Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1072 E. 2022/923 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/1072 Esas
KARAR NO : 2022/923

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/12/2021
KARAR TARİHİ : 20/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; Davalı (İcra Dosyasının Borçlusu) tarafından Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyası kapsamında tebliğ edilen ödeme emrine karşı süresi içerisinde yapılan itiraz üzerine İcra Müdürlüğü tarafından takibin durdurulmasına karar verildiğini, yapılan itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu, 20/01/2021 tarihli ticari fatura borcuna istinaden F.B. 20/01/2021 tanzim ve 20/01/2021 vade Davalı (Borçlu) şirketin menkul ve gayrimenkul mallarını 3. Kişilere satmak sureti ile elden çıkartama gayesinde oldukları için dava sonuçlanıncaya kadar ileride telafisi güç zararların ortaya çıkmasını önlemek adına menkul ve gayrimenkul malları üzerine ihtiyati haciz konulmasını talep etme zarureti hasıl olduğunu, davalı tarafın müvekkilin ihtarlarına rağmen borcunu ödememiş olduğundan dolayı kendisi hakkında Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’ nün … E. sayılı dosyası kapsamında takibe geçilmiş olup; davalı tarafından ödeme emrine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edildiğini, bunun üzerine Küçükçekmece Arabuluculuk Bürosu (Arabuluculuk no:… Büro Dosya no:… )’na başvurmuş ve herhangi bir şekilde uyuşmazlık çözülemediğinden mahkemenize başvurduklarını belirterek davanın kabulü ile itirazın iptaline, takibin devamına, asıl alacağa temerrüt tarihinden itibaren ticari işlere uygulanan faiz oranının uygulanmasına, faturamız sabit ,alacak likit ve itiraz kötü niyetli olduğundan %20’ sinden aşağı olmamak üzere, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf usulüne uygun tebligata rağmen süresinde dava cevap sunmamıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ;
Dava; Faturadan kaynaklı alacağa dayalı İcra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Ticari alım satım ilişkisinden dolayı davacının davalıdan takibe konu faturalardan kaynaklanan alacağının bulunup bulunmadığı, var ise miktarının tespitinden ve davalının ödeme itirazı sebebiyle itirazında haklı olup olamaması hususlarından kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Tarafların bağlı bulunduğu vergi dairelerine müzekkereler yazılarak takip konusu faturayıllarına ilişkin BA- BS formlarının celp edildiği, ilgili sevk irsaliyelerinin gönderildiği, işrketlerin İTSM sicil bilgilerinin icra takip dosyası ve fatura suretlerinin gönderildiği davalı vekili tarafından dilekçe ekinde dekontlar sunduğu anlaşılmıştır.
Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası Uyap üzerinden celp edilmiş, incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine toplam 1.299.036,73 TL alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı borçluya ödeme emrinin 21/04/2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun vekili vasıtasıyla yasal süresi içerisinde borcun tamamına, faize, faiz oranına ve icra takibine itiraz ettiği, itirazın yasal 7 günlük sürede yapıldığı, işbu itirazın iptali davasının da 1 yıllık süre içerisinde açıldığı görüldü.
