Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/9 E. 2020/334 K. 18.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/9 Esas
KARAR NO : 2020/334

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 30/05/2011

BİRLEŞEN BAKIRKÖY 6.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
2012/132 ESAS 2012/100 KARAR SAYILI DOSYASI

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 09/03/2012
MAHKEMEYE TEVZİ TARİHİ : 12/09/2014
KARAR TARİHİ : 18/06/2020

Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasının 25/07/2011 tarihi itibariyle Ticaret Mahkemelerinin tek hakimli oluşu nedeniyle Komisyon Başkanı Başkanlığında Ticaret Hakimlerinin katılımıyla yapılan toplantı sonucunda alınan karar gereği dosyaların paylaşımı neticesi Bakırköy … ATM nin …. Esas numarasına kaydının yapıldığı, Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin 1/2 müstemir yetkili hakimi ….’in uhdesindeki işler yönünden Bakırköy …Asliye Ticaret Mahkemesinde yetkilendirilmesi ve mahkemenin faaliyete geçmesi üzerine Bakırköy …Asliye Ticaret Mahkemesinin …. Esas numarasını aldığı, Bakırköy …Asliye Ticaret Mahkemesinin faaliyetinin durdurulması üzerine Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu … Dairesinin 08/09/2014 tarih …. Sayılı Kararı uyarınca yapılan devir işlemi nedeniyle, Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas numarasını alan dava dosyasında asıl ve birleşen dava yönünden mahkememizde yapılan açık yargılama sonunda mahkememizce verilen 11/02/2016 tarih ve …. Esas … sayılı kararı Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 12/10/2017 tarih ve …. Esas …. Karar sayılı bozma ilamı gereği mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılan dava dosyasının yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacılar vekili asıl davada dava dilekçesinde; davalı firma ortağı dava dışı ….’nın uluslararası sermaye yatırımları alanlarında uzmanlığı nedeniyle uygun koşullarda fon sağlaması kredi temin etmesi amacıyla davalı firma ile danışmanlık sözleşmesi imzaladığını ve sözleşme kapsamında faaliyete geçtiğini, davalı firmaya borç vermeyi kabul eden … 200.000,- Euro, … Ltd. 100.000,- Euro, … 200.000,- Euro, … Ltd. 200.000,- Euro, …. Ltd. 100.000,- Euro, …. 100.000,- Euro olmak üzere 6 adet yatırımcı bulunduğunu, müvekillerinin yukarıda belirtilen yatırımcılardan ilk beşi olduğunu, müvekkilleri ile davalı firma arasında belirtilen bedeller üzerinden 29 Ekim 2009 tarihli kredi/borç sözleşmeleri imzalandığını ve taahhüt edilen bedellerin davalının kredi sözleşmesinde belirtilen Euro hesabına ödendiğini, borcun vadesi geldiğinde ise davalı tarafından alacaklı müvekillerine geri ödenmediğini, davalı firmaya borcun ödenmesi için Kadıköy …. Noterliği kanalı ile ihtarname keşide ettiklerini, ancak cevabı ihtarname ile borcun şirket kasasından borç verenden alınan talimat yazısı doğrultusunda tediye makbuzu karşılığında …. adındaki şahsa ödendiği belirtilerek müvekkilleri ile olan borç ilişkisinin reddedildiğini, bu iddianın gerçeği yansıtmadığını, zira müvekkillerinin alacaklı oldukları bedelin kendileri adına …. ‘ya ödenmesi için davalı firmaya verilmiş bir talimatları olmadığını, davalı firmaya verilen kredi bedelleri müvekkillerine geri ödenmediği gibi davalı tarafça iddia edildiği şekilde ….’ya da ödenmediğini, davalı şirketin yönetim kurulu başkanı …. tarafından bu kredilerin kendisi aracılığıyla sağlandığının BDDK’ya belgelenmesi için gerekli bir belge olduğu belirtilerek tediye makbuzlarının güveni kötüye kullanmak suretiyle imzalattırıldığını, davalı firmanın müvekkillerine olan borcunu ödememek için gerçeği yansıtmayan söz konusu belgeleri …’yı aldatarak imzalattığının anlaşılmakta olduğunu, ….’nın İsrail asıllı bir İngiliz vatandaşı olup, Türkiye’de yaşamadığını ve kesinlikte Türkçe bilmediğini, ayrıca 323 Sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği gereğince davalı şirketin bu ödemeyi mutlaka banka aracılığıyla yapması gerektiğini, biran için alacağın dava dışı …’ya ödendiği varsayılsa dahi müvekkillerinin böyle bir talimatı bulunmadığından davalının herhalde sorumlu olduğunu, davalı yanın müvekkillerinden alınan talimat yazısına dayalı olarak …’ya ödeme yapıldığı iddiası karşısında davalının sahte bir talimat yazısı düzenlediği kanaatini oluşturduğunu, bu nedenle yargılama aşamasında sahte talimat asıllarındaki imzaların müvekkillerine ait olup olmadığının tespitinin gerektiğini, davalı firma yönetim kurulu başkanı …. ve şirket yetkilileri hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına yaptıkları suç duyurusu nedeniyle …. soruşturma nolu dosyası ile soruşturma başlatıldığını, yaptırılacak imza incelemesi ile kredi sözleşmelerindeki imzanın davalı firma yetkilisine ait olduğunun tespiti halinde davalının sözleşme gereğince müvekkillerine olan borcunu ödemesi gerektiğini, imzanın şirket yetkililerinin eli ürünü olmadığı ve sahteliğin tespiti halinde ise, Borçlar Kanununun sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca müvekkillerinden tahsil edilen bedelin iadesinin gerektiğini ileri sürerek, öncelikle davalı borçlunun toplam 800.000,- Euro bedelindeki taşınır ve taşınmaz malları, bankalarda bulunan mevduatlarının ihtiyaten haczine, taşınmaz ve mevduatları üzerinde tasarrufta bulunmalarının engellenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesine, 100.000,’er- Euro ana para ve taahhüt edilen asgari portföy getirisi oranı % 22 üzerinden 25.666,-‘er Euro olmak üzere toplam 125.666,-‘er Euronun geri ödeme tarihi olan 02/01/2011 tarihinden itibaren işleyecek libor+5 p.a faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkilleri … ile … firmalarına, 200.000’er,- Euro ana para ve taahhüt edilen asgari portföy getirisi oranı % 22 üzerinden 51.333’er,- Euro olmak üzere toplam 251.333’er Euronun geri ödeme tarihi olan 02/01/2011 tarihinden itibaren işleyecek libor+5 p.a faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkilleri …, … ve …’a ödenmesine, kredi sözleşmelerinin davalı şirketi hukuken borçlandıran belgeler olmadığının tespiti halinde ise 100.000-Euro’nun müvekkili …. Limited. 100-000-Euro’nun müvekkili …, 200-000-Euro’nun müvekkili …, 200.000-Euro’nun müvekkili …, 200.000-Euro’nun müvekkili …’a temerrüt ihtarnamelerinin davalılara tebliğ edildiği 01/04/2011 tarihinden fiili ödeme tarihine kadar işleyecek ilgili para birimine bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili birleşen davada dava dilekçesinde; davalı firma ortağı dava dışı … ile davalı firma arasında davalıya kredi verecek, nakdi fon sağlayacak yabancı yatırımcı bulması için sözleşme imzalandığını, ilgili sözleşme incelendiğinde görüleceği üzere davalı firma, ortağı ….’nın uluslararası sermaye yatırımları alanlarında uzmanlığı nedeni ile firmaya uygun koşullarda fon sağlaması, kredi temin etmesi amacıyla bu sözleşmeyi imzaladığını ve ‘nın danışmanlık sözleşmesi kapsamında davalı firmaya toplam 900.000 Euro bedel üzerinden borç vermeyi kabul eden 6 adet yatırımcı bulduğunu, dava dışı bu kredi verenler ile davalı firma arasında bedeller üzerinden 29/10/2009 tarihli kredi/borç sözleşmeleri imzalandığını, dava dışı kredi verenlerin davalı firma tarafından imzalanan bu sözleşmeler gereğince borç vermeyi taahhüt ettiklerini, bedelleri davalının kredi sözleşmesinde belirtilen Euro hesabına ödediklerini, ancak vadeleri geldiğinde bu bedellerin davalı tarafından alacaklı olan kreditörlere geri ödenmediğini, davalı firmaya borcun ödenmesi için kredi verenler adına Kadıköy …… noterliği vasıtasıyla temerrüt ihtarnameleri gönderildiğini, ancak davalı vekilince gönderilen 07/04/2011 tarihli cevabi ihtarnamelerde borç ilişkisinin reddedildiğini ve müvekkil şirketi temsile yetkili şahıslar tarafından imzalanmış müvekkil şirketi bahsedilen şekilde borç altına sokabilecek herhangi bir sözleşme bulunmadığı, müvekkil şirketin banka hesabına gönderildiği belirtilen miktarın borç verenden alınan talimat yazısı doğrultusunda ve tediye makbuzu karşılığında müvekkil şirketin kasasından … adındaki şahsa ödendiğinin bildirildiğini, kredi verenlerin alacaklı oldukları bedelin kendileri adına …’ya ödenmesi için davalı firmaya verilmiş bir talimat bulunmadığını, kredi verenlerce davalı firmaya ödenen kredi bedellerinin kendilerine geri ödenmediği gibi, davalının cevabında iddia edildiği şekilde …’ya da ödenmediğini, … ‘nın bilmediği bir dil olan Türkçe tediye makbuzlarının aldatılarak, güveni kötüye kullanılarak imzalatıldığını, … ‘nın İsrail asıllı bir İngiliz vatandaşı olup Türkiye de yaşamayıp, kesinlikle Türkçe bilmediği, esasen 900.000 Euronun şirketin kasasından bir gerçek kişiye ödenmesi gibi birşey olamayacağını, davalı yanca ihtar cevaplarında ve Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinde kredi verenlerce açılan alacak davasında sözleşmelerdeki imzayı inkar edip, kredi borcunun kredi verenlerden alınan talimat yazısına dayalı olarak …’ya ödendiğini iddia etmesinin davalının sahte talimat yazıları düzenlediği kanaatini oluştuğunu, davalının müvekkiline ait olduğunu iddia ettiği sahte talimat aslının celp edilerek, bu talimat aslındaki imzanın müvekkiline ait olup olmadığının tespitinin gerektiğini, davalının bu eylemlerinin TCK kapsamında suç teşkil eden eylemler olması nedeni ile davalı firma yönetim kurulu başkanı …. ve şirket yetkilileri hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu, soruşturmanın ….nolu dosya üzerinden devam ettiğini, dava dışı kredi verenlerden biri olan … ‘un imzaladığı 29/10/2009 tarihli kredi sözleşmesi gereğince ödenmesi gereken 200.000 Euronun 100.000 Euroluk kısmını … adına müvekkilince davalı hesabına ödendiğini, ancak davalı tarafın Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin ….. esas sayılı dosyasında kredi sözleşmesi altındaki imzasını inkar ederek mahkemece yapılacak imza incelemesi neticesinde davalının sahte imza attığının ortaya çıkması halinde müvekkili tarafından ödenen bedelin kredi sözleşmesine dayalı olarak alınamaması ihtimali nedeni ile bu davanın açıldığını ileri sürerek müvekkili tarafından davalıya ödenen 100.000 Euronun sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca dava tarihinden itibaren işleyecek ilgili para birimine bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine ve davanın Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin …. esas sayılı dosyası ile HMK 166. maddesi gereği birleştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili asıl davada cevap dilekçesinde; davacıların yabancılık teminatı yatırmaları gerektiğini, davacıların verdiği vekaletnamelerin usulüne uygun olmadığını, taraflar arasında imzalanmış herhangi bir kredi sözleşmesi bulunmadığını, davacılar tarafından talep edilen miktarların da zaten davacıların talimat yazıları doğrultusunda ve tediye makbuzu karşılığında davalı şirketin kasasından dava dışı … adlı şahsa ödendiğini, müvekkilinin hiçbir şekilde borçlu olmadığını, dolayısıyla davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, davacılar vekilinin sözleşme ilişkisinin geçersizliğinin tespiti halinde sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca talepte bulunduğunu, oysa BK .66 maddeye göre sebepsiz zenginleşme dolayısıyla açılan davalarda zamanaşımı süresinin bir yıl olduğunu, davalı şirkete paraların havale edildiği , davacıların talimat yazılarındaki ve tediye makbuzlarındaki tarihlere bakıldığında bir yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olduğunu, 04/11/2009 tarihinden dava tarihi olan 30/05/2011 tarihinde bir yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra davanın açıldığını, yine davanın zamanaşımı nedeniyle de reddi gerektiğini, esasa ilişkin olarak ise ; davacının dayandığı kredi sözleşmelerindeki imzaların sahte olup , davalı şirketi temsil ve ilzama yetkili kişinin imzasını taşımadığını, sözleşmelerin davalı şirket bakımından hiçbir bağlayıcılığının olmadığını, davalı şirketin davacıların hiçbirinden talebinin olmadığını, para geldiği anlaşıldığı anda da ilk muhatap olan … ‘ ya gelen havalelerin ilgili yönetmeliğe aykırı olduğu iletilerek davacıların talimatları uyarınca ilgili tutarların tediye makbuzu karşılığında şirket kasasından … ‘ ya ödendiğini , davalı şirketin paraları iade ettiğini, mal varlığında herhangi bir artış olmadığını, dolayısıyla sebepsiz zenginleşmenin şartlarının oluşmadığını, dava dışı … ‘ nın davacılarla danışıklı olarak hareket ederek kötü niyetli olduğunu, … ‘ nın aldatıldığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, adı geçen bu kişi ile onun yakınları olan davacıların kötü niyetli olarak birlikte hareket ettiklerini , haksız kazanç peşinde olduklarını , kaldı ki … ‘ nın İran asıllı olduğu çocukluğunun ….. ‘ de geçtiği ve Türkçe bildiğinin de taraflarınca bilindiğini, somut olayda asıl aldatılan ve mağdur edilenin yersiz ödeme talepleri ile uğraşmak zorunda kalan davalı şirket olduğunu, kendilerinin suç duyurusu üzerine Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının ……. soruşturma numaralı dosyasıyla soruşturmanın devam ettiğini, şüpheliler … ile … hakkında yakalama kararı verildiğini, taleplerin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ileri sürerek davanın esastan da reddini istemiştir.
Birleşen davada davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin faaliyetlerinin genişletilmesi amacıyla yönetmeliğin imkan tanıdığı ölçüde uluslararası piyasalarda fon sağlama yoluna gitmek istediğini, bu amaçla uluslararası piyasalardan fon temini hakkında araştırma yapılarak dava dışı … ile irtibata geçilerek 18/06/2009 tarihinde danışmanlık sözleşmesi imzalandığını, dava dışı … davalı şirketin ortağı olarak görünürse uluslararası piyasalarda fon bulmasının daha kolay olacağı, yabancı yatırımcılar ile daha kolay irtibata geçebileceğinden davalı şirket ile … arasında hisse alım sözleşmesi yapıldığını, % 8 şirketin ortağı olduğunu, dava dışı …’ya ilgili mevzuata uygun şekilde uluslararası piyasalarda 3. şahıslardan fon temin etmeyi üstlendiğinden fon sağlayacak şahıslarla imzalanmak üzere bir de tip sözleşme hazırlandığını, …’nın fon temini çalışmalarına başladığını söyleyerek sık sık İstanbul’a geldiğini, her türlü masrafının davalı tarafından karşılandığını, Avrupa’nın önde gelen bankalarıyla görüştüğüne ilişkin yazılar getirdiğini, bankalardan değil de akrabalarından fon bulma yoluna gittiğinin banka havalelerinden anlaşıldığını, davacı … Blanga’nın ….nın babası olduğunu, bu şekilde fon toplanması ilgili yönetmeliğin 22. maddesine aykırı olduğundan derhal iade edilmesi gerektiğini, durum …’ya iletildiğinde para gönderen kişilerin yakınları olduğunu, onlar adına Türkiye’de ….’da gayrimenkul yatırımı yapacağını, geri ödemelerin kendisine yapılmasını isteyerek talimat yazısı getireceğini bildirdiğini, bunun üzerine ilgililerden alınmış talimat yazıları doğrultusunda ve tediye makbuzu karşılığında şirketin kasasından dava dışı …’ya ödeme yapıldığını, paraların mevzuata aykırı olduğu için iade edilmesinin üzerinden yaklaşık 1 sene geçtikten sonra ödeme talepli mektuplar geldiğini, söz konusu mektuplarda davalı şirket ile imzalanmış olan kredi sözleşmesinden bahsedildiğini, verilen kredinin ödenmesinin talep edildiğini, davalı şirket yetkililerinin davacılarla herhangi bir kredi sözleşmesi imzalamadıklarını, mektuplarda yazılı tutarların …’ya iade edilmiş olduğunu, …’nın ödeme talep edenlerle görüşerek sahte imza ile sözleşmeler yaptığını öğrenmeleri üzerine … ve davacılar hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, ödeme talep edenlerin de …’ya başvurmak yerine şirkete baskı kurmaya devam ettiklerini, son olarak Kadıköy ….. Noterliğinden gönderilen ihtarnameler ile 29/10/2009 tarihli borç sözleşmesine istinaden asgari %22 portföy getirisi ve işlemiş faizi ile birlikte 30 gün içinde ödeme yapılmasını talep ettiklerini, ihtarnameye verilen cevapla sözleşme bulunmadığı ve …’ya ödeme yapıldığının belirtildiğini, açılan davanın haksız olduğunu, aynı alacağın zaten …. tarafından dava konusu edildiğini, davanın zaman aşımı ve ayrıca sebepsiz zenginleşme şartları gerçekleşmediğinden reddinin gerektiğini, ….nın aldatıldığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, ….nın davacının oğlu olduğunu, danışıklı hareket edildiğini, davalı şirkete gelen paraların talimat doğrultusunda dava dışı …’ya ödendiğini ve şirketin sorumluluğunun sona erdiğini, davalı şirketin mali yapısının nakit ödeme yapacak güçte olduğunu, muhasebe kayıtları ve tediye makbuzunun da yazılı bir kanıt olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ:
Asıl ve birleşen dava; ödünç sözleşmesinden kaynaklanan alacakların faizi ile birlikte tahsili istemine ilişkindir.
Davacılar vekilince vekaletnameler ve dayanak belgeleri usulüne uygun tercüme edilmiş , apostil şerhli tasdikli örnekleri ibraz edilmiş, asıl dava davacılarının İngiliz, birleşen dava davacısının İsrail tabiyetinde oldukları 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 48/2 maddesi gereğince Türkiye, İngiltere ve İsrail’in Lahey sözleşmesine taraf olmaları karşısında davacılardan yabancılık teminatı alınması gerekmemiştir.
Davalı yanın ileri sürülen iddialar kapsamında pasif husumetinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Taraf vekilleri delil listeleriyle yazılı delillerini ibraz etmişler, davacılar vekili 29/10/2009 tarihli 5 adet kredi sözleşmesi aslını, davalılar vekili ise 6’şar adet ödeme talimatı ve tediye makbuzu asıllarını mahkememiz kasasına sunmuş, davalı şirketin sicil kayıtları getirtilmiş, kredi sözleşmelerinin imzalandığı tarih itibariyle davalı şirketin münferiden temsil ve ilzama yetkilisi olan ….’nun ve davacıların imza örnekleri alınmış, emsal imzalarının bulunduğu belge asılları toplanmış,….. Bankası A.Ş. …. Şubesinden dava konusu ile ilgili hesap hareketleri getirtilmiş, gerek kredi sözleşmelerindeki imzalar gerekse talimat ve ödeme makbuzlarındaki imzalar yönünden uzman bilirkişi kuruluna inceleme yaptırılarak rapor alınmıştır.
Adli tıp ve belge inceleme uzmanı Prof. Dr. …., adli tıp kurumu fizik incelemeler ihtisas dairesi emekli uzmanı …., adli bilimler ve grafoloji uzmanı …… tarafından düzenlenen 16/11/2012 tarihli raporda; 29/10/2009 tarihli 5 adet kredi sözleşmesiyle 29/10/2009 tarihli üst yazılarda davalı şirket adına atfen atılan imzaların davalı şirket yetkilisi ….nun eli ürünü olmadığı belirtilmiştir. Aynı bilirkişi kurulunun düzenlediği 13/02/2014 tarihli raporda; 04/11/2009 tarihli 6 adet talimat asıllarındaki imzaların davacıların eli ürünü olmadığı, söz konusu münker imzaların adı geçen şahısların gerçek imzaları model alınarak oluşturulmuş sahte imzalar oldukları bildirilmiştir.
İddia ve savunmaların değerlendirilmesi için davalı şirketin ihtilaf konusu döneme ilişkin ticari defter, kayıt ve belgeleri ile dosya kapsamı üzerinde bankacı, mali müşavir, medeni hukuk alanında uzman öğretim üyesinden oluşturulan bilirkişi kuruluna inceleme yaptırılarak rapor alınmıştır. Prof. Dr. ….., mali müşavir ……, bankacı … tarafından düzenlenen 27/01/2015 tarihli raporda özetle; davalı faktoring şirketinin ticari defterlerinde toplam 899.790-Euro tutarında bankalar hesabına giriş kayıtlı olduğu, aynı konuda …. Bankası tarafından gönderilen hesap dökümlerinde davacıların davalı şirketin hesabına havale ettikleri paraların yer aldığı, 04/11/2009 tarihinde … ‘ya tediye makbuzu düzenlenerek talimat yazıları alınıp, bu paraların nakit olarak adı geçen kişiye ödendiği, davalı şirkete tevsik zorunluluğuna uyulmaksızın yapılan ödemeler üzerinden 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 355. maddesi uyarınca % 5 tutarında 123.078,05-TL özel usulsüzlük cezası kesildiği, davacı tarafın dayandığı kredi sözleşmeleri ve üst yazılarında davalı şirkete atfen atılan imzaların şirket yetkilisi ….’nun eli ürünü olmadığı, 04/11/2009 tarihli talimat yazılarında davacılara atfen atılan imzaların davacıların eli ürünü olmadığının uzman bilirkişi raporu ile tespit edildiği, davacı taleplerinin asıl davada 800.000-Euro , birleşen davada … için 100.000-Euro olduğu, 99.990 -Euro’nun hem … hem de … tarafından talep edildiği, davalının davacıların kendisine para göndermesi olgusunu inkar etmediği, bu durumun banka ve muhasebe kayıtları ile doğrulandığı, davalının kendi hesabına gönderildiğini kabul ettiği paraları, davacıların talimatları doğrultusunda … adlı şahsa nakit olarak ödediği ve bu şahsın imzasını taşıyan belge düzenlendiğini iddia ettiği, ancak söz konusu ödemenin yapılmasına esas kabul edilen ödeme talimatları üzerine yapılan imza incelemesinde imzaların davacıların eli mahsulü olmadığı sonucuna ulaşıldığı, davalının, davacıların kendisine veya yetkili temsilcisine ödeme yapmaksızın borcundan kurtulmasının ise mümkün olmadığı, davalının varlığını kabul ettiği davacı taraf alacağına ilişkin ödeme iddiasını hukuken geçerli başka deliller aracılığı ile ispat etmek zorunda olduğu, … isimli şahsa söz konusu ödemeler gerçekten yapılmış ise davalının yaptığı bu ödemelerin iadesini anılan şahıstan talep edebileceği, banka ve muhasebe kayıtları ile davacı tarafın davalıya dava konusu paraları havale ettiği, davalının ödeme iddiasını hukuken geçerli deliller aracılığıyla ispat edemediği, bu çerçevede olmak üzere, asıl dava bakımından … 100.000-Euro, … 200.000-Euro, … 99.950-Euro, … 200.000-Euro, … 99.925-Euro, birleşen dava bakımından David Blanga 99.990-Euro alacaklı oldukları, davacıların alacaklarına ilişkin dava öncesi temerrüt ihtarı kapsamında 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca faiz talep edebilecekleri mütalaa olunmuştur.
Alınan rapora davalı yanın itirazları nedeniyle itirazların değerlendirilmesi için önceki bilirkişi kuruluna bankalar emekli yeminli murakıbı bilirkişi … dahil edilmek suretiyle ek rapor alınmıştır. 01/12/2015 tarihli ve ayrık görüşü içeren 07/12/2015 tarihli ek raporlar dosyaya sunulmuştur. 01/12/2015 tarihli ek raporda; önceki bilirkişi kurulu görüşlerini değiştirmemiş, itirazları inceleyerek sebepsiz zenginleşmeden ziyade ortada sözlü bir karz sözleşmesinin bulunduğu, davacıların davalı şirkete havale yapmak suretiyle para gönderdikleri, taraflar arasında parasal ilişkinin kurulmasının dava dışı … ile güven esasına dayanan ilişkiden doğan aracılık faaliyetinden kaynaklandığı, tarafların bir araya gelerek kredi sözleşmesini imzalamadığı, davalı taraf adına atılan imzaların sahte olduğu, davalı şirketin yapmış olduğu ödemenin dayanağı olan talimat yazıları ile ilgili olarak doğrudan davacı şahıslar ile iletişim kurulmadığı, söz konusu talimat yazılarındaki imzaların da sahte olduğunun ortaya çıktığı, kredi temini veya yurt dışından sermaye sağlanmasının ciddi bir hukuki işlem olup, hukuki ve genel kabul görmüş iş akış süreçlerinin işletilmesinin gerektiği, oysa dava konusu olayda bunlara uyulmadığı, davalının söz konusu meblağı gerçekten … isimli şahsa ödemiş ise borcunu, alacaklı ile ilgisi olmayan üçüncü bir şahsa ödeyen kişi konumuna düşeceği, bu durumda ise borcun sona ermesinin hiçbir şekilde mümkün olmayacağı, elbette davalının gerçekten ödeme yapmış ise ödediği paranını iadesini sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalı olarak … isimli şahıstan talep edebileceği, ancak bu talebin huzurdaki dava ile herhangi bir ilgisinin bulunmadığı bildirilmiş, 07/12/2015 tarihli … imzalı ayrık görüşte ise ; taraflar arasındaki parasal ilişkinin temelini …’ya karşı duyulan güvenin oluşturduğu, davacıların paraları davalı şirkete gönderirken … ile kurulan ilişki çerçevesinde hareket ettiği, davalı tarafın da paraları geri öderken aynı ilişki çerçevesinde hareket ettiği, gerek parayı gönderme sürecinde gerekse paranın geri ödenmesi aşamasında tarafların bir araya gelmediği, parasal hareketler neticesinde davacıların mal varlığında azalma meydana gelirken davalının mal varlığında artış olmadığı, buna karşın bu ilişkinin korunması ve yürütülmesinde aracı olan ve taraflar arasındaki iletişimi sağlayan …’nın mal varlığında artış meydana geldiği, bu çerçevede davalı şirket nezdinde sebepsiz zenginleşme unsurlarının oluşmadığı belirtilmiştir.
Her ne kadar davacılar vekili 26/03/2015 tarihli duruşmada, asıl davada … adına talep ettikleri 200.000-Euro’nun 100.000-Euro’luk kısmı ile ilgili taleplerini takip etmediklerini ve geri aldıklarını beyan etmiş ise de, davalı vekili aynı duruşmada HMK.nun 122. maddesi kapsamında talebin geri alınmasına muvafakat etmediklerini bildirmiş olduğundan, davacılar vekilinin kısmi geri alma talebi sonuca etkili görülmemiştir.
Mahkememizce tüm dosya kapsamına göre ayrık görüşe itibar edilmemiştir.
ÖNCEKİ HÜKÜM:
Mahkememizin mahkememizce verilen 11/02/2016 tarih ve …. Esas …. sayılı kararı ile asıl davada; davanın kısmen kabulüne, davacı …’in talebinin kabulü ile 100.000.-Euro nun 02/05/2011 tarihinden itibaren işleyecek kamu bankalarının bir yıllık Euro mevduat hesabına uyguladığı en yüksek orandaki döviz faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile bu davacıya ödenmesine, davacı …’in talebinin kısmen kabulü ile 99.950.-Euro’nun 02/05/2011 tarihinden itibaren işleyecek kamu bankalarının bir yıllık Euro mevduat hesabına uyguladığı en yüksek orandaki döviz faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile bu davacıya ödenmesine, davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine, davacı …’in talebinin kabulü ile 200.000.-Euro nun 02/05/2011 tarihinden itibaren işleyecek kamu bankalarının bir yıllık Euro mevduat hesabına uyguladığı en yüksek orandaki döviz faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, davacı … ‘un talebinin kısmen kabulü ile 99.925.-Euro’nun 02/05/2011 tarihinden itibaren işleyecek kamu bankalarının bir yıllık Euro mevduat hesabına uyguladığı en yüksek orandaki döviz faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile bu davacıya ödenmesine, davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine, davacı …’un talebinin kabulü ile 200.000.-Euro’nun 02/05/2011 tarihinden itibaren işleyecek kamu bankalarının bir yıllık Euro mevduat hesabına uyguladığı en yüksek orandaki döviz faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile bu davacıya ödenmesine, birleşen davada ;davanın kısmen kabulüne, davacı … ‘nın talebinin kısmen kabulü ile 99.990.-Euro’nun birleşen dava tarihi olan 09/03/2012 tarihinden itibaren işleyecek kamu bankalarının bir yıllık Euro mevduat hesabına uyguladığı en yüksek orandaki döviz faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine, davacılar vekilinin ihtiyati haciz isteminin kabulü ile asıl ve birleşen davada toplam kabul edilen miktar alacak için davalının menkul ve gayrimenkul malları ile 3. şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına, henüz gerekçeli karar yazılmadığından toplam alacak miktarının bugünkü (11/02/2016) efektif döviz satış kuru üzerinden TL karşılığının takdiren %15 i tutarı nakdi veya kesin ve süresiz teminat mektubu alınmasına, teminat yatırıldığında kararın mahkememiz yargı çevresinde bulunan icra müdürlüğünce infaz edilmesine karar verilmiş, asıl ve birleşen davada davalı vekilinin temyiz etmesi üzerine Yargıtay ….. Hukuk Dairesi’nin 12/10/2017 tarih ve ….. Esas …. Karar sayılı kararı ile; “
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, asıl ve birleşen davada davalı şirket vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Asıl ve birleşen dava, davacılar tarafından davalı şirkete verildiği iddia olunan paranın iadesi istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçe ile asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiş ise de, davalı şirket vekili davacılar ve onlarla işbirliği halinde hareket ettiği iddiasında bulunduğu dava dışı … hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu ve yürütülen soruşturma dosyası kapsamında bazı davacılar hakkında yakalama kararı çıkartıldığını savunmuş olup, davalının bu savunması üzerinde durularak, soruşturma dosyasının akıbetinin araştırılması, davacılar hakkında ceza davası açılıp açılmadığının belirlenmesi, haklarında açılmış bir ceza davası var ise ceza dosyasının işbu dava dosyasına etkisinin değerlendirilmesi gerekirken, bu yönde bir araştırma yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün temyiz eden davalı şirket yararına bozulmasına” karar verilmiştir.
BOZMA SONRASI YAPILAN YARGILAMA;
Davacılar vekili, bozma ilamına uyulmasına karar verilmesini, dava dışı … ve davacı …. hakkında Bakırköy CBS tarafından kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, davalı vekili, Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmesini, … ve Davacı …. hakkında zamanaşımı nedeniyle takipsizlik kararı verildiğini, suçun oluşup oluşmadığı yönünde karar verilmediğini beyan etmişlerdir.
Usul ve yasaya uygun Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin 12/10/2017 tarih ve …. Esas …. Karar sayılı ilamına uyulmasına karar verilmiş, Bakırköy CBS’nin 2012/22160 sayılı soruşturma dosyası celp edilmiş, incelenmesinde; zamanaşımı nedeniyle düşme kararı verildiği ve karara itiraz üzerine itirazın reddi sonucunda kararın kesinleştiği görülmüştür.
Bozma sonrası yapılan yargılama, toplanan ve sunulan deliller, banka kayıtları, iddia ve savunmalar, bilirkişi raporları, Bakırköy CBS’nin …. sayılı soruşturma dosyası ile tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde; Bakırköy CBS’ni … sayılı soruşturma dosyasının tetkikinden … hakkında yapılan soruşturma neticesinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, işbu takipsizlik kararının da kesinleşmiş olduğu anlaşılmıştır. Yani somut olay bakımından …. hakkında yeni bir delil elde edilememiş olduğundan, mahkememizin önceki tarihli gerekçesini değiştirebilecek olayın hukuki nitelendirmesini değiştirebilecek herhangi bir yenilik doğmadığı kanaatine varılmıştır.
Mahkememizin önceki tarihli gerekçeli kararında da izah edildiği üzere somut olayda, asıl ve birleşen dava davacıları kredi sözleşmesi ilişkisine dayanarak davalı şirkete kredi olarak havale suretiyle para gönderdiklerini, temin edilen kredinin davalı tarafça geri ödenmediğini iddia ederek alacak isteminde bulunmuşlardır. Davalı taraf ise, kredi sözleşmelerindeki imzaları inkar etmiştir. Uzman bilirkişi kurulundan alınan rapora göre söz konusu kredi sözleşmelerindeki davalı şirket adına atılan imzaların şirket yetkilisine ait olmadığı tespit edilmiştir. Bu durumda taraflar arasındaki ilişkide kredi sözleşmesi hükümlerinin uygulanmayacağı açıktır. Davacıların Euro cinsinde davalı şirkete banka havalesi yoluyla para gönderdikleri davalının ikrarı, davalı şirketin ticari defterleri ve bankadan gönderilen hesap dökümleri ile sabittir. Davalı taraf davacıların talimat yazıları doğrultusunda gönderilen paraların geri ödemesinin dava dışı … isimli şahsa tediye makbuzu düzenlenerek ödendiğini, borcun sona erdiğini savunmuştur. Davacılar talimat belgelerindeki imzaların sahte olduğunu ileri sürmüşlerdir. Yine uzman bilirkişi kurulunca söz konusu talimat belgelerindeki davacılar adına atılan imzaların davacıların eli ürünü olmadığı belirlenmiştir. Hal böyle olunca, taraflar arasındaki hukuki ilişki sözlü ödünç sözleşmesi olarak mahkememizce nitelendirilmiştir. İddia ve savunmalarda geçen danışmanlık sözleşmesi …. ile …. arasında imzalanmış olup, sözleşmenin kapsamını sermaye temini oluşturmaktadır. Anılan sözleşmenin tarafları farklı olup kredi temini konusunu kapsamadığından kaldı ki davacıların dayandığı kredi sözleşmelerindeki imzalar davalı şirket yetkilisine ait olmadığından taraflar arasındaki ilişkinin danışmanlık sözleşmesi kapsamında değerlendirilmesi mümkün olmamıştır. Dava dışı …’nın taraflar arasındaki hukuki ilişkiye yani ödünç para verilmesine aracılık ettiği her iki tarafın kabulündedir. Ancak davacılar bilirkişi raporlarında belirtilen paraları banka havalesi yoluyla doğrudan davalı şirket hesabına göndermişler, paranın davalıya ödenmesi işleminde …’yı aracı kılmamışlardır. Davalı ise talimat yazılarına dayanarak geri ödemeyi … ‘ya yaptığını, karşılığında tediye makbuzu imzalattığını, bu ödemenin davacılara yapılmış ödeme sayılması gerektiğini savunmuştur. Talimat belgelerindeki imzaların davacılara ait olmadığı tespit edilmiştir. …’nın taraflar arasındaki ödünç ilişkisine aracılık etmesi doğrudan şirket hesaplarına gönderilen paranın geri ödemesinin …’ya yapılmasını haklı göstermeyecektir. Kaldı ki gerçekten bu ödemenin dava dışı anılan kişiye yapılıp yapılmadığı da sabit değildir. Ödemenin üçüncü şahıs konumundaki …’ya yapılmasını ihtiva eden davacılar tarafından verilmiş hukuken geçerli bir talimat yoktur. Celp edilen CBS soruşturma dosyası takipsizlikle sonuçlanmakla, …. hakkında yürütülen herhangi bir ceza kovuşturması da olmadığı anlaşılmış olduğundan, mahkemenin önceki gerekçesini değiştirecek ve olayın hukuki nitelendirmesini değiştirebilecek, …’nın sorumluluğuna dair her türlü şüpheden uzak, somut bir delil bulunmamaktadır.
O halde, davalının üçüncü kişiye yapmış olduğunu iddia ettiği ödeme ile borcunun sona ermeyeceği açıktır. Her ne kadar bilirkişi raporunda ve dava dilekçelerinde sebepsiz zenginleşmeden bahsedilmiş ise de, uyuşmazlığın hukuki nitelemesi mahkememize ait olup, mahkememizce taraflar arasındaki ilişki ödünç sözleşmesi kapsamında nitelendirilip değerlendirilmiştir. Bu kapsamda davalı ödeme savunmasını hukuken geçerli, kabul edilebilecek delillerle ispat edemediğinden ödünç olarak verilen miktarları davacılara ödemekle yükümlüdür. Ödünç sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemi 10 yıllık genel dava zamanaşımı süresine tabi olduğundan davalı yanın zamanaşımı def’i yerinde değildir. Tüm bu tespit ve değerlendirmeler çerçevesinde, asıl davada; davanın kısmen kabulüne, davacı …’in talebinin kabulü ile 100.000.-Euro nun 02/05/2011 tarihinden itibaren işleyecek kamu bankalarının bir yıllık Euro mevduat hesabına uyguladığı en yüksek orandaki döviz faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile bu davacıya ödenmesine, davacı …’in talebinin kısmen kabulü ile 99.950.-Euro’nun 02/05/2011 tarihinden itibaren işleyecek kamu bankalarının bir yıllık Euro mevduat hesabına uyguladığı en yüksek orandaki döviz faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile bu davacıya ödenmesine, davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine, davacı …’in talebinin kabulü ile 200.000.-Euro nun 02/05/2011 tarihinden itibaren işleyecek kamu bankalarının bir yıllık Euro mevduat hesabına uyguladığı en yüksek orandaki döviz faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, davacı … ‘un talebinin kısmen kabulü ile 99.925.-Euro’nun 02/05/2011 tarihinden itibaren işleyecek kamu bankalarının bir yıllık Euro mevduat hesabına uyguladığı en yüksek orandaki döviz faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile bu davacıya ödenmesine, davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine, davacı …’un talebinin kabulü ile 200.000.-Euro’nun 02/05/2011 tarihinden itibaren işleyecek kamu bankalarının bir yıllık Euro mevduat hesabına uyguladığı en yüksek orandaki döviz faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile bu davacıya ödenmesine, birleşen davada ; davanın kısmen kabulüne, davacı … Blanga’nın talebinin kısmen kabulü ile 99.990.-Euro’nun birleşen dava tarihi olan 09/03/2012 tarihinden itibaren işleyecek kamu bankalarının bir yıllık Euro mevduat hesabına uyguladığı en yüksek orandaki döviz faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine, davacılar vekilinin ihtiyati haciz isteminin kabulü ile asıl ve birleşen davada toplam kabul edilen miktar alacak için davalının menkul ve gayrimenkul malları ile 3. şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına, henüz gerekçeli karar yazılmadığından toplam alacak miktarının bugünkü (18/06/2020) efektif döviz satış kuru üzerinden TL karşılığının takdiren %15 i tutarı nakdi veya kesin ve süresiz teminat mektubu alınmasına, teminat yatırıldığında kararın mahkememiz yargı çevresinde bulunan icra müdürlüğünce infaz edilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-ASIL DAVADA;
Davanın Kısmen Kabulüne,
a)Davacı …’in talebinin kabulü ile 100.000.-Euro nun 02/05/2011 tarihinden itibaren işleyecek kamu bankalarının bir yıllık Euro mevduat hesabına uyguladığı en yüksek orandaki döviz faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile bu davacıya ödenmesine,
b)Davacı …’in talebinin kısmen kabulü ile 99.950.-Euro’nun 02/05/2011 tarihinden itibaren işleyecek kamu bankalarının bir yıllık Euro mevduat hesabına uyguladığı en yüksek orandaki döviz faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile bu davacıya ödenmesine,
Davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine,
c)Davacı …’in talebinin kabulü ile 200.000.-Euro nun 02/05/2011 tarihinden itibaren işleyecek kamu bankalarının bir yıllık Euro mevduat hesabına uyguladığı en yüksek orandaki döviz faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
d)Davacı … ‘un talebinin kısmen kabulü ile 99.925.-Euro’nun 02/05/2011 tarihinden itibaren işleyecek kamu bankalarının bir yıllık Euro mevduat hesabına uyguladığı en yüksek orandaki döviz faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile bu davacıya ödenmesine,
Davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine,
e)Davacı …’un talebinin kabulü ile 200.000.-Euro’nun 02/05/2011 tarihinden itibaren işleyecek kamu bankalarının bir yıllık Euro mevduat hesabına uyguladığı en yüksek orandaki döviz faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile bu davacıya ödenmesine,
2-BİRLEŞEN DAVADA ;
Davanın kısmen kabulüne,
a)Davacı ……’nın talebinin kısmen kabulü ile 99.990.-Euro’nun birleşen dava tarihi olan 09/03/2012 tarihinden itibaren işleyecek kamu bankalarının bir yıllık Euro mevduat hesabına uyguladığı en yüksek orandaki döviz faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
b)Davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine,
3-Davacılar vekilinin ihtiyati haciz isteminin kabulü ile asıl ve birleşen davada toplam kabul edilen miktar alacak için davalının menkul ve gayrimenkul malları ile 3. şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına, henüz gerekçeli karar yazılmadığından toplam alacak miktarının bugünkü ( 18/06/2020) efektif döviz satış kuru üzerinden TL karşılığının takdiren %15 i tutarı nakdi veya kesin ve süresiz teminat mektubu alınmasına, teminat yatırıldığında kararın mahkememiz yargı çevresinde bulunan icra müdürlüğünce infaz edilmesine,
4)Asıl davada;
a)Mahkememizce verilen 11/02/2016 tarih ve …. Esas …. sayılı gerekçeli kararında belirtilen 82.813,53 TL bakiye harç 25/04/2016 tarihli harç tahsil müzekkeresi ile vergi dairesine ihbar edildiğinden yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
b)Davacılar tarafından yatırılan 18,40 TL başvurma harcı ile 26.730,- TL peşin harcın davalıdan alınarak % 15’ine tekabül eden kısmının davacı … Şirketine, % 14’üne tekabül eden kısmının davacı … Şirketine, % 29’una tekabül eden kısmının davacı … Şirketine, % 13’e tekabül eden kısmının davacı …’a, % 29’una tekabül eden kısmının …’a verilmesine,
5) Her bir davacı yönünden kabul edilen miktarlar dikkate alınarak;
a)Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 24.489,10 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı … Şirketine verilmesine,
b) 24.481,08 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı … Şirketine verilmesine,
c)39.963,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı … Şirketine verilmesine,
d) 24.477,07 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı …’a verilmesine,
e) 39.963,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı …’a verilmesine,
6) Davacılar … ve … Şirketi yönünden davanın ret miktarları dikkate alınarak;
a) Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 24.501,13 TL nispi vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak davalıya verilmesine,
b) Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2 maddesi uyarınca tayin ve takdir olunan 114,57 TL vekalet ücretinin davacı … Şirketinden alınarak davalıya verilmesine,
7)Birleşen davada;
a)Mahkememizce verilen 11/02/2016 tarih ve …. Esas …. sayılı gerekçeli kararında belirtilen 12.644,54 TL bakiye harç 25/04/2016 tarihli harç tahsil müzekkeresi ile vergi dairesine ihbar edildiğinden yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
b)Davacı tarafından yatırılan 21,15 TL başvurma harcı ile 3.467,50 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8) a) Davanın kabul miktarı dikkate alınarak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 24.960,65 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

b) Davanın ret miktarı dikkate alınarak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2 maddesi uyarınca tayin ve takdir olunan 23,59 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9) Davacılar tarafından asıl ve birleşen dava yönünden yapılan 10,60 TL ilk dava açılış, 157,- TL tebligat, 135,- TL müzekkere, 39,- TL talimat, 75,- TL fotokopi gideri, 35,- TL yurt dışı tebligat harcı, 7.650,- TL bilirkişi ücreti, 64,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 8.165,60 TL yargılama giderinden asıl ve birleşen davanın kabul miktarları dikkate alınarak 7.386,55 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak % 13’üne tekabül eden kısmının davacı … Şirketine, % 13’üne tekabül eden kısmının davacı … Şirketine, % 25’ine tekabül eden kısmının davacı … Şirketine, % 25’ine tekabül eden kısmının davacı …’a, % 11’ine tekabül eden kısmının davacı …’a, % 13’üne tekabül eden kısmının davacı … ‘ya verilmesine, kalan kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına,
10) Davalı tarafından asıl ve birleşen dava yönünden yapılan 74, – TL tebligat, 79,- TL müzekkere, 3.750,- TL bilirkişi ücreti, 195,40 TL posta masrafı olmak üzere toplam 4.098,40 TL yargılama giderinin asıl ve birleşen davanın ret miktarları dikkate alınarak takdiren 462,43 TL yargılama giderinden 425,73 TL sinin davacı … ‘tan, 36,70 TL sinin davacılar … ile ….’dan alınarak davalıya verilmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
11)-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
12)-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
Dair; davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı tarafın yokluklarında, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde Yargıtay nezdinde temyizi kabil olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18/06/2020

Başkan …
¸
Üye …
¸
Üye …
¸
Katip …
¸