Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1098 E. 2022/322 K. 23.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/1098 Esas
KARAR NO : 2022/322

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/12/2021
KARAR TARİHİ : 23/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; takibe konu borcun para borcu olduğunu ve para borcunun götürülecek bir borç olması nedeniyle müvekkili şirketin mersis adresinin bulunduğu yargı çevresinin yetkili olduğunu, müvekkilinin adresinin Silivri olduğundan Silivri ilçesinin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemeleri yargı alanında olduğunu, davalı tarafın yetkilisinin müvekkili şirketin deposuna gelerek kendisine ait iş makinesine uyumlu yeni bir şanzıman yaptırmak istediğini, bunun üzerine yapılacak ürün üzerine müvekkili şirket ile davalı taraf arasında icap ve öneri aşamaları başladığını ve neticesinde satış sözleşmesi kurulduğunu, davalı tarafın satış sözleşmesine konu ürüne ilişkin bilgileri müvekkili şirkete ilettiğini ve müvekkili şirketin ürünün imalatına ilişkin hazırlıklara başladığını ve üretim için gerekli parçaları tedarik ettiğini, satış sözleşmesi kurulduktan sonra sözleşmeye konu ürünün imalatı için gerekli hazırlıkları yapan müvekkilinin işbu sözleşmeye konu işin sözleşme bedelini faturalandırarak davalı taraf yetkisine whatsapp konuşma programı aracılığıyla gönderdiğini, davalı taraf yetkilisinin faturaya ve faturanın bedeline ”tamam” şeklinde iradesini açıkladığını, davalı tarafın satış sözleşmesini, faturayı ve bedelini onayladığının işbu kayıtlar ile açıkça ortada olduğunu, üretilen şanzımanın sadece davalının siparişi üzerine imal edilen seri üretimi ve 3.bir kişiye satılma ihtimali olmayan bir ürün olup birleştirilen parçaların ayrıştırılması ve ayrı ayrı da satılmasının mümkün olmadığını, üretimi yapılan ürünün özel olarak sadece davalının kullanabileceğini ve 3.bir kişiye satışı imkansız olduğundan davalının müvekkilin bu zararını karşılaması gerektiğini, işbu malın iş makinesi yedek parçası olup davalı borçlunun da tacir olduğunu, bu nedenlerle davanın kabulüne, itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20 sinden az olmamak üzere davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin taraflarına tebliğ edilmediğini, müvekkili aleyhine ikame edilmiş olan davanın yasaya ve usule aykırı olduğunu, davanın reddinin gerektiğini, yetkili mahkemelerin Mersin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, takip dayanağının fatura olduğunu, faturanın satılan bir malın cinsini, miktarını, fiyatını ve toplam tutarını belirten ve satıcı tarafından düzenlenerek alıcıya verilen belge olarak tanımlandığını, fatura tanımından da görüleceği üzere alıcıya verilen belge anlamını taşımakta olup öncelikli olarak müvekkili şirkete verilmiş bir faturanın söz konusu olmadığını, müvekkili şirketin kurumsal bir firma olduğunu ve fatura kesilmesi halinde kesilen her faturayı defter ve kayıtlarına işlediğini, ürün teslimi olmaksızın müvekkili gıyabında fatura tanzimi ve müvekkilinin borçlandırılmasının davanın ispati ve kabulü için yeterli olmayacağını belirterek davayı kabul etmediklerini, davacı yanın her ne kadar dava dilekçesinde müvekkili şirket ile aralarında yapılan anlaşma gereğince özel üretim mal yaptıklarını ve bir kısım malların ithal edildiğini iddia etmiş olsa da bu durumun hayatın olağan akışına aykırı olup gerçeklikten uzak olduğunu, düzenlenen fatura incelendiğinde davacı yanın özel ürettiğini ve ithal ettiğini ileri sürdüğü malların fiyat olarak son derece pahalı ürünler olduğunu ve salt bir kişinin hadi bana bundan getir demesiyle üretimine başlanabilecek bir ürün olmadığını, müvekkili şirketin BA/BS kayıtlarına bakıldığında da açıkça görüleceği üzere müvekkil şirketin ilgili faturaya dair herhangi bir giriş veyahut ödeme mevcut olmadığını, davacı yanca yapılan takibin haksız ve kötü niyetli olduğunu, taraflar arasında hiçbir hukuki ilişki mevcut olmamasına rağmen müvekkil aleyhine icra takibi ikame edilmiş olup müvekkilin borçlandırıldığını, davacı yan müvekkilin borcu olmadığını bildiği halde icra takibini ikame ettiğini , bu nedenlerle davanın görevli ve yetkili Mersin Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesine, davanın reddine, davacının %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce öncelikle davalı yanın yetki ilk itirazının incelenmesi gerekmiştir. Davalı vekili yasal cevap süresi içerisinde yetki ilk itirazında bulunmuştur.
Mahkemelerin yetkisi 6100 sayılı HMK’nın 5 ilâ 19 maddeleri arasında düzenlenmiştir.
6100 sayılı HMK’nın;
6. maddesinde; (1) Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. (2) Yerleşim yeri, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre belirlenir.
10. Maddesinde; Sözleşmeden doğan davaların, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceği,
Yetki sözleşmesi başlıklı 17. Maddesinde ise; “(1) Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” şeklinde düzenlemeler mevcuttur.
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 50. (Değişik madde: 03/07/1940 – 3890/1 md.) maddesinde ise; “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunacağı, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesinin de takipte yetkili olacağı düzenlenmiştir.
6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 89. maddesinde; Borcun ifa yerinin, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirleneceği, aksine bir anlaşma yoksa, para borçlarının alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde… ifa edilebileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesi ile eser sözleşmeden kaynaklı alacağın tahsili için başlattıkları icra takibine yapılan itirazın iptalini istemiş ise de, tarafların tacir olduğu, davacı tarafından Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibine davalı/borçlu tarafından süresinde itiraz edilerek takibin durduğu, dosyanın Tarsus/Mersin icra dairesine gönderilmesine karar verildiği, taraflar arasında eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali davası bulunmakta olup, eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda, yetkili mahkemenin HMK’nın 6. Maddesine göre genel yetkili mahkeme olan davalının ikametgahı mahkemesi veya Kanun’un 10. Maddesinde düzenlenen sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesi olduğu, dosya kapsamından; davalı ikametgahının ve sözleşme ifa yerinin …. Mahallesi … Bulv. No:…. Tarsus/MERSİN olduğu, bu tür sözleşmelerde para alacakları yönünden yetkili mahkemeyi alacaklının yerleşim yeri mahkemesi olarak belirleyen TBK’nın 89/1 maddesinin uygulama imkanının bulunmadığı anlaşılmakla; davanın tarafların serbestçe tasarruf edebileceği dava türlerinden olması karşısında yetki ilk itirazının süresinde yapıldığı da gözetilerek mahkememizin yetkisizliği karşısında davanın usulden reddine, yetkili mahkemenin Mersin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın usulden reddi ile, mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
2-Yetkisizlik nedeni ile dava dilekçesinin REDDİNE,
3-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin yetkisizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
4-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın yetkili ve görevli Mersin Asliye Ticaret Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Mersin Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
5-Mahkememizce verilen yetkisizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
6-Harç ve masrafların yetkili mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/03/2022

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza