Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1122 E. 2022/423 K. 15.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/1122 Esas
KARAR NO : 2022/423 Karar

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 30/12/2021
KARAR TARİHİ : 15/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin metal geri dönüşüm işi yapmakta olup davalı borçlu ile arasında metal hurda emtiası alım satımına ilişkin şifahi olarak anlaşma yapıldığını, davalı/borçlu tarafından müvekkiline satılacak olan hurda bedelinin karşılığının 147,000 TL olup müvekkilinin de davalı tarafça beyan edilen hurdayı alacağını beyan ederek taraflar arasında şifahi olarak sözleşme akdedildiğini, davalı borçlunun öncelikle kendisine hurda malzemelerin bedeli olarak belirlenmiş olan 147.000 TL tutarındaki ödemenin yapılmasını istediğini, müvekkilinin ise tahsilat makbuzu almak üzere iş bu bedeli davalı borçluya ödediğini, müvekkilinin bedeli davalı/borçluya öderken makbuzu kendi el yazısı ile doldurduğunu ve makbuzdaki imzanın bizzat davalıya ait olduğunu, tarafların anlaşması uyarınca 147.000 TL’nin önden davalı borçluya borç olarak verildiğini, bu borcun karşılığında ise davalı borçlu tarafından müvekkiline emtia niteliğindeki metal hurdaların 1 ay içinde teslim edileceğini ve bu şekilde taraflar arasındaki ilişkinin de sonlanacak olup tarafların birbirine karşı olan hak ve yükümlülüklerinin son bulacağını, ancak davalı borçlunun 1 ay içinde ya da sonraki zamanda da hiçbir ticari emtiayı müvekkiline teslim etmediğini, alacağın tahsili amacıyla Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas Sayılı Dosyası ile icra takibi başlatıldığını, başlatılan icra takibine davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğunu bildirerek, davanın kabulü ile davalı/borçlu tarafından mezkur icra dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini, davalı borçlu tarafından yapılan haksız ve dayanaksız itiraz sebebiyle alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla davalı borçlunun icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini, tüm yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğ edilmediğini, müvekkilinin tacir olmadığını, davacı tarafın alacak iddiasını borç ilişkisine dayandırdığını, Borçlar Kanunu’nun 386-392. Maddelerinde düzenlenen tüketim ödüncü sözleşmesine esasına dayalı huzurdaki davada Mahkemenin görevli olmadığını, adi bir borç ilişkisi esasına dayalı huzurdaki davada görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, bu sebeple davanın görev yönünden reddine karar verilmesini, dayanak icra takibine konu ödeme emrinde, alacak iddiasında bulunanın adresinin Avcılar olduğunu, müvekkilinin adresinin ise Başakşehir olduğunu, dolayısıyla yetkili icra Müdürlüğünün Küçükçekmece İcra Müdürlüğü olduğunu, huzurda görülen davanın ön şart yokluğundan reddi gerektiğini, ödünç sözleşmesinin düzenlendiği yasal düzenlemelerdeki ihtar şartlarına uyulmadığını, dava konusu tahsilat makbuzunun davacı tarafça kötü niyetle doldurulduğunu, bununla ilgili müvekkilinin Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde … soruşturma sayılı dosyası ile suç duyurusunda bulunduğunu, ceza soruşturmasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, davacı tarafın kredi vermeye yetkili kuruluşlardan olmadığını, müvekkilinin davacıyı davacının da müvekkilini tanımadığını, birbirini hiç tanımayan insanlar arasında adi bir borç ilişkisinin olabileceğinin düşünülmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, 147.000,00 TL’nin elden borç olarak tesliminin yasal olarak da olanaksız olduğunu 7.000,00 TL üzeri parasal hareketlerin banka kanalıyla yapılmasının yasal zorunluluk olduğunu, davacı tarafın icra inkar tazminatı isteminin hukuki mesnetten yoksun olduğunu bildirerek, tebligata yönelik itirazlarının kabulü ile cevap dilekçelerinin süresinde olduğunun tespitine, görev, dava şartı yokluğu usuli itirazlarının kabulü ile davanın usulden reddine, davanın esastan külliyen reddine, davacının dayanak icra takibinin %100’ünden az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ile sorumlu tutulmasına, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalıya ödünç olarak verildiği iddia olunan paranın tahsili amaçlı başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemlidir.
Mahkememizce taraflara usulüne uygun davetiye tebliğleri yapılarak taraf teşkili sağlanmış ve davanın esasına başlanmıştır.
Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası UYAP sistemi üzerinden celp edilmiş olmakla incelenmesinde; alacaklı davacı tarafından borçlu davalı hakkında 147.000-TL alacağın tahsili istemiyle takip başlatıldığı, 20/08/2021 tarihinde davalı borçlu vekili tarafından yapılan itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği, yasal süre içerisinde mahkememize itirazın iptali davası açıldığı görülmüştür.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne, İkitelli ve Yenibosna Vergi Dairesi Müdürlüklerine müzekkere yazılarak tarafların gerçek kişi ya da şahıs firması olarak tacir kaydının bulunup bulunmadığı, vergi mükellefi olup olmadığı, hangi defterleri tuttuğu, işletme hesabına göre mi bilanço usulüne göre mi defter tuttuğu, Vergi Usul Kanunu’nun 176-177.maddeleri kapsamında esnaf mı yoksa tacir mi olduğu hususlarının araştırılarak mahkememize bu hususla ilgili bilgi verilmesi istenmiş, cevabi yazılar ve ekleri dosyaya kazandırılmıştır.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkereye verilen cevapta; tarafların gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunmadığının bildirildiği görülmüştür.
İkitelli Vergi Dairesine yazılan müzekkereye verilen cevapta; davacının şahsi olarak 01/01/2015 tarihinden itibaren Gayrimenkul Sermaye İradı mükellefi olarak kayıtlı olduğu, …. Geri Dönüşüm ve Nak. San. Tic. Ltd. Şti ve … Geri Dönüşüm San. Tic. Ltd. Şti.’nde yönetici ortak olduğunun bildirildiği görülmüştür.
Yenibosna Vergi Dairesine yazılan müzekkereye verilen cevapta; davalının herhangi bir mükellefiyet kaydının bulunmadığı, … Gıda Paz. San. Tic. Ltd. Şti ile … San. Tic. Ltd. Ştinde ortaklık ve yöneticiliğinin bulunduğunun bildirildiği görülmüştür.
Asliye Ticaret Mahkemeleri, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. Maddesi gereğince ticari davalara bakmakla görevlidir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır.
Bilindiği üzere ticari iş ve ticari dava ayrı hukuki kavramlardır. Ticari iş kabul edilen bir husustan kaynaklanan her uyuşmazlık ticari dava olarak kabul edilmemiştir. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde ticari davalar tanımlanmış ve sayılmıştır. Bu maddeye göre “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları”, “ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri” ve “tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin (a), (b), (c), (d), (e) ve (f) bentlerinde sayılan davalar ticari dava sayılır. Diğer bir anlatımla bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için ya tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması; ya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması ya da açılan davanın maddede 6 bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur. (Yargıtay 3. H.D.sinin 04.12.2017 gün ve 2016/9128 E- 2017/17010 K. sayılı kararı)
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, Davanın borç olarak verildiği iddia olunan paranın tahsili amaçlı başlatılan icra takibine vaki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatı istemine ilişkin olduğu, 6102 sayılı TTK nun 4/1 maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağının hüküm altına alındığı, buna göre bir uyuşmazlığın ticari nitelikte olabilmesi için her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmesi yahut aynı maddenin alt bentlerinde düzenlenen istisnalardan birine dahil olması gerektiği, Mahkememizce tarafların tacir olup olmadıkları hususunda Vergi Dairesi’ne yazı yazıldığı, İkitelli Vergi Dairesine yazılan müzekkereye verilen cevapta; davacının şahsi olarak 01/01/2015 tarihinden itibaren Gayrimenkul Sermaye İradı mükellefi olarak kayıtlı olduğu, Yenibosna Vergi Dairesine yazılan müzekkereye verilen cevapta; davalının herhangi bir mükellefiyet kaydının bulunmadığının bildirildiği, her ne kadar tarafların ortak ve yönetici oldukları şirketler bulunsa da bu şirketlerin kendisinin tacir olduğu, dolayısıyla tarafların TTK anlamında tacir olmadıkları ve 6098 sayılı TBK’nın 386. maddesinde düzenlenen ödünç sözleşmesinden kaynaklanan davaya konu uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Görevin Belirlenmesi ve Niteliği” başlıklı 1. maddesinde, mahkemelerin görevinin ancak kanunla düzenleneceği ve göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğu belirlendiğinden bu hususun mahkemelerce yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerektiği dikkate alınarak mahkememizin görevsizliğine, dava dilekçesinin HMK 114/1-c maddesine istinaden 115/1-2 gereğince görev yönünden usulden reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2- 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde, dosyanın ve eklerinin görevli mahkeme olan BAKIRKÖY NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3- 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, taraflardan herhangi birinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde, dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine,
4- 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 2. cümlesi uyarınca, taraflardan herhangi birinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmemesi halinde, dava dosyasının re’sen ele alınarak, açılmamış sayılmasına karar verilmesine, bu hususun taraflara ihtaratına, (Gerekçeli hükmün tebliği ile ihtaratına)
5- 6100 Sayılı HMK nın 331/2.nci maddesi 1. cümlesi uyarınca, bu dava dosyasına ilişkin harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemede değerlendirilmesine,
6- Dava dosyasının kesinleşmesi üzerine, iki (2) haftalık yasal süre içerisinde, taraflardan herhangi birinin, ilgili mahkemeye dava dosyasının gönderilmesini talep etmemesi halinde, ilgili dava dosyasının mahkeme Yazı İşleri Müdürü tarafından mahkeme hakiminin önüne getirilmesine,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
15/04/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