Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/8 E. 2020/165 K. 13.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/8 Esas
KARAR NO : 2020/165

DAVA : 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 15/05/2019
KARAR TARİHİ : 13/02/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 19/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde;menfi tespit davalarının konusu para alacağının tahsili veya tazminat olmadığından dava şartı arabuluculuğa tabii olmadığını, üçüncü haciz ihbarnamesinin usul ve yasaya aykırı olarak tanzim edilmiş olması nedeniyle menfi tespit talebinin kabulü gerektiğini, söz konusu ihbarnameler yönetmeliğe de aykırı olarak düzenlenmiş olup bu nedenle de davanın kabulü gerektiğini, borçlu ….. Holding A.Ş.’nin hesaplarında bulunan mevduatlar müvekkili bankaya rehinli olup, müvekkil banka’nın rehne ilişkin beyanlarına rağmen ikinci ve üçüncü haciz ihbarnameleri düzenlenmesinin hukuki dayanağı bulunmadığını, ….. Holding A.Ş.’nin müvekkil banka ile akdettiği tüm sözleşme ve ekleri kapsamında, müvekkili bankanın mevduatlar üzerinde rehin hakkı bulunduğunu, icra müdürlüğünce usul ve kanuna aykırı olarak 89/3 düzenlenmesi nedneiyle Bakırköy …. icra hukuk mahkemesi’nde tedbir talepli memur işlemi şikayeti davası açılmışsa da tedbir taleplerinin değerlendirilmediğini, davalının üçüncü haciz ihbarnamesi talepleri daha önce icra müdürlüğünce reddedildiğini, davanın icra dosya borçlusu ….. Holding’e ihbarı gerektiğini, müvekkili bankanın Bakırköy …. İcra Müdürlüğü …. E. sayılı dosyasından İİK 89. maddesi gereğince gönderilen usulsüz haciz ihbarnameleri nedeniyle borçlu olmadığının ve dosya borçlusuna herhangi bir borcu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının gerçek durumu çarpıtmaya çalıştığını, davacı tarafından birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerine verilen cevapların ikrar niteliğinde olduğunu, hesaplara konulan alacak haczi bankaca kabul edildiğini sadece hesaplardaki borçlu varlıklarının dışındaki kısma itiraz edildiğini, tüm haciz ihbarnamelerine karşı verilen cevaplardaki rehin ifadesinin müşterisini korumak amaçlı mücerret iddia olduğu şüphesiz sabit kalacağını, müvekkilinin icra dosyasından yaptığı tahsilatlara ulaşmasına engel olunduğunu, aynı zamanda, yüksek tutarlı hesap bakiyelerinin korunması sağlanarak hem müşterisi korunduğunu hem de banka hesaplarındaki yüksek miktarların saklandığnı belirterek haksız ve mesnetsiz davanın reddini savunmuştur.
Dava; İİK 89.madde uyarınca açılmış menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkememizden verilen 16/07/2019 tarih ve …. Esas …. sayılı kararı ile; davanın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesinin 1.fıkrası gereğince dava şartı yokluğundan HMK 115.madde uyarınca usulden reddine karar verilmiş, taraf vekillerinin istinaf etmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 08/11/2019 tarih ve 2019/2520 Esas 2019/2418 Karar sayılı ilamıyla ; somut uyuşmazlık menfi tespit istemine ilişkin olup, uyuşmazlık, üçüncü haciz ihbarnamesinden kaynaklandığı, TTK’nın 5/A maddesine göre, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı ise de; menfi tespit davaları alacak davası mahiyetinde değerlendirilemeyecek olup somut olay yönünden davacı tarafın arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır. Açıklanan nedenle davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile kararın kaldırılmasına, davacı istinaf başvurusunun kabulü ve mahkeme kararının kaldırılması nedeniyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, karar vermek verilerek yargılamaya kaldığı yerden devam olunmak üzere, dosya mahkememize gönderilmiştir.
İstinaf kararı sonrası yapılan yargılama sonrasında;
Dava , İİK’nun 89. Maddesi gereğince 3. Kişiye gönderilen haciz ihbarnamesinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir.
Somut olayda bu davanın dayanılan takip dosyasındaki alacağın niteliği takibin tarafları dikkate alndığında , davacı üçüncü kişi ile takip alacaklısı arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmadığı anlaşılmış olup mahkememizdeki davanın ise alacaklı ile takibe dayanak olan sözleşme ilişkisinin tarafı olmayan davacı 3. Kişi arasında bulunduğu dikkate laındığında uyuşmazlığın da İİK’nun 89. Maddesi gereğince 3. Kişiye gönderilen haciz ihbarnamesinden kaynaklandığı görülmüş tüm bu hususlar dikkate alındığında alacaklının gerçek kişi olduğu anlaışmış olup bu duurmda görevli mahkemenin genel yetkili Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmıştır.
Emsal İstanbul Bölge Adalet Mahkemesi 37. Hukuk Dairesinin 2018/812 Esas, 2018/1153 Karar sayılı 03/07/2018 tarihli ilamında “Somut olayda davacı vekilinin, dava dışı … yönelik icra takibi yaptığı, bu icra dosyasından dava dışı … Borcu nedeniyle davacıya haciz ihbarnamesi gönderildiği, davacının haciz ihbarnamesine itiraz süresini geçirmediği, davacının, davalılara herhangi bir borcununu olmadığını ileri sürerek menfi tespit davası açtığı, davalı , davacı ve dava dışı takip borçlusunun tacir olmadığı, uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesinden kaynaklanmadığı ve ticari iş niteliğinde de olmadığı anlaşıldığından, HMK’nın 2.maddesi gereğince davanın genel hükümler çerçevesinde asliye hukuk mahkemesince görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.” şeklinde karar verildiği görülmüştür.Konuyla ilgili İstanbul 16. Bam Hukuk Dairesinin Dosya No: 2020/369 Esas Karar No : 2020/327 Karar sayılı ilamı da bu yöndedir.
Dava hukuki niteliği itibariyle İİK.89. maddeye dayalı menfi tespit davasıdır. Dosya üzerinden yapılan incelemede; her ne kadar davacı taraf İİK.89. maddeye dayalı menfi tespit davası açmış ise de, İİK’dan kaynaklanan işbu davanın ticari dava niteliğinde bulunmadığı, davalının gerçek kişi olduğu, taraflar tacir olsa da taraflar arasında doğrudan bir ticari ilişkinin bulunmadığı, görevin dava şartlarından olup re’sen her aşamada dikkate alınması gerektiği, bu davada mahkememizin görevli olmadığı, (emsal: Yargıtay 19. H.D.’nin 2015/15365 Esas, 2016/3253 Karar sayılı ve 26.02.2016 tarihli ilamı, aynı dairenin 2015/7065 Esas, 2015/17162 karar sayılı ve 17.12.2015 tarihli ilamı) görevin re’sen her aşamada dikkate alınması gerektiği anlaşılmıştır.
Ticari olmayan davalarda görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olup asliye hukuk mahkemesi ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki TTK’ nun 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisidir.Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır.Dava şartları kamu düzeninden olup kamu düzenine ilişkin hususlar re’sen dikkate alınması gerektiğinden HMK 138 maddesindeki düzenleme de gözetilerek HMK’nın 115/2.maddesi gereğince göreve ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Açıklaması gerekçeli kararda yazılacağı üzere;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla;açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli mahkemenin BAKIRKÖY ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğuna,
3-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
4-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
5-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
6-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki haftalık süre içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı 13/02/2020

Başkan …
¸
Üye ….
¸
Üye …
¸
Katip ….
¸