Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/775 E. 2021/128 K. 09.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/775 Esas
KARAR NO : 2021/128

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 11/11/2020
KARAR TARİHİ : 09/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı …’ın ,…da ticari faaliyet yürüten basiretli iş adamı olduğunu, Davalı …. Sağlık Tekstil Gereçleri İth. İhr. San. Tic. Ltd. Şti ile müvekkilim … arasında mal hijyen ürünü alım satımı konusunda anlaşma yapılmışdığını ve bu anlaşmaya istinaden hijyen ürün bedeli olarak …. Sağlık Tekstil Gereçleri İth. İhr. San. Tic. Ltd. Şti’ne 17.710,77 EURO ödendiğini, Fransa sağlık ve gümrük mevzuatına göre ülkeye gelen hijyen ve sağlık ürünleri incelemeden geçirildiğini, davacının satın almış olduğu ürünleri depolaması üzerine laboratuvar incelemesi için ilgili makamlara numune gönderdiğini, o esnada anlaşmayla vaat edilen kalitede olduğu düşüncesi ve rahatlığıyla söz konusu ürünleri Fransa ülkesindeki müşterilerine satmaya başladığını, İşbu laboratuvar incelemesi sonucu ithal edilen ürünlerin ayıplı olduğu anlaşılması üzerine hem elinde bulundurduğu hem de satmış olduğu ürünlerin tamamına Fransa yetkili makamlarınca el konulduğunu, davacının laboratuvar sonucuna bağlı olarak el konulan ürünlerin bedellerini müşterilerine iade ettiğini ve müşterilerinin zararlarını da gidermek zorunda kaldığını, fazlaya ilişkin talep hakkları ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine ve Anayasa Mahkemesine müracaat etme hakları saklı kalmak kaydı (HMK’nın 107 vd devamı maddeleri kapsamında) davamızın kabulüne ile şimdilik 20000,00 TL lik kısım üzerinden davalının itirazının iptaline, takibin devamına, icra inkar tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacıdan başka birçok firma ve ülkeye aynı ürün ihraç edildiğini ve davacı dışında başkaca hiçbir firmadan bu yönde bir beyan/itiraz ile karşılaşılmadığını, bu itibarla davacı yanın “ayıplı mal” iddiasını ve bu iddiaya dayalı alacak taleplerini kabul etmediklerini, davacının ne ihtarnamesi eşliğinde ne de huzurda yer alan dava dilekçesi ekinde ve ayrıca delil listesinde dahi bahsetmiş olduğu iddiaların hiçbirini belgelendirmediğini, “ayıplı mal” iddiasını ispat yönünden; davacının ilk önce davalıdan Fransa sağlık ve gümrük mevzuatına göre ürünlerin laboratuar incelemesine uygun olacak şekilde hangi kriterlerde/kimsayal özelliklerde ürün talep ettiğini ve ardından da müvekkil tarafından gönderilen ürünlerin “bu kriterlere uygun olmadığını” ispat etmesi gerektiğini, davacı yan siparişi esnasında bir kriter belirtmemiş ve mutad kullanım ürünü talep etmiş olmakla ona uygun ürün verilmiş ve o ürünün bedelini ödediğini, davalının kendisinden istenen ve bedeli ödenen ürünü gönderdiğini, davacının ayıp iddiasını ispat yönünden “müvekkilden ürün talep ederken siparişinin taşımasını istediği asgari kriterleri, kimyasal değerleri vb. müvekkile bildirdiğini” ve “bu kriterleri içeren ürün sipariş ettiğini,o kriterleri haiz ürün için uygun bedeli ödediğini” ispat etmesi gerektiğini, alacak iddiasında olan davacı …’ın dayanak olarak belirttiği “satın alınan malların ayıplı çıkması” iddiasını müvekkil firma kesinlikle kabul etmediklerini, ayrıca dava konusu “tacirler arası ve ticari iş” olmakla davacı yanın tanık dinlenmesi talebine muvafakatlerinin olmadığını, davanın “…şimdilik 20.000,00 TL lik kısım üzerinden davalının itirazının iptaline …” olarak ikame edildiğini, davanın kısmi dava olarak açılmış olduğunu ve dava dilekçesindeki bu hususun net olarak açıklattırılmasını, davanın reddine karar verilmesini ve davacı firma aleyhine en az %20 tazminata hükmedilmesini, yargılama harç ve vekalet ücretinin karşı yana yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasında alım satım ilişkisi kapsamında sözleşmesel bir ilişki vardır. Satılan ürünün ayıplı olduğu iddiası mevcuttur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Mahkememizce yapılan araştırma sonucunda; davacının tacir kaydının bulunmadığı, davalının tüzel kişi tacir olduğu görülmüştür. Uyuşmazlığın TTK da düzenlenen bir konudan kaynaklanmadığı gibi özel bir düzenleme ile uyuşmazlığın ticaret mahkemelerinin görev alanında bulunduğu belirtilmediği anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamından; somut uyuşmazlık 6502 sayılı Kanunun 3.maddesine göre sözleşme kapsamında tüketici işlemine dayalı veya tüketiciye yönelik uygulamalardan doğmuş olup, aynı kanunun 73.maddesi gereği davaya bakmak görevi tüketici mahkemesine aittir.
HMK’ nın 114/1-c maddesi uyarınca görev dava şartıdır ve aynı kanunun 115.maddesine göre mahkemeler dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Bu durumda davaya bakmaya Tüketici Mahkemesinin görevli olması nedeniyle mahkememizin görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Dava dilekçesinin, dava şartı olan 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-c maddesinde düzenlenen görev yönünden reddi ile MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2- 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde, dosyanın ve eklerinin yetkili ve görevli mahkeme olan BAKIRKÖY NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3- 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, taraflardan herhangi birinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde, dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine,
4- 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 2. cümlesi uyarınca, taraflardan herhangi birinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmemesi halinde, dava dosyasının re’sen ele alınarak, açılmamış sayılmasına karar verilmesine, bu hususun taraflara ihtaratına, (Gerekçeli hükmün tebliği ile ihtaratına)
5- 6100 Sayılı HMK nın 331/2.nci maddesi 1. cümlesi uyarınca, bu dava dosyasına ilişkin harç ve yargılama giderlerinin görevli ve yetkili mahkemede değerlendirilmesine,
6- Dava dosyasının kesinleşmesi üzerine, iki (2) haftalık yasal süre içerisinde, taraflardan herhangi birinin, ilgili mahkemeye dava dosyasının gönderilmesini talep etmemesi halinde, ilgili dava dosyasının mahkeme Yazı İşleri Müdürü tarafından mahkeme hakiminin önüne getirilmesine,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/02/2021

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza