Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/779 E. 2021/220 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/779 Esas
KARAR NO : 2021/220

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/04/2019
KARAR TARİHİ : 25/02/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :25.03.2021

Bakırköy ….Tüketici Mahkemesinin 13/01/2020 tarihli … Esas … karar sayılı görevsizlik kararı nedeniyle davacı vekilinin süresinde gönderme talebi üzerine mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememizin .. Esas sırasına kaydı yapılan dava dosyasında yapılan yargılama sonucunda Mahkememizden verilen 18/03/2020 tarih ve … Esas … sayılı kararının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin 23/10/2020 tarihli … Esas, … Karar sayılı kararı ile mahkememizin yargı yeri olarak belirlenmesi sonucu dava mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapıldığı anlaşılmakla mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … İnşaat namına düzenlenen davacı …’ın 30/03/2018 vade tarihli 46.000,00 TL bedelli senet, 30/09/2018 vade tarihli 46.000,00 TL bedelli senet, 30/03/2019 vade tarihli 44.900,00 TL bedelli senet, 30/03/2018 vade tarihli 55.000,00 bedelli senet, 30/09/2018 vade tarihli 55.000,00 bedelli senet, 30/03/2019 vade tarihli 54.000,00 bedelli senet, 30/03/2018 vade tarihli 61.000,00 bedelli senet, 30/09/2018 vade tarihli 61.000,00 vade tarihli senet, 30/03/2019 vade tarihli 60.000,00 bedelli senetlerin bedelsiz kaldığını, davacı … ın burada yazılı senetler dolayısıyla borçlu olmadığını ve senetlerin iptaline karar verilmesini, senetlerin ihtiyati tedbir kararı verilmesini, Bakırköy …. Noterliğinin …, … ve .. yevmiye numaralı 03/04/2019 tarihli ödememe protestolarının kaldırılmasını ve ihtiyati tedbir kararı verilmesini, müvekkilinin davalı … ile aralarındaki 25/01/2015 tarihli 3 (üç) adet sözleşmeyi dava dilekçesine eklediğini, müvekkilin sözleşmeler gereği her bir konut için peşinat ödedikten sonra kalan ödemeleri taksitler halinde ödeyeceğini beyan ettiği ve … yetkililerine senetleri imzalayarak tevdii ettiğini, sözleşmelere uygun olarak vadesi taşınmazların teslim tarihinden önce olan senetlerin bedellerinin tamamını ödediğini, davalı … nın dava konusu 3 (üç) konutu da teslim etmeyerek borcun ifasında temerrüde düştüğünü, dava konusu konutların inşaasının hangi aşamada olduğuna dair Büyükçekmece .. Sulh Hukuk Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyası ile keşife gidildiğini, keşifte haricen bulunan kişilerden davalı … nın borca batık durumda olduğundan inşaat faaliyetine devam edilemediğini, davalı …. 15/01/2019 tarihli ihbar yazısında 159.300,00 TL bedelli … adına 10 adet senedin ödenmesi gerektiğini bildirdiğini, bankaya cevap olarak inşaatın tamamlanmadığını bildirildiğini, bankanın cevabi yazısında müvekkil aleyhine 03/04/2019 tarihli ve Bakırköy …. Noterliğince düzenlenen 3 (üç) ayrı ödeme protestosunun gönderildiğini, sözleşmelere uygun şekilde konutların müvekkile teslim edilinceye kadar burada yazılı senetler doyasılıyla borçlu olmadığını ve senet bedellerinin ödenmesinin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. vekilinin cevap dilekçesinde özetle: Huzurda bulunan davanın davalısı Banka olduğunu, T. Ticaret Kanunu’nun 4. ve 5. Maddesi kapsamında Bankalara karşı açılan davaların ticari dava sayılmasını ve ticaret mahkemesinin görevli olması karşısında, Sayın Mahkemenizin görevli olmadığını, bu nedenlerle, huzurda bulunan dava, Sayın Mahkemeniz görev alanına girmediğini, görev itirazında bulunduğunu. İtirazımız doğrultusunda; davanın görevli Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde özetle: Kambiyo senetlerine dayalı menfi tespit davalarında görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, görevsiz mahkemede açılan işbu dava dosyası hakkında görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, Bakırköy … Tüketici Mahkemesi …. E. Sayılı dava dosyamızda da kambiyo senedinden kaynaklı uyuşmazlık söz konusu olmakla 09.10.2019 tarihli duruşmasında “…6502 sayılı yasa ve HMK.nın 114/1-c maddesi gereğince davacı tarafça açılan davanın dava şartı yokluğundan REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE…” şeklinde hüküm tesis edildiğini, bununla birlikte işbu dava tüketici mahkemesinde görülmekte ise de davacı tarafça 3 taşınmaz dava konusu edilmiş olup sözleşme başlıklarında da yatırım amaçlı alındıkları hususu düzenlendiğini. müvekkil ile davacı yan arasında akdedilen sözleşmeler yatırım amaçlı olduğunu, tüketici işlemi niteliği taşımadığını, bu nedenle görev itirazımızın kabulü ile asliye ticaret mahkemesinin görevli olmasını, görevsizlik kararı verilmesini talep etmiştir.

DELİLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ:
Dava İİK ‘nun 72.maddesi kapsamında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine istinaden tanzim edilen bonoların geçersizliğinin ve bu bonolar gereğince davacının davalılara borçlu olmadığının tespiti talebini içermektedir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın takibe konu senetlerden dolayı davacının borçlu olup olmadığı, menfi tespit talebinde haklı olup olmadığından kaynaklandığı anlaşılmıştır.
Küçükçekemece .. İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı takip dosyası celp edilmiş, incelenmesinde; alacaklı tarafından borçlular aleyhine toplam 96.527,54 TL alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığı, borcun ödendiği görülmüştür.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkereye cevap verildiği, istenen bilgi ve belgelerin gönderildiği, incelenmesinde; … sicil nolu …. İnşaat ve Ticaret Anonim Şirketi’nin … Mahallesi … Cad. … Sitesi … Blok No:… …/… adresinde sicilde kain olduğu, şirket yetkilisinin … olduğu anlaşılmıştır.
Bakırköy … Noterliğine yazılan müzekkereye cevap verildiği, noterliklerine ait 12/04/2019 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamenin ve tebliğ mazbatalarının suretlerinin mahkememize gönderildiği görülmüştür.
Büyükçekmece … Sulh Hukuk Mahkemesine yazılan müzekkereye cevap verildiği, mahkemelerinin … D.İş sayılı dosyalarının bir suretleri gönderilmiştir
Toplanan ve sunulan deliller, yapılan yargılama, sicil kaydı, cevabi yazılar ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
İİK’nun 72.maddesinde düzenlenmiş olup borçlunun, alacaklıya borçlu olmadığını genel hükümlere göre kanıtlamasına imkan sağlamak amacıyla getirilmiş bir düzenlemedir. İİK’nın 72.maddesi uyarınca açılan menfi tespit davalarında kural olarak ispat yükü takip alacaklısına aittir. Bu konuda istisnai nitelikte iddiada bulunan davalının bu iddiasını ispatlayacak yazılı belgeleri öncelikle HMK 288 ve devamı maddeleri gereği ortaya koyması gerekir.
İspat hukuku şekli hukukun içinde yer alsa da , ispat yükü maddi hukuk tarafından belirlenir. Delil ikamesi, bir davada tarafların kendi vakıalarının, iddialarının doğru olduğu veya karşı tarafın iddialarının doğru olmadığı hususunda ispat sonucuna ulaşabilmek ve kendi lehine karar verilmesini sağlamak amacı ile çekişmeli vakıalar ile ilgili deliller sunarak gerçekleştirdikleri bir hukuki faaliyettir. Delil ikame yükü ise, ispat yükü kuralları çerçevesinde hakimin aleyhte karar verme tehlikesini ortadan kaldırmak amacı ile tarafların delil ikamesi faaliyeti ile kendi vakıa iddialarının doğruluğu veya karşı taraf iddialarının yerinde olmadığı yolunda hakimde kanaat oluşturmasıdır. (Bilge Umar, İspat Yükü Kavramı ve Bununla İlgili Bazı Kavramlar, İÜHFM, 1962, Cilt: 3, Sayfa: 4, 64)
6102 sayılı TTK md. 687 (6762 sayılı TTK md.599) hükmüne göre, “Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.”
Davacı nama yazılı senetleriin bedelsiz kaldığını iddia ederek İİK m.72 maddesine dayalı olarak menfi tespit talebinde bulunmuştur.
Bilindiği üzere kural olarak bononun da aralarında bulunduğu kambiyo senetleri soyut borç ikrarı içeren senetlerdir. Hukukumuzda soyut borç ikrarı kural olarak geçerli olup soyut borç ikrarında bulunan borçlu karşısında alacaklının alacağın sebebini ispat etmesi kural olarak zorunlu değildir. Kambiyo senetlerinde de geçerli olan soyutluk prensibinin etkisi de bu kurala paralel olarak kambiyo taahhüdünün sebepten bağımsız soyut bir hukuki işlem olması şeklinde ortaya çıkar.
Kambiyo senetlerinde soyutluk prensibinin en önemli işlevi ispat açısından kendisini gösterir. Buna göre, bir kambiyo senedi ile borç altına giren kimse, borçlu olmadığını iddia ediyor ise bu hususu ispat etmek yükümlülüğü altına girer. Bu nedenle bir kambiyo senedinin bedelsiz olduğu iddia edilmesi sureti ile açılan menfi tespit davasında ispat külfeti davacı borçluya düşer. (Yarg. HGK. 29.09.1976,11/497-2564; Yarg. TD. 23.11.1970, 2787/4659; B. KURU, Hukuku Muhakemeleri Usulü, C.2, s. 367, UYAR, Olumsuz Tespit Davaları, s. 560)
Sebebi gösterilmeyen (soyut) bir borç ikrarı niteliğinde olan bir kambiyo senedinin bedelsizliğini ileri süren tarafın önce borcun sebebini, akabinde ise bu sebebin gerçekleşmediğini yahut geçersizliğini veya sebebe bağlı olarak ödeme gibi borcu sona erdiren bir olguyu ispat etmesi gerekir. Tüm bu durumlara rağmen ispat yükü üzerinde olan taraf ispat yükünü yerine getirememiş ve yemin deliline dayanmış ise kendisine yemin teklif etme hakkı olduğu hatırlatılmalı ve sonucuna göre de karar verilmelidir.
Bu noktada öncelikle belirtmek gerekir ki davacı taraf dava konusu olan bononun düzenlenme sebebini öncelikle ispat yükü altındadır. Davacının talebine konu olan bono davacı aleyhine delil niteliğindedir. Davacının aleyhine delil teşkil eden bu senedin aksini ancak eşidi belge ile ispatı zorunludur.
Davaya konu senetler uygulamada tüketici senedi olan senet şeklinde sıralı olarak nama yazılı senetlerin
Kural olarak tüketici konu 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4/1-5.fıkrada “Tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebilir. Bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetler tüketici yönünden geçersizdir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Tüm bu açıklamalar doğrultusunda, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunundaki düzenlemelerde tüketiciyi borç altına sokan sözleşmeye dayalı olarak alınan senetlerin nama yazılı düzenlenmesi ve her bir taksit için ayrı ayrı nama yazılı senet düzenlenmesi gerekmiş ve iş bu davada da sıralı şekilde nama yazılı senetlerin düzenlendiği daha sonrasında ise bu senetlerin ciro edildiği anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamına göre davacı satış vaadi sözleşmelerine rağmen söz konusu konutların teslim edilmediğini iddia etmiştir. Dosya kapsamından da davacının sözleşmeler gereği her bir konut için peşinat ödedikten sonra kalan ödemeleri taksitler halinde ödeyeceğini beyan ettiği ve … yetkililerine senetleri imzalayarak tevdii ettiği anlaşılmış olup sözleşmelere uygun olarak vadesi taşınmazların teslim tarihinden önce olan senetlerin bedellerinin tamamını ödediği gibi davalı … nın dava konusu 3 (üç) konutu da teslim etmeyerek borcun ifasında temerrüde düştüğü dava konusu konutların inşaasının hangi aşamada olduğuna dair Büyükçekmece .. Sulh Hukuk Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyası ile keşifte haricen bulunan kişilerden davalı … nın inşaat faaliyetine devam edilemediği ve elen kayıtlardan da davalı … davacıya sözleşme kapsamındaki taşınmazları devretmediği yükümlülüğünü yerine getirmediği dikkate alındığında bu senetlerin malen alındığına dair bedel kaydı ve nama yazıldığı dikkate alınmış ve davalı söz konusu taşınmazları teslim etmediği anlaşıldığından senetlerin bedelsiz kaldığı görülmüş ve davacının söz konusu senetlerden dolayı davalıya borçlu olmadığı görülmüştür.
İş bu davadaki ikinci sorun davalı … yönünden olup diğer davalı tarafından senetler …bank’a ciro yoluyla devredildiği anlaşılmıştır. Davalının savunmasının temeli TTK’nun 778. maddesi göndermesiyle bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı kanunun 687. maddesinde; “… kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun” hükmü düzenlenmektedir. Huzurdaki dava konusu olayda müvekkil bankanın kötüniyetli olduğu iddia ve ispat edilemediği gibi bedelsizliği talep olunan senet metninde de tüketici sözleşmesi nedeniyle verildiğine ilişkin bir ibare bulunmamaktadır. Yukarıda alıntılanan maddelere ve istikrar kazanmış Yargıtay içtihatlarına göre, keşideci lehtara karşı ileri sürebileceği şahsi def’ ileri, senedi ciro yoluyla devralan diğer hamillere karşı ileri süremez. Bu durum kıymetli evrakın kendini doğuran hukuki işlemden mücerretliği ilkesi gereğidir. Bu ilke gereğince keşideci; hamile karşı bedelsizlik iddiasında bulunamaz. Senet bedelinin lehtara haricen ödendiğini ileri süremez. Temel hukuki ilişkinin geçersizliğini ileri süremez. Somut olayımızda olduğu gibi davacı ile diğer davalı firma arasında akdedilen satış vaadi sözleşmesinin fesih edilmesi sebebi ile senetlerin geçersizliği de ileri sürülemez. Kıymetli Evrak Hukuku’ nun genel prensipleri ve T.T.K.’ nun 687. maddesi gereğince davacının 3. şahıslarla arasındaki hukuki ilişkiden kaynaklanan defi’leri iyiniyetli meşru hamil konumunda bulunan müvekkilim bankaya karşı ileri sürmesi mümkün bulunmamaktadır.şeklindedir.
Kural olarak Nama yazılı senetlerde “(…) yazılı bir devir beyanına da gerek vardır. (…)”(TTK 647/2). Bu hükmündeki devir beyanı, alacağın devrine benzemektedir, ancak tamamen aynı değildir. Yine de nama yazılı kıymetli evrakı alan bir kişi, temel borç ilişkisine dayanan def ’ilere de muhatap olmak zorunda kalabilir. Çünkü alacağın devrinin bir sonucu olarak önceki hamile karşı ileri sürülebilecek olan def ’iler yeni hamile karşı da ileri sürülebilir olur. Bu sebeple de nama yazılı senetler kamu güvenini haiz değildir. Bu da tüketici senetleri için önemli olan tedavül yeteneğinin azalması sonucunu da doğurmaktadır. Kambiyo senetleri kanunen emre yazılı kıymetli evraktır. Dolayısıyla bu kıymetli evrakı devir şekli açısından başka türlü düzenlemek için ek ibareleri gereklidir. Poliçeyle ve bonoyla ilgili hükümlerde senet metninde yer alması gereken unsurlar arasında “Kime veya kimin emrine ödenecek ise onun adını” (Poliçe için TTK 671/1/f, bono için TTK 776/1/e) ibaresi geçmektedir, bu da poliçe ve bononun kanunen emre yazılı bir kıymetli evrak olmasına rağmen, belirtilerek nama yazılı hale getirilebileceğini göstermektedir. Çekle ilgili ise ““Emre yazılı değildir” kaydıyla veya buna benzer bir kayıtla belirli bir kişiye” (TTK 785/1/b) hükmüyle nama yazılı olarak düzenlenebileceği belirtilmiştir. Sonuç olarak bono, poliçe ve çekten oluşan kambiyo senetlerinin hepsi nama yazılı olarak düzenlenebilir, dolayısıyla tüketici senedi olarak verilebilir.
Somut olayda sıralı olarak NAMA ibaresi geçen bonolar düzenlenmiş ve davalı … bunları diğer davalıya senet arkasını imzlayarak ciro etmiştir.
Davalı … kendisine defilerin ileri sürülemeyeceğini savunmuş ise de söz konusu senetler nama düzenlenmiş olup tüketici senedi şeklinde olup devri bakımından da ayrı bir devri beyanı yoktur.
Nama yazılı senetler kendisini def ’ilerin ileri sürülmesinde kendini gösterir. Eğer kıymetli evrak tedavüle çıkmışsa ve hamiline veya emre yazılıysa sadece mutlak def ’iler ileri sürülebilecektir. Ancak nama yazılı olursa bu durumda temel ilişkiyle ilgili olsun veya olmasın tüm nispi def ’iler de ileri sürülebilir olacaktır. Bunun sonucu olarak da tüketici örneğin malın ayıplı olması durumunda satıcıya karşı ileri sürebileceği def ’ileri, hamile karşı da ileri sürebilecektir ya da dönme hakkını kullanmışsa ödeme yapmaktan kaçınabilecek veya indirim hakkını kullanmışsa senette yazan miktardan azını ödeyerek borcundan kurtulabilecektir. Aynı şekilde temel ilişki başka bir sebeple ortadan kalkmışsa bunu da ileri sürebilecektir. Yine eğer mal teslim edilmemişse tüketici ödemezlik def ’ini de hamile karşı ileri sürebilecektir.

Nitekim Yargıtay Yargıtay … HD, E. …, K. … sayı ve 27.12.2011 tarihli emsal kararında “(…) Davacı, (…) gayrimenkul satış sözleşmesine istinaden verilen 100.000,00 TL tutarındaki 47 senetten ilki olduğunu, bu senetlerin tümünün tahsil amacı ile K… … … Ltd. Şti. tarafından bankaya tevdii edildiğini, ancak K… … … Ltd. Şti. edimlerini yerine getirmediğinden (…) sözleşmenin feshi ve 47 adet senedin iptaline karar verilmesi için açılan davada kararın kesinleştiğini, bu sebeple icra takibine konu senetten dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitini istemiştir. (…). Davalı ise iyiniyetli hamil olduğunu savunmuştur. Dosya kapsamından dava dışı yüklenici ile yapılan satışın taksitli satış olduğu saptanmaktadır. Taksitli satış sebebiyle düzenlenen senetlerin nama düzenlenmesi gerektiği 4077 sayılı Yasa’nın 6/A maddesi gereğidir. Bu senedi ciro yoluyla ele geçiren davalı bankaya karşı da yükleniciye karşı ileri sürülebilecek itiraz ve def ’ilere dayanılabilir.” demiştir. Her ne kadar tahsil amacından bahsedilse de bu tartışılmamış, daha sonra ise iyiniyet dahi tartışılmadan nama yazılığın ileri sürülebileceği belirtilmiştir. Her taksit için ayrı senet düzenlenmesi şartına ise uyulmuştur. Yargıtay’ın bu kararına göre “geçersizlik”ten anlaşılması gereken mutlak def ’idir.
Tüm bu nedenlerle davacı nama yazılı senetlerde tüm defilerini bütün hamillere karşı ileri sürebileceğinden iş bu davda davalı … taşınmazları sözleşme kapsamına devretmediği sabit olup senetlerin bedelsiz kaldığından buna rağmen ciro ile devretmiş ise bu temel ilişkiden kaynaklanan bedelsizliği ve ödemezlik yönündeki şahsi defilerini davalı bankaya da ileri sürebileceğinden davanın tümden kabulü ile … İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi namına düzenlenen borçlusu davacı …’ın olarak gözüken davaya konu; 30.03.2018 Vade Tarihli 46.000,00 TL bedelli senet, 30.09.2018 Vade Tarihli 46.000,00 TL bedelli senet, 30.03.2019 Vade Tarihli 44.900,00 TL bedelli senet, 30.03.2018 Vade Tarihli 55.000,00 TL bedelli senet, 30.09.2018 Vade Tarihli 55.000,00 TL bedelli senet, 30.03.2019 Vade Tarihli 54.000,00 TL bedelli senet, 30.03.2018 Vade Tarihli 61.000,00 TL bedelli senet, 30.09.2018 Vade Tarihli 61.000,00 TL bedelli senet, 30.03.2019 Vade Tarihli 60.400,00 TL bedelli bonolardan dolayı davacının davalılara borçlu olmadığının tespitine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ İLE;
…. İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi namına düzenlenen borçlusu davacı …’ın olarak gözüken davaya konu;
30.03.2018 Vade Tarihli 46.000,00 TL bedelli senet,
30.09.2018 Vade Tarihli 46.000,00 TL bedelli senet,
30.03.2019 Vade Tarihli 44.900,00 TL bedelli senet,
30.03.2018 Vade Tarihli 55.000,00 TL bedelli senet,
30.09.2018 Vade Tarihli 55.000,00 TL bedelli senet,
30.03.2019 Vade Tarihli 54.000,00 TL bedelli senet,
30.03.2018 Vade Tarihli 61.000,00 TL bedelli senet,
30.09.2018 Vade Tarihli 61.000,00 TL bedelli senet,
30.03.2019 Vade Tarihli 60.400,00 TL bedelli bonolardan dolayı davacının davalılara borçlu olmadığının TESPİTİNE,
2-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 33.014,22 -TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin yatırılan 8.246,72 TL harcın mahsubuna, bakiye 24.767,50 TL karar ve ilam harcının davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 8.246,72 TL harcın davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
4- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davanın kabul edilen miktarı dikkate alınarak davacı yararına tayin ve takdir olunan 41.215,00 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarfedilen tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 274,30 TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
7-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere hazır bulunan taraf vekillerinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.25/02/2021

Başkan …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Katip …
¸e-imza