Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1019 E. 2022/77 K. 28.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/1019 Esas
KARAR NO : 2022/77 Karar

DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/12/2021
KARAR TARİHİ : 28/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’in …. Mah. …. Cad. No:…. Avcılar/İstanbul fabrikasının deposuna eğimli yoldan giriş çıkış sırasında araçların kaymasını önlemek amacıyla İzmirde faaliyet gösteren … Ltd Şti’den 30/10/2019 tarihli 21.660,27 TL’lik fatura karşılığında “…” adı ile açıklanan malzeme alındığını ve …. Ltd Şti yetkilisi …’nun rehberliğinde … malzemesinin eğimli yola döşenmiş olmakla birlikte deneme sürecinde … malzemesinin özellik de yağmurlu havada müvekkili şirketin ihtiyacını karşılayamadığını, depoya giriş çıkış sırasında kazaların olmaya devam ettiğini, gerek araçlarda gerekse bina girişindeki kapılarda hasarlar oluştuğunu, davalı şirket yetkilisi …’nun soruna çözüm bulmak için bizzat gelerek kendi gözüyle gördüğü gibi işlevini yerine getiremeyen … kullanıma elverişli hale getirilmesi için çaba harcanıldığını, hatta 4 adet ek parça gönderilerek sorunun çözümüne yardımcı olmaya çalışıldığını, bütün iyileştirme ve çözüm arama sürecinde bu iyi niyet ve gayretleri gözlemlenen davalı hesabına 30/01/2019 tarihli 21.660,27 TL’lik fatura karşılığında 13/12/2019 tarihinde 8.000,00 TL’lik ödeme yaptığını, fakat sorunun 4 adet parça eklenmesine ve montajda düzeltme çabalarına rağmen bir türlü giderilmediği için 06 Ocak 2020 tarihinde müvekkili şirketin teknik ekibi tarafından tutulan bir tutanakla malın ayıplı olduğunun tespit edildiğini, ve davalı şirkete mail ortamında bu durumun bildirildiğini, ayıplı malın iade edilmek istenmesine rağmen davalı şirket tarafından İzmir … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin ayıplı ürünü geri almayı kabul etmediklerini bildirerek, davalının ayıplı malı iade taleplerini kabul etmemesi ve geri alınmaması nedeniyle taraflar arasında çıkan uyuşmazlık konusu olarak 21.660,27 TL toplam fatura bedelinden, mahallinde kuru zemin ve ıslak zemin uygulamalı keşifli bilirkişi incelemesi yapılarak toplanacak deliller ışığında müvekkilinin davalıya ödediği toplam 8.000,00 TL’nin faiziyle birlikte istirdadına, müvekkilinin 21.660,27 TL toplam fatura bedeli borçlu olmadığının tespitine, davalının İzmir …. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile 13.660,27 TL ana para ve faiz 2.492,82 TL olmak üzere toplam 16.153,09 TL alacak talebiyle müvekkili aleyhine başlattığı icra takibinin, dosyada borcu ve yatıracakları teminat karşılığında dava sonuçlanıncaya kadar durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, yetkili mahkemenin İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, müvekkili şirket ile davacı arasında mal satışına ilişkin bir ticari iş mevcut olup müvekkili şirketin sattığı ve uygulamasını ayıpsız bir şekilde yaptığı ürünlere ilişkin 30.10.2019 tarihinde davacıya 21.660,62-TL’lik fatura kesildiğini, davacı tarafından da, 13.12.2019 tarihinde 8.000-TL’lik kısmi ödeme yapıldığını ancak 13.660,27-TL bakiye bedelin tüm ısrar ve ihtarlara rağmen davacı tarafından ödenmediğini, bakiye borç ile işlemiş faiz için 09.02.2021 tarihinde İzmir …. İcra Müd. … E. Sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davacı tarafından ilgili icra takibine benzer sebepler ile 19.02.2021 tarihinde itiraz edildiğini, akabinde 29.03.2021 tarihinde İtirazın İptali için İzmir …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyası üzerinden dava açtıklarını, davacının da açıkça bahsettiği üzere, huzurdaki davaya konu menfi tespit isteminin davacı tarafından haksız iddialar ile ödenmeyen bakiye alacağın İzmir …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası üzerinden takibe konulması sebebiyle borçlu olmadığının tespiti istemiyle açıldığını, ancak borcun tamamını kapsayacak şekilde eda davası açıldıktan sonra menfi veya müspet tespit davası açılmış ise bu davalar arasında derdestlik ilişkisi olacağını, tespit davasında karara bağlanacak hukuki ilişkinin zaten daha önce açılmış olan eda davasında inceleneceğini, bu sebeple eda davasının açılmasından sonra tespit davasının açılmasında hukuki yararın da bulunmadığını, borçlunun bu davayı açmasındaki amacın İtirazın İptali davasını sürüncemede bırakmak ve yasal süresi içerisinde sunamadığı delillerini Mahkemeye sunmak olduğunu, ortada ayıplı bir emtia bulunmadığını, müvekkili şirket tarafından 30.10.2019 tarihinde zemin sisteminin usulüne uygun şekilde davacı şirketin zeminine döşenmiş ve davacı şirket tarafından da kullanılmaya başlanmış olduğunu, davacı şirket tarafından da 10.01.2020 tarihine kadar hiçbir ayıp bildiriminde bulunulmadığını, müvekkili şirketin teslimle beraber ifa yükümlülüğünü yerine getirdiğini, bununla birlikte müvekkili şirketten satın alınan ürünlerin en üst seviyede kaydırmazlık sertifikasına sahip olduğunu, müvekkili şirket tarafından davacıya satılan ve uygulaması yapılan ürünlerde herhangi bir kusur, hata ya da eksiklik bulunmadığını, kullanılan ürünün Türkiye’nin 500 sanayi kuruluşu içerisinde yer alan çok sayıda sanayi firmasınca da (Koton, JTİ, Borusan, Shell, Vestel, Migros, Pepsi, THY, Eczacıbaşı, Honda, Tekfen vb.) kullanılmakta olduğunu, dolayısıyla her şeyden önce müvekkili tarafından teslimi ve uygulaması gerçekleştirilen ürünlerin ayıbının ispatına yönelik ispat külfetinin davacı yanda olup aksi iddiaların hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte emtiaların ayıplı olduğu yönünde kanaat halinde ise TTK kapsamında usulüne uygun olarak yapılmış bir ihbarın bulunmadığının sabit olduğunu, davacı tarafından iletilen tutanakta 29.11.2019, 04.12.2019 ve 24.12.2019 tarihlerinde forkliftin zemin kullanımında sıkıntı olduğunun belirtildiğini ancak tutanağın tek taraflı olarak tutulmuş olduğunu, neticeten arz ve izah edilen nedenlerle yetki itirazlarının kabulünü, derdestlik ve hukuki yarar yokluğu itirazlarının kabulü ile davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine, ayrıca davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, icra takibinden sonra İİK 72. maddesi gereğince açılan menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir.
İzmir …. İcra Müdürlüğünün … Sayılı takip dosyası UYAP sistemi üzerinden celp edilmiş incelenmesinde; alacaklısının … Sistemleri ve Kimyasalları San. Ve Tic. Ltd. Şti, borçlusunun … San. Ve Tic. A.Ş. olduğu, 21.660,27-TL bedelli faturadan kaynaklı 13.660,26-TL asıl alacak, 2.492,82-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 16.153,09-TL alacağın tahsili istemiyle takip başlatıldığı, borçlu şirket vekili tarafından borca, faize ve ferilere itiraz edilmesi üzerine 26/02/2021 tarihinde takibin durdurulmasına karar verildiği, alacaklı vekili tarafından itirazın iptali talepli İzmir …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas Sayılı dosyasının açılmış olduğu görülmüştür.
İzmir …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas Sayılı dosyası UYAP sistemi üzerinden celp edilmiş incelenmesinde; davacısının … Sistemleri ve Kimyasalları San. Ve Tic. Ltd. Şti, davalısının …. San. Ve Tic. A.Ş. Olduğu, İzmir … İcra Müdürlüğünün … Sayılı takip dosyasına borçlu davalı tarafından yapılan itirazın iptali talepli dava olduğu, Mahkemece ön inceleme duruşmasında uyuşmazlığın ” ticari satımdan kaynaklanan bakiye alacağın tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın haklı olup olmadığı, satıma konu malın ayıplı olup olmadığı, ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı, davalının ayıp nedeniyle sözleşmeden dönme hakkının veya bedelden indirim hakkının doğup doğmadığı, bu kapsamda itirazın iptali, takibin devamı, inkar tazminatı ve kötü niyet tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarında” olduğunun tespit edildiği, dosyanın derdest olduğu görülmüştür.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın “Taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında fatura alacağına dayalı olarak başlatılan İzmir …. İcra Dairesinin … sayılı takip dosyası nedeniyle davacının davalıya borçlu olup olmadığı, taraflar arasında satıma konu malın ayıplı olup olmadığı, ayıbın tespiti halinde kullanıcı hatasından kaynaklanıp kaynaklanmadığı, gizli ayıp olup olmadığı, ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı, davalının ayıp nedeniyle sözleşmeden dönme hakkının doğup doğmadığı, davacının menfi tespit ve istirdat koşullarının oluşup oluşmadığı” hususlarından kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Öncelikle mahkememizce dava şartları açısından dosyanın incelenmesi gerekmiştir.
Davacının dava hakkına sahip olması, dava açabilmesi için yeterli değildir. Bundan başka, davacının dava açmakta hukuki bir yararının bulunması gerekir; yani dava hakkı, hukuki yarar ile sınırlıdır. Dava açmakta hukuki yararı olmayan kişi Devletin mahkemelerini gereksiz yere uğraştıramaz. Bu, hukuki korunma (himaye) ihtiyacı olarak da adlandırılmaktadır. Yani, davacının mahkemeden hukuki korunma istemesinde, korunmaya değer bir yararı olmalıdır.
Dava şartları, medeni usul hukukuna ait bir kurum olup, amacı bir davanın esası hakkında incelemeye geçilebilmesi için gerekli bütün şartları ve bunların incelenmesi usulünü tespit etmek, böylece davaların daha çabuk, basit ve ekonomik bir şekilde sonuçlanmasına yardımcı olmaktır.
Mahkemenin davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi (davayı esastan inceleyebilmesi) için varlığı veya yokluğu gerekli olan haller, dava (yargılama) şartlarıdır. Davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi için varlığı gerekli hallere, olumlu dava şartları (görev, hukuki yarar gibi); yokluğu gerekli hallere ise olumsuz dava şartları denilmektedir (kesin hüküm gibi).
Dava şartları, dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esası hakkında inceleme yapabilmesi (davanın esasına girebilmesi) için gerekli olan şartlardır. Buna davanın dinlenebilmesi şartları da denir.
Dava şartlarından biri olmadan açılan dava da açılmış (var) sayılır, yani derdesttir. Ancak mahkeme, dava şartlarından birinin bulunmadığını tespit edince, davanın esası hakkında inceleme yapamaz; davayı dava şartı yokluğundan (usulden) reddetmekle yükümlüdür.
Dava şartlarının bulunup bulunmadığı davada hakim tarafından kendiliğinden (re’sen) gözetilir; taraflar bir dava şartının noksan olduğu davanın görülmesine (esastan karara bağlanmasına) muvafakat etseler bile, hakim davayı usulden reddetmekle yükümlüdür.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 114/h maddesinde, hukuki yarar açıkça dava şartları içerisinde sayılmıştır.
Tespit davaları bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının belirlenmesine yönelik olarak açılan davalar olup görülmekte olan veya açılacak bir davada iddia veya savunma olarak ileri sürülebilecek konular için bağımsız bir tespit davası açmakta hukuki yarar yoktur. Eda davası sonunda verilen hüküm ile, aynı zamanda dava konusu hukuki ilişkinin var olup olmadığı da tespit edilir ve ondan sonra bu tespite dayalı olarak eda hükmü kurulur, Yargıtay’ın kararlı uygulamasına göre de, eda davası açmak mümkün ise, tespit davası açılamaz.
“Tespit davalarında, özellikle menfi tespit davasında davacının davanın açılmasında hukuki yararı bulunmalıdır. Davacı menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğunu bildirmeli, açıklamalı ve gerekirse ispat etmelidir. Davacı menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunduğunu ispat edemezse dava dava şartı olan hukuki yararın bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmelidir.” (Kuru Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü, 2001, c.II.s.1368; Hanağası Emel; Davada Menfaat, Ankara, 2009,s.314)
Tüm dosya kapsamına göre; Davanın itirazın iptali davası açıldıktan sonra aynı konu ile ilgili açılmış menfi tespit davası olduğu, aynı konu ile ilgili İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyasında derdest itirazın iptali davası bulunduğu, davalı tarafından İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyası kapsamında açılmış olan itirazın iptali davası ile işbu uyuşmazlığa konu edilen alacağın bulunup bulunmadığı yönünde bir inceleme yapılarak karar verileceği, itirazın iptali davasının genel hükümlere göre görülen bir dava olması sebebiyle borçlunun takibe itirazında bildirdiği itiraz sebepleriyle bağlı olmadan bütün savunma sebeplerini itirazın iptali davasında ileri sürebileceği, bu nedenle alacaklının “alacak veya itirazın iptali davası’’ açmasından sonra, borçlu tarafından “menfi tespit davası’’ açılamayacağı, davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı kabul edilmiş ve aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
HMK 114/1-h maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 80,70-TL harcın davacı tarafça peşin yatırılan 369,91-TL peşin harçtan mahsubu ile kalan 289,21-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacı tarafa İADESİNE,
Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T gereğince hesaplanıp takdir olunan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
İhtiyati tedbirin kararın kesinleşmesine kadar devamına,
Kalan gider avansının ve teminatın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara TEBLİĞİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/01/2022
Katip ….
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza