Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/197 E. 2022/506 K. 16.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/197 Esas
KARAR NO : 2022/506

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/03/2021
KARAR TARİHİ : 16/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İş Sağlığı ve Güvenliği hizmeti veren müvekkilİ şirketin, davalı şirkete de İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmeti verdiğini, müvekkili şirketin işbu hizmetlerine binaen davalı şirkete 765,90 TL tutarlı, 765,90 TL tutarlı, …. numaralı 880,23 TL tutarlı, 943,50 TL tutarlı, 765,90 TL tutarlı, …. numaralı 880,23 TL tutarlı, 943,50 TL tutarlı, 943,50 TL tutarlı, … numaralı 880,23 TL tutarlı, …. numaralı 880,23 TL tutarlı, … numaralı 880,23 TL tutarlı, … numaralı 880,23 TL tutarlı, … numaralı 880,23 TL tutarlı, …. numaralı 880,23 TL tutarlı, 1.443,00 TL tutarlı, 943,50 TL tutarlı, … numaralı 880,23 TL tutarlı, 943,50 TL tutarlı, 588,30 TL tutarlı, 765,90 TL tutarlı, 765,90 TL tutarlı, 765,90 TL
Tutarlı faturaları tanzim ederek usulüne uygulan olarak davalıya tebliğ ettiğini, davalı şirketin, bahse konu faturaları tebliğ almasına ve müvekkili şirkete borcunun olduğunu bilmesine rağmen hizmet bedeli olan fatura tutarlarını hiçbir şekilde ödemediğini, bunun üzerine, ticari hakedişi olan fatura alacağının tahsili için müvekkil şirket Silivri İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile davalı şirkete karşı icra takibi başlattığını, takibe binaen düzenlenerek davalıya tebliğ edilen ödeme emrine davalı şirketin, hiçbir yasal gerekçesi olmaksızın itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğini, müvekkilinin Silivri İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile başlattığı icra takibine karşı davalı tarafından yapılan itirazların iptaline ve takibin devamına, davalının %20’den az olmamak şartıyla müvekkilin karşı icra inkar tazminatı ödemesine, borca yeter miktarda davalının malvarlığına tedbir konulmasına, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın müvekkili şirketten alacaklı olduğuna dair bir kısım faturaları dayanak gösterdiğini, faturanın, sözleşmenin yapılması değil, yerine getirilmesi safhası ile ilgili ticari bir belge olduğunu, bu bakımdan faturanın akdin şartlarını tespit eden değil, tespit edilmiş olan şartların bir kısmını gösteren ve bunları belirli şartlarla tevsik eden bir belge olduğunu, bu nedenle faturayı düzenleyen ve düzenlenen arasında hukuken geçerli bir akdi ilişkinin varlığı ve bu ilişkinin alacaklı olduğunu iddia eden tarafça ispatı gerektiğini, zira taraflar arasında geçerli bir temel borç ilişkisi bulunmaması halinde faturanın tek başına hukuki bir sonuç doğurmayacağını, davaya konu uyuşmazlık bakımından, davalı müvekkilin şirketin alacaklı olduğunu iddia eden davacı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığı gibi davacı tarafla davalı müvekkili şirket arasında, hukuken geçerli sözleşmesel bir borç ilişkisi de bulunmadığını, davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine,
Silivri icra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile başlatılan takibin iptaline, reddedilen miktar üzerinden %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Silivri İcra müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin, davalı şirket aleyhine 22.260,61-TL toplam ve asıl alacağını, asıl alacağa işleyecek yıllık 13,75 oranında ticari temerrüt faizi ile birlikte, icra masrafı, vekalet ücreti ile birlikte tahsili için icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde itiraz ettiğini belirterek takibin durmasına sebebiyet verdiği, icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Usulüne uygun duruşma açılmış, ön inceleme aşamasında uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, dosya kapsamı belgeler ve her iki tarafa ait ticari defter ve kayıtlar incelenmek sureti ile takip tarihi itibari ile davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olmakla, bilirkişi Mali Müşavir …’nın 10/02/2022 tarihli raporunda özetle; Davacı tarafın davalıya iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri verdiğini ve bu kapsamda 01.01.2019 tarihli “iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri” sözleşmesinin akdedildiğini iddia ederken davalı taraf davacıdan herhangi bir hizmet almadıklarını ve dava konusu faturanın kendilerine tebliğ edilmediğini beyan ettiğini, davacı tarafın delilleri arasında 01.01.2019 tarihli “iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri” sözleşmesinin yer aldığını, söz konusu sözleşmede davalı taraf kaşe ve imzası olduğuna yönelik bilgi bulunduğunu, sözleşmeyle ilgili takdirin sayın mahkemeye ait olduğu, dava konusu alacak dayanağı faturalar muhteviyatı hizmetlerin davacı tarafça davalıya verilip verilmediği hususunda yapılan incelemelerde, davacı tarafça incelemeye “İş Sağlığı ve İş Güvenliğine İlişkin Tespit ve Öneri Defteri” sunulduğunu, söz konusu defter incelendiğinde aylık muntazaman davalı şirketin ziyaret edildiği ve söz konusu defterde işveren/işveren vekili kısımlarında imzaların olduğu bazı sayfalarda davalı şirket kaşesi ve imzaların olduğunun görüldüğünü, davalı tarafın söz konusu hizmetleri almadıklarını beyan ettiklerini bu hususta takdirin sayın mahkemeye ait olduğunu, davacı taraf, dava konusu alacak dayanağı olarak gösterilen faturaların davalının talebi üzerine davalı ile ortakları ve adresleri aynı olan … İnşaat Mobilya şirketine kargo yoluyla gönderildiğini beyan ettiği, ancak bu hususta yazılı bir belgenin incelemeye ibraz edilmediği, davacı tarafın davalıya faturaların bu şekilde teslim edildiğini beyan ettiği, söz konusu kargo teslim belgelerinin fatura tarihleriyle uyumlu olduğunun görüldüğü, davalı tarafın davaya cevap dilekçesinde faturaları teslim almadıklarını iddia ettiğini, bu hususta takdirin mahkemeye ait olduğu, mahkemece dava konusu alacak dayanağı faturalar muhteviyatı hizmetlerin davalıya verildiği ve faturaların da kargo yoluyla davalıya teslim edildiği kanaati hasıl olduğunda dava konusu asıl alacak + işlemiş faiz tutarının 19.266.27 + 3.488,58 :22.754.85.- TL olarak hesaplandığı, ancak davacı tarafın, takip tarihine kadar işlemiş faiz tutarı olarak 2.994,34.- TL talep ettiğinden taleple bağlılık ilkesi gereği 2.994,34- TL talep edebileceğinin sayın mahkemenin takdirinde olduğunu, bu çerçevede dava konusu alacak tutarının asıl alacak * işlemiş faiz tutarı olarak takip tarihi itibariyle 19.266,27 + 2.994.34 : 22.260,61- TL olarak hesaplandığı sonuç ve kanaatlerine varıldığı bildirilmiştir.
TÜM DOSYA MUHTEVİYÂTI KÜLLÎYEN TETKÎK EDİLDİĞİNDE;
Dava taraflar arasında ticari ilişki olduğundan bahisle alacak olduğuna dair yapılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.
Öncelikle ispat müessesesini açıklamakta fayda var. Bilindiği üzere, hakim, davada hangi vakıaların ispat edilmesini tespit ettikten sonra, bu vakıaların kimin tarafından ispat edilmesi gerektiği sorusuyla karşılaşır; buna ispat yükü denir. Kendisine ispat yükü düşen taraf için, bu bir yükümlülük(mükellefiyet) değil, sadece bir yüktür(külfettir). Taraf kendisinin ispat etmesi gerektiği vakıayı ispat edemezse karşı taraf ve mahkeme onu mutlaka ispat etmesini isteyemez, bilakis kendisine ispat yükü düşen taraf , o vakıayı ispat edememiş sayılır.(Kuru, Medeni Usul Hukuku, 2016, sy 319)
Dava dosyamızda ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davacı üzerinde olup tarafların iddiaları doğrultusunda delilleri toplanarak taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına dair ihtaratlı ara karar kurulmuş inceleme günü sadece davacı defterlerini incelemeye esas olacak şekilde dosyamıza sunmuştur.
Yapılan inceleme neticesinde davacı defterlerine göre davacının davalıdan alacaklı olduğu tespit edilmiş fakat davalı defterlerini incelemeye esas olacak şekilde ibraz etmemiştir. Rapor neticesinde incelenen davacı defterlerine göre davacının davalıdan faturalar karşılığında 19.266.27 TL alacaklı olduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirilmeden önceki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. ” şeklindedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirildikten sonraki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” şeklindedir.
7251 sayılı yasanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesindeki değişikliği düzenleyen 23. maddesine ait Türkiye Büyük Millet Meclisi gerekçesi ” Maddeyle, Kanunun ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin 222 nci maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Mevcut metne göre diğer tarafın defter kayıtlarında ilgili hususta hiçbir kayıt bulunmaması halinde, ibraz eden tarafın ticari defterindeki kayıtlar, sahibi lehine delil olarak kabul edilebilmektedir. Ticari defteri ibraz edenin tek taraflı işlemiyle oluşturduğu kayıtların, bu kayıtlardan hiçbir şekilde haberi olmayan karşı taraf aleyhine delil teşkil ediyor olması hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurabileceği gibi hukuk güvenliği ilkesine de aykırılık teşkil edebilmektedir. Bu sebeple maddede yapılan değişiklikle, ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için öngörülen unsurlardan biri olan, diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtların “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” hali, madde metninden çıkarılmaktadır. Kural tersine çevrilmekte ve karşı tarafın maddede belirtilen usule uygun olarak tuttuğu ticari defterini ibraz ettiği halde ileri sürülen hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterin, sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı açıkça hükme bağlanmaktadır. Madde metni dışına çıkarılan “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” durumunun yerine, “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” durumu maddeye ilave edilmektedir. Buna göre ticari defterde yer alan herhangi bir kaydın, sahibi lehine delil teşkil edebilmesi için diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi gerekecektir. Bu düzenlemenin hakkaniyete ve hukuk güvenliği ilkesine uygun olduğu düşünülmektedir. Zira ticari defteri ibraz edenin defterinde yer alan ve diğer tarafı muhatap alan kayıt, diğer tarafa sunulmakta ve diğer tarafın kendi defterindeki kayıtlara dayanarak karşı delilini ileri sürmesi beklenmektedir. Diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi hali, ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığı anlamına gelecektir. Belirtilmelidir ki defter ibraz etmeyen tarafın, diğer tarafın ticari defterindeki kayıtların aksini senet veya diğer kesin delillerle ispatlama hakkı saklıdır.” şeklindedir.
Kanun değişikliği sonrasında madde gerekçesi içeriğinden anlaşıldığı üzere, davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222/3. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 2. maddesi ile 6100 sayılı HMK’ nın 29. maddesi kapsamında dürüstlük-hakkaniyet ilkesine aykırı bir şekilde engel olduğundan, sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının, davacı tarafça ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir.

Bu durumda davacının ticari defter kayıtları ile alacağın varlığının ispatlandığı, fatura teslim olgusunun artık ispatının gerekmeyeceği ve işlemiş faiz talebinin de yerinde olduğu kabul edilerek açılan davanın kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yaptırılan bilirkişi incelemesine göre alacağın ticari defterlerde belli olduğu, yani likit olduğu anlaşıldığından, davalının ayrıca icra inkar tazminatına da mahkum edilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KABULÜ İLE;
-Davalının aleyhine yapılan Silivri İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİNE,
-Takibin aynen DEVAMINA,
-Hüküm altına alınan asıl alacağın %20’sine tekabül eden icra inkar tazminatının davalıdan alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gerekli 1.854,26-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 352,27-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.501,99-TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
3-Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
4-Davacının kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 5.100,00 -TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından ödenen 59,30-TL başvurma harcı, 352,27-TL peşin harç, 843,50-TL tebligat ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.255,07-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Gider avansından artan olur ise karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/05/2022

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza