Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/925 E. 2020/1089 K. 29.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/925 Esas
KARAR NO : 2020/1089

DAVA : Tapu İptali Ve Tescil (Hileye Dayalı)
DAVA TARİHİ : 09/12/2019
KARAR TARİHİ : 29/12/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/12/2020

Büyükçekmece .. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23/09/2020 tarihli … Esas – … karar sayılı görevsizlik kararı nedeniyle davacı vekilinin süresinde gönderme talebi üzerine mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydı yapıldı.
“6100 sayılı HMK’nun 320.maddesinde mahkemenin mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar vereceği düzenlemesi de nazara alındığında somut olayın belirginliğine bağlı olarak hakim duruşma açmama yönündeki takdir hakkını kullanabilecektir.” düzenlemesi de nazara alınarak;
Dava şartları bakımından HMK’nun 114.madde ve 115.maddeleri uyarınca görev bakımından dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda göre dava şartı bakımından dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Davacıların birbirleri ile evli oldukları ve davacılardan …’ün geçimini müteahhit olarak sağladığını, davacı …’in davalılar … ile tanışıp samimiyetlerine binaen tanıştırdığı diğer davalı …’u dürüst bir iş adamı olarak bildiğini, kendisinin tanıtırken 2 otelinin ve sosyal medya şirketinin bir restorantının bulunduğunu ve turizm şirketinin bulunduğunu beyan ettiğini ve onunla tanıştığı dönemde davacı cemilin … …de bulunan … mahallesi …. ada, .. … parseller üzerinde 3 binadan oluşan otel inşaatını bitirmiş olduğunu ve 2018 sezonuna yetiştiremeyerek ticari hizmete açamadığını, daha sonra davalı ….nın davacı … hitaben “ben yıllardır bu işi yapıyorum otel işini bana sor ben sana yardımcı olurum ” şeklinde beyanlarda bulunduğunu ve müvekkilinin samimiyetini kazandığını, daha sonra bu samimiyete istinaden davacının davalıya kar payını alması karşılığında teklifini kabul edebileceğini bildirdiğini ve davalının da kendisine masrafları ben karşılarım sonra da otelin kazancından düşeriz dediğini ve davacıyı borçlu hissettirdiğini, bu süreç devam ederken davalı …nın … ile bir müzik şirketi kuracaklarını ve çok para kazanacaklarını büyük bir fırsatmış gibi anlatması üzerine birlikte 2019 yılı mart ayınca … müzik anonim şirketini kurduklarını, bu kuruluşta davalı … ve …’in davacı … daha sonra ortaklık payına düşen 900.000,00 TL yi ödemesi koşuluyla anlaştıklarını ancak borcun bir kısmını davacı …’in ödeyemediğini ödeyememesi üzerine davalı …’ın kardeşi davalı …’a ait iki adet teknenin olduğunu bunları satarak çek bedellerini karşılayabileceğini ancak bunun karşılığında kendisine teminat verilmesi gerektiğini belirttiğinden ….de Bulunan Taşınmazın 1/10 hissesini teminat olarak daha sonra geri almak üzere devrettiğini, süre gelen olaylarda davacının borçlandırılarak sürekli zor durumda bırakıldığını, daha sonra yine aynı taşınmazın yarısını davalı …’a devrettiğini, davacının taşınmazın değerinin borcundan fazla olduğunu belirtmesi üzerine … ….ta bulunan 1 adet daire ve … da bulunan 3 adet arsanın da kendisi ve eşi tarafından davalıya devredildiğini, ileri sürmüş ancak daha sonra davalıların kumbasını farketmesi üzerine ortaklık sözleşmesini feshettiğni bildirmiş ve oteli terketmelerini istediğini beyan ederek davacının elinden teminat amacıyla davalılar tarafından satış yolu ile alınan taşınmazların tapu kaydının iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar cevap dilekçesinde özetle; davayı kabul etmediklerini davacıların birden fazla kişi ve davalıların birden fazla kişi olması nedeniyle tümünün birlikte aynı davada görülmesi olanağının olmadığı ve taraflar arasında zorunlu ya da ihtiyati dava arkadaşlığı bulunmadığı için birlikte dava açmalarının usule aykırılık teşkil ettiğini ve davacının iddialarının hayal ürünü olduğunu ve mahkemeyi manüpüle etmeye yönelik olduğunu aralarındaki ticari ilişki nedeniyle davacının gabin’e dayanamayacağını suç isnatlarının usulsüz olduğunu, taşınmazların devralan davalıların davacılara bedellerini ödediğini, ve bu anlamda taşınmazların satışlarının gerçek satış olduğunu ileri sürdüğü ve davanın reddini talep ettiği görülmüştür.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, gelen müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Bilindiği üzere mahkemenin görevi HMK 114. maddesi gereğince dava şartı olup, mahkemece kendiliğinden ve yargılamanın her aşamasında gözetilmesi gereken bir husustur.
Yargılama tarihi itibari ile HMK. 114. maddesi çerçevesinde aranan dava şartlarından birisi ise mahkemenin görevli olmasıdır. HMK. 115/1 maddesi uyarınca dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında mahkeme kendiliğinden araştırır. Bu dava şartı noksanlığını mahkeme tespit eder ise HMK .115/2 maddesine göre usulden ret kararı verir. Nitekim dava dilekçesinin içeriğinden, görevsizlik kararı verilmesi gerektiği açıkça anlaşılan hallerde bu kararın verilmesine engel hal bulunmadığı Yargıtay’ın ilgili dairesinin onama kararları ile de açıkça belirlidir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır.
Bilindiği üzere ticari iş ve ticari dava ayrı hukuki kavramlardır. Ticari iş kabul edilen bir husustan kaynaklanan her uyuşmazlık ticari dava olarak kabul edilmemiştir. Ticaret mahkemeleri ticari davalara bakmakla görevlidir. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde ticari davalar tanımlanmış ve sayılmıştır. Bu maddeye göre “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları”, “ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri” ve “tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin (a), (b), (c), (d), (e) ve (f) bentlerinde sayılan davalar ticari dava sayılır. Diğer bir anlatımla bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için ya tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması; ya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması ya da açılan davanın maddede 6 bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ayrıca 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2’nci maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur. (Yargıtay 3. H.D.sinin 04.12.2017 gün ve 2016/9128 E- 2017/17010 K. sayılı kararı)
Somut uyuşmazlıkta; davanın, davacı gerçek kişi … ile yine gerçek kişi davalılar … ve … arasındaki hileye dayalı tapu iptal tescili isteminden ibaret olduğu; Asliye hukuk mahkemesinin gerekçesinde belirtildiği üzere davanın herhangi bir ticari işletmeden-şirketten ya da şirketin ortaklarından ortaklıktan kaynaklı alacağın tahsili istemine dayalı tapu iptal ve tescil davası olmadığı; tarafların tacir sıfatıyla ve yine ticari işletmelerini ilgilendiren bir alacağa dayalı bir dava olmadığı, yine davada taraf olarak herhangi bir şirketin de yer almadığı görülmüştür.
Ticari olmayan davalarda görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olup asliye hukuk mahkemesi ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki TTK’ nun 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisidir. Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır. Dava şartları kamu düzeninden olup kamu düzenine ilişkin hususlar re’sen dikkate alınması gerektiğinden HMK 138 maddesindeki düzenleme de gözetilerek HMK’nın 115/2.maddesi gereğince göreve ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
HMK’nın 22/2. maddesinde “İki mahkemenin aynı dava hakkında göreve veya yetkiye ilişkin olarak verdikleri kararlar kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleştiği takdirde, görevli veya yetkili mahkeme, ilgisine göre bölge adliye mahkemesince veya Yargıtayca belirlenir.” hükmüne yer verilmiştir. Dava dosyası B.Çekmece … Asliye Hukuk mahkemesinin görevsizlik kararı ile mahkememize gelmiş olduğundan, kararın kanun yoluna götürülmeden kesinleşmesi halinde somut olayda görev uyuşmazlığı söz konusu olup, dosyanın öncelikle merci tayini için İstanbul Bölge Adliyesi … Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Büyükçekmece …. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından, davacı …’ ün davalı … arasında görülen davanın, eldeki davadan tefriki ile kesin yetki dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş olmasına rağmen, görevsizliğe ilişkin hüküm başlığında bu davacı ve davalı taraf olarak gösterilmişse de; mahkememizce bu kişiler yönünden davanın tefrik edilip, usulden reddine karar verildiğinden ve yine görevsizlik kararına konu kişilerin davacı … ile davalılar … ve … olduğundan, yargılamamız bu kişiler üzerinden yürütülmüş ve hüküm başlığında bu taraflar gösterilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli mahkemenin BÜYÜKÇEKMECE … ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğuna,
3-Mahkememiz kararının kanun yoluna götürülmeksizin kesinleşmesi halinde daha öncede Büyük Çekmece …. Asliye HUKUK Mahkemesince görevsizlik kararı verildiğinden olumsuz görev uyuşmazlığının, halli merci tayini için dosyanın HMK 22/2 maddesi uyarınca İSTANBUL BAM …. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere tarafların yokluğunda dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi. 29/12/2020

Katip …
E imzalıdır

Hakim …
E imzalıdır