Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/875 E. 2020/1037 K. 15.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/875 Esas
KARAR NO : 2020/1037

DAVA : Menfi Tespit (Alım Satım)
DAVA TARİHİ : 11/12/2020
KARAR TARİHİ : 15/12/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Alım Satım) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili aleyhine davalı tarafından Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … E. numarasına kayıtlı takip başlatıldığını, yapılan takibin açıkça usule aykırı olduğunu ve davalı tarafından başlatılan söz konusu icra takibine konu alacakların kesinlikle hiçbir hukuki dayanağı olmadığını, müvekkilinin böyle bir borcu bulunmadığını, müvekkili ile davalı …, 22.000,00 TL değerinde mal alım satım noktasında ticari ilişkilerde bulunduğunu ve müvekkili tarafından …’a; 29.09.2018 düzenleme tarihli, 30.01.2019 vade tarihli, 5.000,00 TL bedelli bono, 29.09.2018 düzenleme tarihli, 28.02.2019 vade tarihli, 6.000,00 TL bedelli bono,08.08.2018 düzenleme tarihli, 28.02.2019 vade tarihli, 5.000,00 TL bedelli bono,08.08.2018 düzenleme tarihli, 30.03.2019 vade tarihli, 6.000,00 TL bedelli bono, olmak üzere 4 adet senedi davalı dışı ve diğer borçlu …’e vererek, …’e bu senetleri götürüp karşılığında …’dan mal alma noktasında verdiğini, ancak anlaşma uyarınca davalı …’ın siparişleri hiç teslim etmediğini, Müvekkili 29.09.2018 düzenleme tarihli, 30.01.2019 vade tarihli, 5.000,00 TL bedelli bononun ödemesini ticari ilişkinin vermiş olduğu güvene dayanarak yaptığını, akabinde söz konusu senedin müvekkiline iadesi gerekirken söz konusu senet müvekkiline iade edilmediğini, işbu senedin iade edilmediği gibi söz verilen 22.000,00 TL değerindeki mallar da müvekkile teslim edilmediğini, müvekkilinin davalı ile yapmış olduğu her görüşmede “bugün yarın teslim edilecek” denilerek müvekkilini oyaladığını, malı teslim etmesi gereken davalı edimini ifa etmesi gereken yerde haksız bir şekilde müvekkili aleyhine Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlattıklarını, müvekkilinin ev ve iş yerlerine haciz gönderildiğini, ayrıca müvekkilin malvarlığına da haciz konulduğunu, müvekkilinin hakkında Bakırköy …. İcra Ceza Mahkemesinin …. E. Sayılı dosyası üzerinden de taahhüt ihlali nedeniyle dava açıldığını, bu nedenlerle öncelikle teminatsız yahut teminat mukabili olarak tedbiren Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı icra takibinin durdurulmasına, davanın kabulüne ve Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icra takibinin iptaline, alacağın yüzde yirmisinden az olmamak kaydıyla davalının kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava, alım satımdan kaynaklanan menfi tespit davasına ilişkindir.
TÜM DOSYA MUHTEVİYÂTI KÜLLÎYEN TETKİK EDİLDİĞİNDE;
01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın “Dava şartı olarak arabuluculuk” başlıklı 5/A maddesinde “Bu Kanun’un 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır” hükmü düzenlenmiştir.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/a maddesinin 1.fıkrasında “İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.” aynı maddenin 2. fıkrasında ise “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. … Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” denilerek zorunlu arabuluculuğa tabi davalarda bu şartın gerçekleşmemesi halinde davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verileceği hükme bağlanmıştır.
TTK’nın 5/A maddesi metni göz önüne alındığında, zorunlu arabuluculuğun “ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri” yönünden dava şartı olarak öngörüldüğü düşünülebilir ise de, anılan maddede “talep sonucu” olan alacak ve tazminat istemlerine değil “dava konusuna” vurgu yapılarak, “konusu bir miktar paranın ödenmesi olan davalar” için dava şartı olan arabuluculuğun öngörüldüğünü belirtmek gerekmektedir. Alacak ve tazminat davaları yanında, menfi tespit davalarının da konusu bir miktar paranın ödemesine ilişkindir. Bu husus, alacak ve tazminat davalarında bir miktar paranın ödenmesi olarak tezahür ettiği gibi, menfi tespit davalarında ise bir miktar paranın ödenmemesi olarak ortaya çıktığından konu itibariyle menfi tespit davasının da dava şartı olan zorunlu arabuluculuk kapsamında kaldığının kabulü gerekir. Zira, kanun koyucunun amacı, uyuşmazlıkların yargı önüne gelmeden, taraflar arasında bir arabulucu vasıtasıyla görüşmeler yapılmak suretiyle, daha hızlı ve kesin olarak çözülmesi ve bu çözüm yolunun olabildiğince geniş uyuşmazlık ve dava türlerine uygulanmasıdır. Bu amaç göz önüne alındığında, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan menfi tespit davalarında da zorunlu arabuluculuğa başvurmanın dava şartı olduğu sonucuna varılmaktadır. Aksinin kabulü halinde kanun koyucunun amacına aykırı yorum yapılmış olacağından, bu yorum tarzı hukuka uygun düşmeyecektir.
Kaldı ki, İİK’nın 72/1. maddesinde “Borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını tespit için menfi tespit davası açabilir”, 72/6. Maddesinde “Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.” 72/7.maddesinde “Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir.” hükmü düzenlenmiş olup, bu hükümler göz önüne alındığında da, menfi tespit davasında alacaklının icra takibi ile elde etmek istediği para alacağı bakımından borçlu olunmadığının tespiti; paranın ödenmek zorunda kalınması halinde ise istirdat davasına dönüşerek bu bir miktar paranın geri alınması söz konusu olmaktadır. TTK’nın 5/A maddesinde belirtilen bu bir miktar para alacağının taraflardan hangisine ait olduğu önem taşımamaktadır. Bu nedenle, “bir miktar paranın tahsili” istemli alacak veya tazminat davası ile “bir miktar para borcu bulunmadığının tespiti” istemli menfi tespit davasının “aynı bir miktar paraya ilişkin” olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Tüm bu açıklamalar göz önüne alındığında, konusu bir miktar para borcu olan alacak ve tazminat davaları gibi, menfi tespit davasında da zorunlu arabuluculuğa başvurmanın dava şartı olarak düzenlendiği sonucuna varılmaktadır. (Aynı yönde İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2020/833 Esas, 2020/704 Karar)
Somut olayda, davacı tarafça, davalıya verilen senetler nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesi istenmiştir. Taraflar arasındaki dava menfi tespit davası olup, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/a-2 maddesi gereğince davacının, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır.
Dosya kapsamına göre, davacı tarafından arabuluculuğa başvurulmadığı anlaşıldığından aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 15/12/2020
1-Davanın 6102 sayılı TTK.nın 5/A maddesi ve HMK.nın 115. maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 54,40-TL karar ve ilam harcının peşin yatırılan 375,71-TL harçtan mahusubu ile bakiye 321,31-TL harcın karar kesinleştiğinde isteği halinde DAVACIYA İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin DAVACI ÜZERİNDE BIRAKILMASINA,
4-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde DAVACIYA İADESİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere tarafların yokluğunda dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi.15/12/2020

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza