Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1123 E. 2022/627 K. 17.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/1123 Esas
KARAR NO : 2022/627

DAVA : Tazminat (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
DAVA TARİHİ : 30/12/2021
KARAR TARİHİ : 17/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satıma Konu Malın İadesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkil firma 23.03.2021 tarihinde ….. Otomotiv’den 0 km’de hiç kullanılmadığını ….. plakalı … model ….. marka araç satın aldığını, Müvekkilinin ….. markasına olan güven ve inançla bu aracı 640.874,52 TL’ye satın aldığını, ancak maalesef söz konusu araç henüz 266 km’de iken düşük vites geçişlerinde 3.vitesten 2.vitese geçerken yada 2.vitesten 1.vitese geçerken hissedilir derecede vurma biçimli ses arızası vermeye başladığını, sorunun devam etmesi üzerine araç müvekkil tarafından 31.05.2021 tarihinde ….. Otomotiv servis bölümüne teslim edildiğini, 1 gün sonra ilgili servis ” araca adaptasyon yazılımı yapıldığını ve sorunun giderildiğini söyleyerek aracı teslim ettiğini, ancak kısa bir süre sonra arıza tekrar edince araç 04.08.2021 tarihinde aynı şikayet ile tekrar servise bırakıldığını ,serviste arızanın yazılım ile ilgili olmadığı üretime bağlı olarak Şanzıman hatası olduğu söylenerek üç gün sonra araç yine teslim edilmiş ve servis tarafından durumu anlatan rapor düzenlendiğini aracın servise teslim edildiği km ve arızayı yaptığı km resimleri ve rapor dosyaya sunulacağını, Araç 3.kez aynı sikayet ile 09.08.2021 tarihinde tekrar servise teslim edilmiş ve araç bu sefer 5 gün serviste kaldığını, 5 gün sonra müvekkil firmayı arayan müşteri danışmanı ….. kendileri izinde oldukları için araca bizzat Almanya’da bulunan asıl üretici ….. firması tarafından direk müdahale edildiği ,yazılım yüklendiği bu sebeple artık sorun yaratmayacağı söylendiği ve sunulacak evraktan görüleceği üzere düzenlenen servis formuna arızanın müşteri kullanımından kaynaklanmadığı bilgisi eklenerek müvekkile teslim edildiğini belirterek müvekkil şirketin 640.874,52 TL’ye satın aldığı 0 km aracın bu kadar kısa sürede ve kısa aralıklarla aynı arıza sebebi ile çok kere servise götürülmesine rağmen sorunun hala devam ediyor olması dava konusu aracın gizli ayıplı olduğunu göstermekte olduğunu, müvekkil firma ….. markasına olan inançla ve güvenle ciddi bir para ödeyerek satın aldığı araçtan beklediği menfaati göremediği gibi aracı verimli kullanamadığını, çekmiş olduğumuz noter ihtarın’dan ve geçirdiğimiz arabuluculuk sürecinden belli olduğu üzere davalılar müvekkil firmanın mağduriyetini gidermeye yanaşmadıklarını belirterek müvekkil Firmanın satın aldığı ….. Plakalı … Şase No’lu …. Model Ayıplı aracın öncelikle ayıpsız olan yenisiyle değiştirilmesini mahkeme aksi kanaatte olur ise satın alma fatura bedelinin ticari faiziyle birlikte iadesi ve zararın tazmini talebimizin kabulü ile yargılama giderlerinin ve ücreti vekaletin davalılara tahmilini karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …. Otomotiv Tic. Ve Hiz. A.Ş. Vekili cevap dilekçesinde özetle; Türk Borçlar Kanunu’na tabi satışlarda alıcının ayıplı ifa nedeniyle uğradığı zararlar nedeniyle tazminat talebi yöneltebileceği tek kişi, md.227/2 ve onun atfı ile uygulanacak md.112 uyarınca, satıcı olup üretici ve ithalatçı TBK hükümleri uyarınca, ayıp nedeniyle alıcının uğradığı zararlardan dolayı özel bir hükümle sorumlu kılınmadığını, dava konusu araca ilişkin davacı şirket ile müvekkil şirket arasında herhangi bir satım ilişkisi bulunmadığını, müvekkil şirket davaya konu aracın ithalatçısı konumunda olduğunu, Huzurdaki ihtilafın ticari araç satımına dayandığı nazara alındığından Türk Borçlar Kanunu uyarınca satıcı konumunda olmayan müvekkil şirketin sorumluluğu bulunmadığı aşikar olduğunu, davacının taleplerinden müvekkil şirketin sorumlu olması hukuken ve kanunen mümkün olmadığını, Bilindiği üzere Türk Ticaret Kanun 23. Maddesi; “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır” şeklinde, Türk Borçlar Kanunu’nun 223. Maddesi ise “Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır.Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır” şeklinde düzenlenmiş bulunduğunu, anılan madde hükümleri gereğince satılanda ayıp olması halinde, alıcının ayıbın niteliğine göre (açık ayıp/gizli ayıp) bu ayıbı 2 gün ve 8 gün içinde veya ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa derhal satıcıya bildirmesi gerektiği hüküm altına alınmış bulunmakta olduğunu Ancak davacı taraf mevzuat uyarınca öngörülen ayıp ihbar sürelerine riayet etmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı ….. OTOMOTİV. SAN. VE TİC. AŞ. Vekili cevap dilekçesinde özetle;Davacının iddia ettiği gibi araçta ayıbın varlığından bahsedilebilmesi ve davalı müvekkil şirketi sorumlu tutabilmesi için üzerine düşen muayene sorumluluğunu yerine getirmiş olması gerekmekte olduğunu, Gerek Borçlar Kanunu’nundaki gerekse de Ticaret Kanunu’ndaki muayene ve bildirim yükümlülüklerine uymayan davacının, ortaya çıkan arızalar için aracın ayıplı olduğu yönünde nitelemeler kullanması mesnetsiz ve hukuksal olarak temelsiz olduğunu, Somut olaya bakıldığında davacı ilk olarak 31.03.2018 tarihinde vites geçişlerinde ses geldiği gerekçesi ile servise gelmiş, gerekli inceleme ve işlemler müvekkil şirket servisi tarafından yapıldığını ve araç davacıya 01.04.2021 tarihinde teslim edildiğini Davacının 2. şikayeti ise 04.08.2021 tarihinde gerçekleşmiş ve yine gerekli tetkik ve incelemeler yapılarak araç sorunsuz ve hatasız olarak davacıya teslim edildiğini, Davacı son olarak 09.08.2021 tarihinde gelmiş ve yine araç sorunsuz ve hatasız olarak davacıya teslim edildiğini, aracın garanti süresi kapsamındaki şikayetleri servis tarafından giderildiğini, dava konusu somut uyuşmazlıkta aracın , misli ile değiştirilmesini gerektirecek herhangi bir ayıp söz konusu olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ:
Dava; Dava; alım satım nedeniyle satın alınan aracın ortaya çıkan ayıp nedeniyle ayıpsız benzeri ile değiştirilmesi, bunun mümkün olmaması halinde aracın iadesi ve ödenen bedelin tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; taraflar arasında satıma konu ….. Plakalı ….. Marka araçta ayıbın olup olmadığı, ayıbın tespiti halinde ayıbın gizli ayıp olup olmadığı, yine ayıbın tespiti halinde araçtan beklenen faydayı azaltıp azaltmadığı, ayıp değerinin ne kadar olduğu, davacının seçimlik haklarından ayıpsız misli ile değiştirilmesi şartlarının oluşup oluşmadığı, bunun mümkün olmaması halinde ödenen bedelin iadesi ile aracın davalıya teslimi şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplandığı anlaşılmıştır.
HMK.nun 313.maddesi- (1) Sulh, görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir. (2) Sulh, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıkları konu alan davalarda yapılabilir. (3) Dava konusunun dışında kalan hususlar da sulhun kapsamına dâhil edilebilir. (4) Sulh, şarta bağlı olarak da yapılabilir.”düzenlemesi,
HMK.nun 314.maddesinde-(1) Sulh, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. (2) Sulh, hükmün verilmesinden sonra yapılmışsa, taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi, dosya kanun yolu incelemesine gönderilmez ve ilk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesince sulh doğrultusunda ek karar verilir. (3) Sulh, dosyanın temyiz incelemesine gönderilmesinden sonra yapılmışsa, Yargıtay temyiz incelemesi yapmaksızın dosyayı sulh hususunda ek karar verilmek üzere hükmü veren mahkemeye gönderir.”düzenlemesi,
HMK.nun 315.maddesinde – (1) Sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir. (2) İrade bozukluğu ya da aşırı yararlanma hâllerinde sulhun iptali istenebilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Davacı vekili tarafından UYAP Sistemi üzerinden göndermiş olduğu Sulh Protokolü ile taraflar arasında akdedilen sulh protokolü ile uyuşmazlığın sulh yolu ile çözüme kavuşmuş olup huzurda açılan davanın konusuz kaldığı, tarafların yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Tüm bu nedenlerle; Davanın taraflarının sulh olduğu anlaşılmakla konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, tarafların vekalet ücreti ve yargılama gideri talepleri bulunmadığından yargılama giderlerinin yapan üzerinde bırakılmasına, vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Tarafların sulh oldukları görülmekle, konusuz kalan dava hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70-TL harcın davacı tarafından peşin yatırılan 10.929,60-TL harçtan mahsubu ile artan 10.848,90-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde DAVACIYA İADESİNE,
3- Yapılan sulh Protokolü gereğince taraflar lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
4-Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde BIRAKILMASINA,
5-Taraflarca yatırılan gider avanslarından artan avansları olması halinde karar kesinleştiğinde ilgili tarafa İADESİNE,
6-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yokluğunda karar verildi. 17/06/2022

Başkan ….
¸
Üye ….
¸
Üye …
¸
Katip …
¸