Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1003 E. 2021/1172 K. 03.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/1003 Esas
KARAR NO : 2021/1172

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 02/12/2021
KARAR TARİHİ : 03/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının; “6100 sayılı HMK’nun 320.maddesinde mahkemenin mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar vereceği düzenlemesi de nazara alındığında somut olayın belirginliğine bağlı olarak hakim duruşma açmama yönündeki takdir hakkını kullanabilecektir.” düzenlemesi de nazara alınarak; dosya üzerinde yapılan incelemesi sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekil dava dilekçesinde; Müvekkilim ile davalı, iki kurucu olarak 31.08.2021 tarihinde, … Mah. …. SK. …. Sitesi … Blok No:… Başakşehir/İstanbul adresinde, … Mersis Numaralı … Otomotiv Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’ni kurduklarını, kurulan Şirketin sermayesi, beheri 250 Türk Lirası değerinde 400 paya ayrılmış toplam 100.000,00 TL olarak belirlendiğini, davalı … tarafından beheri 250,00 TL değerinde 280 adet paya karşılık gelen 70.000,00 TL, müvekkilinin … tarafından ise beheri 250,00 TL değerinde 120 adet paya karşılık gelen 30.000,00 TL nakdi taahhüt verilmesi suretiyle Limited Şirketin kurulumu gerçekleştirildiğini, şirketin kurulması sonrasında, kurucular arasında şirketin yürütülmesi konusunda çıkan anlaşmazlıklar sebebiyle taraflar kendi aralarında anlaşarak Bakırköy …. Noterliği’nde 01.10.2021 tarihinde (…. Yevmiye Numaralı) bir Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi akdettiklerini akdedilen sözleşme uyarınca davalı …, müvekkilin beheri 250,00 Türk Lirası değerinde olan 120 adet payına karşılık 30.000,00 TL hissenin tamamını devraldığını, ve ayrıca 30.000.00 TL tutarındaki devir bedelinin tamamını müvekkile nakden ödediğini beyan ettiğini, ancak bu sözleşme sırasında veya sonrasında herhangi bir zaman davalı tarafından müvekkile bir ödeme yapılmadığını, Türk Ticaret Kanunu’nun 595. Maddesinin 2. Fıkrası uyarınca, “Şirket Sözleşmesinde aksi öngörülmemişse, esas sermaye payının devri için, ortaklar genel kurulunun onayı şarttır. Devir, bu onayla geçerli olur.” hükmünü amir olup, somut olayda ortaklar genel kurul onayı alınmadığından pay devrinin hukuken geçerlilik taşımadığını, müvekkili …, … Karar no.lu 01.10.2021 tarihli Hisse Devri Karar Örneği başlıklı metne hiçbir şekilde imza atmadığını, davalının Türk Medeni Kanunu’nun 2. Maddesinde belirtilen Dürüst Davranma Kuralı’nı ihlal ettiğini belirterek davacının … Otomotiv Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin ortağı olduğunun tespiti ile 01.10.2021 tarih, … Karar Numaralı Ortaklar Genel Kurul Kararının iptaline, hisseleri devir alan davalının hisseleri üçüncü kişilere devretmesinin önüne geçilebilmesi için dosyada öncelikli inceleme yapılarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, dava dışı limited şirketin ortağı olduğunun tespiti ile 01/10/2021 tarihli 2021/001 Karar sayılı Ortaklar Genel Kurul Kararının iptali istemine ilişkinndir.
Dava dışı … Otomotiv Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin sicil kaydının incelenmesinde; şirketin 31/08/2021 tarihinde kurulduğu, meslek grubunun motorlu araçlar tamir, bakım ve imalatı olduğu, …’in şirket yetkilisi ve ortağı olduğu anlaşılmıştır.
Uyuşmazlığın; davacının dava dışı limited şirketin ortağı olduğunun tespiti ile 01/10/2021 tarihli … Karar sayılı Ortaklar Genel Kurul Kararının butlanı ya da iptali koşullarının oluşup oluşmadığından kaynaklandığı tespit edilmiştir.

Taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliğine göre HMK’nun 14/2 maddesi gereğince işbu davaya bakmaya mahkememiz kesin yetkili olup, dava 6102 sayılı TTK’nun 1521.maddesi gereğince basit yargılama usulünce incelenip sonuçlandırılmıştır.
Taraf sıfatı (husumet) ise, maddi hukuka göre belirlenen, bir subjektif hakkı dava etme yetkisini ya da bir subjektif hakkın davalı olarak talep edilebilme yetkisini gösteren bir kavramdır. Taraf ehliyeti; davada taraf olabilme, usulî hukuki ilişkinin süjesi olabilme ehliyetidir. Taraf ehliyetine sahip olan kişi, davada davacı veya davalı olabilecektir. Bu nedenle, taraf ehliyeti usûli bir kavramdır. Taraf ehliyetine sahip olabilmek için medeni hukuktaki hak ehliyetine sahip olmak gerekir. HMK’nın 50. maddesine göre, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, taraf ehliyetine de sahiptir. Buna göre tüm insanlar, hak ehliyetine ve dolayısıyla taraf ehliyetine sahiptir. Dava ehliyeti ise, medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir. (HMK md. 51) Fiil ehliyetine sahip olan kişi, dava ehliyetine de sahiptir ve davayı yürütebilir, usûl işlemlerini yapabilir. Reşit olan ve temyiz kudretine sahip olan kişiler fiil ehliyetine sahiptir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve dava takip yetkisi davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu subjektif hakka ilişkindir. Davacı tarafta yer alan taraf için aktif taraf sıfatı, davalı tarafta yer alan taraf için pasif taraf sıfatından söz edilebilir. Uygulamada, “sıfat” yerine “husumet” terimi de kullanılmaktadır. Sıfat dava şartı olmayıp, itirazdır. Çünkü bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir. Bu durumda ise dava esastan ret veya kabul edilir. Oysa, dava şartları davanın esasına girilmesini engelleyen niteliktedir. Ancak sıfat bir itiraz olduğundan, hâkim diğer itirazlar gibi taraf sıfatını da dava dosyasından anlayabildiği sürece kendiliğinden nazara alır. Sıfat, davada taraflardan birinin davaya konu subjektif dava hakkının bulunup bulunmadığı ile ilgili bir husustur. Tarafların sıfatının yargılama sonuna kadar devam etmesi zorunludur. Bu husus mahkemece re’sen gözönünde bulundurulmalıdır. Bir davada, taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet sıfatının) olmadığı belirlenirse, artık bu davanın esasının çözümüne girilmeden, davanın husumet sıfatı yokluğundan reddi gerekir. Bir kişinin belli bir davada davalı veya davacı sıfatını haiz olup olmadığı şeklinde nitelendirilen husumetin ileri sürülme zamanı yasa ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi davalı veya davacı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir def’i de değildir. Davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde re’sen nazara alınması gerekli hukuki bir durumdur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-d maddesinde düzenlendiği üzere dava ve taraf ehliyeti dava şartlarındandır. Ancak, taraf sıfatı dava şartlarından değildir. Buna karşılık, taraf sıfatı, dava şartı gibi, davanın esastan görülüp karara bağlanabilmesi için, varlığı ya da yokluğu hakim tarafından davanın her aşamasında kendiliğinde gözetilen ve taraflarca noksanlığı davanın her aşamasında ileri sürülen nitelikte olmasıdır.
Bilindiği üzere husumet, bir başka deyişle taraf sıfatı, dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Uygulamada davacı sıfatı, aktif husumet, davalı sıfatı ise pasif husumeti karşılayacak şekilde değerlendirilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyorsa o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı sıfatının olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir. Taraf sıfatının en önemli özelliği, def’i değil itiraz niteliğinde olması nedeniyle taraflarca süreye ve davanın aşamasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve taraflarca ileri sürülmemiş olsa bile mahkemece re’sen ele alınabilmesidir.
Huzurdaki davada davacının dava dışı limited şirketin ortağı olduğunun tespiti ile 01/10/2021 tarihli … Karar sayılı Ortaklar Genel Kurul Kararının iptali istenmektedir. Davalı olarak şirketin müdürü ve ortağı olan … gösterilmiştir. Davanın niteliği gereği şirketin davalı olarak gösterilmesi gerekli ve yeterli olup ıslah suretiyle dahi davaya taraf eklenmesinin mümkün olmadığı nedeniyle HMK 320. maddesi gereğince dava şartı eksikliği nedeniyle taraflar davet edilmeden de dosya üzerinden karar verilebileceği anlaşıldığından davacının davasının pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın Pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gerekli 59,30 TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin olarak yatırılan harçtan mahsubuna, başkaca harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
5-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara TEBLİĞİNE,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 03/12/2021

Başkan …
¸
Üye …
¸
Üye …
¸
Katip …
¸