Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/217 E. 2021/287 K. 10.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/217 Esas
KARAR NO : 2021/287

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/05/2019
KARAR TARİHİ : 10/03/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin damacana su üretimi yaptığını, davalı şirket ile 2017 yılında yapmış olduğu ticari ilişki sonucu ambalajda kullanılan folyoları satın aldığını, ancak folyoların standartların altında olduğunu bu sebeple damacanaların patladığını ve müvekkilinde maddi zarara yol açtığını, folyoların üretim nedeni ile çok alındığını ve davalı firmaya bedelinin ödendiğini, malların iade alınmadığını, söz konusu satılan malların ayıplı olduğuna dair tespit talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde özetle; TBK 223. Maddesi ve 6762 sayılı kanunun 25.maddesi gereği ayıp ihbar süresinin ve TBK 231. Maddesi gereği 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, HMK 401. Maddesi gereği işbu davada görevli mahkemenin Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu ,Asliye … Ticaret Mahkemesinde … esas saylı derdest dosya olması nedeni ile delil tespitinin bu mahkemede görülmesi gerektiğini, ayrıca müvekkillerinin folyo değil bardak su kapağı sattığını, davacının müvekkil şirket yetkilisine zorla fatura imzalattığını ve bu konu hakkında suç duyurusunda bulunduklarını, taraflarınca davacıya Konya …. Noterliğinden … ve … yev. Nolu ihtarnamelerin gönderildiğini, müvekkillerinin mağduriyetlerinin giderilmemesi üzerine Konya …. İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosya ile bahse konu faturaların takibe konulduğunu bu sebeple Konya …. Asliye Ticaret Mahkemesinde … esas sayılı dosya ile itirazın iptali davası açıldığını, , dava dilekçesinin çelişkili olduğunu zira satılan malların bedellerinin tahsil edilmesi halinde icra takibine gidilmesinin anlamsız olduğunu, müvekkilinin ürün standartlarına uygun üretim yaptığını, belirtilen şartlarda istifleme yapılması halinde folyoların patlamasının mümkün olmadığını dava konusu ürünlerin ayoplı olmadığına karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili beyan dilekçesinde özetle; Çatalca Cumhuriyet Başsavcılığı’ na yapılan başvuru sonucunda soruşturma yapıldığını ve kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini bu sebeple usul açısından yapılan itirazları kabul etmediklerini, müvekkil firmanın …’ da olması nedeni ile Konya Mahkemelerinin değil Çatalca Mahkemelerinin yetkili olduğunu, su bardağı yerine damacana yazılmasının sehven yapıldığını bu durumun esas yönünden reddi gerektirmediğini, su bardaklarının patlaması nedeni ile maddi zararlarının olduğunu, davalının malları almamakta ısrar ettiğini söz konusu satılan malların ayıplı olduğunun tespiti için işbu davayı açtıklarını beyan etmiştir.
Çatalca Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası üzerinden Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’ ne müzekkere yazılarak … esas sayılı dosyası celp edilmiş incelenmesinde; Konya …. İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosya ile bahse konu faturaların takibe konulduğunu bu sebeple itirazın iptali davasının görüldüğü anlaşıldı.
Çatalca Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … esas, … karar sayılı, 21/01/2020 tarihli görevsizlik kararı ile dosyanın mahkememize tevzi edildiği ve mahkememizin … esas sayılı sırasına kaydedildiği anlaşıldı.
TÜM DOSYA MUHTEVİYÂTI KÜLLÎYEN TETKÎK EDİLDİĞİNDE;
Dava, davalıdan satın alınan malların ayıplı olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Tespit davalarının dinlenebilmesi için genel şartların yanında iki şarta daha ihtiyaç vardır. Bunlar özel dava şartları olup; birincisi tespit davasının konusu yalnız bir hukuki ilişki olup, ikincisi ise davacının bu hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığının hemen tespitinde hukuki bir yararının bulunması gerekliliğidir.
Hukuki ilişkiden maksat; bir kimse ile diğer bir kimse veya eşya arasında mevcut olan ve somut bir olaydan doğan hukuki ilişkidir. Her çeşit hukuki ilişki tespit davasının konusunu teşkil edebilir. Buna karşılık bir hukuki ilişki niteliğinde olmayıp maddi vakıadan ibaret olan ilişkilerin tespiti için açılan tespit davası dinlenmez. Somut bir olaya ilişkin olmayan soyut hukuki sorunların tespitini dava etmek de caiz değildir. Hukuki ilişkinin tespit davasının tarafları arasında mevcut olması da şart değildir. 3. kişilere karşı mevcut olan bir hukuki ilişki de tespit davasına konu teşkil edebilir. Hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığının tespitinin herhangi bir şekilde davacının hakları ile ilgili olması yeterlidir. Ayrıca bir hukuki ilişki için önemli olsalar dahi maddi vakıalar da yalnız başlarına tespit davasının konusunu teşkil edemezler.
Tespit davasının ikinci özel şartı davacının hukuki ilişkinin hemen tespitinde hukuki bir yararının bulunması lüzumudur.
Her dava için dava şartı olan hukuki yararın önemi, özelllikle tespit davasında kendini gösterir. Bir hukuki ilişkinin mevcut olması keyfiyeti yalnız başına tespit davası açmaya yetki vermez. Bundan başka hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığının Mahkemece hemen tespitinde davacının hukuki bir yararı bulunmalıdır. Eda davaları ve inşai davalarda davacının hukuki yararının bulunduğu karine olarak kabul edilir.
Tespit davası sonucu davacının hukuki durumunun kesin hükmü teşkil edecek şekilde tespitinden ibaret, etkileri usul hukuku alanında kalan bir müessese olup; daha kapsamlı bir hukuki himaye sağlayan yolların bulunması halinde, tespit davası açmakta hukuki yarar yoktur. Bu nedenle, davacının eda davası açabileceği hallerde bir tespit davası açmak hususunda kural olarak hukuki yararı yoktur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06/10/2004 7-411/477 sayılı kararıda aynı yöndedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 106. Maddesine göre “Tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir.
Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır.
Maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz.” hükmü getirilmiştir. Belirsiz alacak davasına yer veren bir sistemde değer veya miktarı henüz tespit edilemeyen talepler için de eda davası açılabileceği için kural olarak ayrı bir tespit davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır
Somut olayda, davacı davalıdan satın alınan malların ayıplı olduğunun tespitini talep etmiştir. Davacının talebi bir edayı içermemekte, tespit mahiyetindedir. Davacının tespite ilişkin talebi ayrıca eda davasında da görülebilecek olup, usul hukukuna göre eda davası açılmasının mümkün olduğu durumlarda tespit davası açılamayacağından ve davacının bu konuda hukuki yararı bulunmadığından aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan gerekçeye göre;
1-Davanın hukuki yarar yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 59,30-TL harcın davacı tarafça peşin yatırılan 44,40- TL harçtan mahsubu ile kalan 14,90-TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye İRAT KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi ÜZERİNDE BIRAKILMASINA,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT.ye göre hesap edilen 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
5-HMK 333 maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avanslarının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran TARAFLARA İADESİNE,
6-5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yokluklarında dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde karar verildi.10/03/2021

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza