Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/880 E. 2021/1041 K. 02.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/880 Esas
KARAR NO : 2021/1041

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 06/01/2020
KARAR TARİHİ : 02/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkil ile davalı arasında … numaralı Kredili Mevduat Hesabı ve …. no’lu krediye konu teminat mektubuna ilişkin sözleşmeler imzalandığını, üvekkil banka tarafından davalı kart hamiline …. numaralı Kredili Mevduat Hesabının ödenmemesi üzerine 24/10/2018 tarihli temerrüt ve muacceliyet ihbarı keşide edildiğini, borcun 7 gün içinde işlemiş temerrüt faizi ve ihtarname masrafı ile birlikte ödenmesi gerektiğini, aksi halde 24/10/2018 ihtar tarihi itibariyle fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla, belirtilen alacağın kendisine yansıtılarak hakkında yasal takip işlemlerine başlanacağı ihtar edildiğini, borcun ödenmemesi üzerine …. numaralı Kredili Mevduat Hesabının ve …. no’lu krediye ilişkin teminat mektubundan kaynaklı borcun 7 gün içinde işlemiş temerrüt faizi ve ihtarname masrafı ile birlikte ödenmesi gerektiğini, müvekkil banka tarafından keşide edilen ihtarnameye rağmen muaccel olan kredi taksitlerinin ve teminat mektubunun ihtarnamede kendisine tanınan süre içinde ödenmediğini, kendisine tebliğ edilen ihtarname ile temerrüde düştüğü açık olduğunu, müvekkil tarafından yapılan keşide edilen ihtarnameye rağmen davalı tarafın ihtarnameyi dikkate almayarak ifada bulunmaması üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosya ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, başlatılan icra takibine 21.12.2018 tarihinde davalı tarafça yapılan haksız itiraz neticesinde takip durduğunu, müvekkil banka taksitlerden birinin veya birkaçının ödenmemesi halinde kalan borcun tümünün ifasını talep etme hakkını saklı tuttuğunu, müvekkilin bütün edimlerini ifa ettiğini, davalı taraf ile müvekkil arasında karşılıklı ve birbirlerine uygun irade beyanları ile Kredi Sözleşmeleri imzalandığını, davalı kart hamili tarafından hiçbir ödeme yapılmayarak borcun tamamını muaccel hale geldiğini, kredi ve kredili mevduat hesabını kat’ına ilişkin düzenleme yapıldığını, müvekkil banka, taksitlerden birinin veya birkaçının ödenmemesi halinde kalan borcun tümünün ifasını talep etme hakkını saklı tuttuğunu, davalının 17.496,99 TL (Vekalet ücreti, faiz ve masraflar hariç olmak üzere) borçtan ve anaparaya işleyecek faizden sorumlu olduğunu, davanın kabulünü, itirazın iptali ile takibin devamını, % 20 den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı asil cevap dilekçesinde; Davacı taraf 11.10.2019 tarihli dava dilekçesi ile …. numaralı Kredili Mevduat Hesabı ve … no’lu krediye konu teminat mektubuna ilişkin sözleşmelerin imzalandığını, kredili mevduat hesabının ödenmemesi üzerine İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, itiraz üzerine takibin durduğunu, davacı tarafın borç tutarı olan 17.496 TL’nin, %20 icra inkar tazminatı ile beraber ödenmesini talep ettiğini, bahse konu borç nedeniyle ihtarname gönderildikten ancak henüz icra takibi başlatılmadan önce davacı bankaya 12.200 TL ödeme yapıldığını, geri kalan kısım ise alacağın icra takibine konu olması nedeniyle henüz ödenmediğini, bahse konu ödemleri yaptığı banka dekont ve hesap hareketleri ile sabit olup davacı bankadan bu ödemelere ilişkin belgelerin teminini talep ettiğini, davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve beyan etmiştir.
Bakırköy … Tüketici Mahkemesinin 06.10.2020 Tarih ve … E. – …. K. Sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verilerek, dosya mahkememize gönderilmiştir.
Mahkememizin 23/03/2021 tarihli duruşmasının 2 no.lu ara kararı uyarınca, Tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, dosya kapsamı belgeler incelenmek sureti ile davacının icra takibi tarihi itibariyle asıl alacak ve faiz alacağı yönünden alacaklı olup olmadığı, alacağının varlığı konusunda bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
Banka sektöründe uzman bilirkişi … tarafından düzenlenen 20/05/2021 tarihli raporda; davacı bankanın takip tarihi itibariyle teminat mektubu taz.bed.kredisi yönünden 14.250,00TL’si asıl alacak tutarı tamamen ödeninceye kadar tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla yıllık %33 oranında temerrüt faizi ve bunun %5 gider vergisi ile birlikte alacağın istenebileceği, kredili mevduat hesabı yönünden 2.261,53 TL’si asıl alacak tutarı tamamen ödeninceye kadar tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla yıllık %33 oranında temerrüt faizi ve bunun %5 gider vergisi ile birlikte alacağın istenebileceği, davacı bankanın dava tarihi itibariyle teminat mektubu taz. bed. kredisi yönünden 6.657,19 TL alacağının olduğu, kredili mevduat hesabı yönünden 2.822,41 TL alacağının olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasında bankacılık sözleşmesi kapsamında sözleşmesel bir ilişki vardır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur. (Yargıtay 3. H.D.sinin 04.12.2017 gün ve 2016/9128 E- 2017/17010 K. sayılı kararı)
Mahkememizce yapılan araştırma sonucunda; davalının gerçek kişi ticari işletme kaydının ve tacir kaydının bulunmadığı ve yine bilanço usulüne göre defter tutmadığı için de kendisini doğrudan tacir kabul etmek mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu nedenle ticari ilişkinin karşı tarafı olan gerçek kişi davalının tacir sayılmasının mümkün olmadığı, taraflar arasındaki kredinin (Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesi) ticari nitelikte olmadığı, uyuşmazlığın TTK da düzenlenen bir konudan kaynaklanmadığı gibi özel bir düzenleme ile uyuşmazlığın ticaret mahkemelerinin görev alanında bulunduğu belirtilmediği için davanın görevli mahkemede görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
Tüm dosya kapsamından; somut uyuşmazlık 6502 sayılı Kanunun 3.maddesine göre sözleşme kapsamında tüketici işlemine dayalı veya tüketiciye yönelik uygulamalardan doğmuş olup, aynı kanunun 73.maddesi gereği davaya bakmak görevi tüketici mahkemesine aittir.
HMK’ nın 114/1-c maddesi uyarınca görev dava şartıdır ve aynı kanunun 115.maddesine göre mahkemeler dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Bu durumda davaya bakmaya Tüketici Mahkemesinin görevli olması nedeniyle mahkememizin görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davanın, dava şartı olan 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-c maddesinde düzenlenen görev yönünden reddi ile MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2- 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde, dosyanın ve eklerinin yetkili ve görevli mahkeme olan BAKIRKÖY …. TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3- Mahkememizin iş bu kararının karşı görevsizlik olması sebebiyle dosyanın kesinleştiğinde karar verilmek üzere İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/11/2021

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza