Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/919 E. 2021/931 K. 05.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/919 Esas
KARAR NO : 2021/931

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 23/12/2020
KARAR TARİHİ : 05/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ve davalı şirket arasında ticari ilişki medeni ile cari hesap alacakları buturiduğunu, taraflar arasında 30.09.2020 tarihli mutabakat mektubu ile borcun yazılı hale getirildiğini, davalının borcunu ödememesi üzerine Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğünün ….. esas sayılı dosyasında icra takibi yapıldığını, davalının haksız olarak takibe itiraz ettiğini, açıklanan nedenlede itirazın ipta’ine, borçlunun % 20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı şirketten alınan malların bedefina ödendiğini, davalı şirketin okullarda yemek hizmeti veren bir şirket olduğun, 2020 mart ayından itibaren tür işçilerini izne çıkartıp faaliyetini durdurduğunu, dolayısıyla herhangi bir mal alışverişi soz konusu olmadığını, davacı şirket tarafından ileri sürülen faturaların içeriğini kabül etmediklerini, davacı şirket ile mutabakata varılmış olduğu iddiasının doğru olmadığını, davacı Şirkete borçları bulunmadığını ve davanın reddi ile davacının %20 den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkememizin 30/03/2021 tarihli duruşmasında Tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, dosya kapsamı belgeler ve her iki tarafa ait ticari defter ve kayıtlar incelenmek sureti ile davacının icra takibi tarihi itibariyle asıl alacak ve faiz alacağı yönünden alacaklı olup olmadığı, alacağının varlığı konusunda bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi tarafından düzenlenen 27/08/2021 tarihli raporda; Davacı şirkete ait 2020 yılı ticari defterlerinin E-defter olarak tutulduğu ve ilgili tebliğe uygun olarak Ocak ve Aralık ayı beratlarının süresinde verildiği ve beliri kanuni şartları taşıdığı, Davalı şirketin incelemeye esas alınmak üzere herhangı bir tican defter ve kayıt ibraz etmediği, davacı şirketin davalı şirketten Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyasından takip 23.11.2020 tarihi itibariyle yukarıdaki tespiti gibi cari hesap bakiyesi olarak 32.945,63 TL asıl alacaklı olacağı sonuç ve kanaatime varıldığı, davacı şirketin davatı şirketi temerrüde düşürdüğü yönünde ihtar ve/veya ihbar edildiğine ilişkin dosyada belge bulunmadığı, bu nedenle davacı şirket yönünderi işlemiş faiz alacağına hak kazanılmadığının anlaşıldığı, mahkememizce taraflar arasındakı mutabakat mektup tarihinin davalı Şirket açısından temerrüt tarihi olarak kabul edilebileceği yönünde kanaat oluşması ihtimaline binaen 21.09.2020-23,11.2020 tarihleri arasındaki dönem için TCMB avans faiz oranı olan %10 esas alınarak 567,40 TL işlemiş faiz alacağı hesaplandığı, somut olay bakımından faizin taraflar arasındaki ilişkinin ticari olması nedeni ile miktar infaz aşamasında belirlenmek uzere, davacı şirketin talebi gibi alacağa takıp tarihi oglan 23.11.2020 tarihinden itibaren değişen ve değişecek oranlarda AVANS faiz işletilmesinin uygun olduğu, icra inkar tazminat talebinin mahkememizin takdirinde olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, taraf beyanları. bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’ nun 67. maddesine dayalı itirazın iptali isteminden ibarettir.
Dava konusu, taraflar raasındaki ticari ilişkiye dayalı olarak alacaktan kaynaklı başlatılan icra takibine vaki davalının itirazının iptali ile icra inkar tazminatının davalıdan tahsili istemine ilişkin olduğu görülmüştür.
Yargılamaya konu Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün ….. esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; 32,945,63 TL asıl alacak ve 568,65 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 33.514,28 TL’ nin takip tarihinden itibaren faiziyle tahsili talep edilmiştir. Davalıya ödeme emri tebliğ edilmiş, davalı borçlu vekili süresinde itirazında borca itiraz ettiğini belirtmiştir. İtiraz üzerine takibin durduğu ve süresinde iş bu davanın açıldığı görülmüştür.
Dava konusu alacak miktarı 33.514,28 TL’ dir.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ile 85 ve HMK’nun 222’nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
Davacının incelemeye konu ticari defterlerinin yasal şartları taşıdığı ve davacı lehine delil niteliğinin olduğu dosya kapsamı içeriğinden anlaşılmıştır.
Davalı taraf ticari defterlerini dosya içerisine sunmamıştır.
Taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığı fatura ve ticari defter ve ticari kayıtlar içeriğinden anlaşılmaktadır.
Davacının ticari defterler kayıtlarının incelenmesinde; davacı şirketin, davalıdan 32.945,63 TL asıl alacağının tespit edildiği, aradaki borç ilişkisinin davalının altında kaşe ve imzasının yer aldığı 30.09.2020 tarihli mutabakat mektubuna dayalı olduğu anlaşılmıştır. Bu mutabakat mektubu altındaki imza davalı tarafından inkar edilmemiştir.
