Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/885 E. 2020/1063 K. 18.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/885 Esas
KARAR NO : 2020/1063

DAVA : Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
DAVA TARİHİ : 04/07/2020
KARAR TARİHİ : 18/12/2020
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 05/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin) davasının dosya üzerinde yapılan incelemesi sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkillerinin davalı şirketin hissedarları olduğunu, hissedarı oldukları şirketin muvazaalı ve hissedarlarıdan gizlenerek ve aleyhlerine işlemler ile şirket mal varlığının muvazaalı bir şekilde satılması ve şirketin zarara uğratılarak ve çalışmaz hale getirilip ve müvekkillerinin şirketten almaları gereken kar paylarının alamamaları ve şirket işlerinin yasada gösterilen amir hükümlere aykırı bir yönetim biçimi ile yürütülmesi nedeniyle müvekkilleri tarafından öncelikle şirket yetkilisine, yönetim kurulu üyelerine ve şirket denetçisine ihtarname gönderdiklerini, müvekkillerinden … nun şirketin %25 hissesinin sahibi olduğunu diğer müvekkili … nun da büyükbabasının vefatından intikal eden %7,5 hisse sahibi olduğunu, müvekkili …’nun dedesinin vefatı günlerinde 9 yaşında olması ve toplantılara çağrılmaması ve yaş küçüklüğü nedeni ile Sulh Huk Mahkemesi tarafından şirkette bulunan hissesinin mutlak bir kayyım tarafından temsili ve güvence altına alınması gerekirken 2004-2005-2006-2007 yılları genel kurullarının 2008 yılında yapıldığı Genel Kurullarda hissedar … nun çağrılmadığı bu nedenle 2008 yılında yapılan Genel Kurul toplantısında yapılan ana sözleşme değişikliklerinin yasaya aykırı olduğunu, müvekkillerinin öğrendiklerine göre şirketin tek malvarlığı olan … de bulunan gayrimenkul davalı şirket tek yetkilisi … nun yine kendisinin tek yetkili olduğu … AŞ isimli şirkete her iki şirket adına verdiği vekaletnameler ile satışının yapıldığını, bu satış işlemi her iki taraf alcı ve satıcının aynı yetkili kişi olması nedeniyle batıl bir işlem olduğunu beyan ederek müvekkillerinin hissedar oldukları … Dış Ticaret ve Pazarlama A.Ş nin tek malvarlığı olan .. ili … İlçesi … Mah, … Bölgesinde … ada … parseldeki …./… hisseli gayrimenkulun TTK. 223 mad ve diğer ilgili yasalara ve yerleşik içtihatları gere genel kurul kararı olmaksızın sadece yasaya aykırı olarak alınan yönetim kurulu kararı ile belediyece asgari beyan değiri dahi 236.000 YTL olmasına karşın 106.000 YTL ile 01/07/2005 tarihinde … Orjinal Saç Parça San ve Tic AŞ ye satılması ile müvekkillerinin hissedar oldukları şirketten bekledikleri menfaatlerinin yok edilmesi sonucu doğurduğunu, yasaya aykırı olarak yapılan bi işlem hem satış yapın şirket hemde alış yapın şirket de … nun yetkili olması müvekkillerinin şirketin zararına alıcı şirketin yetkilisinin de … olması nedeni ile BK.28. Ya göre aşırı yararlanma ve bu işleri … tarafından BK 36. Göre müvekkillerini aldatma ve bu aldatmayı ve durumu bilerek yapılması, temsil yetkisinin hükümlerine aykırı davranma ve MK. 2. Maddesi hükmüne göre dürüstlük kuralına da aykırı olarak kullanılması hükümleri ile TK 223. Maddesinde gösterilen şirket gayrimenkulünün yok edilmesine genel kurulun oy birliği şartına uyulmaması , yine tapudaki değerlere bakıldığında da muvazaalı bir işlemin açıkça yapılmasının sabit olduğunu, müvekkillerinin hissedar olduğu şirketteki menfaatlerini ve gelirlerini bu şekilde yok eden davalıların şahsi sorumlulukları için yasal talep hakları ile cezai sorumluluklarına ilişkin müracaat haklarını saklı tutarak ancak bu gayrimenkulün alım yapan şirketten satış yapılan davalı şirkette geri alınabilmesi için her iki şirketinde yetkilisinin … olması ve bu kişinin aşırı yararlanma ve aldatmalı işlemler yaptığından bu işlemi yapmasına yasal olanak bulunmadığından … Dış Tic ve Pazarlama AŞ adına yetkili …’nun ve diğer davalılar … ve denetçi …’ın şirket adına işlem yapmalarının kısıtlanması için tedbir kararı verilmesini … Dış Ticaret ve Pazarlama AŞ adına gayrimenkul ün … Orijinal Saç Parça Sanayi ve Ticaret AŞ den geri alınması için müvekkillerinin her türlü yasal işlemi yapmaları için yetki verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalılar vekili tarafından mahkememize hitaben verilen cevap dilekçesinde özetle: davacıların dava açama haklarının bulunmadığı dikkate alınarak haksız ve kötü niyetle açılan davanın esasına daha girilmeksizin usulden reddi gerektiğini, davacıların ihtiyati tedbir taleplerinin mahkemenizce reddine ilişkin verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğunu, davaya konu olayda ihtiyati tedbir talep şartları bulunmadığı gibi TTK’da şirket ortaklarının şirket yöneticilerinin yetkilerinin sınırlandırılması talebiyle dava açabileceklerine ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmadığını, ayrıca yetki itirazında bulunarak davalı şirketin merkezinin … Cad, … Sk, No:.. …, …/… adrasinde bulunduğundan söz konusu adrese Bakırköy Adliyesi Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetki çerçevesinde kaldığından bu kapsamda yapılacak değerlendirmede huzurdaki davada Bakırköy Adliyesi Asliye Ticaret Mahkemeleri yetkili olduğundan kesin yetki itirazlarının kabulü ile yetkisiz mahkemede açılan davanın usulden reddi gerektiğini, ayrıca hissedarların dava açma ehliyeti olmadığından TTK’nun 364/1 ve 408/2-b maddesine aykırı açılan davanın usulden reddi gerektiğini, davacıların murisin vefat tarihi itibarıyla murise ait hisselerin MK hükümleri gereğince …’ya intikal ettiğine yönelik beyanlarının eksik ve hukuki yanılgı yaratmaya yönelik beyanlar olduğunu, intikal edecek hisse anonim şirket hissesi olup murisin vefatı ile mirasçıyı kendiliğinden şirket hissedarı yapmadığı gibi yine mirasçıların resen pay defterine kaydedilmeleri ve şirket hissedarı yapmadığı gibi yine mirasçıların resen pay defterine kaydedilmeleri ve şirketin ortağı olmaları gibi bir durum da yaratmadığını, miras yoluyla anonim şirkette pay sahibi olmaya hak kazanan kişinin anonim şirkette pay sahibi olabilmesi için mirasçı olduğunu gösteren belgelerle bu durumu şirkete bildirmesi gerektiğini, davacılardan … nun şu ana kadar miras yoluyla hissedar olduğuna ev hissedar olarak pay defterine kaydedilmek istediğine dair şirkette veya yönetim kuruluna herhangi bir bildirimde ve talepte bulunmadığını, halihazırda şirkette hissedar olmayan … nun hiçbir şekilde dava açma hakkının bulunmadığını, davalılardan … ve … aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddi gerektiğini, dava dilekçesinde bahsi geçen olağan genel kurul toplantısına davacı … nun iştirak ettiğini, ve toplantıda yönetim kurulu üyelerini ve şirket denetçisinin ibrasına ilişkin olumlu oy kullandığını, ve ibraya ilişkin kararın oybirliği ile alındığını, davalı şirketin sahibi olduğu dava konusu hisseli taşınmazın belediye rayiç değerinin neredeyse iki katına satıldığını, beyan ederek ihtiyati tedbir talebinin reddine, kesin yetki itirazlarının kabulü ile yetkisiz yer mahkemesinde açılan davanın usulden reddine, davacıların dava açma hakları olmadığından aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, hissedar olmayan … yönünden aktif husumet yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine, davalılardan … ve … yönünden pasif husumet yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine, hak düşürücü süre zaman aşımı itirazları nedeniyle davanın usulden reddine, davacıların haksız ve kötü niyetle açtığı davanın reddine karar verilerek yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılar üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliğine göre HMK’nun 14/2 maddesi gereğince işbu davaya bakmaya mahkememiz kesin yetkili olup, dava 6100 sayılı HMK’nun 316. maddesi uyarınca basit yargılama usulünce incelenip sonuçlandırılmıştır.
Toplanan ve sunulan deliller, yapılan tespitler, sicil kaydı, uyuşmazlık konusu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Öncelikle mahkememizce dava şartları açısından dosyanın incelenmesi gerekmiştir.
