Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/836 E. 2022/143 K. 15.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/836 Esas
KARAR NO : 2022/143

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/11/2020
KARAR TARİHİ : 15/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı aleyhine 19.269,38 TL alacak üzerinden açılan takibe davalının itiraz ettiğini, itirazın haksız olduğunu, takibe dayalı borcun 9 adet faturadan kaynaklandığını, davalının faturada belirtilen ürünlerin kendileri tarafından alındığını kabul ettiğini, daha sonra bu ürünleri kullanmadığı gerekçesi ile müvekkile iade etmek istediklerini, iade alınmamasının da kötü niyet göstergesi olduğunu iddia ettiğini, sözleşmenin karşılıklı borç yükleyen bir sözleşme olduğunu, müvekkilin borcu ürünlerin teslimi iken karşı tarafın borcunun da vadesi geldiğinde ödemeyi yapmak olduğunu, müvekkilin stoklarla çalıştığını, satabileceğini düşündüğü kadar ürün depoladıklarını, bir sözleşmede taraflardan birinin kendince sözleşmeden umduğu faydayı bulamamasının sözleşmeden dönmesi için yeterli sebep olmadığını, davalının hareketlerinin sebebi ile müvekkilin zarara uğradığını, dava sonuçlanıncaya kadar şirketin mal varlığının yetkililerce kaçırılma ihtimali yüksek olduğundan davalı şirketin mal varlıklarına ihtiyati tedbir uygulanmasını talep ettiklerini, bu nedenlerle borçlunun itirazının iptali ile takibin devamına, faturada belirtilen ürünler üzerinde ihtiyati tedbir uygulanmasına, takip konusu alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya mahkememizce tebligat çıkarıldığı, usulüne uygun olarak tebliğ edildiği ancak davalının süresi içerisinde davaya cevap bildirmediği görüldü.
Bilirkişi tarafından sunulan 12/04/2021 tarihli bilirkişi raporunda; davacı şirkete ait 2018-2019-2020 yılına ait ticari defterlerinin e defter olarak tutulduğu, 2019 yılı Ocak-Aralık ayı beratlarının süresinde verildiği, 2020 yılı Ocak-Kasım ayı beratlarının süresinde verildiği, 2020 aralık ayı beratları için yasal sürenin devam ettiği ve 2018-2019-2020 yılı defterlerinin belirli kanuni şartları taşıdığı, sahibi lehine delil vasfına sahip olduğu kanaatine varıldığını, davalı şirketin incelemeye esas alınmak üzere herhangi bir ticari defter ve kayıt ibraz etmediği, icra takibine konu edilmiş faturaların tanzim tarihinden sonra yapılan ödemelerin, farklı faturalara istinaden yapıldığı yönünde somut belge bulunmamasından bahisle icra takibine kon faturalara mahsup edilmesi yönünde kanaat oluşması halinde icra takibine konu olan toplam 10.456,27 TL tutarlı 3 adet faturaların bedellerinin ödenmiş olacağı ve bakiye 6 adet toplam 6.113,83 TL tutarlı faturaların tanzim tarihinden sonra davalı şirket tarafından herhangi bir ödeme yapılmamış olduğundan davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarına göre davalı şirketten takip tarihi itibariyle dayanak olan faturalar yönünden 6.113,83 TL alacaklı olduğu hesap ve mütalaa edildiği, davacı şirketin icra takibine konu yaptığı faturaların tanzim tarihinden sonra yapılan ödemelerin icra takibine konu edilmeyen faturalara istinaden yapılmış olacağının kabulü yönünde kanaat oluşması halinde ise davacı şirketin kendi ticari defter ve kayıtlarına göre davalı şirketten takip 16/06/2020 tarihi itibari ile cari hesap bakiyesi olarak 16.551,58 TL alacaklı olacağının hesaplandığı görüş ve kanaatine varıldığını bildirmiştir.
Bilirkişi tarafından düzenlenen 015/11/2021 havale tarihli ek raporda; davacı şirketin kendi ticari defter ve kayıtlarına göre davalı şirketten takip 16/06/2020 tarihi itibari ile cari hesap bakiyesi olarak 16.551,58 TL alacaklı olacağının hesaplandığı görüş ve kanaatine varıldığını bildirmiştir.
Dava dilekçesi, taraf beyanları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’ nun 67. maddesine dayalı itirazın iptali isteminden ibarettir.
Dava konusu, taraflar arasındaki ticari ilişkiye dayalı olarak başlatılan takibe borçlu davalı tarafça yapılan itirazın iptali mahiyetinde olduğu görüldü.
Yargılamaya konu Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; alacaklı davacı tarafından borçlu davalıdan asıl alacak olmak üzere toplam 16.570,10 TL alacağı tahsili amacıyla ilama dayalı takip başlatılmıştır. Davalıya ödeme emri tebliğ edilmiş, davalı borçlu süresinde itirazında borca itiraz ettiğini belirtmiştir. İtiraz üzerine takibin durduğu ve süresinde iş bu davanın açıldığı görülmüştür.
Dava konusu miktar 16.570,10 TL’ dir.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ile 85 ve HMK’nun 222’nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
Davacının incelemeye konu ticari defterlerinin yasal şartları taşıdığı ve davacı lehine delil niteliğinin olduğu dosya kapsamı içeriğinden anlaşılmıştır.
Davalı taraf ticari defterlerini dosya içerisine sunmamıştır.
Taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığı fatura ve ticari defter ve ticari kayıtlar içeriğinden anlaşılmaktadır.
Davacının ticari defterler ve kayıtlarının ve Bilirkişi … ‘ ın hazırlamış olduğu her iki rapor içeriğinin incelenmesinde;
– İcra takibine konu faturalardan kaynaklı olarak 16.551,58 TL davalıdan alacağının olduğu görülmüştür.
– Davalının davacının defterlerindeki bu ispatı ortadan kaldıracak, aksini gösterir herhangi bir kesin (yazılı) delil sunmadığı ve yine icra dosyasına yapmış olduğu itiraz içerisinde de, takip konusu faturalardaki ürünlerin alındığı, ancak kullanılmadığı, iade edilmek istendiği, ancak davacı tarafça kabul edilmediğinin bildirildiği görülmüştür.
– Davacı tarafça, takibe konu yapılan cari hesaba ilişkin malların teslim edildiğinin ispat yükü davacıdadır. İspatın, davalının beyanlarından gerçekleştiği anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirilmeden önceki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. ” şeklindedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirildikten sonraki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” şeklindedir.
7251 sayılı yasanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesindeki değişikliği düzenleyen 23. maddesine ait Türkiye Büyük Millet Meclisi gerekçesi ” Maddeyle, Kanunun ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin 222 nci maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Mevcut metne göre diğer tarafın defter kayıtlarında ilgili hususta hiçbir kayıt bulunmaması halinde, ibraz eden tarafın ticari defterindeki kayıtlar, sahibi lehine delil olarak kabul edilebilmektedir. Ticari defteri ibraz edenin tek taraflı işlemiyle oluşturduğu kayıtların, bu kayıtlardan hiçbir şekilde haberi olmayan karşı taraf aleyhine delil teşkil ediyor olması hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurabileceği gibi hukuk güvenliği ilkesine de aykırılık teşkil edebilmektedir. Bu sebeple maddede yapılan değişiklikle, ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için öngörülen unsurlardan biri olan, diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtların “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” hali, madde metninden çıkarılmaktadır. Kural tersine çevrilmekte ve karşı tarafın maddede belirtilen usule uygun olarak tuttuğu ticari defterini ibraz ettiği halde ileri sürülen hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterin, sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı açıkça hükme bağlanmaktadır. Madde metni dışına çıkarılan “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” durumunun yerine, “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” durumu maddeye ilave edilmektedir. Buna göre ticari defterde yer alan herhangi bir kaydın, sahibi lehine delil teşkil edebilmesi için diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi gerekecektir. Bu düzenlemenin hakkaniyete ve hukuk güvenliği ilkesine uygun olduğu düşünülmektedir. Zira ticari defteri ibraz edenin defterinde yer alan ve diğer tarafı muhatap alan kayıt, diğer tarafa sunulmakta ve diğer tarafın kendi defterindeki kayıtlara dayanarak karşı delilini ileri sürmesi beklenmektedir. Diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi hali, ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığı anlamına gelecektir. Belirtilmelidir ki defter ibraz etmeyen tarafın, diğer tarafın ticari defterindeki kayıtların aksini senet veya diğer kesin delillerle ispatlama hakkı saklıdır.” şeklindedir.
Kanun değişikliği sonrasında madde gerekçesi içeriğinden anlaşıldığı üzere, davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222/3. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 2. maddesi ile 6100 sayılı HMK’ nın 29. maddesi kapsamında dürüstlük-hakkaniyet ilkesine aykırı bir şekilde engel olduğundan, sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının, davacı tarafça ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir.
Bu durumda davacının ticari defter kayıtları ile alacağın varlığının ispatlandığı, davalının ödemeyi yazılı kesin bir delil ile ispat edemediği görülerek, açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yaptırılan bilirkişi incelemesine göre alacağın ticari defterlerde belli olduğu, yani likit olduğu anlaşıldığından, davalının ayrıca icra inkar tazminatına da mahkum edilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının KISMEN KABÜLÜ ile KISMEN REDDİNE,
-Bakırköy … İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı icra dosyasına davalı borçlu tarafın yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 16.551,58 TL asıl alacak üzerinden kaldığı yerden aynen devamına,
-Alacağın %20 si olan 3.310,31 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2- Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 1.130,63 TL harçtan davacı tarafça peşin yatırılan 200,13 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 930,50 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat KAYDINA,
– Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin; 1.270,00 TL’ sinin davalıdan, 50,00 TL’ sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
– Davacı tarafça sarf edilen toplam 262,33 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3- Davacı tarafından sarf edilen bilirkişi, tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 938,00 TL yargılama giderinin kısmen kabul – red oranı ve takdiren %99′ u olan 928,62 TL’ sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
– Dosya içerisindeki kalan gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa İADESİNE, (Gerekçeli kararın tebliğe çıkarılma masraflarının kalan gider avansından karşılanmasına),
4- Davanın kabul miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,

Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/02/2022

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza