Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/1050 Esas
KARAR NO : 2022/458
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/11/2021
KARAR TARİHİ : 25/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin taraflar arasındaki sözleşmeden, cari hesaptan ve faturalardan kaynaklı alacağının bulunduğu, müvekkili şirket ile davalı şirket arasındaki sözleşme uyarınca müvekkilinin davalıya nakliye/taşıma hizmeti vermekte olduğunu, müvekkilinin verilen hizmet kapsamında en son 30.10.2020 tarih, 7.231,98-TL bedelli, ….nolu faturayı düzenleyerek davalıya gönderdiğini ancak davalı tarafından ödeme yapılmadığını, davalı tarafından ödeme yapılmaması akabinde fatura ve cari hesaptan kaynaklanan alacakların tahsili için davalı şirket aleyhine 25.08.2021 tarihinde Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün ….. Esas sayılı dosyası ile taraflar arasındaki cari hesaba ve faturaya dayanan, 7.231,98 TL asıl alacak, 863,08 TL faiz olmak üzere toplam 8.095,06 TL bedelli ilamsız icra takibinin başlatıldığını, icra takibinde ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiğini ve borçlu tarafça tarihinde icra takibine gerekçe bildirmeksizin, haksız olarak itiraz edildiğini ve icra takibinin durmasına sebebiyet verildiğini, açıklanan nedenlerden ötürü, haksız ve mesnetsiz olarak yapılan itirazın iptali ile icra takibinin takip talebindeki taleplerle devamına, davalının asıl alacağın % 20’si tutarında icra inkâr tazminatı ödemesine, vekâlet ücreti ve yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin davacı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını, bu nedenle davacı tarafından gönderilen ödeme emrindeki borcun tamamına, faize ve tüm ferilerine itiraz edildiğini, müvekkili şirketin davacı yana herhangi bir faturadan veya cari hesaptan kaynaklı bir borcu olması halinde dahi , bu konuda ihtar veya herhangi bir resmi yolla temerrüde düşülmediğinden faizin de talep edilemeyeceğini, davacı şirketin müvekkili şirketten herhangi bir alacağı olmamakla birlikte aksi halde dahi likit bir alacak söz konusu olmadığından kötüniyet tazminatı şartları oluşmadığını, bu nedenlerle, davanın reddine, takibin iptaline, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Küçükçekmece ….. İcra Müdürlüğü’nün ….. Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı şirketin davalı şirket aleyhine 7.231,98-TL asıl alacak, 863,08-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 8.095,06-TL alacağın asıl alacağa işleyecek yıllık ticari faizi ile birlikte icra masrafları ve vekalet ücretinin borçludan tahsilini talep ettiği, ödeme emrinin borçluya tebliği üzerine, borçlunun 10/09/2021 tarihli itirazı ile icra dosyasının durdurulduğu görülmüştür.
Usulüne uygun duruşma açılmış, ön inceleme aşamasında uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, dosya kapsamı belgeler ve her iki tarafa ait ticari defter ve kayıtlar incelenmek sureti ile takip tarihi itibari ile davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş bilirkişi Serbest Muhasebeci Mali Müşavir …..’nın 28/02/2022 tarihli raporunda özetle; davanın bir itirazın iptali davası olduğunu, davacı tarafından Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün ….. Esas Sayılı dosyası ile 7.231,98 TL Asıl Alacak üzerinden takibe geçildiğini, davalının itirazı üzerine iş bu davanın ikame edilmiş olduğu, takip dayanağı olarak 31.08.2020 tarih 7.231.98 TL tutarındaki faturanın gösterilmiş olduğu, davacı defterlerinde esas olan Yasal defter GİB/ E-Defter kaydında 31.08.2020 tarih ve …. Muhasebe Fişiyle 7.231,98 TL olarak Davalı hesabının borçlandırıldığı ve ilgili yevmiye maddeleriyle delil vasfına haiz yasal ticari defterlerine kaydedilmiş olduğu, davalının takip konusu 31.08.2020 tarih 7.231,98 TL. E-Fatura bedeline mahsuben davacı tarafa herhangi bir ödemenin yapılmamış olduğu, taraflar arasında yapılmış herhangi bir cari hesap mutabakatına rastlanılamadığı, davacının yasal ticari defterlerinde; davalıdan 7.231,98 TL alacaklı olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
TÜM DOSYA MUHTEVİYÂTI KÜLLÎYEN TETKÎK EDİLDİĞİNDE;
Dava, ticari ilişkiden kaynaklı alacağın tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Öncelikle ispat müessesesini açıklamakta fayda var. Bilindiği üzere, hakim, davada hangi vakıaların ispat edilmesini tespit ettikten sonra, bu vakıaların kimin tarafından ispat edilmesi gerektiği sorusuyla karşılaşır; buna ispat yükü denir. Kendisine ispat yükü düşen taraf için, bu bir yükümlülük(mükellefiyet) değil, sadece bir yüktür(külfettir). Taraf kendisinin ispat etmesi gerektiği vakıayı ispat edemezse karşı taraf ve mahkeme onu mutlaka ispat etmesini isteyemez, bilakis kendisine ispat yükü düşen taraf , o vakıayı ispat edememiş sayılır.(Kuru, Medeni Usul Hukuku, 2016, sy 319)
Dava dosyamızda ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davacı üzerinde olup tarafların iddiaları doğrultusunda delilleri toplanarak taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına dair ihtaratlı ara karar kurulmuş inceleme günü sadece davacı defterlerini incelemeye esas olacak şekilde dosyamıza sunmuştur.
