vakıaların ispat edilmesini tespit ettikten sonra, bu vakıaların kimin tarafından ispat edilmesi gerektiği sorusuyla karşılaşır; buna ispat yükü denir. Kendisine ispat yükü düşen taraf için, bu bir yükümlülük(mükellefiyet) değil, sadece bir yüktür(külfettir). Taraf kendisinin ispat etmesi gerektiği vakıayı ispat edemezse karşı taraf ve mahkeme onu mutlaka ispat etmesini isteyemez, bilakis kendisine ispat yükü düşen taraf , o vakıayı ispat edememiş sayılır.(Kuru, Medeni Usul Hukuku, 2016, sy 319)
Dava dosyamızda ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davacı üzerinde olup tarafların iddiaları doğrultusunda delilleri toplanarak taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına dair ihtaratlı ara karar kurulmuş inceleme günü sadece davacı defterlerini incelemeye esas olacak şekilde dosyamıza sunmuştur.
Yapılan inceleme neticesinde davacı defterlerine göre davacının davalıdan alacaklı olduğu tespit edilmiş fakat davalı defterlerini incelemeye esas olacak şekilde ibraz etmemiştir. Rapor neticesinde incelenen davacı defterlerine göre davacının davalıdan faturalar karşılığında 9.651,24 USD alacaklı olduğu anlaşılmıştır.
Dava dosyamızda 26/10/2021 tarihi saat 14:30’da bilirkişi incelemesi yapılmasına dair ara kurulduğu, ara kararın taraflara tefhim edildiği, inceleme günü itibariyle davalının yerinde inceleme talep ettiği, davalı vekili Av. …’ın 17/12/2021 havale tarihli dilekçesine göre inceleme tarihinden yaklaşık 1,5 ay sonra vekillikten çekildiği, inceleme tarihi itibariyle vekillik görevinin devam ettiği fakat bilirkişi incelemesine esas olacak şekilde defterlerinin sunulmadığı, davalının ihtarata rağmen defterlerini incelemeye sunmadığı, bu konudaki itirazların yerinde olmadığı anlaşılmakla itirazın reddine karar verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirilmeden önceki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. ” şeklindedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirildikten sonraki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” şeklindedir.
7251 sayılı yasanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesindeki değişikliği düzenleyen 23. maddesine ait Türkiye Büyük Millet Meclisi gerekçesi ” Maddeyle, Kanunun ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin 222 nci maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Mevcut metne göre diğer tarafın defter kayıtlarında ilgili hususta hiçbir kayıt bulunmaması halinde, ibraz eden tarafın ticari defterindeki kayıtlar, sahibi lehine delil olarak kabul edilebilmektedir. Ticari defteri ibraz edenin tek taraflı işlemiyle oluşturduğu kayıtların, bu kayıtlardan hiçbir şekilde haberi olmayan karşı taraf aleyhine delil teşkil ediyor olması hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurabileceği gibi hukuk güvenliği ilkesine de aykırılık teşkil edebilmektedir. Bu sebeple maddede yapılan değişiklikle, ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için öngörülen unsurlardan biri olan, diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtların “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” hali, madde metninden çıkarılmaktadır. Kural tersine çevrilmekte ve karşı tarafın maddede belirtilen usule uygun olarak tuttuğu ticari defterini ibraz ettiği halde ileri sürülen hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterin, sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı açıkça hükme bağlanmaktadır. Madde metni dışına çıkarılan “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” durumunun yerine, “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” durumu maddeye ilave edilmektedir. Buna göre ticari defterde yer alan herhangi bir kaydın, sahibi lehine delil teşkil edebilmesi için diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi gerekecektir. Bu düzenlemenin hakkaniyete ve hukuk güvenliği ilkesine uygun olduğu düşünülmektedir. Zira ticari defteri ibraz edenin defterinde yer alan ve diğer tarafı muhatap alan kayıt, diğer tarafa sunulmakta ve diğer tarafın kendi defterindeki kayıtlara dayanarak karşı delilini ileri sürmesi beklenmektedir. Diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi hali, ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığı anlamına gelecektir. Belirtilmelidir ki defter ibraz etmeyen tarafın, diğer tarafın ticari defterindeki kayıtların aksini senet veya diğer kesin delillerle ispatlama hakkı saklıdır.” şeklindedir.
Kanun değişikliği sonrasında madde gerekçesi içeriğinden anlaşıldığı üzere, davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222/3. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 2. maddesi ile 6100 sayılı HMK’ nın 29. maddesi kapsamında dürüstlük-hakkaniyet ilkesine aykırı bir şekilde engel olduğundan, sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının, davacı tarafça ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir.
Bu durumda davacının ticari defter kayıtları ile alacağın varlığının ispatlandığı, fatura teslim olgusunun artık ispatının gerekmeyeceği kabul edilerek açılan davanın kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yaptırılan bilirkişi incelemesine göre alacağın ticari defterlerde belli olduğu, yani likit olduğu anlaşıldığından, davalının ayrıca icra inkar tazminatına da mahkum edilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KABULÜ İLE;
-Davalının aleyhine yapılan Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİNE,
-Takibin aynen DEVAMINA,
-Hüküm altına alınan asıl alacağa takip tarihinden itibaren fiili ödeme tarihinde Devlet Bankaları nezdinde USD cinsinden kısa vadeli hesap olarak açılmış hesaplara uygulanacak en yüksek faizin İŞLETİLMESİNE,
-Asıl alacağın %20’sine tekabül eden 1.930,25-USD icra inkar tazminatının davalıdan alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gerekli 5.378,90-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.115,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 4.263,60-TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
3-Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
4-Davacının kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 11.036,53 -TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından ödenen 59,30-TL başvurma harcı, 1.115,30-TL peşin harç, 2.566,00-TL tebligat ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.740,60-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Gider avansından artan olur ise karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/02/2022
Katip …
¸e-imza
Hakim …
¸e-imza