Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1066 E. 2022/190 K. 28.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/1066 Esas
KARAR NO : 2022/190

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/06/2019
KARAR TARİHİ : 28/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesinde özetle; Alacağın fatura alacağı olduğunu, irsaliyesi imzalı – faturasının teslim edildiğini, tüm evrakların imzalı olduğunu, borçlu firma ile mutabakat sağlandığını, firmanın inşaat firması olduğunu, imalat yaptığını, düzenli ürün aldığını, iş takibini muhasebesi ile an be an yaptığını, borçlu firma ile muhasebesi ile Ba ve BS yapıldığını, karşılıklı mutabakat sağlandığını, net ödenmeyen borcun 123.775,13-TL olduğunu, …. inşaat tarafından dekontlarla para gönderildiğini, gönderilen havale eft ile cari hesap bakiyesinin 196.877,93-TL son halinin asıl alacağın 196.877,93-TL olduğu, Bakırköy …. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile icra takibine başlandığını, borçlunun itiraz ettiğini ve takibin durdurulduğunu, borçlunun itirazının haksız olduğunu ve borçlu itirazında kötü niyetli olduğunu, bu nedenle itirazın iptali ile takibin devamına, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalının savunmada bulunmadığı, duruşmalara katılmadığı, herhangi bir cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
Bakırköy … İcra müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin, davalı şirket aleyhine 217.052,00-TL asıl alacak, 8.563,00-TL işlemiş faiz, 3.747,00-TL dava masrafı, 1.126,00-TL icra masrafı, 18.973,00-TL vekalet masrafı olmak üzere toplam 249.461,00-TL alacağını, asıl alacağa işleyecek yıllık yasal faizi, icra masrafı, vekalet ücreti ile birlikte tahsili için icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde itiraz ettiğini belirterek takibin durmasına sebebiyet verdiği, icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Usulüne uygun duruşma açılmış, ön inceleme aşamasında uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Mahkememizce tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, bilirkişi Mali Müşavir ….’in 14/01/2021 tarihli raporunda özetle; Davacı larafın, incelemeye sunuları 2018-2019 mali dönemlerine – ilişkin ticaridefterlerinin yürürlükte olan TTK ve VUK hükümlerine göre tutulduğu. yasal süreleri içerisinde açılış ve kapanış tasdiklerinin yaptırılmış olduğu görülmüş olmakla; delile dayanan taraf lehine – delil niteliğinde olup – olmadığının takdiri – hususunda değerlendirmenin mahkemede olduğu, davacı tarafın ticari delter kayıtlarında icra takip tarihi itibari ile davalı taraftan 196.877,93 TL atacaklı görükdüğü, icra takip tarihinden sonra çari hesaba tahsilatlar yapmış olduğu ve cari hesap alacağının 17.12.2019 tarihinde kapatılmış olduğu, davacı tarafın icra takibinden önce işlemiş faiz talebinde bulunduğu, ancak takip tarihinden önce temerrüt tarihinin dosya kapsamından anlaşılamadığı, takdirin mahkemede olmak üzere davacı tarafın ticari defter kayıtlarında cari hesap alacağının (asıl alacak) 196.877.93 TL olduğu göz önüne alınacak olur ise, 11.02.2019 icra takip tarihinden 17.12.2019 tahsil tarihine kadar geçen süre için, talep edilen yasal faiz üzerinden işlemiş Faiz miktarı 15.000.48- TL hesap edildiği, davacı tarafın icra takibinde “3.747 TL dava masrafı, 4.126.00-TL icra masrafı ve 18.973 TL Vekaler masrafı talebine ilişkin takdirin mahkemede olduğu, davalı tarafin incelemeye katılmadığı, ticari detter ve belgelerini incelemede ibraz etmediği davalı taraf ticari defter – kayıtları üzerinde inceleme yapılamadığı sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce …. esas, … karar, 23/06/2021 tarihli karar ile dosyanın takipsizlik nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş kararın istinaf edilmesi üzerine;
Mahkememizce … esas, … karar, 23/06/2021 tarihli kararın; İstanbul BAM …. Hukuk Dairesi’nin 18/11/2021 tarih, … esas, … karar numaralı kararı ile ” Somut olayda, davacı şirket yetkilisi 22/03/2021 tarihli oturuma katılmamış ve mahkemece dosya işlemden kaldırılmıştır. Davacı şirket yetkilisi 03/06/2021 tarihli dilekçesi ile, beyin ameliyatı olması nedeniyle duruşmaya katılamadığına dair beyanı ile birlikte yargılamanın devamı talebinde bulunmuş, sonrasında ibraz edilen sağlık kurulu raporlarından 11/03/2021 tarihinde geçirdiği trafik kazası sonrasında yoğun bakım ünitesinde başlayan tedavisinin beyin cerrahi kliniğinde devam ettiği, beyin tümörü ameliyatı geçirdiği, duruşma gününden sonraki bir tarihte taburcu edildiği ve davacı şirket yetkilisine 6 ay süre ile istirahat verildiği anlaşılmıştır.
Bu haliyle davacının talebinin HMK m.95 vd. hükümleri uyarınca eski hale getirme talebi olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Elinde olmayan sebeplerle duruşmada hazır bulunamadığı anlaşılan davacının eski hale getirme talebinin kabulü ile dosyanın işlemden kaldırılmasına dair 22/03/2021 tarihli ara karardan rücu edilerek yargılamaya devam edilmesi gerekirken, davanın takipsiz bırakılması nedeniyle dosyanın işlemden kaldırılmasına ve 3 aylık süre sonunda davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru olmamış, açıklanan nedenlerle davacının istinaf başvurusunun kabulüne karın kaldırılmasına dosyanın dava yeniden görülmek üzere kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.” gerekçesiyle kaldırıldığı anlaşılmış, dosyanın mahkememize yeniden tevzi edilerek yukarıda yazılı esasına kaydedildiği anlaşılmıştır.
TÜM DOSYA MUHTEVİYÂTI KÜLLÎYEN TETKÎK EDİLDİĞİNDE;
Dava taraflar arasında ticari ilişki olduğundan bahisle alacak olduğuna dair yapılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.
Öncelikle ispat müessesesini açıklamakta fayda var. Bilindiği üzere, hakim, davada hangi vakıaların ispat edilmesini tespit ettikten sonra, bu vakıaların kimin tarafından ispat edilmesi gerektiği sorusuyla karşılaşır; buna ispat yükü denir. Kendisine ispat yükü düşen taraf için, bu bir yükümlülük(mükellefiyet) değil, sadece bir yüktür(külfettir). Taraf kendisinin ispat etmesi gerektiği vakıayı ispat edemezse karşı taraf ve mahkeme onu mutlaka ispat etmesini isteyemez, bilakis kendisine ispat yükü düşen taraf , o vakıayı ispat edememiş sayılır.(Kuru, Medeni Usul Hukuku, 2016, sy 319)
Dava dosyamızda ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davacı üzerinde olup tarafların iddiaları doğrultusunda delilleri toplanarak taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına dair ihtaratlı ara karar kurulmuş inceleme günü sadece davacı defterlerini incelemeye esas olacak şekilde dosyamıza sunmuştur.
Yapılan inceleme neticesinde davacı defterlerine göre davacının davalıdan alacaklı olduğu tespit edilmiş fakat davalı defterlerini incelemeye esas olacak şekilde ibraz etmemiştir. Rapor neticesinde incelenen davacı defterlerine göre davacının davalıdan faturalar karşılığında 196.877.93 TL cari hesaptan ötürü alacaklı olduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirilmeden önceki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. ” şeklindedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirildikten sonraki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” şeklindedir.
7251 sayılı yasanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesindeki değişikliği düzenleyen 23. maddesine ait Türkiye Büyük Millet Meclisi gerekçesi ” Maddeyle, Kanunun ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin 222 nci maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Mevcut metne göre diğer tarafın defter kayıtlarında ilgili hususta hiçbir kayıt bulunmaması halinde, ibraz eden tarafın ticari defterindeki kayıtlar, sahibi lehine delil olarak kabul edilebilmektedir. Ticari defteri ibraz edenin tek taraflı işlemiyle oluşturduğu kayıtların, bu kayıtlardan hiçbir şekilde haberi olmayan karşı taraf aleyhine delil teşkil ediyor olması hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurabileceği gibi hukuk güvenliği ilkesine de aykırılık teşkil edebilmektedir. Bu sebeple maddede yapılan değişiklikle, ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için öngörülen unsurlardan biri olan, diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtların “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” hali, madde metninden çıkarılmaktadır. Kural tersine çevrilmekte ve karşı tarafın maddede belirtilen usule uygun olarak tuttuğu ticari defterini ibraz ettiği halde ileri sürülen hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterin, sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı açıkça hükme bağlanmaktadır. Madde metni dışına çıkarılan “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” durumunun yerine, “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” durumu maddeye ilave edilmektedir. Buna göre ticari defterde yer alan herhangi bir kaydın, sahibi lehine delil teşkil edebilmesi için diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi gerekecektir. Bu düzenlemenin hakkaniyete ve hukuk güvenliği ilkesine uygun olduğu düşünülmektedir. Zira ticari defteri ibraz edenin defterinde yer alan ve diğer tarafı muhatap alan kayıt, diğer tarafa sunulmakta ve diğer tarafın kendi defterindeki kayıtlara dayanarak karşı delilini ileri sürmesi beklenmektedir. Diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi hali, ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığı anlamına gelecektir. Belirtilmelidir ki defter ibraz etmeyen tarafın, diğer tarafın ticari defterindeki kayıtların aksini senet veya diğer kesin delillerle ispatlama hakkı saklıdır.” şeklindedir.
Kanun değişikliği sonrasında madde gerekçesi içeriğinden anlaşıldığı üzere, davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222/3. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 2. maddesi ile 6100 sayılı HMK’ nın 29. maddesi kapsamında dürüstlük-hakkaniyet ilkesine aykırı bir şekilde engel olduğundan, sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının, davacı tarafça ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir.

Bu durumda davacının ticari defter kayıtları ile alacağın varlığının ispatlandığı, fatura teslim olgusunun artık ispatının gerekmeyeceği kabul edilerek açılan davanın kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yaptırılan bilirkişi incelemesine göre alacağın ticari defterlerde belli olduğu, yani likit olduğu anlaşıldığından, davalının ayrıca icra inkar tazminatına da mahkum edilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KABULÜ İLE;
-Davalının aleyhine yapılan Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİNE,
-Takibin asıl alacak miktarı olan 196.877,93-TL üzerinden aynen DEVAMINA,
-Asıl alacağa davacının takip talebindeki miktarı aşılmamak üzere takip tarihinden itibaren yasal faizi İŞLETİLMESİNE,
-Hüküm altına alınan asıl alacağın %20’sine tekabül eden icra inkar tazminatının davalıdan alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gerekli 13.448,73-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 2.114,88-TL harcın mahsubu ile bakiye 11.333,85-TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
3-Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
4-Davacı tarafından ödenen 44,40-TL başvurma harcı, 2.114,88-TL peşin harç, 1.219,50-TL tebligat ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.378,78-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Gider avansından artan olur ise karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı şirket yetkilisinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/02/2022

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza