Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/876 E. 2021/616 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/876 Esas
KARAR NO : 2021/616

DAVA : Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
DAVA TARİHİ : 11/12/2020
KARAR TARİHİ : 10/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :30/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 300.000,00 TL para vererek davalıya ….Turizm Limited Şirketi’ni 2018 yılında kurdurttuğunu, müvekkilinin sürekli yurt dışında olduğundan tüm sermayeyi verdiğini ve şirketi kurdurduğunu, davalı müdür ve eşinin yabancı olduklarından ülkemizde oturma izni ve çalışma izni almalarını kolaylaştırmak için fiilen herhangi bir sermaye koymamalarına rağmen müvekkili davacıdan kendilerine bir miktar hisse verilmesini talep ettiklerini, müvekkilinin davalı müdür ve eşine küçük miktarlarda pay vererek oturma izni ve çalışma iznini rahatlıkla alabilmelerinin önünü açtığını, davalının işbu şirkette müdür olarak bugüne kadar sürekli olarak müvekkilini oyaladığını, işlerin iyi gittiğini söylemine rağmen daha sonra müvekkil şirkete ait …ta bulunan işletmenin ruhsatının 2 yıl geçmesine rağmen dahi alınmadığını, bu nedenle işletmenin … Belediyesi tarafından mühürlendiğini, müvekkilinin şirketin finansal durumuna ilişkin bilgi ve belgeleri talep etmesine rağmen ilgili şirket müdürünün bugüne kadar herhangi bir cevap vermediğini, müvekkilinin yaptığı araştırmalar sonucunda işletmenin sürekli kapalı olduğunu çalışmadığını, davalının şirketin içini boşalttığını, şirketle hiç ilgilenmediğini, şirketin mal varlığının sürekli olarak tükettiğini öğrendiğini, Ticaret Sicil Müdürlüğü nezdinde yaptığı araştırmada kuruluş sonrası her yıl yapılması gereken genel kurulların ve alınması gereken yönetim kurulu kararlarının alınmadığını, şirket defterlerinin layıkı ile tutulmadığını öğrendiğini belirterek öncelikle şirketin içinin daha fazla boşalmasına müsaade edilmemesi için TTK 235/1 uyarınca davalının müdürlük yetkilerinin kaldırılmasına, şirkete ait taşınmaz ve menkullerin üçüncü kişilere devrinin tedbiren önlenmesine ve görevin bir kayyıma tevdi edilmesine, davanın kabulüne karar verilerek davalı müdürün azline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ:
Dava; TTK 630.madde ve devamı uyarınca limited şirket müdürü davalının şirket müdürlüğünden azli ile yerine kayyım atanması istemine ilişkindir.
Davalı şirket merkezinin mahkememiz yetki sınırlarında (…) olması nedeniyle taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliğine göre HMK’nun 14/2 maddesi gereğince işbu davaya bakmaya mahkememiz kesin yetkili olup, dava 6102 sayılı TTK’nun 1521.maddesi gereğince basit yargılama usulünce incelenip sonuçlandırılmıştır.
TTK’nun 1521.maddesi gereğince basit yargılama usulünce incelenip sonuçlandırılmıştır.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden sicil kayıtlarının celp edildiği, incelenmesinde; … sicil nolu …. Turizm Limited Şirketi’nin … Mahallesi … Sokak … Sitesi … Blok Apt. No:…. …./…. adresinde sicilde kain olduğu, 18/10/2018 tarihinde kurulduğu, şirket yetkilisinin … olduğu anlaşılmıştır.
Esenyurt Belediye Başkanlığına yazılan müzekkereye cevap verildiği anlaşılmıştır.
Dava dilekçesi ekinde, şirketler ile ilgili ticaret sicil gazetesi ilanları, davalıya 14.10.2020 tarihinde Beyoğlu … Noterliğince gönderilen ihtarname sunulmuştur.
Tensip zaptının 11.maddesi ile, tazminat talebi bakımından talebin bu dosyadan tefrikine, dava şartlarının yeni esas numarasında değerlendirilmesine, mahkememizin ayrı bir esas numarasına kaydının yapılmasına karar verildiği, tefrik sonucu mahkememizin … Esas sayılı dosyada 17/12/2020 tarihli … Karar sayılı karar ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesinin 1.fıkrası gereğince dava şartı yokluğundan HMK 115.madde uyarınca usulden reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davalının haklı sebeple yöneticilikten azli koşullarının oluşup oluşmadığı, şirketi ve diğer ortak olan davacıyı zarara uğratıp uğratmadığından kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Dava dışı şirketin ticari defter ve kayıtları ile dosya kapsamı üzerinde şirketler konusunda uzman, icra uzmanı ve mali müşavir bilirkişilerden oluşturulacak kurula inceleme yaptırılarak Dava dışı …. TURİZM LİMİTED ŞİRKETİ müdürünün azli koşullarının bulunup bulunmadığı, müdürün şirketi zarara uğratıp uğratmadığı, davacının yönetici sorumluluğuna dayalı tazminat talebinin yerinde olup olmadığı, yerinde ise zarar miktarının ne kadar olduğu hususlarında rapor alınmasına karar verilmiş, her ne kadar mahkememizin 11/02/2021 tarihli celsesinin 2 nolu ara kararı gereğince tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş ise de, bilirkişi ücretinin yatırılmadığı, taraflara ihtarlı tebligata rağmen tarafların hazır olmadığı, mazerette bildirmedikleri anlaşılmakla bilirkişi incelemesi yapılamadığına dair 25/02/2021 tarihli tutanak tanzim edildiği görülmüştür.
Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebi değerlendirilerek; davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile; HMK 389.vd maddeleri uyarınca, ihtiyati tedbir yoluyla davalı şirket müdürünün yetkilerinin kısıtlanmasına ilişkin ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile tarafların ortağı olduğu, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı “… Mah. … Sok … Sit … Blok Apt No … … …/… adresinde faaliyet gösteren … Turizm Limited Şirketi ‘ne denetim ve onay kayyımı olarak bilirkişi listesinden kayyım olarak mali müşavir …’nın re’sen tayinine, … Turizm Limited Şirketi ‘nin müdürünün şirketle ilgili her türlü karar ve tasarruf işlemlerinin (şirket malvarlığı üzerinde tasarruf etme, şirkete ait banka hesaplarından para çekme, kambiyo evrakı düzenleme ve şirket adına harcama yapma dahil her türlü işleminin) geçerliliğinin mahkememizce atanan kayyımın onayına bağlanmasına karar verildiği, kayyım atanması ara kararının ilanlarının yapıldığına ilişkin gazete nüshalarının dosyaya gönderildiği anlaşılmıştır.
Kayyım … tarafından tanzim edilen 08/02/2021 tarihli raporda; 2018 yılında kurulan ve ana faaliyet konusu araç kiralama olan …’nin aktifine kayıtlı 4 adet aracının 2019 yılında devredilerek satışının gerçekleştiği tespit edildiği, bilanço kayıtlarında halen görülmekte olan taşıtlar hesabındaki bakiyenin araç satış sözleşmelerinin muhasebe ofisine verilmemesi kaynaklı olduğu, mali verilerin oldukça sağlıksız olduğu, 2019 ve 2020 bilançolarında Kaydi olarak özkaynakları pozitif olan, borca batık olmayan firmanın rayiç bilançoları sonrası kaynaklarının reel durumu ortaya koyulabileceği, güncel banka hesap hareketleri incelendiğinde bankalarda çok düşük bakiye bulunan şirkette satılan araçların satış bedellerinin nereye aktarıldığı, ayrıca satışların gerçek veya fiktif bir satış olup olmadığının tespiti akabinde bir sonraki raporda değerlendirilebileceği, 21.01.2021 tarihinde davacı ve davacı vekili ve şirket yakınları ile davacı vekilinin ofisinde toplantı yapıldığı, toplantıya davalı da davet edilmiş olup davalıya ulaşılamadığı, kendisinin uzun süredir yurtdışında olduğu bilgisi şifai olarak öğrenildiği, yapılan toplantıda öncelikle şirketin faaliyeti, hangi amaçla kurulduğu, yönetim yapısı, ortaklar arasındaki bağ, ve bu bağın kopması ve karşılıklı güvenin sarsılmasına yol açan sebepler hakkında bilgiler alındığı, kayyımın denetim ve Onay Kayyımı olarak yetki, görev ve sorumlukları ve sürecin işleyişi hakkında bilgilendirmede bulunulduğu, toplantıda konuşulan hususlar tutanak haline getirilerek şirket yetkililerinden imzalar alındığı, şirketin faal olup olmadığı ile ilgili Esenyurt Belediyesi ve akabinde Esenyurt Belediyesi Zabıta Müdürlüğüne gidildiği, Esenyurt Belediyesi’nce şirket adına alınması gereken işletme ruhsatı için bugüne kadar hiç başvuru ve talepte bulunulmadığı şifai olarak öğrenildiği, bunun üzerine Esenyurt Belediyesi Zabıta müdürlüğüne gidilerek şirketin kuruluş adresindeki iş yerinin işletme ruhsatı bulunmaması nedeniyle mühürlendiği ve 22.01.2021 tarihinde Zabıta Memurluğunca ilgili adreste yapılan kontrollerde de iş yeri kepenklerinin sürekli kapalı ve işletmenin faaliyette olmadığının tespit edildiği, işletme sahibinin yaklaşık 2 ay önce yurtdışına çıkış yaptığı ve tekrar dönüş sağlamadığı bilgilerinin yan komşularının beyanlarından anlaşıldığı, bu haliyle şirketin gayrifaal olduğu ve çalışma kabiliyetini kaybettiği, Muhtasar beyannameleri incelendiğinde faaliyet süresi boyunca hiç personel çalıştırılmadığı, 2019 yılında şirket aktifine kayıtlı tüm araçların devredilerek satıldığı, araç satış sözleşmelerinin muhasebe bürosuna verilmemesi nedeniyle bilanço kayıtlarında taşıtlar hesabında halen bakiyeler göründüğü, bu haliyle mali verilerin oldukça sağlıksız olduğu, 5- şirketin ödenmiş sermayesinin Albarakatürk ve Kuveyttürk hesaplarına yattığı, güncel hesap ekstreleri incelendiğinde ise sermaye tutarı kadar bakiyenin olmadığı, ayrıca şirket adına kayıtlı araç bulunmadığı da dikkate alınırsa öz sermayesinin daha da düşük olduğu; kaydi değerlere özkaynaklar pozitif görünse de rayiç bilanço sonrası öz kaynakların durumunun tespit edilebileceği hususları bildirilmiştir.
Kayyım … tarafından tanzim edilen 26/04/2021 tarihli raporda; 2018 yılında kurulan ve ana faaliyet konusu araç kiralama olan …’nin aktifine kayıtlı 4 adet aracının 2019 yılında devredilerek satışının gerçekleştiği, bilanço kayıtlarında halen görülmekte olan taşıtlar hesabındaki bakiyenin araç satış sözleşmelerinin muhasebe ofisine verilmemesi kaynaklı olduğu, mali verilerin oldukça sağlıksız olduğu, 2019 ve 2020 bilançolarında Kaydi olarak özkaynakları pozitif olan, borca batık olmayan firmanın sermayenin bulunduğu hesap ekstreleri incelendiğinde reelde sermayesinin tükendiği görüldüğü, banka hesap hareketleri incelendiğinde bankalarda çok düşük bakiye bulunan şirkette satılan araçların satış bedelleri 3.şahıslara aktarılmış olup bu doğrultuda davalının iyi niyetli olmadığı, basiretli bir tüccar olarak davranmadığı değerlendirildiği, nitekim davalının uzun süredir yurtdışında olduğu, kendisine ulaşılamadığı öğrenildiği, davacı vekili ile yapılan görüşmede hem davalının hem de davacının uzun süredir yurtdışında olduğu bilgisine ulaşıldığı, davacı vekilinin aynı zamanda müvekkiline de ulaşamadığı bilgisi şifai olarak belirtildiği, yine şirket mali müşaviri ile yapılan görüşmede davalı aynı zamanda şirket müdürü olarak görülen ….in yurtdışında olduğu, iletişim araçları ile kendisine hiçbir türlü ulaşılamadığı şifai olarak söylendiği, mahkemece 11.02.2021 celse tarihli kararda dosyaya bilirkişi atanmış olup bilirkişi ücretlerinin yatırılmadığı, bununla beraber Kayyım ücretleri de ödenmediği, Şirket merkez adresine gidilmiş olup herhangi bir ticari faaliyet görülmediği gibi şirket tabelası vergi levhası da görülmediği, bir önceki raporda detaylı belirtildiği üzere şirketin kuruluşundan bu yana işletme ruhsatının bulunmadığı, 18.10.2018 kuruluş tarihli şirketin ödenmiş sermayesinin … ve …. hesaplarına yattığı, hesap ekstreleri incelendiğinde şirket sermayesi ile faaliyet konusu (araç kiralama) gereği taşıtlar alındığı, taşıtların tamamının ise 2019 yılında 3.