Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/781 E. 2020/896 K. 13.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/781 Esas
KARAR NO : 2020/896

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/12/2019
KARAR TARİHİ : 13/11/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … İli, … İlçesi, … Mahallesi, … Ada, … Parsel,…. Blok , ….Kat, …. no.lu (tapuda …. Blok ….Kat .. no.lu) bağımsız bölümün satışı esnasında yapılan ilgili sözleşme gereği satış bedelini ödemesinden sonra taşınmazı tapuda devraldığını, müvekkilinin taşınmazı teslim aldığını, 11/08/2014 tarihli sözleşme konusu konuta ait satış bedelinin tamamının ödendiğini, daha sonra müvekkilinin taşınmazın üzerine ipotek tesis edildiğini öğrendiğini, davalı bugüne kadar ipoteğin kaldırılacağını gerek ihtarname ile gerekse sözlü olarak tarafına bildirildiğini, ancak davalının borcu sebebiyle konulmuş olan ipoteklerin taşınmazın satış bedeli ve satışa dahil olmayan diğer bedeller ödendiği halde taşınmaz üzerindeki takyidatların kaldırılmadığını, bu nedenlerle taşınmaz üzerindeki takyidat ve ipoteklerin kaldırılmasını, teminatsız olarak tedbire karar verilmesine ve tedbirin karar kesinleşinceye kadar devamına, taşınmaz kaydına davalıdır şerhinin konulmasını , taşınmazın müvekkiline satışından sonra davalının borçları sebebiyle konulan davalı lehine ipoteğin fekkine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ:
Dava; davalı konusu bağımsız bölümlerin tapu kaydındaki ipoteğin fekki istemine ilişkindir.
Bilindiği üzere mahkemenin görevi HMK 114. maddesi gereğince dava şartı olup, mahkemece kendiliğinden ve yargılamanın her aşamasında gözetilmesi gereken bir husustur.
Yargılama tarihi itibari ile HMK. 114. maddesi çerçevesinde aranan dava şartlarından birisi ise mahkemenin görevli olmasıdır. HMK. 115/1 maddesi uyarınca dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında mahkeme kendiliğinden araştırır. Bu dava şartı noksanlığını mahkeme tespit eder ise HMK .115/2 maddesine göre usulden ret kararı verir. Nitekim dava dilekçesinin içeriğinden, görevsizlik kararı verilmesi gerektiği açıkça anlaşılan hallerde bu kararın verilmesine engel hal bulunmadığı Yargıtay’ın ilgili dairesinin onama kararları ile de açıkça belirlidir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bilindiği üzere ticari iş ve ticari dava ayrı hukuki kavramlardır. Ticari iş kabul edilen bir husustan kaynaklanan her uyuşmazlık ticari dava olarak kabul edilmemiştir. Ticaret mahkemeleri ticari davalara bakmakla görevlidir. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde ticari davalar tanımlanmış ve sayılmıştır. Bu maddeye göre “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları”, “ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri” ve “tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin (a), (b), (c), (d), (e) ve (f) bentlerinde sayılan davalar ticari dava sayılır. Diğer bir anlatımla bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için ya tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması; ya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması ya da açılan davanın maddede 6 bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ayrıca 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2’nci maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur. (Yargıtay 3. H.D.sinin 04.12.2017 gün ve 2016/9128 E- 2017/17010 K. sayılı kararı)
Somut uyuşmazlığın; tacir vasfı bulunmayan davacı gerçek kişinin davalı .. İnşaat Sanayi Ve Ticaret A.Ş.’den taşınmaz satın aldığı, dava dilekçesinde konuta ait satış bedelinin tamamının ödendiğinin belirtildiği, davalının borçları sebebiyle dava konusu taşınmaz üzerine konulan ipoteğin fekki istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Mahkemesince ihtilafın …A.Ş. , …bank ile davalı arasında olduğu belirtilmişse de ne …bank ne …A.Ş. Davanını tarafı bile değillerdir.
Somut olayda, davacının aldığı taşınmazdaki ipotek fekki talebinin, davalılar arasındaki ticari kredi ilişkisi nedeniyle istendiği gerekçisi ile görevsizlik kararı verilmiş ise de, dava konusu taşınmazın konut niteliğinde taşınmaz olduğu, davacısının tüketici olduğu, ipotek fekki talep edenin tüketici sıfatının bulunduğu, davalılar arasındaki ilişkinin ticari olmasının tek başına dava konusu talebe ticari nitelik kazandıramayacağı, davacıdan bağımsız olarak dava konusu talebin düşünülmesinin mümkün olmadığı, dava konusu olayda 6502 sayılı yasa düzenlemeleri uygulanamaz ise, davacı tüketici yönünden yetki, harç ve arabuluculuk gibi tüketici lehine düzenleme sağlayan hükümlerin de uygulama alanı bulmayacağı, asıl talep sahibinin tüketici olduğu dikkate alındığında ve temeldeki ilişki dikkate alındığında taraflar arasındaki uyuşmazlık tüketici işlemi olup bu davalara bakma görevi Tüketici Mahkemeleri’ne ait olmaktadır. HMK’nın 1, 114/1-c, 115/1-2 maddeleri uyarınca mahkeme görevsiz olduğu durumlarda görevsizlik kararı vermesi gerektiği, görev kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese bile mahkemece kendiliğinden gözönünde bulundurulması gerektiğinden resen görevsizlik kararı vermek gerekmiştir. Dosyanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde görevli Bakırköy Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Açıklaması gerekçeli kararda yazıldığı üzere;
1-Davacı tarafça açılan davanın dava şartı yokluğundan REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli Mahkemenin Bakırköy ….Tüketici Mahkemesi Olduğuna,
3-Dava hakkında daha önceden Bakırköy … Tüketici Mahkemesi tarafından görevsizlik kararı verildiğinden; Mahkememizin görevsizliğine dair kararın istinaf yasa yolundan geçmek suretiyle kesinleşmesi durumunda, kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde (HMK 20.maddesi) mahkememize başvurması halinde ve talep halinde dosyanın görevli Bakırköy … Tüketici mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Dava hakkında daha önceden Bakırköy … Tüketici Mahkemesi tarafından görevsizlik kararı verildiğinden; mahkememizce verilen karar istinaf yasa yoluna başvurmaksızın kesinleştiği taktirde olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için merci tayini (Yargı yeri belirlenmesi) açısından re’sen dosyanın İstanbul Bölge Adliye Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE
5-Süresinde müracaat edilmemesi halinde HMK 20/5 maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına, bu usuli kararın verilmesi ve bu kararla gözetilmesi gereken hususlar dışında kalan yönlerden ise gerekirse talebe bağlı olarak değerlendirme YAPILMASINA,
6-HMK’nın 330/2 md gereğince harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkeme tarafından DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisindee mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İstinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 13/11/2020
Katip …

Hakim …