Davacının dava hakkına sahip olması, dava açabilmesi için yeterli değildir. Bundan başka, davacının dava açmakta hukuki bir yararının bulunması gerekir; yani dava hakkı, hukuki yarar ile sınırlıdır. Dava açmakta hukuki yararı olmayan kişi Devletin mahkemelerini gereksiz yere uğraştıramaz. Bu, hukuki korunma (himaye) ihtiyacı olarak da adlandırılmaktadır. Yani, davacının mahkemeden hukuki korunma istemesinde, korunmaya değer bir yararı olmalıdır.
Dava şartları, medeni usul hukukuna ait bir kurum olup, amacı bir davanın esası hakkında incelemeye geçilebilmesi için gerekli bütün şartları ve bunların incelenmesi usulünü tespit etmek, böylece davaların daha çabuk, basit ve ekonomik bir şekilde sonuçlanmasına yardımcı olmaktır.
Mahkemenin davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi (davayı esastan inceleyebilmesi) için varlığı veya yokluğu gerekli olan haller, dava (yargılama) şartlarıdır. Davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi için varlığı gerekli hallere, olumlu dava şartları (görev, hukuki yarar gibi); yokluğu gerekli hallere ise olumsuz dava şartları denilmektedir (kesin hüküm gibi).
Dava şartları, dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esası hakkında inceleme yapabilmesi (davanın esasına girebilmesi) için gerekli olan şartlardır. Buna davanın dinlenebilmesi şartları da denir.
Dava şartlarından biri olmadan açılan dava da açılmış (var) sayılır, yani derdesttir. Ancak mahkeme, dava şartlarından birinin bulunmadığını tespit edince, davanın esası hakkında inceleme yapamaz; davayı dava şartı yokluğundan (usulden) reddetmekle yükümlüdür.
Dava şartlarının bulunup bulunmadığı davada hakim tarafından kendiliğinden (re’sen) gözetilir; taraflar bir dava şartının noksan olduğu davanın görülmesine (esastan karara bağlanmasına) muvafakat etseler bile, hakim davayı usulden reddetmekle yükümlüdür.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 114/h maddesinde, hukuki yarar açıkça dava şartları içerisinde sayılmıştır.
Yapılan bu açıklama çerçevesinde somut olaya gelince; Davacı, davalı … Dış Tic ve Pazarlama AŞ adına yetkili …’nun ve diğer davalılar … ve denetçi …’ın şirket adına işlem yapmalarının kısıtlanması, … Dış Ticaret ve Pazarlama AŞ adına gayrimenkul ün … Orijinal Saç Parça Sanayi ve Ticaret AŞ’ den geri alınması için her türlü yasal işlemi yapmak üzere kendisine yetki verilmesini talep ettiği dikkate alındığında davacıların bunu ortak ya da alacaklı sıfatıyla şirket ortaklarına veya ilgili kayıt maliklerine karşı açabileceği tapu iptali ya da sorumluluk davası ile gündeme getirebileceğinden bu hususta mahkememizde ayrıca izin veya yetki verilecek bir konu olmadığı gibi mahkememiz onay ya da denetim makamı olmadığından davcılar mirasçı sıfatıyla taleplerini şirkete yöneltebileceklerinden dava açmak için mahkememizden yetki ya da izin talep etmeleri gerekmediği gibi 6102 sayılı TTK’da da bu hususta bir düzenleme bulunmadığından davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 6100 sayılı HMK’da hukuki yarar dava şartı olarak kabul edilmiş olup, hukuk düzenince kabul edilmiş meşru bir yarar, gerek dava açıldığı sırada ve gerekse de yargılama süresince mevcut olmalıdır düzenlemesi dikkate alınarak 6100 sayılı HMK.nun 114/h maddesinde hukuki yarar dava şartları içerisinde gösterilmiş olup aynı yasanın 115.maddesinde mahkemenin açılan davada hukuki yararın bulunup bulunmadığını davanın her aşamasında re’sen gözeteceği belirtilmiştir. Davanın hukuki yarara ilişkin davanın şartları oluşmaması nedeniyle reddine, HMK.nun 320/1.maddesindeki düzenleme de dikkate alınarak dosya üzerinde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın şartları oluşmaması nedeniyle REDDİNE,
2-Harç peşin alınmış olduğundan ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
5-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere tarafların yokluğunda dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle karar verildi. 18/12/2020

Başkan …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Katip …
¸e-imza