şahıslara satıldığı ve sermayenin tamamen tükendiği, davalının uzun süredir yurtdışında olması da dikkate alındığında kötü niyetli olduğu ve basiretli bir tüccar gibi davranmadığı değerlendirildiği, banka hesap hareketlerinin de genel anlamda donuk olduğu tespit edildiği, şirketin kamuya gecikme cezaları ile beraber toplam 19.523,71 TL borcu olduğu tespit edilmiş olup kamuya olan yükümlülüklerini de yerine getiremediği, hem davalının hem de davacının uzun süredir yurtdışında olması ve tekrar dönüş sağlamadığı bilgileriyle beraber şirket aktifine kayıtlı tüm araçların satılması ve reelde araç olmaması ve muhtasar beyannamelerden anlaşılacağı üzere çalışan personeli bulunmaması ve yukarıda belirtilen diğer hususlarda dikkate alındığında bu haliyle şirketin gayrifaal olduğu ve çalışma kabiliyetini tamamen kaybettiği değerlendirildiği hususları bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; uyuşmazlığa uygulanması gereken TTK’nun 630.maddesi; “Genel kurul, müdürü veya müdürleri görevden alabilir, yönetim hakkını ve temsil yetkisini sınırlayabilir. Her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir. Yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunur. Görevden alınan yöneticinin tazminat hakları saklıdır.” hükmünü içermektedir. Şirket müdürünün azli davalarında husumetin azli istenen müdüre yöneltilmesi gerekli ve yeterli olup, ayrıca limited şirketin dava edilmesi zorunlu değildir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/12601 E., 2018/4153 K., 30-05-2018 T. ) Ayrıca, pay sahibi davacının önce genel kurula başvurup genel kuruldan karar alındıktan sonra dava yoluyla mahkemeden talepte bulunmasına da gerek olmayıp, ilgili yargıtay kararlarında da açıkça zikredildiği üzere ortakların müdürün azli için doğrudan dava açmasında da bir sakınca bulunmamaktadır. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/5809 E., 2018/67 K., 08-01-2018 T.)
Şirket müdürünün yetkilerinin geri alınması ve sınırlandırılmasında; genel kurulun birçok kez kanuna aykırı şekilde toplantıya çağrılması, azlık hakları ile bireysel hakların devamlı ihlali, özellikle bilgi alma ve inceleme haklarının engellenmesi, şirketin sürekli zarar etmesi, dağıtılan kar payının sürekli azalması, ortaklar arasındaki şiddetli geçimsizlik, şirketin devamlı olarak kar getirmemesi, şirketin amacının gerçekleşmesinde ekonomik ve hukuki imkansızlık, kanun esas sözleşme ve genel kurul kararlarının yerine getirilmemesi veya sürekli şeklinde ihlali, uzun yıllar ciddi bir faaliyetin olmaması gibi hususlar sayılmıştır. TTK’nun 614.maddesi; “Her ortak, müdürlerden, şirketin bütün işleri ve hesapları hakkında bilgi vermelerini isteyebilir ve belirli konularda inceleme yapabilir.” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, TTK’nun 630.maddesi gereğince davalı şirket müdürünün yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılması için haklı nedenlerin bulunup bulunmadığının kanıt yükümlülüğü, iddiayı ileri süren davacı ortaklara aittir. Haklı sebeplerin neler olabileceği TTK’nın 630/3’ncü maddesinde örnekseme yoluyla sayılmıştır. Buna göre,yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlâl etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunur.Davacılar davalının özen yükümlülüğünün yanı sıra rekabet yasağını ihlâl etmiş olmasını haklı sebep olarak ileri sürmektedirler.6102 sayılı TTK’nın 626’ncı maddesinde,özen ve bağlılık yükümlülüğü rekabet yasağı ile birlikte aynı başlık altında düzenlenmiştir.Özen yükümlülüğü ve şirketin menfaatlerinin gözetimi şirket ortağı olsun olmasın bütün yöneticileri kapsayacak biçimde düzenlenmiştir.Madde incelendiğinde “özen yükümlülüğü” ile “şirket menfaatinin gözetilmesi” kavramlarının birbirinden ayrıldığı görülmektedir.Özen yükümlülüğü ile kastedilen,müdürlerin iş ve işlemlerde göstermeleri gereken dikkat, ciddiyet ve bilimselliktir. TTK’nın 626’ncı maddesinin gerekçesinde bu durum “bir karar alınmadan önce pazar araştırması finansal durum değerlendirmesi, borçlara ve etiğe uygunluk incelemesi yapılması bilimselliğin ve modern yönetim ilkelerinin gereği olup,bu inceleme, araştırma ve değerlendirmeler özen kavramının tanımına dâhildir” şeklinde ifade edilmiştir.İşin gerektirdiği özen görevi yerine getirebilmek için yetkin olma,ilgili bilgileri değerlendirebilme, uygulamayı ve gelişmeleri izleyebilme ve denetleyebilmek için gereken yetenek ve öğrenime sahip olmayı gerektirir.Müdür görevine getirilen bir kimseden aynı nitelik ve büyüklükteki bir şirketin yöneticisi gibi davranması,önüne gelen bilgileri değerlendirebilecek,uygulayabilecek, sektördeki gelişmeleri takip edebilecek, şirketi kontrolü altında tutabilecek, onu yönetebilecek yetenek ve eğitime sahip olması beklenecektir.Gerekli dikkat ve özenin gösterilip gösterilmediği,her olayın kendi bünyesinde incelenmeli ve ölçü olarak, normal tedbirli bir insandan,o olayda ve koşullarda beklenen davranış dikkate alınmalıdır. Uyuşmazlığın niteliği itibari ile çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden davalının yönetim hakkının ve temsil yetkisinin kaldırılması veya sınırlandırılması koşullarının bulunup bulunmadığı, kayyım atanma koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda bilirkişi kurul raporu alınmasına karar verilmiş, alınan bilirkişi kurulu raporunda şirketin hesaplarının tutulmasında eksiklikler olduğu, şirketin 2019 yılı itibariyle ortaklara borçlu olduğu, şirket ortaklarından gönderilen paraların ….. tarafından çekildiği ancak şirket lehine herhangi bir gelir tahakkuk ettrilmediği, şirketin 2018 ve 2019 yıllarında ciddi mali zarar ettiği ve borca batık durumda olduğu anlaşılmıştır. Dinlenen tanık beyanlarının da görgüye dayanmadığı, bilirkişi raporu ile yapılan tespitleri değiştirecek ve uyuşmazlığın çözümüne katkı sağlayacak nitelikte bir delil teşkil etmeyecekleri değerlendirilmiştir. Alınan bilirkişi kurulu raporu gerekçeli, denetlenebilir, dosya içeriğine uygun ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden, mahkememizce de benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır. Bu değerlendirmeler çerçevesinde, şirket menfaatinin gözetilmesi,müdürlük görevinin yerine getirilmesinde doğal bir gereklilik olduğu, yukarıdaki tespitlerden davalının müdürü olduğu şirketin menfaatlerini gözetmediği, ticari şirketlerin kuruluş amacının kar elde etmek ve dağıtmak olduğu da göz önüne alındığında, davacının ihlalleri nedeniyle sürekli zarar eden bir şirketin amacının da imkansız hale geldiği, bu nedenle davalının şirket müdürlüğünden azil şartlarının oluştuğu kanaatine varılmıştır. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, alınan ve benimsenen bilirkişi kurulu raporu, getirtilip-sunulan belgeler ve toplanıp değerlendirilen tüm delillere göre; tarafların ortağı oldukları ve davalının münferit yetkili şirket müdürü olduğu; davacı şirketin zarar ettiği; dolayısı ile TTK nın 630. maddesinde öngörülen davalı şirket müdürünün azli yönünden haklı nedenlerin oluştuğu kanaatine varıldığından davanın kabulüne ve mahkememizce verilen denetim ve onay kayyımı yönündeki tedbirin davacının talebi nedeniyle kaldırılmasına karar verilmiştir.
Tüm bu nedenlerle; davanın kabulü ile ; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı … müdürü olan davalı …’in şirketi temsil yönetim ve ilzam yetkilerinin kaldırılarak müdürlük görevlerinden haklı sebeple azline, mahkememizce verilen denetim ve onay kayyımı yönündeki tedbirin davacının talebi nedeniyle kaldırılmasına, Mahkeme kararının kayyıma ve İTSM’ye bildirilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM; Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile ;
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı … müdürü olan davalı …’in şirketi temsil yönetim ve ilzam yetkilerinin kaldırılarak müdürlük görevlerinden haklı sebeple AZLİNE,
2-Mahkememizce verilen denetim ve onay kayyımı yönündeki tedbirin davacının talebi nedeniyle kaldırılmasına,
3-Mahkeme kararının kayyıma ve İTSM’ye bildirilmesine,
4-Alınması gerekli 59,30-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90-TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
5-Davacının kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1 maddesi uyarınca tayin ve takdir olunan 4.080,00-TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından ödenen 54,40-TL başvurma harcı, 54,40-TL peşin harç, 115,00-TL tebligat ve müzekkere masrafı, 1.500,00 TL kayyım ücreti, 1.746,99 TL Basın İlan Kurumu masrafı, 207,00 TL TTSG ilan masrafı olmak üzere toplam 3.677,79-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
8-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara TEBLİĞİNE,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.10/06/2021

Başkan …
¸
Üye …
¸
Üye …
¸
Katip …
¸