Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/224 E. 2021/1031 K. 28.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/224 Esas
KARAR NO : 2021/1031

DAVA : Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması)
DAVA TARİHİ : 10/03/2021
KARAR TARİHİ : 28/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde;Kanada uyruklu olan müvekkilinin altın ticareti yapan davalı şirketin ortağı olduğunu, şirketin sermayesinin 10.000.000 TL olup …’nun 6.667.000 TL, …’in 3.333.000 TL pay dağılımının olduğunu, davalı şirkette şu an münferit yetkili müdür olan …’nun Türk vatandaşlığına 2020 yılı içerisinde geçmeden önce Irak vatandaşı olup aslı adının … olduğunu, davalı şirketin esasen müvekkilinin babası …. ile … tarafından 2018’de iki ortaklı ve eşit paylı olarak kurulduğunu, …. hariç tüm ortakların sermaye taahhütlerini yerine getirdğini, ….in borcunu inkar ettiğini, davalı şirketin adresinde …. İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adıyla yeni bir şirket kurduğunu, davalı şirket ile bu yeni şirket arasında ne tür işlemlerin yapıldığının ortaya çıkarılmasının önem arz ettiğini, ….’in müvekkilini babası …’ı milyonlarca Türk Lirası dolandırması sebebiyle müdür (şüpheli) … hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma sayılı dosyasından suç duyurusunda bulunulduğunu, şirket hakkında hiçbir bilgisi olmayan müvekkilinin vekil sıfatıyla müracaatı üzerine yapılan araştırmalarda davalı şirketin usulsüz bir şekilde personel çalıştırdığının tespit edildiğini, müvekkilinin babası ….’e kaptırdığı parasını alabilmek amacıyla Bakırköy …Asliye Ticaret Mahkemesinin …Esas sayılı dosyasında alacak davası açıldığını, davalı şirketin müvekkili açısından korunmaya değer menfaat bulunmadığı gibi her geçen gün zararının arttığını, şu an Türkiye ile tek bağı olarak şirketteki payının kaldığını belirterek müvekkilinin davalı şirketteki ortaklığının çekilmez hale gelmiş olması ve zarara uğraması sebebiyle davalı şirketin feshine ve tasfiyesine, bu süreçte müvekkilinin haklarının korunması amacıyla TTK.nın 225.maddesi gereği şirkete kayyım atanmasına ve gerekli diğer önlemlerin mahkemece alınmasına, müvekkilinin şirketteki alacağına ticari faiz uygulamasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının haksız davasının öncelikle usulden reddine, mahkeme aksi kanaatte ise davacının tüm alacağını fazlası ile müvekkilden aldığı dikkate alınarak davanın esastan reddine, davacının haksız olması nedeniyle, davacının müvekkil şirketi uğrattığı zararlar da hesaplanacak ve tazmin edilecek şekilde, herhangi bir hak vermeksizin ortaklıktan çıkartılmasına, aksi durumda müvekkil lehine olacak şekilde hüküm tesis edilmesine, verilen tedbir kararı müvekkili aleyhine çok ağır olup verilen tedbir kararının öncelikle kaldırılmasına, teminatsız tedbir kararının kaldırılması ile müvekkili şirketin zararları dikkate alınarak teminat yatırılmarak sureti ile tedbir kararı alınmasına karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLER VE YARGILAMANIN ÖZETİ
Dava; 6102 sayılı TTK’nun 636/3 madde ve fıkrası uyarınca limited şirketin haklı sebeple feshi ve tasfiyesi istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; TTK 636.madde uyarınca davacının ileri sürdüğü şirketin fesih ve tasfiye koşullarının oluşup oluşmadığı, makul kabul edilebilir çözüm yolu bulunup bulunmadığı, davalı şirkete tedbiren kayyım atanması şartlarının oluşup oluşmadığından kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Davalı şirketin ticaret sicil kayıtlarının incelenmesinde; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil nosunda kayıtlı …’nin …. Mahallesi … Sk. … Sit. … Bloğu Apt. No: … Bahçelievler/İstanbul adresinde sicilde kain olduğu anlaşılmıştır.
Feshi istenen şirket merkezinin mahkememiz yetki sınırlarında (Bahçelievler) olması nedeniyle taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliğine göre HMK’nun 14/2 maddesi gereğince işbu davaya bakmaya mahkememiz kesin yetkili olup, dava 6102 sayılı TTK’nun 1521.maddesi gereğince basit yargılama usulünce incelenip sonuçlandırılmıştır.
Dava dilekçesi ekinde, şirketler ile ilgili ticaret sicil gazetesi ilanları, vekâletnameler, İto kayıtları, 10.03.2021 tarihli tedbir talepli dilekçesi sunulmuştur.
Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebi değerlendirilerek; davacılar vekilinin ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile; HMK 389.vd maddeleri uyarınca, ihtiyati tedbir yoluyla davalı şirkete kayyım atanmasına ilişkin ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı “…. Mahallesi … Sk. … Sit. … Bloğu Apt. No: … Bahçelievler/İstanbul” adresinde faaliyet gösteren … ‘ne denetim ve onay kayyımı olarak bilirkişi listesinden kayyım olarak yeminli mali müşavir …’ın re’sen tayinine, …’nin müdürünün şirketle ilgili her türlü karar ve tasarruf işlemlerinin (şirket malvarlığı üzerinde tasarruf etme, şirkete ait banka hesaplarından para çekme, kambiyo evrakı düzenleme ve şirket adına harcama yapma dahil her türlü işleminin) geçerliliğinin mahkememizce atanan kayyımın onayına bağlanmasına, kayyımın denetim ve onay görevini yaparken, ortakların hak ve menfaatini ve şirketin menfaatlerini gözetmesine karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen 12/03/2021 davalı şirkete kayyım atanmasına ilişkin davalının itirazının reddine, davalının uzamış ceza zamanaşımı sebebiyle zamanaşımı yönünden itirazının reddine karar verilmiştir.
Kayyım raporunda; Değerlendirme ve Sonuç: 2018 yılı başında kurulan ve ana faaliyet konusu has altının işlenerek ağırlıklı yurtdışı olmak üzere satışının gerçekleştirilmesi olan …’nin aktifine kayıtlı 3 adet aracının 2021 Şubat ayı içerisinde devredilerek satışının gerçekleştiği tespit edilmiştir. Satış sözleşmeleri incelendiğinde 2 adet aracın şirket ortağı …’na, 1 adet aracın şirket personeline devredildiği görülmüştür. Devirlerle ilgili raporun ilgili kısmında şirket yetkilisi beyanları belirtilmiştir. İncelenen 2018, 2019, 2020 yıllarında ve 31.03.2021, 30.06.2021 ve 30.09.2021 ara mali dönemlere ait bilançolarda kaydi olarak özkaynakların pozitif olduğu görülmektedir. Borca batık olmayan firmanın rayiç bilançoları sonrası kaynaklarının reel durumu ortaya koyulabilecektir. Bununla beraber Haziran 2021 ayından sonra hiç satış yapmayan firmanın dönem zararının artarak devam ettiği görülmektedir. 2021 Haziran ayından sonra satış yapmaması, faaliyet zararları ile ilgili tedbir almaması, bir personel ile çalışması, diğer taraftan davacı şirket ortağının uzun süredir yurtdışında olması ve şirket faaliyetleri ile ilgilenmemesi, bilgi alma ve inceleme hakkı bulunmasına rağmen yasal yollar dâhil bu hakkını kullanmaması dikkate alındığında takdiri mahkemeye ait olmak üzere her iki ortağın da basiretli tacir olarak hareket etmedikleri yönünde değerlendirildiği bildirilmiştir.
Davalı şirketin ticari defter ve
belgeleriyle dosya kapsamı üzerinde;inceleme yapılarak TTK 636. madde uyarınca
davacının ileri sürdüğü fesih ve tasfiye koşullarının oluşup oluşmadığı, makul kabul
edilebilir çözüm yolu bulunup bulunmadığı hususlarının tespit hususlarının tespit
hususlarında gerekçeli, ayrıntılı, denetime elverişli rapor alınmasına karar verilmiş, 06/09/2021 tarihli raporda özetle; davalının 2018, 2019, 2020 ve 2021 yılları yasal defterlerinin ilgili Yasalar
doğrultusunda usulüne uygun olarak tutulduğu,
dava dosyasının bir bütün olarak incelenmesinde davacı tarafından dava konusu
yapılan mali hususların resmi defter ve kayıtlar dışındaki, ikili görüşmelerde taahhüt
edilen yükümlülüklerden kaynaklandığı, dava dosyasında da görüleceği üzere, resmi
şirket hesapları dışındaki taahhüt ve uyuşmazlık konularının başkaca davalara konu
edildiği, dolayısıyla mali ve kuyumcu bilirkişi olarak görev sınırları ve kapsamı
dışındaki bu iddiaların tarafımızdan ele alınamayacağı, sadece ticari faaliyet
özetlerinin mahkemenin bilgisine arz edilmesiyle yetinildiği,
davacının, ortaklar arasındaki ciddi anlaşmazlık iddiası dışında haklı sebep olarak
ileri sürdüğü hususların TTK 636 (3) kapsamında haklı sebep olarak
değerlendirilemeyeceği, ortak sayısının iki olması nedeniyle ortaklar arasındaki
anlaşmazlığın haklı sebep olarak değerlendirilebileceği ancak feshin son çare olması ilkesi çerçevesinde ve şirketin yaşatılması açısından TTK 636 (3)’ün ikinci cümlesi
uyarınca davalı şirket ile davacı arasında anlaşılmak suretiyle davacının payını
devrederek şirketten ayrılması ya da yine sayın Mahkemece takdir edilebilecek
başka bir yöntemle çözümün sağlanması önünde bir engel bulunmadığı sonuç ve kanaati bildirilmiştir.

Yapılan yargılama, toplanan ve sunulan deliller, ticaret sicil kayıtları, gelen yazı cevapları ile tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde;
TTK’nun 636/3 maddesinde “Haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir. ” düzenlemesi getirilmiştir. Kanun koyucu anonim şirketlerden farklı olarak limited şirketlerde haklı sebeple fesih davası açma hakkını şirkette belirli oranda pay sahibi olmaya bağlamamış, her bir ortağa şirkette sahip olduğu sermaye payı oranından bağımsız olarak bu hakkı tanımıştır. Şirketin haklı sebeple feshi, ikincil bir çözümdür. Bu talebin ikincilliği hem davanın açılması hem de davada verilecek hüküm bakımından geçerlidir. Haklı sebeple fesih davasının diğer hukuki yollarla ilişkisi konusu çok net bir biçimde ortaya konulmuş değildir. Ancak İsviçre doktrininde bugün hakim olan ve Türk doktrininde de benimsenen görüş davanın ikincil niteliğinin bu davaların açılmasının haklı sebeple fesih davasının ön şartı olmadığı yönündedir. Gerçekten de davanın ikincil nitelikte olması diğer davalar ile arasında bir bağlılık bulunduğu ve azlığın bu davaları açmadan haklı sebeple fesih davası açamayacağı anlamına gelmez. O nedenle örneğin genel kurul kararının iptali yolu yerine haklı sebeple fesih davasına başvurulmuş olması davanın reddini gerektirmez. Hakim fesih dışında alternatif bir çözüme karar verebileceğinden, diğer çözüm yollarına başvurulmadan bu davanın açılması sakıncalı sonuçlar doğurmayacaktır. Haklı sebebin varlığı hakimin haklı sebeple şirketin feshine karar verebilmesinin veya maddede öngörülen duruma uygun başka bir çözüme hükmedebilmesinin şartlarından birisidir. O nedenle haklı bir sebebin bulunup bulunmadığının araştırılması gerekir. Haklı sebep kanunda tanımlanmamış, örnek olarak da gösterilmemiş, bu kavramın niteliklerinin gösterilmesi ve tanımlanması yargı kararlarıyla öğretiye bırakılmıştır. Bununla birlikte şirketin feshini gerektiren haklı sebebin somut olması gerektiğini, gelecekte meydana gelmesi mümkün uyuşmazlıklar veya zarar endişesi gibi nedenlerle şirketin feshinin talep edilemeyeceğini belirtmek gerekir. Bir başka anlatımla varsayımlar ve olumsuz beklentiler haklı sebep kabul edilmezler. Haklı sebebin ekonomik olması şart değildir. Malvarlıksal olmayan pay sahipliği haklarının ihlali de haklı sebep oluşturabilir.
TTK.md.636 da nelerin haklı sebep sayılacağı gösterilmemiştir. Şahıs şirketlerinde olduğu gibi limited şirketlerde de ortakların aynı amacı gerçekleştirmek üzere müşterek gayret ve birbirlerine karşı güven ilişkisi içerisinde bulunmaları şirketin devamı için zorunludur. Şirketlerde olmazsa olmaz bu unsurların zedelenmesi, şirketin devamını ve kuruluş amacının gerçekleşmesini imkansız hale getirebilir. Ortaklar arasında özünde, aynı amaç için çalışma azminin olmaması şirketlerde güvensizliğe neden olacaktır. Böyle bir durumun varlığına rağmen, ortakları şirket sözleşmesi ile bağlı tutmak doğru değildir. Bu durumda ortağın şirketteki payını başkasına devrederek ayrılması düşünülebilirse de ortağın payını devrederek şirketten ayrılmasının zor veya imkansız olduğu hallerde, ortağın kendisini çekilmez bir hal alan ortaklık ilişkisinden kurtarabilmesi amacıyla haklı sebeple fesih hükümlerine yer verilmiştir.
Hakim, çoğunluğun davranışının haklı sebep olup olmadığını değerlendirirken TMK md. 2’de yer alan dürüstlük kuralını ve hakkın kötüye kullanımı yasağını esas almalıdır. Haklı sebepler yorumlanırken ikili sözleşmelerde uygulanan kriterlerden yararlanılabilirse de şirketler hukuku alanında bu kriterlerin birebir kullanılmasının mümkün olmadığına dikkat edilmelidir. Pay sahipleri arasında kişisel çekişmeler sermaye şirketlerinde kural olarak haklı sebep teşkil etmezler. Haklı sebebin nesnel olması aranır. Bununla birlikte bazı durumlarda şahıslar arasındaki ilişkiler de belirli bir ölçüde dikkate alınır. Örneğin aile tipi şirketlerde boşanmalar, aile üyeleri arasındaki çekişmeler, mirasçılar arasındaki anlaşmazlıklar, yine az sayıda ortağı olan küçük şirketlerde ortaklar arasındaki şahsi nitelikteki husumet ya da eşit paylara sahip olunan şirketlerde pay durumu haklı sebep olarak kabul edilebilir. Haklı sebep olduğu iddia edilen olayın, şirketin feshine neden olacak nitelikte olup olmadığı değerlendirilirken, şirketin yapısı, ortak sayısı, ortaklar arasındaki ilişkileri dikkate alınmalıdır. Örneğin iki ortak arasındaki ciddi bir anlaşmazlık, iki kişilik bir şirkette, şirketin çalışamaz duruma gelmesine neden olabilirken, daha fazla ortak sayısına sahip bir şirkette aynı anlaşmazlık şirketin faaliyetlerinin devamını etkilemeyebilir. Bunun yanı sıra talep edilen sonucun kabulünün menfaatler dengesine uygun olup olmadığı da değerlendirilmelidir. Feshi talep eden ortağın çıkması veya çıkarılması taraf menfaatlerine daha uygun ise feshe karar verilmemelidir. Taraf menfaatlerinin dışında fesih talebinin son çare olup olmadığı hususu da değerlendirilmelidir.
Somut olayda; Davalı şirketin haziran 2021 den sonra satış yapmaması, bünyesinde uzun süredir sadece 1 personel bulunması dikkate alındığında bu haliyle gayrifaal görünümünde olduğu kanaatine varılmıştır. Şirketin süreklilik arz eden ve artarak devam eden faaliyet zararları, 2021 Haziran ayından sonra hiç satış yapmaması, 2021 Nisan ayından itibaren tek bir personel ile faaliyetine devam etmesi, davacı şirket ortağının uzun süredir yurtdışında olması ve şirket faaliyetleri ile ilgilenmemesi, davalı şirket ortağının da faaliyetlerini ünvanı birbirine çok yakın aynı sektör ve faaliyet alanında ve aynı adreste olan farklı bir şirket (Shahrazad İstanbul Mücevherat) üzerinden sürdürmesi, ortaklar arasındaki ilişkilerdeki ciddi anlaşmazlıklar da dikkate alındığında takdiri Sayın Mahkemenize ait olmakla birlikte şirkette haklı fesih sebebi olarak değerlendirilmiştir. davalı şirket ortağının aynı adreste benzer ünvanlı farklı bir tüzel kişiliğe sahip şirket üzerinden aynı iş kolunda faaliyetlerini sürdürmesi Şirketin süreklilik arz eden ve artarak devam eden faaliyet zararları, 2021 Haziran ayından sonra hiç satış yapmaması, 2021 Nisan ayından itibaren tek bir personel ile faaliyetine devam etmesi şirketin faaliyetinin bulunmaması dikkate alındığında taraflar bakımından şirketin devamında fayda kalmadığından Şahıs şirketlerinde olduğu gibi limited şirketlerde de ortakların aynı amacı gerçekleştirmek üzere müşterek gayret ve birbirlerine karşı güven ilişkisi içerisinde bulunmaları şirketin devamı için zorunludur. Şirketlerde olmazsa olmaz bu unsurların zedelenmesi, şirketin devamını ve kuruluş amacının gerçekleşmesini imkansız hale getirmiş olup . Ortaklar arasında özünde, aynı amaç için çalışma azminin olmaması şirketlerde güvensizliğe neden olmuştur. Böyle bir durumun varlığına rağmen, ortakları şirket sözleşmesi ile bağlı tutmak doğru görülememiştir Tüm bu nedenlerle; davanın kabulü ile İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’nun … numarasında kayıtlı …’nin fesih ve tasfiyesine, tasfiye işlemlerini yürütmek ve sonlandırmak için tasfiye memuru olarak mali müşavir …’ın atanmasına, tasfiye memuruna emek ve mesaisine karşılık toplam 6.000,00 -TL ücret takdirine, ücretin ileride davalı şirket hesaplarından tahsil edilmek üzere şimdilik davacı tarafından kesinleşmesinden itibaren 1 haftalık süre içerisinde yatırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜNE,
İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’nun … numarasında kayıtlı …’nin FESİH VE TASFİYESİNE,
2-Tasfiye işlemlerini yürütmek ve sonlandırmak için tasfiye memuru olarak mali müşavir …’ın atanmasına,
3-Tasfiye memuruna emek ve mesaisine karşılık toplam 6.000,00-TL ücret takdirine, ücretin ileride davalı şirket hesaplarından tahsil edilmek üzere şimdilik davacı tarafından kesinleşmesinden itibaren 1 haftalık süre içerisinde yatırılmasına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 59,30-TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin yatırılan harcın mahsubuna, başkaca harç alınmasına yer OLMADIĞINA,
5-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı ile 59,30 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davanın kabulü dikkate alınarak; davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından sarf edilen 74,20 TL tebligat ve müzekkere gideri, 14.315,78 TL kayyım ücreti, 5.250,00 TL bilirkişi ücreti, 1.863,46 TL Basın İlan Kurumu İlan Masrafı, 212,00 TL TTSG ilan masrafı olmak üzere toplam 21.715,44 TL posta masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra yatıran tarafa İADESİNE,
9-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara TEBLİĞİNE,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı, oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.28/10/2021

Başkan …
¸
Üye …
¸
Üye …
¸
Katip …
¸