Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1113 E. 2022/151 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/1113 Esas
KARAR NO : 2022/151

DAVA : İflas (Adi Takipten Doğan İtirazın Kaldırılması Ve İflas (İİK 156))
DAVA TARİHİ : 29/12/2021
KARAR TARİHİ : 17/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan İflas (Adi Takipten Doğan İtirazın Kaldırılması Ve İflas (İİK 156)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirket …. Üretim ve Ticaret A.Ş.’nin Milas’ta bulunan ….. İşinin ana müteahhitlerinden biri konumunda olduğunu, müvekkili davacı şirketin de davalı firma ile akdedilen 18.12.2019 tarihli “…. Sözleşmesi”ne istinaden Yeniköy-Kemerköy Termik Santralleri İşlerine ilişkin iş iskelesi kurum, söküm, kiralama işlerini taşeron olarak yüklendiğini, kesinleşmiş faturalar nedeniyle vadesi gelmiş alacakların ödenmemesi üzerine müvekkili şirket tarafından işçilerin ücretlerinin ödenmesi konusunda sıkıntı yaşamaya başlanmış ve bu durum davalı şirkete iletildiğini, buna rağmen davalı şirketin vadesi gelen ödemelerin yapılması konusunda kayıtsız kaldığını, davalı şirkete Ankara ….. Noterliğinden 01.04.2021 tarihli ve …. yevmiyeli ihtarnamesi ile davacının yükümlülüklerini yerine getirdiğini, hiç bir şekilde temerrüde düşmediğini, aksine davalı şirketin de onaylamış olduğu hakedişlere göre kesilen vadesi gelmiş faturaları ödemeyen davalı şirketin temerrüde düştüğü bildirildiğini, davalı şirketin talep ettiği ancak yerine getirilmeyen bir iskele işinin bulunmadığı da aynı ihtarnamede bildirildiğini, ilk iki ihtarnamelerden sonra bir kısım alacaklar nedeniyle 30.01.2022 ve 28.02.2022 vade tarihli 75.000,00’er AVRO bedelli iki adet senet verilmesi ile 11.05.2021, 10.06.2021 ve 30.06.2021 tarihlerinde de üç kez 800.000,00’er TL nakit ödenmesi konusunda muhatap şirket tarafından sözlü olarak taahhüt verildiğini, belirtilen aşamada iki adet AVRO senetleri davacı şirkete verildiğini ve 11.05.2021 tarihli 800.000,00- TL’lik ödeme yapıldığını, ancak devam eden işler nedeniyle vadesi dolan fatura bedelleri hiç ödenmediği gibi söz verilen 10.06.2021 tarihli 800.000,00- TL’lik ödeme için de 12 gün geçtikten sonra sadece 200.000,00- TL ödeme yapıldığını, davalı şirketin ise cevaben gönderdiği 02 Temmuz 2021 tarihli ihtarname ile daha önce gönderdiği ihtarnamedeki afaki beyanlarına ve iddialarına devam ederek yine bir kısım tazminat talebinde bulunduğunu, davalı şirketin kendi borcu olan vadesi geçmiş fatura bedellerini ödemediği halde davacı müvekkili şirketin yükümlülüklerini yerine getirmediği yönünde iddialar içeren haksız ihtarnameler göndermesi ahde vefa ilkesine aykırı ve haksız olduğunu, müvekkili şirketin sözleşmeye ve yükümlülüklerine aykırı herhangi bir işlemi bulunmamakla birlikte çekilen ihtarnameler taraflar arasındaki sözleşmeye de uygun olmadığını, taraflar arasındaki sözleşmenin 7.2 inci maddesinde taraflardan birinin sorumluluklarını yerine getirmemesi halinde karşı tarafa eksikliğin giderilmesi için 10 günlük kesin süre verilmesi gerektiği belirtildiğini, her ne kadar müvekkilinin sözleşmeye aykırı bir işlemi olmasa da aksi düşünüldüğü takdirde sözleşmedeki bu gerekliliğe uymayan davalı şirketin davacıdan tazminat talebi mümkün olmadığını, davalı şirket tarafından İstanbul …. İcra Müdürlüğünün ….. sayılı dosyasında 738.625,90 Avro bedelli ilamsız icra takibi başlatıldığını, icra takibinde borcun sebebi ihtarnamelerde belirtilen sözleşmeye aykırılık nedeniyle oluşan zararın tazmini olarak gösterildiğini, davalı şirketin borçlarını sürüncemede bırakmak için bahaneler üretmeye çalışması üzerine vadesi dolan faturalar ile faturası düzenlenmemiş olan davalı tarafından onaylanan hakedişlerden kaynaklanan alacaklar için Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün …. sayılı dosyasında iflas takibi başlatıldığını, Bakırköy …. İcra ve İflas Müdürlüğü’nün …. İflas sayılı dosyasından 30.03.2021 tarihinde karşı taraf olan …. Enerji (…. Enerji) nin hissedarlarından olan …. vergi numaralı …. İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.nin iflasına karar verilmiş ve tasfiye işlemlerine başlandığını belirterek davalı borçlunun haksız şekilde itirazda bulunduğu Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …. sayılı dosyasında başlatılan iflas takibinin kesinleştiğinin tespiti ile borçlunun iflas takibine ilişkin itirazlarının kaldırılmasına ve borçlu davalının iflasına, davalı borçlunun iflası talep edildiğinden iflas tedbirlerine, defter tutulması için şirket merkezinde gerekli bilirkişi incelemesinin yapılmasına ve defter tutulmasına, davalı şirketin taşınır ve taşınmaz malları ile alacaklarının deftere kaydına, davalı şirketin taşınır ve taşınmaz tüm mallarının üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına, davalının borçlularına bildirim yapılarak davalıya ödeme yapılmasının yasaklanmasına, borçlunun tüm işyerlerinin denetiminin iflas dairesine verilmesine, %20 inkar tazminatının davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dileçkesinde ;Arabuluculuğa başvuru şartının yerine getirilmediğini, davacı vekilinin vekaletnamesinde iflas davası açmaya yönelik özel yetki bulunmadığını, davacı tarafın işbu davayı ikame etmesinde hukuki yararı bulunmadığını, dava dilekçesinde bulunması zorunlu hususlarda eksiklik bulunduğunu, sözleşmenin ilgili maddesi ile İstanbul (Çağlayan) Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkili yargı yeri olarak belirlendiğinden huzurdaki dava hakkında yetkisizlik kararı verilerek dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesi gerektiğini, davanın haksız ve mesnetsiz olarak açıldı4ğını, davanın dayanağı olan icra takibine konu faturaların ödenmesi için sözleşmesel şartlar ve vade tarihleri oluşmadığını, ….’in edimini üstlendiği işlerde eksikler ve ayıpların bulunduğu açık olup, sırf sevkiyatlara dair Vergi Usul Kanunu gerekliliklerinin yerine getirilmesi amacıyla kesilmiş olan faturalar dayanak gösterilerek müvekkili şirket aleyhine icra takibine geçilmesi ve akabinde işbu davanın ikame edilmesinin taraflar arası münakit sözleşme hükümlerine ve hukuka açıkça aykırı olduğunu, akdin geçerliliği dahi tartışmalı iken davacı …..’in tamamlanmamış işlere istinaden kestiği faturaları dayanak göstererek ödeme yapılmasını talep etmesinin hukuken mümkün olmadığını, müvekkili ile … tarafından iflas ettiği belirtilen …. Sanayi ve Ticaret A.Ş.arasında herhangi bir ortaklık ya da hissedarlık ilişkisi bulunmadığını, müvekkilinin aciz durumu olmadığını, müvekkilinin ödemelerini hiçbir şekilde tatil etmediğini, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı şirketin müvekkilinden herhangi muaccel alacağının bir an için var olduğu hayal edilse dahi müvekkilinin davacıya karşı ödemezlik def’i ve takas/mahsup def’i ileri sürdüğünü, muhafaza tedbir talebinin reddi gerektiğini, müvekkili şirket tarafından ödeme emrine itiraz edilmiş olduğundan ve kesinleşmiş bir alacak bulunmadığından davacı tarafın muhafaza tedbir alınmasına ilişkin talebinin reddi gerektiğini belirterek davanın reddine, davacı taraf aleyhine alacaklı olduğunu iddia ettiği meblağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ:
Dava; İİK 156.maddesi kapsamında iflas istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacının 18/12/2019 tarihli sözleşme kapsamında davalı tarafından yapılacak işlerin tamamlanmadığı ve bu işler kapsamında eksik ve ayıplı iş bulunup bulunmadığı, bu sebeple davacının iddia ettiği cari hesap alacağı nedeniyle yapmış olduğu iflas yolu ile adi takip nedeniyle davacının alacağının bulunup bulunmadığı, davalının itirazında haklı olup olmadığı, itirazın kaldırılması ve davalı şirketin İİK.nun 156.maddesine dayalı iflas koşullarının oluşup oluşmadığından kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliğine göre HMK’nun 14/2 maddesi gereğince işbu davaya bakmaya mahkememiz kesin yetkili olup, dava 6102 sayılı TTK’nun 1521.maddesi gereğince basit yargılama usulünce incelenip sonuçlandırılmıştır.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden celp edilen sicil kayıtlarının incelenmesinde; …. sicil nolu …. Enerji Tesisleri Taahhüt Anonim Şirketi’nin … Mahallesi … Cad. … Blok Apt. No:… … Esenler/İstanbul adresinde sicilde kain olduğu, 03/05/2007 tarihinde kurulduğu, şirket yetkililerinin ..,..,… oldukları anlaşılmıştır.
Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasının Uyap üzerinden incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 02/12/2021 tarihinde iflas yolu ile adi takipte takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya tebliğe gönderildiği, davalı borçlunun vekili vasıtasıyla 09/12/2021 tarihli dilekçe ile ; borcun tamamına, faize, yetkiye ve her türlü fer’ilere itiraz ederek sözleşmenin ilgili maddesi gereği taraflar arasında işbu sözleşme dolayısıyla doğabilecek ihtilafların çözümünde İstanbul Mahkeme ve İcra Daireleri yetkili yargı yeri olarak belirlendiğinden huzurdaki icra takibi hakkında yetkisizlik kararı verilerek dosyanın İstanbul İcra Dairelerine gönderilmesini talep ettikleri anlaşıldı.
HMK 19/2 maddesi “…yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” hükmünü haiz olup,İİK’nın 50. maddesinin 1/1. cümlesinde icra dairelerinin yetkisinin tayininde HMK’daki yetki kurallarının kıyasen uygulanacağı düzenlenmiştir.
Davanın her iki tarafı tacir olup, HMK 17.maddesi “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” hükmünü haizdir. Bu hükme göre, yetki sözleşmesi (veya yetki şartı) yapan taraflar, aksine bir düzenleme yapmamışlarsa, dava sadece yetki sözleşmesinde kararlaştırılmış olan mahkemede açılabilir. Diğer bir deyişle, aksi belirtilmediği sürece, HMK, yetki sözleşmesinde gösterilen mahkemenin münhasır yetkili mahkeme olacağını kabul etmiştir. Görüldüğü üzere, taraflar, salt bir münhasır yetki sözleşmesiyle, kanunun öngörmüş olduğu genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisini kaldırmış olmaktadırlar. Somut olayda, İş İskelesi Sözleşmesi incelendiğinde sözleşmenin 12.5 maddesi uyarınca uyuşmazlıkların çözüm yeri olarak İstanbul Mahkemeleri ile icra müdürlüklerinin yetkili kılındığı, yetki sözleşmesinde kanunen yetkili mahkemelerin yetkisinin saklı tutulmadığı, İstanbul Mahkemelerinin münhasıran yetkili kılındığı anlaşılmaktadır. Sözleşmenin imzalı örneği mahkememize dava dilekçesi ekinde sunulmuş, her iki tarafça da sözleşmenin imzalandığı anlaşılmıştır. Tacir olan taraflar arasında imzalanan 18/12/2019 tarihli sözleşme uyarınca İstanbul Mahkemeleri ve İcra Daireleri’nin yetkisinin münhasır olduğu, takibin sözleşmede kararlaştırılan İstanbul İcra Dairelerinde açılmasının gerektiği anlaşılmaktadır.

İflas davası açılabilmesi için gerekli şartlardan birisi de yetkili icra dairesinde yapılmış bir iflas takibi bulunmasıdır. HMK 17.madde uyarınca geçerli bulunan yetki sözleşmesi nedeniyle, kanunen yetkili bulunan yerlerin yetkisi kalktığından bir başka deyişle yetki sözleşmesi ile kararlaştırılan yetkili yer, kesin yetkili olmasa da; münhasır yetkiye ilişkin olduğundan, yetki sözleşmesinde kararlaştırılan yer dışında takip ve dava açılamaz.
Tüm bu nedenlerle, tacir olan taraflar arasında imzalandığı iddia edilen 18/12/2019 tarihli sözleşme uyarınca İstanbul Mahkemeleri ve İcra Daireleri’nin yetkisinin münhasır olduğu, takibin sözleşmede kararlaştırılan İstanbul İcra Dairelerinde açılmasının gerektiği, davacı-alacaklının, 18/12/2019 tarihli …. Sözleşmesinin 12.5 maddesindeki yetki şartına rağmen yetkisiz olan Bakırköy İcra Dairesinde iflas takibi başlattığı, Davalı-borçlu vekilinin icra dairesinin yetkisine itirazı gereğince, İstanbul İcra Dairelerinin işbu uyuşmazlığa esas iflas takibinde yetkili olduğu, iş bu davanın iflas takibi yetkili icra dairesinde yapılmadığından ve bu yönüyle geçerli bir icra takibi bulunmadığından;
davanın yetkisiz icra dairesinde iflas takibi yapılması sebebiyle usulden reddine, davacının tedbir taleplerinin reddine ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davanın yetkisiz icra dairesinde iflas takibi yapılması sebebiyle USULDEN REDDİNE,
2-Davacının tedbir taleplerinin REDDİNE,
3-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu ilam ve karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 59,30 TL harçtan mahsubuna, bakiye 21,40 TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan masrafların kendisi üzerinde bırakılmasına,
6-Kullanılmayan gider ve iflas avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
7-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara TEBLİĞİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/02/2022

Başkan ….
¸
Üye …
¸
Üye …
¸
Katip …
¸