Dosyanın HMK 266.madde kapsamında Bir Mali Müşavir bir eser konusunda uzman ve Bir İnşaat Mühendisi bilirkişilerden oluşacak bilirkişi heyetine tevdi edilerek raporlarında özetle; Davacı şirketin ticari defter kayıtlarına göre ;davacının davalıdan 6.168.692,69 TL alacaklı olduğunu, davacının takip talebinde icra takip tarihi olan 19.03.2021 itibariyle 1.265.638,50-TL-TL talebi olduğu, taleple bağlı kalınarak davacı alacağının kabul edilmesi halinde, Davarcı’nın Davala’dan alacaklı olabileceği tutarın 1.265.638,50-TL olabileceği kanaatine varıldığını, Davalı tarafın ticari defter kayıtlarına göre; davalının 2021 yılı açılış fişi bakiyesi ile davacının açılış fişi bakiyesinin uyumsuz olduğunu, davalının davacıya 13.740.564,00-TL ödeme yaptığı, davacının davalıya 6.236.005,00-TL tutarında fatura kesildiğini söz konusu faturaların davalı tarafından kayıt altına alındığını, takip tarihi olan 19.03.2021 tarihinden sonra davalının davacıya 2.229.061,30 TL tutarında iade faturası kesildiğini, davalı yanın iş bu iade faturalarını düzenlerken muhteviyatı itibariyle fatura içeriği ile uyumlu olması ve faturada adı geçen ürünleri davacı yana fiilen iade ettiğinin ispat külfeti altında olduğunu, ayrıca davalının davacıya 1.375,84 TL tutarında ödeme yaptığı tüm bu işlemlerin sonucunda davalının davacıya borcu bulunmadığı tespit edildiğini, netice itibariyle, davalı yanın düzenlemiş olduğu iade faturaları icra takip tarihi olan 19.03.2021 tarihinden sonra sırasıyla; 20.09.2021, 21.09.2021, 21.09.2021 ve 22.09.2021 günü düzenlenmiş olduğu tespit edildiğinden iş bu iade faturalarının kabul edilmesi durumunda dahi iade fatura tutarlarının infaz tarihinden sonra değerlendirilmesi gerektiğini, dolayısıyla davalı defterlerine göre 19.03.2021 takip tarihi itibariyle davalı davacıya 2.230.437,17 TL borçlu olduğunun anlaşıldığı görüş ve kanaatinde olduklarını bildirmişlerdir.
Yapılan yargılama, toplanan ve sunulan deliller, icra dosyası, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;

Yapılan yargılama, toplanan ve sunulan deliller, alınan bilirkişi raporu icra dosyaları ve tüm dosya içeriğine göre; uyuşmazlığın takibe konu cari hesap ilişkisinden dolayı davacının borçlu olup olmadığı hususudur.
HMK. 219. maddesine (HUMK. 326) göre her iki taraf kendi ellerindeki vesikaları (belgeleri) mahkemeye ibraz etmek zorundadır. Bir davada ispat yükü kendisine ait olan tarafın, başka delillerle birlikte karşı tarafın ticari defterlerine de dayandığı, eş söyleyişle, delillerini karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği hallerde karşı tarafın kendi defterlerini mahkemeye ibraz etmesi ya da bundan kaçınmasına bağlanması gereken hukuksal sonuçlar HMK. 219. ve ardından gelen maddelerindeki konuya ilişkin genel düzenlemelere tabidir.

Asıl dosya dava itirazın iptali davası karşı davanın ise ticari satımdan kaynaklanan alacak davası olduğu anlaşılmıştır. Bilindiği üzere, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nun 66.maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlayan bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süre içinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına da hükmedilebilir.(Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, 2006, s.219,223) Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki bir ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacağının olduğunu iddia eden taraf bunu usulü dairesinde ispat etmesi gerekir. İspatın konusu , ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu 6100 sayılı HMK.nun 187 ,190 ve 200’ncü maddelerinde açıkça belirtilmiştir.
İspatın konusu HMK.nun 187’nci maddede “İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir. Herkesçe bilinen vakıalarla, ikrar edilmiş vakıalar çekişmeli sayılmaz.” Şeklinde belirtilirken, ispat yükünün kimde olduğu ise HMK.nun 190’ncı maddesinde “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”düzenlemesi ortaya konmuştur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13/07/2011 tarihli kararında “Hemen belirtmelidir ki, satılanın tesliminin “hukuki işlem” niteliğinde olup, buna ilişkin savunmanın hangi delillerle kanıtlanabileceğinin belirlenmesinde, hukuki işlemlerin varlığının kanıtlanmasına ilişkin genel usul hukuku kurallarının (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 288 ve devamındaki hükümler) göz önünde tutulması gerekir.