Davalının davacının defterlerindeki bu ispatı ortadan kaldıracak, aksini gösterir herhangi bir kesin (yazılı) delil sunmadığı görülmüştür.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirilmeden önceki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. ” şeklindedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirildikten sonraki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” şeklindedir.
7251 sayılı yasanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesindeki değişikliği düzenleyen 23. maddesine ait Türkiye Büyük Millet Meclisi gerekçesi ” Maddeyle, Kanunun ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin 222 nci maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Mevcut metne göre diğer tarafın defter kayıtlarında ilgili hususta hiçbir kayıt bulunmaması halinde, ibraz eden tarafın ticari defterindeki kayıtlar, sahibi lehine delil olarak kabul edilebilmektedir. Ticari defteri ibraz edenin tek taraflı işlemiyle oluşturduğu kayıtların, bu kayıtlardan hiçbir şekilde haberi olmayan karşı taraf aleyhine delil teşkil ediyor olması hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurabileceği gibi hukuk güvenliği ilkesine de aykırılık teşkil edebilmektedir. Bu sebeple maddede yapılan değişiklikle, ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için öngörülen unsurlardan biri olan, diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtların “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” hali, madde metninden çıkarılmaktadır. Kural tersine çevrilmekte ve karşı tarafın maddede belirtilen usule uygun olarak tuttuğu ticari defterini ibraz ettiği halde ileri sürülen hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterin, sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı açıkça hükme bağlanmaktadır. Madde metni dışına çıkarılan “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” durumunun yerine, “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” durumu maddeye ilave edilmektedir. Buna göre ticari defterde yer alan herhangi bir kaydın, sahibi lehine delil teşkil edebilmesi için diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi gerekecektir. Bu düzenlemenin hakkaniyete ve hukuk güvenliği ilkesine uygun olduğu düşünülmektedir. Zira ticari defteri ibraz edenin defterinde yer alan ve diğer tarafı muhatap alan kayıt, diğer tarafa sunulmakta ve diğer tarafın kendi defterindeki kayıtlara dayanarak karşı delilini ileri sürmesi beklenmektedir. Diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi hali, ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığı anlamına gelecektir. Belirtilmelidir ki defter ibraz etmeyen tarafın, diğer tarafın ticari defterindeki kayıtların aksini senet veya diğer kesin delillerle ispatlama hakkı saklıdır.” şeklindedir.
Kanun değişikliği sonrasında madde gerekçesi içeriğinden anlaşıldığı üzere, davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222/3. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 2. maddesi ile 6100 sayılı HMK’ nın 29. maddesi kapsamında dürüstlük-hakkaniyet ilkesine aykırı bir şekilde engel olduğundan, sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının, davacı tarafça ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir.
Bu durumda davacının ticari defter kayıtları ile alacağın varlığının ispatlandığı, herhangi bir fatura teslim olgusunun artık ispatının gerekmeyeceği kabul edilerek (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesinin 25.12.2020 Tarih ve 2020/1170 E. – 2020/1325 K. Sayılı ilamı.) ve taraflar arasında imza altına alınmış mutabakat mektubu da bulunduğundan, açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yaptırılan bilirkişi incelemesine göre alacağın ticari defterlerde belli olduğu, yani likit olduğu anlaşıldığından, davalının ayrıca icra inkar tazminatına da mahkum edilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
Takip tarihi öncesinde, davalının temerrüde düştüğüne dair dosya içerisinde kayıt bulunmadığından ve mutabakat mektubunun tek başına faiz başlangıcı için temerrüt oluşturmayacağından, işlemiş faiz talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE KISMEN REDDİNE,
-Küçükçekmece ….. İcra Müdürlüğü’nün ….. esas sayılı takip dosyasının davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin asıl alacak 32.945,63 TL üzerinden kaldığı yerden aynen devamına,
-Takibin davacı alacaklının talebi aşılmamak üzere yıllara göre değişen ticari avans faizi üzerinden yürütülmesine,
-Alacağın %20’si oranında 6.589,12 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-Yasal şartları oluşmayan davalının tazminat talebinin reddine,
2- Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 2.250,51 TL harçtan davacı tarafça peşin yatırılan 404,78 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.845,73 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat KAYDINA,
– Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin; 50,00 TL’ sinin davacıdan, 1.270,00 TL’ sinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
– Davacı tarafça sarf edilen toplam 466,98 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3- Davacı tarafından sarf edilen toplam 1.033,75 TL yargılama giderinden kısmen kabul-red oranları ve takdiren %98′ si olan 1.013,07 TL’ sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
– Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan miktarın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE, (Gerekçeli kararın tebliğe çıkarılma masraflarının kalan gider avansından karşılanmasına)
4- Davanın kabul miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 4.941,84 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5- Davanın red miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 568,65 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
– Davacı tarafından sarf edilen toplam 11,00 TL yargılama giderinden kısmen kabul-red oranları ve takdiren %2′ si olan 0,22 TL’ sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye masrafların davalı üzerinde bırakılmasına,
– Davalı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan miktarın yatıran tarafa İADESİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/10/2021

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza