Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/299 E. 2022/377 K. 01.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/299 Esas
KARAR NO : 2022/377 Karar

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/11/2017
KARAR TARİHİ : 01/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 1998 yılından itibaren muhtelif kurum ve kuruluşlara temizlik hizmetleri temin eden bir şirket olduğunu, bu hususta temizlik ihaleleri ile kurum ve kuruluşların temizlik işlerini yürüttüğünü, 30/06/2016 tarihli hizmet alım sözleşmesi uyarınca müvekkili şirketin … A.Ş’nin … garajlarında araç ve çevre alanlarının temizliği, dezenfektasyon, haşere ile mücadele, yakıt ikmali, garaj içi manevra hizmetlerinin yerine getirilmesi işlerini ihale yoluyla aldığını ve halen de yürüttüğünü, müvekkili şirketten önce davalı … Ltd. Şti tarafından ihale yoluyla yürütülmekte olan temizlik işlerinin müvekkili şirket tarafından yürütülmeye başladığını, … garajındaki işçilerden 31 adedinin iş akitlerine davalı şirket tarafından son verildiğini, daha sonra ihale yoluyla temizlik işlerini devralan müvekkili şirketin 31 adet işçi ile yeni iş sözleşmesi yaptığını ve işe girişlerinin de kuruma bildirildiğini, müvekkili şirket nezdinde çalışan 31 adet işçinin iş akitlerinin müvekkili tarafından geçerli nedenlerle feshedildiğini, işçilik hak ve alacaklarının halihazırda ödendiğini, ancak müvekkili şirketin konumu ve herhangi bir davaya muhatap kalmamak ve de işçilerin mağduriyetini önlemek için işçilerin kıdem tazminatlarının tamamını ödemek zorunda kaldığını, işçilerden …..’ın 10 ay 15 gün davalı şirket nezdinde çalıştığını, daha sonra davalı şirketle olan iş akdinin sona erdiğini ve müvekkili şirkette çalışmasının başladığını, dava dışı işçinin müvekkili şirket nezdinde çalışmaya başladıktan bir süre sonra kıdem tazminatına hak kazandığı gerekçesiyle müvekkili şirketin hem işçinin kendi nezdinde çalıştığı 11 ay 6 güne tekabül eden bedeli hem de davalı şirkete düşen 10 ay 15 günlük bedeli olmak üzere toplamda 3.733,03-TL ödeme yaptığını, bu bedelin 1.809,95-TL’lik kısmının davalı tarafça ödenmesi gerektiğini, bu şekilde bir kısmı 10-11 ay bir kısmı 1 yılın üzerinde davalı şirkette çalışması bulunan 31 adet işçinin kıdem tazminatlarının müvekkili şirket tarafından ödendiğini, toplamda yapılan 81.242,87-TL kıdem tazminatı ödemesinden, davalı şirketin sorumlu olduğu 20.965,21-TL kıdem tazminatı bakiyesinin davalı tarafa fatura edildiğini, faturanın davalı tarafça kötü niyetli olarak iade edildiğini, ihale yoluyla yapılan işlerde önceki iş sözleşmelerinin sona erdiğini, ihaleyi alan yeni işveren ile işçiler arasında yeni bir iş akdinin kurulduğunu, davalı şirket ile müvekkili şirket arasında herhangi bir iş, hizmet, ticari ilişki bulunmadığı gibi iş yeri devrine ilişkin de herhangi bir durumun söz konusu olmadığını, davanın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre ikame edildiğini, ihale yoluyla iş yapan önceki işveren şirketin işçilerin kendi nezdinde doğmuş bulunan işçilik hak ve alacaklarıyla yükümlü olduğunu ve bu alacağın müvekkili şirkete yüklenemeyeceğini, önceki işveren davalının işçilerin iş akdi sona erdiği dönemde hak kazandığı kıdem tazminatı alacaklarından mesul olduğunu, dolayısıyla davaya konu alacak bedelinin sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca iadesinin gerektiğini ileri sürerek, davanın kabulüne, 20.965,21-TL’nin fatura tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı taraf ile müvekkili şirket arasında ticari bir ilişkinin bulunmadığını, davacı tarafın müvekkili aleyhine iş hukukundan kaynaklanan ödemelere ilişkin rücu davası açtığını, davanın esası işçi alacaklarına dayandığı için ve davacı taraf ile müvekkili şirket arasında herhangi bir ticari ilişki söz konusu olmadığından Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olmadığını, öncelikle dosyada görevsizlik kararı verilmesini, esasa ilişkin olarak; kıdem tazminatı alacağının feshe bağlı alacak olduğunu, söz konusu alacağın doğması için işçinin hizmet akdinin kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde sonlanmış olması gerektiğini, feshe bağlı olan haklardan son işverenin sorumlu olduğunu, müvekkili şirketin bu işçilik alacaklarından herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkili davalı şirketin kurumsal bir şirket olduğunu, bünyesinde çalışan ve iş akitlerine son verdiği işçilerin tüm işçilik alacaklarını ödediğini, davacı tarafın, müvekkili şirketin sorumlu olduğu kıdem tazminatlarına ilişkin işçilik alacaklarını ödemek zorunda kaldığı ve bu nedenle müvekkili şirkete karşı sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan işbu davayı açtığı iddia edilse de somut olayda kanunun öngörmüş olduğu zenginleşmenin vuku bulmadığını ileri sürerek davanın reddine, yargılama ve harç giderleri ile ücreti vekaletin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMANIN ÖZETİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, son işveren davacı şirketin davalı şirket nezdinde çalıştırılan işçilere ödemek zorunda kaldığı işçilik alacaklarının rücuen tazmini istemine ilişkindir.
Mahkememizce taraflara usulüne uygun davetiye tebliğleri yapılarak taraf teşkili sağlanmış ve davanın esasına başlanmıştır.
Davacı vekili tarafından dava ve 11/12/2017 havale tarihli delil dilekçesi ekinde; Beyoğlu …. Noterliğinin 16/11/2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname sureti, 10/10/2017 tarih … sıra nolu 20.965,21-TL tutarlı fatura sureti, fesih bildirimleri, işten ayrılış bildirgeleri, kıdem tazminatı bordroları, ibraname suretleri ve ödeme dekontları, 28/12/2017 havale tarihli dilekçe ekinde; Beyoğlu …. Noterliğinin 16/11/2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname aslı dosyaya ibraz edilmiştir.
Taraf vekilleri karşılıklı olarak delillerini bildirmişler, bildirdikleri deliller toplanılmıştır.
…. A.Ş.’den; davacı şirket ile akdedilen 30/06/2016 tarihli Hizmet Sözleşmesi ve 01/08/2018 tarihli ek protokol celp edilerek dosya kapsamına kazandırılmıştır.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden; davacı şirketin sicil kayıtları celp edilerek dosya kapsamına kazandırılmıştır.
KALDIRMA KARARI ÖNCESİ YARGILAMA VE GEREKÇE:
Mahkememizin … Esas 25/01/2019 tarih ve …. Sayılı kararı ile;
“…Taraflar arasında sözleşme olmadığı gibi üst işveren … A.Ş ile yapılan ihaleler celp edilerek incelendiğinde ihale kapsamında davacının hak talep etmesini düzenleyecek bir hüküm de bulunmamaktadır. İş kanunu 2/6 maddesinde yer alan alt işveren ile üst işverenin işçi alacaklarından dolayı müteselsil sorumluluğu kuralı işçiye yönelik bir hak niteliğinde olup alt işverenin diğer alt işverene ya da üst iş verenler arasında sorumluluğun paylaşılmasına ilişkin bir hukuki düzenleme bulunmamaktadır. (Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 2012/28742 Esas ve 2013/7169 Karar sayılı ilamı da bu yöndedir.) Taraflar arasındaki uyuşmazlığın iş kanunu kapsamında değil tarafların aralarındaki ihale, sözleşmeler vs. kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
KALDIRMA KARARI SONRASI YARGILAMA VE GEREKÇE:
Mahkememizin … Esas …. Karar sayılı dosyasından verilen 25/01/2019 tarihli kararı, davacı vekili tarafından İSTİNAF edilmiş ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin … Esas 10/03/2021 tarih ve … Sayılı kararı ile: “… 4857 sayılı İş Kanunu’nun “işyerinin veya bir bölümünün devri” başlıklı 6. maddesinin 1. ve 2. fıkralarında da ” İşyeri veya işyerinin bir bölümü hukuki bir işleme dayalı olarak başka birine devredildiğinde, devir tarihinde işyerinde veya bir bölümünde mevcut olan iş sözleşmeleri bütün hak ve borçları ile birlikte devralana geçer. Devralan işveren, işçinin hizmet süresinin esas alındığı haklarda, işçinin devreden işçinin yanında işe başladığı tarihe göre işlem yapmakla yükümlüdür.” hükmüne yer verilmiş olup, bu hükümle işveren değişikliği işyeri devri olarak kabul edilmiş ve “iş sözleşmesinin süresi” kavramına, tüm işverenlerin yanında çalışan süreler dahil edilmiştir. Rücu hakkı, başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin malvarlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelen tazminat niteliğinde bir talep hakkıdır. Davacı tarafça, dava dışı işçinin daha önceki işverenleri durumunda olan davalı şirketin, kendi dönem ve payı oranında tazminattan mesul oldukları ileri sürülerek rücuen alacak talep edilmiştir. Dosya kapsamına göre davalı davacıdan önceki alt işverendir. Davanın tarafları arasında yazılı olmayan, yasadan kaynaklanan bir işyeri devri mevcutur. Dava dışı işçelerin her bir şirkette çalıştıkları dönem bellidir. Bu nedenle davacı tarafça yapılan ödemeler ile davalının kendi dönemi içinde yapmış olduğu ödemeler hesaplanarak davacının, dava dışı işçilerin davalı şirkette çalıştıkları dönem için ödemek zorunda kaldığı işçilik alacağı olup olmadığı belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir” gerekçeleriyle mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce kaldırma kararından sonra yapılan yargılama aşamasında Mahkememiz dosyası taraf şirketlerin 2015, 2016 ve 2017 yıllarına ilişkin ticari defter kayıt ve belgeleriyle dosya kapsamı üzerinde mali müşavir bilirkişi ve İş ve Sosyal güvenlik konusunda uzman bilirkişiye inceleme yaptırılarak; defterlerin usulüne uygun tutulup tutulmadığı, taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinden kaynaklanan davalı şirket işçi alacaklarının davacı şirket tarafından ödenip ödenmediği, davacının işbu işçi alacakları ile ilgili olarak mükerrer ödemede bulunup bulunmadığı, davacı tarafça yapılan ödemeler ile davalının kendi dönemi içinde yapmış olduğu ödemeler hesaplanarak davacının, dava dışı işçilerin davalı şirkette çalıştıkları dönem için ödemek zorunda kaldığı işçilik alacağı olup olmadığı, davacının davalıya ödediği miktarları rücu talebinin yerinde olup olmadığı, neticede davacının davaya konu alacağının bulunup bulunmadığı, var ise miktarının tespiti hususlarında rapor düzenlenmek üzere bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından düzenlenen rapor mahkememiz dosyasına ibraz edilmiş,
24/02/2022 havale tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde özetle; “…Davacı şirketin 2015, 2016 ve 2017 yıllarına ait ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, davalı taraf ticari defterleri ve cari hesap ekstresi üzerinde 29/11/2021 tarihli davalı vekilinin mail yoluyla bildirilen beyanında “müvekkil şirketten talep ettiğiniz evraklar araştırılmış olup asıl işveren … bünyesinde hizmet verildiği tarihlerde işin yapıldığı yerde evrakların kalmış olabileceği, bunlara ulaşılmasının mümkün olmadığı tespit edilmiştir” şeklindeki beyanı ile inceleme yapılamadığı, davalı şirketin davacı tarafa toplam 18.744,35-TL kıdem tazminatı borcu olduğu, davacının 18.744,35-TL rücu hakkının bulunduğu” değerlendirme ve tespitlerinin yapıldığı anlaşılmıştır.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş, taraf vekilleri tarafından bilirkişi raporuna karşı beyan ve itiraz dilekçeleri sunulmuştur.
24/02/2022 havale tarihli bilirkişi raporu dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli bulunmuştur.
4857 sayılı İş Kanunu’nun “İşyerinin veya bir bölümünün devri” başlıklı 6. maddesinde ” İşyeri veya işyerinin bir bölümü hukuki bir işleme dayalı olarak başka birine devredildiğinde, devir tarihinde işyerinde veya bir bölümünde mevcut olan iş sözleşmeleri bütün hak ve borçları ile birlikte devralana geçer.
Devralan işveren, işçinin hizmet süresinin esas alındığı haklarda, işçinin devreden işçinin yanında işe başladığı tarihe göre işlem yapmakla yükümlüdür.
Yukarıdaki hükümlere göre devir halinde, devirden önce doğmuş olan ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan devreden ve devralan işveren birlikte sorumludurlar. Ancak bu yükümlülüklerden devreden işverenin sorumluluğu devir tarihinden itibaren iki yıl ile sınırlıdır.” düzenlemesi bulunmaktadır.
İşyeri devri halinde kıdem tazminatı bakımından devreden işveren kendi dönemi ve devir tarihindeki son ücreti ile sınırlı olmak üzere sorumludur. 1475 sayılı Yasanın 14/2. maddesinde devreden işverenin sorumluluğu bakımından bir süre öngörülmediğinden, 4857 sayılı İş Kanununun 6. maddesinde sözü edilen devreden işveren için 2 yıllık süre sınırlaması, kıdem tazminatı bakımından söz konusu olmaz. O halde kıdem tazminatı işyeri devri öncesi ve sonrasında geçen sürenin tamamı için hesaplanmalı, ancak devreden işveren veya işverenler bakımından kendi dönemleri ve devir tarihindeki ücret ile sınırlı sorumluluk belirlenmelidir. Devreden işveren devir tarihine kadar çalıştırdığı süre ve devir anında ödenen ücret üzerinden sorumlu olur.
Mahkememizce yapılan yargılama, iddia, savunma, sunulan ve toplanan deliller, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler, 24/02/2022 havale tarihli bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; Taraf şirketlerin taşeron olarak, …. A.Ş.’nin … garajlarındaki ihale yoluyla yürütülmekte olan temizlik işlerinde farklı tarihlerde dava dışı 31 işçiyi çalıştırdıkları, davacı şirket tarafından dava dışı işçilerin iş akitlerinin feshedildiği ve dava dışı işçilere toplam 81.242,87-TL kıdem tazminatı ödendiği, davacı tarafça, dava dışı işçilerin daha önceki işvereni durumunda olan davalı şirketin, kendi dönemi ve payı oranında tazminattan mesul olduğu ileri sürülerek rücuen alacak talepli iş bu davanın açıldığı, davanın tarafları arasında yazılı olmayan, yasadan kaynaklanan bir işyeri devri mevcut olduğu, denetime uygun ve hüküm kurmaya elverişli 24/02/2022 havale tarihli bilirkişi raporunda, davalı şirketin davacı tarafa toplam 18.744,35-TL kıdem tazminatı borcu olduğu, davacının 18.744,35-TL rücu hakkının bulunduğu hususlarının tespit edildiği anlaşılmakla; davacı şirketin diğer davalı hakkında çalıştırdığı dönem itibariyle sorumluluğu oranında yaptığı ödemenin rücuen tazmini talep hakkı bulunduğu kabul edilerek; davanın kısmen kabulü ile 18.744,35-TL rücu tazminatı alacağının taleple bağlılık ilkesi gereği fatura tarihi olan 10/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde tüm hususları içerir hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
18.744,35 TL rücu tazminatı alacağının 10/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 1.280,42-TL harçtan davacı tarafça peşin yatırılan 358,04-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 922,38-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat KAYDINA,
4-Davacı tarafça yatırılan 358,04-TL peşin harç, 31,40-TL başvuru harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça sarf edilen 2.000,00-TL bilirkişi ücreti, 263,50-TL posta gideri olmak üzere toplam 2.263,50-TL yargılama giderinden davanın kabul oranı dikkate alınarak 2.023,72-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, geri kalan miktarın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davacının kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından davanın kabul miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 5.100,00-TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davalının kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından davanın red miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 2.220,86 -TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
8-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra yatıran tarafa İADESİNE,
9-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara TEBLİĞİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.01/04/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