Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/756
KARAR NO : 2022/325
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/08/2018
KARAR TARİHİ : 23/03/2022
Silivri … Asliye Hukuk Mahkemesinin 16/10/2018 tarihinde kesinleşen … Esas … Karar 17/09/2018 tarihli görevsizlik kararı ile dosyanın mahkememize tevzi edildiği, Mahkememizin … Esas, … Karar, 22/01/2020 tarihli karşı görevsizlik kararı üzerine görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanın HMK 20 ve 21.maddeleri gereğince İstanbul BAM …. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar verildiği, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesinin … Esas …. Karar 08/10/2020 tarihli kararı ile mahkememizin yargı yeri olarak belirlenmesi karşısında Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ..’ ın, diğer müvekkilleri … ve …’un kızları olduğunu, …’ın 2 yıl kadar bir süre davalı şirkette çalıştığını, çalıştığı süre zarfında işyerinde kasadan bir miktar paranın çalındığından bahisle kendisinin şikayet edileceği ve bu yüzden cezaevine gireceği şeklinde korkutulmak suretiyle anne ve babasına davalı şirket ile aralarında herhangi bir ticari ilişki olmamasına rağmen boş bir senede imza attırıldığını, davacı müvekkillerinin alacaklı görünen davalı şirket ile aralarında hiçbir ticari ilişki olmamasına rağmen, korkmaları sebebi ile dava konusu olan senedin hiç doldurulmadan boşa imza atmak suretiyle imzalamak zorunda bırakıldıklarını, davalı şirketin, davacı müvekkillerini korkutarak imzalattığı bedelsiz olan boş senedi, daha sonra kötü niyetli bir şekilde 135.000,00-TL olarak doldurularak Silivri İcra Müdürlüğünün … e. Sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, söz konusu icra takibine ilişkin olarak müvekkillerinin 03/08/2016 tarihinde İcra Hukuk Mahkemesine itiraz ettiklerini, Silivri …. İcra Hukuk Mahkemesinin … E. Ve … Karar Sayılı dosyasında “Davacıların davasının (imzanın inkar edilmediği dikkate alınarak) yargılama gerektirdiği, kambiyo senetlerine mahsus takipte ödeme emrine itiraz niteliğindeki davada dar yetkili İcra Hukuk Mahkemesi’nde neticeye ulaşılamayacağı, genel Mahkemelerde yargılamanın gerektiği dikkate alınarak davanın reddi ” kararı verildiğini, davaya ve icra takibine konu senet incelendiğinde, senedin üzerinde “malen ahzolunmuştur” ibaresinin bulunduğunun görüleceğini, alacaklı görünen davalının limited şirket olması ve yine senet üzerinde malen ibaresinin yazılı olması sebebiyle taraflar arasında ticari bir ilişkinin olduğu anlamını taşıdığını, takip ve dava konusu senedin davacılara boş olarak imzalatılıp evrakın tüm asli unsurlarının sonradan doldurulduğunu belirterek; davalı şirket aleyhine açtıkları Menfi Tespit davasının kabulü ile davacı müvekkillerinin borçlu olmadıklarının tespitine, teminatsız olarak veya teminat mukabilinde icra takibinin durdurulması ve satış işlemlerinin durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesine, senedin iptaline, takibin ve ödeme emrinin iptaline, icra takibine konu olan senetle ilgili olarak icra dosyasının tahsili halinde davanın istirdat davası olarak kabulü ile ödeme yapılması durumunda ödeme yapıldığı tarih itibariyle işleyecek yasal faiziyle davalı taraftan alınarak müvekkillerine iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafların sunmuş olduğu dava dilekçesinde, iddia etmiş olduğu hususların, yasal dayanaktan yoksun, somut bir delile dayanmayan ve tamamen soyut iddialardan ibaret olduğunu, bu beyanlara itibar edilmesinin hukuken mümkün olmadığını, davacı tarafın iddia etmiş olduğu hususları ispat yükü altında olduğunu, dava dilekçesinde delil olarak sunulan bilgi ve belgelerin hiç birinin, usul kuralları çerçevesinde, iddia edilen vakıayı ispata elverişli araçlar olmadığını, davacıların kendilerinden şantaj yolu ile zorla senet alındığı iddiaları