Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/845 E. 2021/280 K. 10.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/845 Esas
KARAR NO : 2021/280

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 02/12/2020
KARAR TARİHİ : 10/03/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirket tarafından müvekkili hakkında Bakırköy .. icra Dairesinin … esas dosyası ile 9.368,44 TL alacak üzerinden icra takibi yapıldığını, davalı taraf, takibe konu ettiği faturalar daki alacağını talep ettiğini, davalı taraf ile davacının faturaya konu edilen bir sözleşme ilişkisi olmadığını, ayrıca davacı faturalardaki hizmet ve malı davalıdan almadığını, faturalar müvekkiline tebliğ edilmediğini, müvekkili hakkındaki takip de ödeme emri tebliği Teb.Kan.21/2. maddesine göre yapıldığı için hakkındaki icra takibine itiraz edemediklerini, bu nedenle, davalı alacaklıya İİK.72/1 maddesi gereği takip sırasında borçlu olmadığının tesbiti için iş bu davayı açma gereği hasıl olduğunu, müvekkilinin davalı tarafa hiçbir borcu olmadığını, davalı taraf, tek taraflı oluşturduğu faturalardaki alacağı icra takibine konu ettiğini, müvekkilinin menfi tesbit davası açmaya mecbur bırakıldığını, davalı taraf haksız ve kötüniyetli olduğunu ileri sürerek, davalı alacaklı aleyhine % 25 de aşağı olmamak üzere tazminata karar verilmesini , İİK.72/3. maddesi gereği, asıl alacağın % 15 ini tekabül eden teminat mukabilinde, icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davacının davalı alacaklıya Bakırköy .. icra Dairesinin … esas dosyasındaki takibe konu ettiği 9.368,44 TL. borcunun olmadığının tesbitine, haksız ve kötüniyetli icra takibi yapan davalı alacaklı aleyhine İİK.72/5. maddesi gereği % 25 den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama giderlerinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın tamamen mesnetsiz ve kötüniyetle açılmış olduğunu, danını reddi gerektiğini ifade etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasındaki 9.368,44 TL. borcunun olmadığının tesbitine, haksız ve kötüniyetli icra takibi yapan davalı alacaklı aleyhine İİK.72/5. maddesi gereği % 25 den aşağı olmamak üzere tazminata karar verilmesi istemine ilişkindir.
Dava dosyasının 02/03/2021 tarihli celsede müracaata kaldığı, davacı vekilince 08/03/2021 tarihli dilekçe ile dosyanın yeniden işleme konulması talepli dilekçe ibraz ettiği anlaşıldı.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur. (Yargıtay 3. H.D.sinin 04.12.2017 gün ve 2016/9128 E- 2017/17010 K. sayılı kararı)
Mahkememizce yapılan araştırma sonucunda; davacının gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunduğu, davalının tüzel kişi tacir olduğu görülmüştür. Davacının bilanço usulüne göre defter tutmadığı için kendisini doğrudan tacir kabul etmek mümkün olmadığı, ayrıca dosyaya getirtilen gelir vergisi beyannameleri incelendiğinde, davalının alış satış ve kar miktarının tacir sayılmasını gerektiren miktarı aşmaması ve faturalara konu dönem olan 2019 yılında zarar etmesi nedeni ile davacının tacir sayılmasının mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır. Bu nedenle ticari ilişkinin karşı tarafı olan gerçek kişi davacının tacir sayılmasının mümkün olmadığı, uyuşmazlığın TTK da düzenlenen bir konudan kaynaklanmadığı gibi özel bir düzenleme ile uyuşmazlığın ticaret mahkemelerinin görev alanında bulunduğu belirtilmediği için davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davanın, dava şartı olan 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-c maddesinde düzenlenen görev yönünden reddi ile MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2- 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde, dosyanın ve eklerinin yetkili ve görevli mahkeme olan BAKIRKÖY ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3- 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, taraflardan herhangi birinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde, dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine,
4- 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 2. cümlesi uyarınca, taraflardan herhangi birinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmemesi halinde, dava dosyasının re’sen ele alınarak, açılmamış sayılmasına karar verilmesine, bu hususun taraflara ihtaratına, (Gerekçeli hükmün tebliği ile ihtaratına)
5- 6100 Sayılı HMK nın 331/2.nci maddesi 1. cümlesi uyarınca, bu dava dosyasına ilişkin harç ve yargılama giderlerinin görevli ve yetkili mahkemede değerlendirilmesine,
6- Dava dosyasının kesinleşmesi üzerine, iki (2) haftalık yasal süre içerisinde, taraflardan herhangi birinin, ilgili mahkemeye dava dosyasının gönderilmesini talep etmemesi halinde, ilgili dava dosyasının mahkeme Yazı İşleri Müdürü tarafından mahkeme hakiminin önüne getirilmesine,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere tarafların yokluğunda dosya üzerinden karar verildi. 10/03/2021
Katip …
E imzalıdır

Hakim …
E imzalıdır