Yapılan inceleme neticesinde davacı defterlerine göre davacının davalıdan alacaklı olduğu tespit edilmiş fakat davalı defterlerini incelemeye esas olacak şekilde ibraz etmemiştir. Rapor neticesinde incelenen davacı defterlerine göre davacının davalıdan faturalar karşılığında 7.231,98 TL alacaklı olduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirilmeden önceki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. ” şeklindedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirildikten sonraki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” şeklindedir.
7251 sayılı yasanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesindeki değişikliği düzenleyen 23. maddesine ait Türkiye Büyük Millet Meclisi gerekçesi ” Maddeyle, Kanunun ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin 222 nci maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Mevcut metne göre diğer tarafın defter kayıtlarında ilgili hususta hiçbir kayıt bulunmaması halinde, ibraz eden tarafın ticari defterindeki kayıtlar, sahibi lehine delil olarak kabul edilebilmektedir. Ticari defteri ibraz edenin tek taraflı işlemiyle oluşturduğu kayıtların, bu kayıtlardan hiçbir şekilde haberi olmayan karşı taraf aleyhine delil teşkil ediyor olması hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurabileceği gibi hukuk güvenliği ilkesine de aykırılık teşkil edebilmektedir. Bu sebeple maddede yapılan değişiklikle, ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için öngörülen unsurlardan biri olan, diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtların “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” hali, madde metninden çıkarılmaktadır. Kural tersine çevrilmekte ve karşı tarafın maddede belirtilen usule uygun olarak tuttuğu ticari defterini ibraz ettiği halde ileri sürülen hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterin, sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı açıkça hükme bağlanmaktadır. Madde metni dışına çıkarılan “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” durumunun yerine, “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” durumu maddeye ilave edilmektedir. Buna göre ticari defterde yer alan herhangi bir kaydın, sahibi lehine delil teşkil edebilmesi için diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi gerekecektir. Bu düzenlemenin hakkaniyete ve hukuk güvenliği ilkesine uygun olduğu düşünülmektedir. Zira ticari defteri ibraz edenin defterinde yer alan ve diğer tarafı muhatap alan kayıt, diğer tarafa sunulmakta ve diğer tarafın kendi defterindeki kayıtlara dayanarak karşı delilini ileri sürmesi beklenmektedir. Diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi hali, ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığı anlamına gelecektir. Belirtilmelidir ki defter ibraz etmeyen tarafın, diğer tarafın ticari defterindeki kayıtların aksini senet veya diğer kesin delillerle ispatlama hakkı saklıdır.” şeklindedir.
Kanun değişikliği sonrasında madde gerekçesi içeriğinden anlaşıldığı üzere, davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222/3. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 2. maddesi ile 6100 sayılı HMK’ nın 29. maddesi kapsamında dürüstlük-hakkaniyet ilkesine aykırı bir şekilde engel olduğundan, sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının, davacı tarafça ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir.
Bu durumda davacının ticari defter kayıtları ile alacağın varlığının ispatlandığı, fatura teslim olgusunun artık ispatının gerekmeyeceği fakat işlemiş faiz yönünden davalının takipten önce temerrüde düşürülmediği dikkate alınarak dava hakkında aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yaptırılan bilirkişi incelemesine göre asıl alacağın ticari defterlerde belli olduğu, yani likit olduğu anlaşıldığından, davalının ayrıca asıl alacak yönünden icra inkar tazminatına da mahkum edilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE;
-Davalının aleyhine yapılan Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün ….. esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN KISMEN İPTALİNE,
-Takibin asıl alacak miktarı olan 7.231,98 -TL üzerinden DEVAMINA,
-Hüküm altına alınan Asıl alacağa davacının takip talebindeki miktarı aşılmamak üzere takip tarihinden itibaren ticari faiz İŞLETİLMESİNE,
-Hüküm altına alınan Asıl alacağın %20’sine tekabül eden 1.446,40-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE,
-İşlemiş faize yönelik talebin REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gerekli 494,02- TL karar ve ilam harcından peşin alınan 97,77- TL harcın mahsubu ile bakiye 396,25-TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3-Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00- TL arabuluculuk ücretinin red ve kabul oranları dikkate alınarak 1.180,00-TL’sinin davalıdan tahsili ile geri kalan 140,00-TL’sinin davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
4-Davacının kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından ve davanın kabul miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 5.100,00-TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davalının kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davanın red miktarına göre tayin ve takdir olunan 863,08-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından ödenen 59,30-TL başvurma harcı, 97,77-TL peşin harç, 1.255,00-TL tebligat, bilirkişi ve müzekkere ücreti olmak üzere toplam 1.412,07-TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 1.261,54-TL’sinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE, geri kalan miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Gider avansından artan olur ise karar kesinleştiğinde davacı tarafa İADESİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/04/2022
Katip …
¸e-imza
Hakim …
¸e-imza