ile ilgili Silivri Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunduklarını, savcılık soruşturması sonrası davalı şirket yetkililerinin tümü hakkında sanık sıfatı ile Silivri …Asliye Ceza Mahkemesinin … E. sayılı dosyası ile yargılama yapıldığını, sonuç itibari ile tüm sanıklar hakkında atılı suçlamalardan ayrı ayrı BERAATLERİNE karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, bu yönüyle ceza davası sonucunda bahse konu senedin davacılar tarafından iradi olarak verildiğininin, hukuka aykırı yol ve yöntemlere başvurulmadığının ispatlandığını, Ceza Mahkemesinin verdiği beraat kararının hukuk hakimi açısından bağlayıcılığının bulunduğunu, davacıların Mahkemedeki ifadelerinde müvekkili şirkete kendi özgür iradeleri ile bahse konu senedi verdiklerini açıkça ikrar ettiklerini, davacıların kendi iradeleri ile vermiş olduğu senetle ilgili borçlu olmadıklarını iddia etmelerinin kötü niyetle hareket ettiklerini gösterdiğini, taraflar arasında var olan kambiyo senedi ilişkisinin, temel hukuki ilişkiden bağımsız, yani mücerret olduğunu, davaya konu somut olayda, davacıların müvekkili şirkete borçlu olmadıklarını senetle ispat etmek zorunda olduklarını, davacı …’un müvekkili şirkette kasiyerlik yaptığını, davalı şirketin kasasından her gün para çalmak sureti ile zincirleme şekilde hırsızlık suçunu işlediğini, davacının bu yönlü haksız eylemlerinin şirketin mal varlığında eksilmelere neden olduğunu, borçlu davacılar hakkında başlatılan, Silivri İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icra takibinde, ödeme emrine itiraz süresi içinde senedin sonradan doldurulduğu veya imzaların kendilerine ait olmadığı yönünde herhangi bir itirazda bulunulmadığını, takip hukukundan kaynaklı haklarını kullanmayan davacıların hak düşürücü süreler geçtikten sonra bu yönlü haklarını eldeki davada dile getirmelerinin mümkün olmadığını, davacıların açılan icra takibi ile ilgili tedbir talebinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, icra takibi sonrası açılan menfi tespit davalarında tedbir kararı verilebilmesi için dosya alacağı ve sair giderler dahil olmak üzere hesaplanacak tutarın yüzde yüz yirmisinden aşağı olmamak üzere mahkemeye teminat sunulmasının gerektiğini belirterek; öncelikle davacının şartları oluşmayan tedbir talebinin reddi ile davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMANIN ÖZETİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, icra takibine konu edilen senedin şantajla alındığından bahisle menfi tespit talebine ilişkindir.
Mahkememizce taraflara usulüne uygun davetiye tebliğleri yapılarak taraf teşkili sağlanmış ve davanın esasına başlanmıştır.
Taraf vekilleri karşılıklı olarak delillerini bildirmişler, bildirdikleri deliller toplanılmıştır.
Silivri … Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosya aslı celp edilmiş incelenmesinde; mağdurun …, müştekilerin … ve …, sanıkların …, …. ve … olduğu, Şantaj suçundan yapılan yargılama sonucunda Mahkemenin 10/11/2017 tarih … Esas ve …. Sayılı Kararı ile; “… şantaj suçunun oluşabilmesi için failin öncelikle hakkı olan veya yükümlü olduğu bir şeyi yapacağından veya yapmayacağından bahsetmesinin gerektiği, somut olayda her ne kadar sanıklar polise şikayet etmekten bahsetmişlerse de sanıklar tarafından …’in kamera kayıtlarından sanıklara ait işyerinde kasiyer olarak çalıştığı esnada kasadan para aldığının anlaşıldığının iddia edildiği ve …’in de eylemini ikrar ettiği, …’in eyleminin TCK’nın 155/2 maddesine girdiği ve takibinin şikayete bağlı olmadığı, suçun unsurlarının oluşması için gerçekleşmesi gereken diğer bir hususun yukarıda açıklamasına yer verilen Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararında da belirtildiği üzere failin eylemlerinin haksız çıkar sağlamaya yönelik olması gerektiği, madde gerekçesinde de “menfaat temini” kavramına açıkça değinildiği, talep edilen yararın failin zaten hakkı olan bir hususa ilişkin olmaması gerektiği ve failin eyleminde zorlama olmasının gerektiği, somut olayda sanıkların mağdurun kendi kasalarından para almasına yönelik eylemine karşı mağdurun kendilerinde oluşan zararın teminini talep ettikleri ve zaten hakları olan hususa ilişkin olduğu, aynı şekilde sanıkların eylemlerinde herhangi bir zorlama söz konusu olmadığı, ” gerekçeleriyle” sanıkların üzerine atılı suçun unsurlarının oluşmaması nedeniyle ayrı ayrı beraatlerine karar verildiği, kararın istinaf edilmeden 21/12/2017 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
Silivri İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasının UYAP sistemi üzerinden dosyaya eklenerek incelenmesinde; alacaklısının …. Gıda İnş. Turizm Teks. San. Ve Tic. Ltd. Şti, borçlusunun …, … ve … olduğu, 22/06/2016 ödeme tarihli 135.000-TL bedelli bono dayanak yapılarak 135.000-TL alacağın tahsili istemiyle kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatıldığı, söz konusu icra dosyasına dayanak yapılan senet incelendiğinde ödeme tarihinin 22/06/2016, düzenleme tarihinin 29/04/2016 olduğu, 135.000-TL bedelli olduğu, senette davacı …’un keşideci, davacılar … ve …’un kefil, davalı ….. Gıda İnş. Turizm Teks. San. Ve Tic. Ltd. Şti. nin ise lehtar olduğu görülmüştür.
Taraf vekillerince bildirilen tanıklar gerek mahkememizce ve gerekse talimat yolu ile olmak üzere dinlenilmişlerdir.
Mahkememizce dinlenen davacı tanığı … beyanında,” Ablam, davalı şirkette 2 sene kadar çalışmıştır. Genelde orada kasada otururdu. Bir gün okul çıkışında annem beni arayıp “ablanın yanına git” dedi. Ben, ablamın yanına gittim, daha sonra oradaki çalışanlardan … Abi’ye ablam nerede diye sordum. İşyerinin altında ofis gibi bir yer vardı. Ablam oradaydı, oraya yanına indim. Ablam ağlıyordu. Ben yukarı çıkıp dışarı çıktım o sırada babam geldi annemde geldi, birlikte aşağı indiler. Babamın işe gitmesi gerektiğinden babam çıktı, ablam ile annem içeride kaldılar. Yaklaşık 1 saat kadar içeride kaldılar. Ben ofise yakın merdivenlerde bekledim. Daha sonra annem ve ablam çıktılar, karşı taraftan da … ile …’de çıktılar. … şirket müdürünün oğludur. ….’de şirket müdürüdür diye biliyorum. Annem bana “ablanın kasadan para aldığını söyleyerek bize boş senet imzalattılar” dedi. Daha sonra da babama imzalatmak üzere arabaya bindiler, ben eve geçtim. Evde pencereden uzun süre onları bekledim. Daha sonra aynı adamların annem ve ablamı eve bıraktıklarını gördüm. Daha sonra ablam doğrudan eve gelmedi. Ablam ve annemin kapıda tartıştıklarını gördüm, annem eve gediğinde şok vaziyetteydi. Annem bana, karşı tarafın kızını polise veririz diye korkutarak imza attırdığını söyledi. Ablam, bu iki yıllık süreç içerisinde eve market alışverişi, kendisine ara sıra kıyafet alışverişi yaptı, olağan dışı bir alışveriş yaptığını görmedim” demiştir.
Mahkememizce dinlenen davacı tanığı … beyanında,” Davacı … benim yeğenim sayılır. Davalı şirkette de kasada çalışırdı. Genelde meyve aldığım bir yerdir davalı şirketin olduğu yer. … orada ortalama 2 yıl çalıştı. Ben, …’in annesi davacı … ile yakın görüşürüm. Kendisi bir gün beni aradı. Başımıza bir iş geldi. ….in kasadan para aldığından bize boş kağıda imza attırdılar diye dert yandı. Neden boş bir kağıda imza attınız diye sorduğumda ben o stresle o korku ile dondum kaldım. Bana ve …e imza attırdılar. Daha sonrada …’in çalıştığı iş yerine giderek …’e imza attırdılar dedi. Ben …’in olağandışı harcamasını hiç görmedim. Davalıları çok yakın tanımadığım için birşey diyemem. Bizim sahibi olduğumuz kahvehanenin yakınında olduğu için alışveriş yaparız. Aramızdaki konuşmalarda davalıların zararını karşılamak adına herhangi bir irtibata geçme konusunda girişimleri olmadığını biliyorum ” demiştir.
Mahkememizce dinlenen davacı tanığı … beyanında,” Davacıların kızı …’in manav dükkanında çalıştığını bir şekilde öğrendim, … bir gün ben pastanede iken kendisinin de inşaatta bekçilik yaptığı yere kızının çalıştığı yerden eşiyle kızını araba ile getirdiklerini, kızı ve eşinin bir kağıda imza attığı, kendisinin de onları görünce ve kızının iş yerindekileri görünce şok yaşayarak onları da görünce kendisine sundukları belgeleri okumadan heyecan içinde imza attığını, bana anlatmıştır, ayrıca araba ile bıraktıkları yerden tekrar geri götürdüklerini de duydum” demiştir.
Mahkememizce dinlenen davalı tanığı … beyanında,” Olayların olduğu dönemde ben lise öğrenciyidim, okul çıkışında dükkana gelirdim, davacılardan … kasiyerimiz idi, 2,5 – 3 yıl civarlarında … babamın şirketinde çalıştı, … çalıştıktan yaklaşık 1 yıl 1 bucuk yıl sonra …’de değişimler ortaya çıktı, her gün farklı elbiseler giyiyordu, farklı makyajlar yapıyordu, normal maaşından daha fazla harcama yapar şekilde dükkana geliyordu, biz de bu durumdan şüphelendik, sonra her gün kasanın kamera kayıtlarını izlemeye başladık, sonrasında da kamera kayıtlarında kasadan para aldığını gördük, kamera kayıtları da elimizde vardır, kamera kayıtlarını da savcılık dosyasına sunmuştuk, durumu dükkandaki diğer çalışanımız … abiye söyledik, olaylar ortaya çıktıktan hemen sonra …i çağırdık depoda kendisine durumu anlattık, kendisi ben çalışamam dedi, ayriyeten tanık olarak dinlenecek olan …’de bu olay hakkında bilgi sahibidir, babam Polisi çağırın polise verin gitsin, dedi, davacı … senet vermeyi teklif etti, daha sonra da annesi ve babasını çağırdık, annesi sanki olaydan haberdar gibi görünüyordu, gelir gelmez yürü kızım gidiyoruz şeklinde bize de tepkili davrandı, senet ile ilgili senedin üstünü kimin doldurduğunu bilmiyorum, kaldı ki …’in harcamaları ile ilgili de bu kıza ne kadar maaş veriyorsunuz diye diğer esnaflar da soruyordu, … dışında anne babası önce borcu kabul etmemişlerdi daha sonra …’in polisi çağıracağımızı duyunca onlar da kabul etmek zorunda kaldı” demiştir.
Mahkememizce dinlenen davalı tanığı … beyanında,” Ben davalı şirkette satış sorumlusu olarak 3 yıl kadar çalıştım. Şu an başka bir firmada çalışıyorum. Bildiğim kadarı ile davacı … davalı şirkette iki buçuk- üç yıl kadar çalıştı. Ben, davacı …’i tanırım. Çalıştığımız iş yerlerine sık gidip gelirdik. Ancak çalıştığımız iş yerleri farklı binalardaydı. Ben toptancı kısmındaydım, o kasada duruyordu. İş yeri sahibi çalıştığımız dönemde sürekli zarar ettiğini söyleyerek bizden zararın sebebini bulmamızı istedi. Kasadan sürekli açık çıkıyormuş. Firma sahibinin oğlu … bana, davacı …’den şüphelendiğini söyledi. Ben ilk başta … böyle bir şey yapmaz dedim. … ile ilişkimiz abi kardeş gibiydi. Bir gün … Bey beni aradı. “Abi gel kamera kayıtlarına bir bakacağız” dedi. Gittiğimde, kamera kayıtlarını inceledik. …, etrafı kolaçan ettikten sonra bir deste parayı alıp arka cebine koyuyordu. …’in çalıştığı yer bir ekonomik pazardı. Çok fazla kişi yoktu ve nakitin döndüğü bir yerdi. Meyve sebze satıldığı için de fatura, kasa defteri gibi işlemler birebir yürümüyordu. Bu yüzden tespit edilememiş olabilir. Benim izlediğim, çağırıldığım günki kamera kayıtlarıydı. Ancak daha sonra önceki kamera kayıtlarını da izlemişler. …’in her gün öğleden önce ve öğleden sonra olmak üzere günde iki kez bu şekilde para aldığını tespit etmişler. Şirkette yaş olarak büyük olduğum için ayrıca mesleğim de muhasebecilik olduğu için bunun da etkisi olabilir. Biz bu tespitlerden sonra …’i çağırdık. Daha …’in onun bu şekilde para aldığını bildiğimizden haberi yoktu. Aslında iş yerinde kamelarda gayet açık olarak durmaktadır. Aynı zamanda ekranda da kendisini de görür. Ancak buna rağmen yapmış, biz ilk başta …’e bize söylemek istediğin bir sıkıntı var mı diye sorduk, daha doğrusu ben sordum. Bana yok Müdür Bey diye söyledi. Bunun üzerine ben, …. Bey’e kamerayı açtırarak görüntüyü izlettim. Ağlamaya başladı. …’e arka cebindeki parayı çıkar diye söyledim. Önce yok dedi, ancak biz kamera kaydını yarım saat önce izlediğimiz için aldığını görmüştük. … önce inkar etti, ancak sonra cebinde parayı çıkardı. ….in cebinden çıkardığı para yaklaşık olarak onluk ve yirmilik destelerden oluşuyor ve 150,00-160,00 TL gibi hatırlıyorum. Ben …’e ne kadar süredir bu şekilde kasadan para aldığını sordum. Kendisi de bana 6-7 aydır yaptığını söyledi. Biz, bunun üzerine firma sahibini aradık. Kendisin hemen polisi aramamızı zararının karşılanmasını istediğini söyledi. … polisi aramayın diye ağladı. Ailemi çağırın diye söyledi. Bizde annesini aradık, annesi çarşıdaymış hemen geldi. Bu arada …’e nasihat ettik, biz seni kardeşimiz gibi görüyorduk neden böyle yaptığını söyledik. Aramızda bağırma, çağırma, hiçbir sert bir üslup olmadı. Hatta biz bu konuda ceza mahkemesine de çıktık, orada kendisi ve ailesi bu senedi hiçbir baskı ya da zorlama olmadan imzalandığını zaten söylediler. Bu beyanlar orada da geçmiştir. Aslında bu senedi düzenlerken bize zararımızı ödeyeceğini söylediler. Bir nevi teminat senediydi. Hatta senedi bizzat ben doldurdum. Senedin üstünde rakam ilk başta yazılmıştı. Bu rakama da ….’in üzerinden çıkan para ile zarar edilmeye başlanılan tarihler dikkate alınarak hesapladık, daha doğrusu firma sahibi hesapladı. …. ve ailesi hiçbir şekilde para ödemediler. Hatta hiç birşey yokmuş gibi davrandılar. Her ne kadar senedin üzerinden malen yazsa da bizim … ile bir para alışverişimiz yoktu. Bizde o dönem avukatı aradığımızda malen yazılmasının daha doğru olduğunu söyledi. Senedin dediğim gibi tam net bedelini aradan çok uzun zaman geçtiği için tam net hatırlamıyorum” demiştir.
Mahkememizce talimat yoluyla dinlenen davalı tanığı … beyanında, “Ben bir dönem … Oğulları şirketinde personel olarak çalışmaktaydım, davacı … o dönem bekardı şirkette kasiyer olarak çalışmaktaydı, para kaybı olduğu görülünce kamera kayıtları izlendiğinde iki gün üst üstü kasadan para çaldığı tespit edildi, bunun üzerine ailesi geldi şirkette barış çağrış oldu daha sonra evlerine gittiler önce naparsanız yapın demişlerdi ancak daha sonra fikir değiştirerek kendileri şirket yetkilisini çağırıp hatta o da beni kasaya oturdum …’in anne babası çağırıyor oraya gideceğim dedi. Gittiğinde kendisine senet vermişler. Benim …’in kasadan paraya çaldığına ilişkin fiilen görgüye dayalı bilgim yoktur. Sadece kamera kayıtlarında kasadan para alıp cebine koyduğunu gördüm ” demiştir.
