Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1009 E. 2022/535 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/1009 Esas
KARAR NO : 2022/535 Karar

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/12/2021
KARAR TARİHİ : 25/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesinde özetle, davalı ….. A.Ş’de şirketin kuruluşundan itibaren 27 ay talep üzerine mutabakatla davalı şirketlere başdanışmanlık yaptığını, …. kuruluşundan başlayan … – …. ilişkisinde yol ayrılığının 14/10/2020 tarihinde gerçekleştirildiğinin kamuoyuna duyurulduğunu, şirketin kurucu YK değişimiyle birlikte geçmişe yönelik reddiyat ve inkarlar üzerine sergilenen karşı tavırlardan hareketle yolların ayrıldığını ancak karşılıklı ibralaşılmadığını, başdanışmanlık süresince bizzat şirket yönetim kurulu nezdinde, bilgisinde ve yönlendirmeleriyle şirket YK ve başkanına, şirket hakim ortağı … kooperatifine, bu kooperatifin başkanına ve hem de şirketin hissedarları …. ve YK başkanına merkez ve taşra vilayetlerde teknik danışmanlık dahil diğer danışmanlardan ayrışarak 27 ay baş danışmanlık yapıldığını, …. YK başdanışmanı olan şahsının, 40 yılı aşkın ulusal ve uluslararası kamu özel sektör deneyimi, akademik ve bilimsel tecrübesiyle çoğunlukla teknopark ortamında hizmet verdiğini, ofiste zaman zaman şirket faaliyetleriyle farklı şehir ve alanda çalışmalarıyla çok yoğun çalışmalar içerisinde bulunduğunu, yazışmalar, üniversite teknoparklar, kosgeb, tübitak, iska ve bunun gibi muhataplıklar dahil çok sayıda üst ilişkilerde yer alarak görev yaptığını, sürekli çalışma suretiyle başdanışmanlık hizmeti ve pek çok hizmet ve ürün katkısı sağlamasına rağmen tarafına hiçbir ödeme yapılmadığını, bu süreçte çok daha az hizmet üreten normal danışmanlık yapan diğer kişi ve şirketlere ödemeler yapıldığını, sürekli çalışma suretiyle başdanışmanlık hizmeti ve pek çok hizmet ve ürün katkısı sağlamasına rağmen tarafına hiçbir ödeme yapılmadığını, yapılmış olan çalışmalar ve hizmetler kapsamında Bakırköy …. Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesinin … Esası ile dava açıldığını bildirerek, 27 ay sürmüş süre zarfından her ay için bilirkişilerce hesaplanmak suretiyle diğer danışmanlara ödenen aylık ödemelerin saptanarak bunlardan az olmamak ve iletişim danışmanı için ödenen aylık bedelin iki katından fazla olmamak üzere bilirkişilerce belirlenecek aylık bedel üzerinden toplam 27 aylık tutarın karşılığının tarafına ödenmesine, 27 Ay süreçte katkısını sağladığı deneyimlerini kullandığı birinci danışmanlık şirketi olan “… Limited Şirketi için (Talep-1 A) maddesindeki bedelin %50’sinden fazlasının tarafına ödenmesine, 27 ay süreçte katkısını sağladığı deneyimlerini kullandığı ikinci danışmanlık şirketi olan “…. Ticaret Ltd Şti ” için (Talep-1 A) maddesindeki bedelin %50 fazlasının tarafına ödenmesini, kuruluşta ve şirket gelişiminde danışman ve liyakat erbabı için …. Şirketinin toplam cirosundan %15 ödeneceği vaadiyle 27 ay süre zarfında tarafınca sağlanmış ürün hizmet knowhowların karşılığının bilirkişilerce …. şirket kayıtlarından hesaplanarak tarafına ödenmesine, inkar ve reddiyetle emek ve hizmet ürün knowhow ve sağladığı bilumum hizmetlere el konularak gasp edilmiş olmasından hareketle ayrı ayrı tüm alacak bedelleri toplamına kadar davalılardan ayrı ayrı maddi ve manevi kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkili …. Gayrimenkul A.Ş’nin 30/05/2018 tarihinde müvekkili … Kooperatifi tarafından dijital sistemler ile taşınmaz faaliyetlerini yürütmek üzere kurulduğunu, müvekkili …. yatırımcı olarak davacının oğlu olan dava dışı …. ile 05/06/2018 tarihli “Hissedarlık ve İş Ortaklığı Sözleşmesi” imzaladığını, sözleşmede dava dışı …’a şarta bağlı olarak müvekkili şirkette ortak olma imkanı tanındığını, davacının oğlu olan dava dışı …..’un müvekkili şirket tarafından 30/05/2018 tarihinde Yönetim Kurulu Üyesi olarak atandığını, davacının oğlu …..’un kendisine tanınan bu yetki ile birçok usulsüz ve sözleşmeye aykırı işlemler yapıldığını, sözleşmede yer alan taahhütlerini yerine getirmediğini ve bu sebeple müvekkili şirketteki genel müdür sıfatı ile yönetim kurulu üyeliğine 08/10/2020 tarihinde son verildiğini, davacının iddia edildiğinin aksine müvekkili şirkette “YK Baş