Tüm bu açıklamalar neticesinde davalı süresinde cevap vermeyerek HMK 128.madde uyarınca davayı inkar etmiş sayılmış daha sonraki süreçte ise sunduğu dekontlar incelenmiş olup davalı yazılı beyanında fatura bedellerini davacının işçsinin hesabına ödedğini beyan etmiştir.
Takibe konu alacak fatura alacağıdır. Faturanın TTK.da tanımına yer verilmemiştir. Vergi Usul Kanunu 229.maddesinde fatura, “Satılan emtia ve yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari bir vesika’ olarak tanımlanmıştır. TTK 21/1.maddesine göre, ‘Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir” TTK 21/2.maddesine göre ‘Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır’. 27.06.2003 tarihli 2001/1 E.2003/1 K.sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında, ‘fatura sözleşmenin yapılmasıyla ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Öyle ki, taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belgedir…” denilmiştir. Fatura akdin kurulumuna değil, ifasına ilişkin belge olduğundan faturaya dayalı alacak talebinde bulunmak için öncelikle sözleşmesel ilişkinin kanıtlanması gerekir. Bu nedenle faturaya dayalı alacağın ispatı kural olarak davacıya aittir. Davacı, 2021 yılına ilişkin toplam 1.265.638,50 TL bedelli faturalara istinaden davalı aleyhine takip başlatmış olup, davalı taraf fatura bedellerinin davacı işçisine ödendiğini ileri sürmektedir. Hal böyle iken ispat külfeti yer değiştirmiş olup davalı taraf ödemeye yönelik savunmasını ispatlamalıdır. Bu bağlamda tarafların ticari defterleri bilirkişiler marifetiyle incelenmiş olup, tarafların ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, açılış kapanış onaylarının bulunduğu, davaya konu faturaların her iki taraf defterinde kayıtlı olduğu, her iki tarafın defterindeki kayıtlara göre takibe konu faturalar dışında da ticari ilişki bulunduğu anlaşılmıştır. Ödeme belgeleri incelendiğinde ödemelerin hangi faturaya özgülendiğine dair açıklama bulunmadığı anlaşılmıştır.İş bu davada Yapılan ticari defter incelemesinde davacı tarafında davalıya kesilen faturaların kanuni süreler
içinde davalı tarafından kayıt altına alındığı, ihtilaf konusu olan, icra takibi yapılan faturalara,
kanuni süre içinde davalı tarafından itiraz edilmediği tespit edilmiştir. Kaldı ki davalı 3.kişiye veya davacının işçisine ödediği hususunu davacının imzası taşıyan belgeyle de ispat edememiş olup davalının ödeme savunmasına süresinde sunulmayan deliller olduğu da gözetilerek yerinde görülmemiştir.
Öte yandan Davalı tarafın ticari defter kayıtlarına göre; davalının 2021 yılı açılış fişi bakiyesi ile
davacının açılış fişi bakiyesinin uyumsuz olduğu, davalının davacıya 13.740.564,00 TL
ödeme yaptığı, davacının davalıya 6.236.005,00 TL tutarında fatura kestiği, söz konusu
faturaların davalı tarafından kayıt altına alındığı, takip tarihi olan 19.03.2021 tarihinden
sonra davalının davacıya 2.229.061,30 TL tutarında iade faturası kestiği, davalı yanın iş
bu iade faturalarını düzenlerken muhteviyatı itibariyle fatura içeriği ile uyumlu olması gerektiği gibi bu iadelerin davacıya fiilen yapıldığını ispat edememiştir. Davalı taraf defterlerine kayıt ettirdiği faturaları takip tarihinden sonra davacıya bir takım iade faturası kestiği de tespit edilmiştir. Davalı tarafından davacıya kesilen faturaları defterlerine kayıt ettirdiği gibi bunları FORM BS (Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin
Bildirim Formu) Beyanı ile ilgili vergi dairesine kanuni süre içinde beyan edildiği de anlaşılmış olup sunduğu dekontlarda işçi ya da üçüncü kişiye yapıldığı iddia edilen ödemelere davacının yazılı ve imzalı muvafakatı da ispat edilemediğinden ödeme dekontlardaki açıklama ve gönderilen hesap numarasına göre ödeme savunmasına itibar edilememiş olup takip tarihi itibariyle davacılının takipteki miktar ve faturalar bakımından borçlu olduğu sabit hale gelmiştir.
Sonuç olarak 6098 sayılı TBK 117.maddeye göre temerrüt faizi talebi için taraflar arasında yazılı bir sözleşme, teamül haline gelmiş faiz uygulaması ve alacaklının borçluyu temerrüde düşürücü her hangi bir ihtarının bulunmadığı gözetildiğinden 6102 sayılı TTK’nun 1530. maddesi kapsamında işlemiş faiz talep edemeyeciği anlaşılmış olup davacının işlemiş faiz talebinin reddine karar verilmiştir.
Tüm bu açıklanan nedenlerle , davacının takipte asıl alacak bakımında alacaklı olduğu anlaşıldığından davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; davalının Küçükçekmece .. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın 1.265.638,65-TL asıl alacak yönünden iptali ile takibin devamına, davacının fazlaya ilişkin işlemiş faiz ve asıl alacak miktarı yönünden itirazın iptali talebinin reddine, hüküm altına alınan asıl alacağa takip tarihinden itibaren takipteki taleple bağlı kalınarak 3095 sayılı Kan. Tacirler arasında faiz oranı olması nedeniyle uygun olduğu kanaatine varılarak avans faiz oranının 16,75-TL olarak uygulanmasına, alacağın faturaya dayalı ve likit bir alacak olması nedeniyle itirazın iptaline karar verilen miktar üzerinden alacağın %20’si oranında 253.127,7‬0-TL icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davacı yararına hesaplanan icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine ve yine takibin kötüniyetli başlatıldığının da ispat edilemediği görülerek kötüniyet tazminatının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİ ile:
2-Davalının Küçükçekmece .. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın KISMEN İPTALİ ile takibin 1.265.638,65-TL yönünden İTİRAZIN İPTALİ İLE TAKİBİN DEVAMINA, asıl alacağı takip tarihinden itibaren işlemek üzere avans faizi (yıllık 16,75) uygulanmasına,
3-Davacının fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
4-Hükmedilen alacak kalemlerinden hükmedilen alacağa %20 oranında icra inkar tazminatına davalının mahkum edilmesine, hesaplanan 253.127,7‬0-TL ‘nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Reddedilen kısım yönünden şartları oluşmaması nedeniyle davalı vekilinin kötü niyet tazminat talebinin REDDİNE,
6-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 86.455,78-TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin yatırılan 15.689,12-TL harç ile icra aşamasında yatırılan 6.495,18 TL harcın mahsubu ile eksik kalan ‭64.271,48-TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
7-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 15.689,12-TL harç ile icra aşamasında yatırılan 6.495,18 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davanın kabul edilen miktarı dikkate alınarak davacı yararına tayin ve takdir olunan 149.251,09-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
9-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1.maddesine göre davanın red edilen miktarı dikkate alınarak davalı yararına tayin ve takdir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
10-6235 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 13 ncü fıkrası uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve yargılama giderinden sayılan 1.320,00.-TL arabuluculuk ücretinden davanın kabul ve red oranına göre hesap edilen 33,94-TL’sinin davacıdan, 1.286,06-TL’sinin ise davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
11-Davacı tarafından sarfedilen 1.500,00-TL bilirkişi ücreti, 100,10-TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 1.600,10-TL yargılama giderinin davanın kabul oranı dikkate alınarak takdiren 1.558,96-TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
12-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
13-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara TEBLİĞİNE,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/10/2022

Başkan …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Katip …
¸e-imza