Davacı … …’ın SGK Hizmet Dökümü UYAP ortamından alınarak dosyaya eklenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. Maddesi). İspat yüküne ilişkin bu genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir.
Menfi tespit davalarında ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davalı üzerinde olsa da eğer dava kambiyo senedinden kaynaklı menfi tespit davası ise, kambiyo senetlerinde mücerretlik ilkesi gereği, hukuki ilişkiye bakılmaksızın kambiyo senedinin borçlusu olan davacının kambiyo senedi alacaklısına borçlu olmadığı hususunu ispat etmesi gerekmektedir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun(TBK) 37. maddesine göre, bir kimse karşı tarafın veya üçüncü bir kişinin kendisi veya yakınlarının maddi veya manevi varlığına yönelik hukuka aykırı ve esaslı korkutması sonucu yaptığı sözleşme ile bağlı sayılamaz. Korkutmadan(ikrah-tehdit) söz edilebilmesi için, korkutmanın sözleşmeyi yapan kimsenin veya yakınlarının kişilik haklarına veya mal varlıklarına yönelik olması, korkutmaya maruz kalanın sübjektif durumuna göre ağır ve derhal meydana gelebilecek nitelik taşıması, haksız (hukuka aykırı) sayılması, illiyet bağının bulunması yani sözleşmenin korkunun yarattığı etki sonucu yapılması zorunludur. İptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir.Korkutma nedenine dayalı davalarda iddia haksız fiile ilişkin olduğundan tanık dahil her türlü delille davanın ispatı mümkündür. (Yargıtay 3. HD 2017/5279 esas 2019/1710 karar, 19. HD 2015/14863 esas 2016/2356 karar)
İddia, savunma, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler, Silivri İcra Müdürlüğünün … Sayılı takip dosyası, Silivri … Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyası, tanık anlatımları ve tüm dosya kapsamının bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda; Davanın kambiyo senetlerinden kaynaklı İİK 72 maddesi kapsamında açılmış menfi tespit davası olduğu, kambiyo senetleri illetten mücerret olduğundan senedin aksini iddia eden tarafın iddiasını ispatla yükümlü olduğu, davacı …’in 09/05/2014 – 29/04/2016 tarihleri arası davalı iş yerinde kasiyer olarak çalıştığı, şirket adına yapılan satışlar nedeniyle değişik zamanlarda birden fazla müşteriden satılan ürünler karşılığında tahsil ettiği bedellerin bir kısmını şirkete intikal ettirmeden zimmetinde tuttuğu, bu durumun fark edilmesi üzerine davalının zararının karşılanması amacıyla davacıların icraya konu senedi imzalayarak davalı şirket yetkililerine verdikleri, her ne kadar davacılar davaya konu edilen senedin korkutma sonucu alındığı ileri sürülerek davalı şirket yetkililerinden şikayetçi olmuşlar ise de; Silivri … Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda Mahkemenin 10/11/2017 tarih … Esas ve …. Sayılı Kararı ile sanıkların üzerine atılı suçun unsurlarının oluşmaması nedeniyle ayrı ayrı beraatlerine karar verildiği, kararın istinaf edilmeden 21/12/2017 tarihinde kesinleştiği, Silivri … Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas Sayılı dosyasının 10/11/2017 tarihli ilk celsesinde davacı …’in sanıkların kendisine yönelik her hangi bir eylemlerinin olmadığını ikrar ettiği ve bu sebeple müşteki sıfatının kaldırıldığı, davacılar … ve …’un sanıkların kendilerine karşı herhangi bir zor kullanmaları, tehdit ve hakaret içerikli sözleri olmadığına yönelik beyanları ve gerek Mahkememizce ve gerekse de talimat yolu ile dinlenen davalı tanıklarının beyanları dikkate alındığında görgüye dayalı bilgileri bulunmayan davacı tanıklarının beyanlarına itibar edilmeyerek menfi tespit davasının ispatlanamadığı anlaşılmakla; sübut bulmayan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde tüm hususları içerir hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 80,70-TL harcın davacı tarafça peşin yatırılan 2.305,47-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 2.224,77-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacı tarafa İADESİNE,
3-Davalı tarafça sarf edilen 50,00 TL tebligat ve posta masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T gereğince hesaplanıp takdir olunan 16.775,00-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
6-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
7-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/03/2022
Katip …
¸
Hakim …
¸