Danışmanı” sıfatı ile görevlendirildiğine, yetki verildiğine, kendisinden iş ve işlem talep edildiğine dair herhangi bir sözleşme ilişkisi veya sair bir bilgi ve belge bulunmadığını, davacının bu davası ile oğlu İKA ile birlikte hareket ederek müvekkili şirket üzerinden kendi lehine haksız kazanç elde etmeye çalıştığını, bu sebeple davacı hakkında 09/04/2021 tarihinde Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma numaralı dosyası ile suç duyurusunda bulunulduğunu, iş bu davanın davacısı ile müvekkilleri arasında akdedilmiş bir hizmet sözleşmesi mevcut olmadığı için davanın yetkili mahkemede açılmadığını, yetkili Mahkemenin müvekkili şirketin yerleşim yeri olan Üsküdar ilçesinin bağlı olduğu yargı çevresi olan İstanbul Anadolu Mahkemeleri olduğunu, davacı ile müvekkilleri arasında davacının iddia ettiği hakları sağlayan bir anlaşma mevcut olmadığını, bu sebeple davacının herhangi bir maddi ve manevi tazminata hak kazanmadığını, davacının huzurdaki davayı tamamen müvekkili şirkete duyduğu kin ve öfke uğruna sadece haksız kazanç elde etme gayesi ile açtığını bildirerek, davacının yetkisiz mahkemede ikame ettiği iş bu davanın usulden reddine, müvekkilinin davacı ile akdedilmiş herhangi bir anlaşması/sözleşmesi bulunmadığından davacıdan hizmet alınması yönünde müvekkilinin almış olduğu herhangi bir yönetim kurulu kararı bulunmadığından, dolayısıyla davacının müvekkili uhdesinde herhangi bir hak alacağı bulunmadığından mesnetsiz davanın reddine, HMK 329/2 maddesi gereğince kötü niyetli davacı aleyhine en yüksek bedelli disiplin para cezasına hükmedilmesine, yargılama giderleri, avukatlık ücreti ve avukatlık ücreti KDV’sinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkememizce öncelikle davalı yanın yetki ilk itirazının incelenmesi gerekmiştir. Davalılar vekili yasal cevap süresi içerisinde yetki ilk itirazında bulunmuştur.
Mahkemelerin yetkisi 6100 sayılı HMK’nın 5 ilâ 19 maddeleri arasında düzenlenmiştir.
6100 sayılı HMK’nın;
6. maddesinde; (1) Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. (2) Yerleşim yeri, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre belirlenir.
6100 sayılı HMK’nın 19/2. maddesinde ”Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” hükmü, 19/4. maddesinde ise ”Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir.” hükmü düzenlenmiştir.
Yine, HMK 116/1-a maddesinde kesin yetki kuralının bulunmadığı hâllerde yetki itirazı “ilk itiraz” olarak düzenlemektedir. 117/1. madde ise; “İlk itirazların hepsi cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorundadır; aksi hâlde dinlenemez.” hükmünü içermektedir.
Somut olayda; davalı …. Kooperatifinin’nin yerleşim yeri adresinin “Üsküdar/İstanbul”, davalı …. A.Ş.’nin yerleşim yeri adresinin “Üsküdar/İstanbul”olduğu ve süresinde yetki itirazında bulunulduğu anlaşılmıştır.
Somut olay, yukarıda anlatılan tespit ve yasal düzenlemeler çerçevesinde değerlendirildiğinde, davanın davalı şirketlere danışmanlık hizmeti verildiğinden bahisle maddi ve manevi tazminat davası olduğu, yetkili mahkemenin HMK’nın 6. Maddesine göre genel yetkili mahkeme olan davalının yerleşim yeri mahkemesi olduğu, dosya kapsamından; davalı şirketlerin yerleşim yeri adreslerinin Üsküdar/İstanbul olduğu anlaşılmakla; davanın tarafların serbestçe tasarruf edebileceği dava türlerinden olması karşısında yetki ilk itirazının süresinde yapıldığı da gözetilerek mahkememizin yetkisizliği karşısında davanın usulden reddine, yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın usulden reddi ile, mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
2-Yetkisizlik nedeni ile dava dilekçesinin REDDİNE,

3-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin yetkisizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
4-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın yetkili ve görevli İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere İstanbul Anadolu Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
5-Mahkememizce verilen yetkisizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
6-Harç ve masrafların yetkili mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacının ve davalılar vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.25/05/2022
Katip ….
¸

Hakim …
¸