Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1114 E. 2022/224 K. 07.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/1114 Esas
KARAR NO : 2022/224

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Taşınmaz Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/12/2021
KARAR TARİHİ : 07/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/04/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Taşınmaz Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin konusu yalnızca bir yer kiralamaya ilişkin olmadığını, sözleşmenin 3. Maddesinde: “….fuar kira ücretine, fuarın tanıtımı ve duyurulması, danışma bürosu, fuarın genel güvenliğinin sağlanması, genel temizlik hizmetleri ve fuar sonunda fuar ile ilgili katalog bastırılması ve dağıtımı dahildir.” şeklinde bir hüküm bulunmaktadır. Anılan madde hükmünden de anlaşılacağı üzere; davalı yan fuar yeri kiralama yükümlülüğünün yanında maddede sayılan yükümlülükleri de yüklenmekte olup; taraflar arasında akdedilen sözleşme bu yönüyle hizmet sözleşmesi niteliğine havi olduğunu, müvekkili şirket ile davalı …. Fuarcılık A.Ş arasında 19-24 Ocak 2021 tarihinde gerçekleştirilecek olan … Fuarı`na katılım sözleşmesi akdedildiğini, fuara katılım için dolar kuru 5.93 TL`den sabitlenmek suretiyle toplamda 41.225,5392 USD (244.467,447 TL) anlaşılmış olmakla birlikte; (EK 2 – Ödeme Planı) ödemenin fuar öncesi yapılması kararlaştırılmış fakat 11.03.2020 tarihinde pandemi ilan edilmesi sonrasında müvekkil şirket tarafından mücbir sebepler dahilinde ödenmediğini, nitekim davalının pandemi ilanı sonrasında fuarın gerçekleştirilmesi için herhangi bir hazırlıkta da bulunmadığını, sözleşmenin akdedildiği 24.01.2020 tarihinde COVİD-19 salgını ortaya çıkmadığını ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi ilan edilmediğini, bununla birlikte; bahse konu fuar organizasyonu COVİD-19 hasebiyle planlanan 19-24 Ocak 2021 tarihlerinde gerçekleşmediğini, bu hususa ilişkin olarak da davalı yan tarafından müvekkili şirkete yazılı bir bildirimde bulunulmadığını, müvekkili şirketin söylentiler üzerine fuarın 3-8 Ağustos 2021 tarihlerinde gerçekleştirileceğini öğrendiğini, bu söylentiler üzerine müvekkili şirket yaptığı araştırmada anılan fuarın 3-8 Ağustos 2021 tarihinde yapılacağını öğrenince Ankara …. Noterliğinin 23.06.2021 tarih ve …. Yevmiye numaralı ihtarnamesini (EK 3-İhtarname) keşide ettiğini, keşide edilen ihtarda: “müvekkilin taraflar arasında akdedilen sözleşmeden döndüğü ” bildirildiğini, bahse konu fuar organizasyonunun da 3-8 Ağustos 2021 tarihlerinde gerçekleştirildiğini; müvekkil şirketin, ihtarname ile davalı yana bildirildiği gerekçeler doğrultusunda fuara katılım sağlamadığını, bu sebepler dahilinde; pandemi sebebi ile taraflar arasında akdedilen sözleşmede belirtilen tarihte fuarın gerçekleşmemesi sonrasında, davalı …. Fuarcılık A.Ş`nin sektör temsilcileri ve fuar katılımcılarının görüşü ve fikri alınmaksızın tek taraflı planladığını, 2021 yılı Ağustos ayındaki fuara müvekkili şirket katılım sağlamadığını ve bu hususun da davalı yana ihtarname ile bildirildiğini, müvekkili şirketin davalı yana herhangi bir borcu bulunmadığını, müvekkili şirketin taraflar arasında akdedilen sözleşmeden döndüğünün kabulü ile işbu sözleşme doğrultusunda davalı yana herhangi bir borcunun bulunmadığına dair tespitine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin pandemi nedeniyle devlet tarafından alınan kararlar ve yayınlanan genelgeler nedeni ile fuarı ertelemek zorunda kaldığını, belirlenen tarihte yurt dışından misafirlerin pandemi nedeniyle katılamayacak olmaları nedeniyle fuar katılımcıları tarafından ertelenmesinin talep edildiğini, fuarın ertelenmesi tamamıyla haklı sebeplere dayandığını, bu durumun yalnızca müvekkili şirketin yapmış olduğu fuarlarda değil, ülke ve hatta tüm uluslararası fuarlarda söz konusu olduğunu, müvekkili şirketin dava konusu fuarı ertelemede haklı olduğunun şüphesiz olduğunu, davalının sözleşme konusunun TBK madde 136 ve vd. Maddeleri gereğince “İfa İmkansızlığı” hükümlerine dayandığını, ancak ortada ifa imkansızlığı söz konusu olmadığını, Müvekkili şirketin sözleşmeyle yüklenmiş olduğu edim, yerine getirilebilir nitelikte ve edimini de 3-8 Ağustos 2021 tarihlerinde gerçekleştirdiğini, hem fuarın yapıldığını beyan ve ikrar edip hem de ifa imkansızlığına dayanmanın çelişkili olduğunu, davacının her yıl İMOB fuarının yapıldığını, bir sonraki fuarın da muhtemelen Ocak 2022’de yapılacağını ifade ederken, bir yandan da edimin imkansızlaştığını iddia ettiğini, davacı şirketin dava konusu fuara katılmasa bile bir sonraki fuara katılacağını, dolayısıyla fuarın imkansız hale gelmediğini, meşru sebeplerle ertelendiğini, her yıl yapılabilen fuarın imkansız hale geldiği iddiası haksız ve kötüniyetli bir iddia olduğunu, sözleşmeye bağlılık ilkesi (ahde vefa ilkesi) gereğince müvekkili şirketin erteleme sebeplerinin hafiflemesi ve fuarın yapılabilir hale geldiği ilk fırsatta fuarı yaptığını, yine aynı ilke gereğince davacı yanın da sözleşmeye bağlı kalarak edimlerini yerine getirmesi gerektiğini, Yargıtay kararlarında da, mücbir sebeple ertelenen fuarlardan organizatör şirketin sorumlu tutulamayacağı, bu sebeple sözleşmeden dönme ve ödenen bedelin iadesinin istenemeyeceği ifade edildiğini, bu nedenlerle davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
TÜM DOSYA MUHTEVİYÂTI KÜLLÎYEN TETKÎK EDİLDİĞİNDE;
Davada uyuşmazlık, katılımcı sözleşmesinin mücbir sebep nedeniyle iptali şartlarının oluşup oluşmadığı ve bundan kaynaklı davacının davalıya borcunun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Taraflar arasında fuar katılım sözleşmesi akdedilmiş fakat sözleşmeye konu fuar katılımının salgın nedeniyle ertelenmiş olduğu hususu tartışmasızdır. Böyle bir durumda çözümlenmesi gereken husus davacının bu sebepten ötürü sözleşmeden kendi yönünden dönme hakkını kullanıp kullanamayacağı hususudur.
Bilindiği üzere, hukukumuzda sözleşmeye bağlılık ilkesi (Ahde Vefa- Pacta Sunta Servanda) yanında sözleşme serbestisi ilkeleri kabul edilmiştir. Bu kurala göre sözleşme yapıldığı andaki gibi aynen uygulanmalı ve hükümlerine riayet edilmelidir. Sözleşmeye bağlılık ilkesi hukuki güvenlik, doğruluk ve dürüstlük kuralının bir gereği olarak, sözleşme hukukunun temel ilkelerinden biridir. Karşılıklı edimleri içeren sözleşmelerde, edimler arasında mevcut olan denge şartlarının sözleşmenin tümü, birlikte yorumlanarak değerlendirilmelidir. Borçlar Kanunundaki genel kural; tarafların bu sözleşme ile gerçek ve ortak amacın varlığını ortaya koyabilecek şekilde bir düzenleme ve yorum, tüm sözleşmede belirlenen amaç da gözönüne alınarak yapılmalıdır. Ahde vefa ilkesinin sonucu olarak taraflar, serbest iradeleriyle meydana getirdikleri sözleşmelere aynen uymakla yükümlüdürler.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 131 ve müteakip maddelerinde, borçların ve borç ilişkilerinin sona erme halleri belirlenmiş, 138. madde de, aşırı ifa güçlüğü başlığı ile ” sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca ön görülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini, dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa, borçlunun hakimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde, sözleşmeden dönme hakkına sahip olduğu” hüküm altına alınmıştır.
Taraflar arasında akdedilen Fuar Katılım Sözleşmesi ikinci maddesi incelendiğinde davalının gerekli görmesi halinde fuar tarihini değiştirme hakkı olduğu, bundan kaynaklı fesih hakkının oluşmayacağı ve davacının ödeme yükümlülüğünün bu duruma rağmen devam ettiği anlaşılmış, bu hüküm nedeniyle TBK’nın 131 ve devamı maddelerinin olayımıza uygulanma imkanı kalmamıştır. Zira taraflar tacir olup, basiretli hareket etmekle yükümlüdürler. Davacı kabul ettiği ve imza attığı bu madde ile fuar tarihinin değişikliği nedeniyle oluşabilecek zararlardan peşinen feragat etmiş olup, olayımızda mücbir sebep nedeniyle dahi fuar tarihi değişmiş olsa bile netice itibariyle davalının bu konuda sorumluluğu oluşmayacağından, dava hakkında aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 80,70-TL harcın davacı tarafça peşin yatırılan 4.174,90- TL harçtan mahsubu ile bakiye 4.094,20-TL harcın karar kesinleştiğinde isteği halinde DAVACIYA İADESİNE,
3-Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,

4-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret tarifesi gereğince 25.562,72 -TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde DAVACIYA İADESİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/03/2022

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza