Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/789 E. 2020/944 K. 20.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/789 Esas
KARAR NO : 2020/944

DAVA : Sigorta (Mal Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 16/11/2020
KARAR TARİHİ : 20/11/2020
Mahkememizde görülmekte bulunan sigorta davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin,…….. Mah. ……. Sokak No:……. Esenler/İst adresinde bulunan meskenini zorunlu deprem sigortası kapsamında davalı şirkete sigortalattığını, taraflar arasında 31.07.2019 tarihli DASK sözleşmesi imzalandığını, 26.09.2019 tarihinde Marmara Denizi(silivri Açıklarında) meydana gelen 5.8Mw büyüklüğündeki depremde müvekkilinin evinin hasar gördüğünü ve oturulamaz vaziyette olduğunu, depremin hemen akabinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İstanbul Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Müdürlüğü tarafından ihbar edilen binalarda yapılan çalışma sonucu müvekkilin oturduğu binanın “AĞIR HASARLI” olduğu tespit edildiğini, müvekkiline tebliğ edilen yazıda “7269 sayılı kanun kapsamında teknik personel tarafından ön hasar tespit çalışması yapıldığı ve yapının AĞIR HASARLI yapılar listesinde yer aldığı görüldüğü”denilerek tahliyesinin talep edildiğini, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun (TTK) 1401. maddesinde “Sigorta sözleşmesi, sigortacının bir prim karşılığında, kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan tehlikenin, rizikonun, meydana gelmesi hâlinde bunu tazmin etmeyi ya da bir veya birkaç kişinin hayat süreleri sebebiyle ya da hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi veya diğer edimlerde bulunmayı yükümlendiği sözleşmedir.” düzenlemesi mevcut olduğunu, müvekkilinin zararının giderilmesi için öncelikle davalı sigorta şirketine başvurduğunu ancak sigorta şirketi tarafından sadece 3.185,00TL ödeme yapıldığını, ancak poliçe bedeli 97.900,00TL olup sigorta bedelinin kalan bakiyesinin tamamının ödenmesi gerektiğini, mahkemenin aksi kanaate olması durumunda ise bilirkişi marifetiyle müvekkil zararının hesap edilerek davalı taraftan alınmasını talep ettiklerini ileri sürerek, fazlaya ilişkin her türlü dava ve taleplerimiz saklı kalmak üzere; 31.07.2019 tarihli DASK sözleşmesinden kaynaklı poliçe bedeli (kalan bakiye) aksi halde müvekkil zararının bilirkişi marifetiyle hesap edildikten sonra ıslah edilmek üzere şimdilik 10.000,00TL’nin rizikonun meydana geldiği tarihten itibaren ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
HMK madde 138 uyarınca dava şartları ve ilk itirazlar dosya üzerinden karar verilebileceği dikkate alınarak mahkememizce öncelikle dava şartları incelenmiştir.
Dava, Dask sözleşmesi poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasında sigorta ilişkisi kapsamında sözleşmesel bir ilişki vardır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda;davacının davalı sigorta şirketine karşı açtığı hususi meskende meydana gelen hasar nedeniyle tazminat istemi olup, dask sigorta poliçesi kapsamında davalıdan tahsilini istemektedir. Yukarıda açıklanan yasa maddeleri ve düzenlemeler ışığında, somut uyuşmazlıkta davacı gerçek kişi tüketici olup, sigortalanan taşınmaz ise hususi amaçla kullanılmakta olan mesken olup dask sigortası nedeniyle aralarında akdedilen sigorta sözleşmesi de bir tüketici işlemidir. O halde, tüketici işleminden kaynaklanan bu uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesi tarafından görülmesi gerekir.
6502 sayılı Kanuna göre, davalı sigorta şirketi satıcı veya sağlayıcı vasfındadır. Sigorta poliçesine konu sigortacılık hizmeti ise, kanunun tanımladığı hizmet vasfındadır. Davacı ise kanunun 3.maddesinin (k) bendinde sayılan tüketici vasfındadır.
Aynı maddenin (1) bendine göre sağlayıcı sayılan davacı ile tüketici sayılan davalılar arasındaki sigortaya ilişkin her türlü sözleşme ve hukuki işlem kapsamında kalan tüketici işlemi ise bu davanın konusunu oluşturmaktadır.
Tüm dosya kapsamından; somut uyuşmazlık 6502 sayılı Kanunun 3.maddesine göre tüketici işlemi veya tüketiciye yönelik uygulamalardan doğmuş olup, aynı kanunun 73.maddesi gereği davaya bakmak görevi tüketici mahkemesine aittir. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 06/02/2020 Tarih ve 2017/2529 Esas, 2020/308 Karar sayılı ilam.)
HMK’ nın 114/1-c maddesi uyarınca görev dava şartıdır ve aynı kanunun 115.maddesine göre mahkemeler dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Bu durumda davaya bakmaya Tüketici Mahkemesinin görevli olması nedeniyle mahkememizin görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Dava dilekçesinin, dava şartı olan 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-c maddesinde düzenlenen görev yönünden reddi ile MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2- 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde, dosyanın ve eklerinin yetkili ve görevli mahkeme olan BAKIRKÖY NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3- 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, taraflardan herhangi birinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde, dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine,
4- 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 2. cümlesi uyarınca, taraflardan herhangi birinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmemesi halinde, dava dosyasının re’sen ele alınarak, açılmamış sayılmasına karar verilmesine, bu hususun taraflara ihtaratına, (Gerekçeli hükmün tebliği ile ihtaratına)
5- 6100 Sayılı HMK nın 331/2.nci maddesi 1. cümlesi uyarınca, bu dava dosyasına ilişkin harç ve yargılama giderlerinin görevli ve yetkili mahkemede değerlendirilmesine,
6- Dava dosyasının kesinleşmesi üzerine, iki (2) haftalık yasal süre içerisinde, taraflardan herhangi birinin, ilgili mahkemeye dava dosyasının gönderilmesini talep etmemesi halinde, ilgili dava dosyasının mahkeme Yazı İşleri Müdürü tarafından mahkeme hakiminin önüne getirilmesine,

Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda karar verildi. 20/11/2020

Katip ……..
E imzalıdır

Hakim ………
E imzalıdır