Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/707 E. 2023/20 K. 09.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/707 Esas
KARAR NO : 2023/20

DAVA : Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
DAVA TARİHİ : 29/07/2019
KARAR TARİHİ : 09/01/2023
Mahkememizde görülmekte olan Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkil şirketin 2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile kurulmuş bir kamu tüzel kişiliği olduğunu. … Belediyesinin görev alanı ile sınırlı olmak üzere su ve kanalizasyon hizmetleri İdaresince sunduklarını. Müvekkil şirketin ve müflis … Ticaret A.Ş. Arasında ”… Sokak No:… … ” adresindeki … nolu abonelik ile ilgili olarak abonelik sözleşmesi imzalandığını, Muflisin idarelerine atıksu borcu bulunmadğını, … Ticaret A.Ş. Hakkında … Gazetesi’nde yapılan sorgulama sonucunda borçlunun iflasına karar verildiğini, Taleplerinin Bakırköy …İcra ve İflas Müdürlüğü tarafından ”…borcun tahakkuk ettirildiği dönemlerde söz konusu taşınmaz müflis şirket adına kayıtlı olmadı…’ gerekçesi ile reddedildiğini ve sıra cetveli düzenlendiğini, Abonelik sözleşmesi abone tarafından feshedilmedikçe abone abonelik borçlularından sorumlu olduğunu, abonelik taşınmazın mülkiyetine bağlı olarak gerçekleştirilmediğini, Abone, aboneliğe konu taşınmazı devir de etse, kiraya da verse veya terk de ete aboneliğini usulüne uyğun olarak sona erdirmemiş ise bunun sorumluluğuna kendesinin katlanlması gerekmediğini, binlerce abonesi bulunan müvekkil kurumun, abonelerinin, taşınmazı devrettiklerini, kiraya verdiklerini, terk ettiklerini veya suyun kimler tarafından kullanıldığını tek tek abone bazında takibini yapması beklenemediğiklerinin bu durum yargıtay kararları ile de sabit olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 24/09/2013 tarih ve … Esas ve … Karar sayılı ilamında”Abonelik sözleşmesini iptal ettirmeden adresten taşınma halinde sonraki dönem tahakkuklarından kiracıların sorumluluğu aboneliğni kuruma gelip iptal ettirmedikçe devam ettidiğini, Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin 23/10/2008 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilamında: ”Kural olarak abonelik sözleşmesi devam ettiğği sürece abone olan davalı tüketim bedelinden sorumlu olduğunu,Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 24/05/2001 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilamında ”Abone sözleşmesini feshetmeden ayrılan davalı abone sayacın en son kaydeüttiği miktara kadar tahhuk edece beledderi ödemek zorunda olduklarını, abonelik sözleşmesi feshedimediği sürece, mülkiyet aboneye ait olsun ya da olmasın abone olan kişi veya kurum tüketim bedelinden sorumlu bulunduklarını, belirtilen nedenle müvekkili şirketin alacağının kaydı talebinin reddine karar verilmesinin haksız ve hukuk aykırı olduğunu bu bakımdan müvekkili şirketin alacağının iflas masasına kaydının kabulü ile sıra cetveline itiratzlarının kübulüne karar verilmesini, Müflis … A.Ş.’nin dava tarihi itibariyle idareye olan 39.134,82 TL asıl alacak, ana paraya %16,80 oranında işleyen faiz 27.464,82-TL, faizin KDV’si 4.943,67 TL olmak üzere toplam 71.543,31 TL abonelik borcunun fazlaya ilişkin her türlü hak ve alacakların talep ve kayıt hakkı saklı kalmak kaydıyla iflas masasına kaydının kabulü ile sıra cetveline itirazlarının kabulüne karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı İflas İdaresine yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafça cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ:
Dava; İİK’nun 235. maddesi uyarınca davacı alacağının iflas masasına kayıt ve kabulü istemine ilişkindir.
Hem sıraya hem de alacağın esas ve miktarına yönelik istem bulunduğundan mahkememizin görevli olduğu kanaatine varılmıştır.
Uyuşmazlığın, davacının kayıt kabul talebine konu alacağının bulunup bulunmadığı, var ise miktarının tespiti hususlarından kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliğine göre HMK’nun 14/2 maddesi gereğince işbu davaya bakmaya mahkememiz kesin yetkili olup, dava 6102 sayılı TTK’nun 1521.maddesi gereğince basit yargılama usulünce incelenip sonuçlandırılmıştır.
Bakırköy …Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas, … Karar sayılı dosyasının incelenmesinde;… Memurluğunun … sicil numarasında kayıtlı Davacı …Ticaret A.Ş. ve … sicil numarasında kayıtlı Davacı … Dış Ticaret Limited Şirketinin iflas erteleme taleplerinin reddine, her iki şirketin ayrı ayrı iflaslarına, iflasın 19/12/2013 günü saat: 14.30 itibariyle açılmasına karar verildiği ve kararın 17/09/2015 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Bakırköy ….İcra ve İflas Müdürlüğüne yazılan müzekkereye cevap verildiği, istenilen bilgi ve belgelerin gönderildiği, incelenmesinde; Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasından 19.12.2013 tarihinden geçerli olmak üzere iflasına karar verilen müflis … Tic. A.Ş. hakkındaki iflas tasfiyesinin müdürlüklerine ait … İflas sayılı dosyası ile yürütüldüğünü, davacının …. Alacak kayıt numarası ile kayıt yaptırdığı ve masraf avansının yatırmadığının görüldüğünü, müflisin alacak kaydı ile ilgili sorgusu alınmadığını, İİK. 237. Maddesi gereğince müflisin ikinci alacaklılar toplantısının 19/11/2015 tarihinde yapıldığını, dosyada tasfiye işlemlerini yürüten iflas idare memurları görevlerinden istifa ettiğini bildirmiş olduğunun görüldüğü, 10/07/2020 tarihli müdürlükleri kararında iflas idare memurlarının seçimi için 27/08/2020 tarihinde fevkalade alacaklılar toplantısı yapılmasına karar verildiğini, toplantı da iflas idare memurluğuna aday gösterilmediğinden tasfiyenin dairece sonlandırılmasına karar verildiğinin bildirildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, dosya kapsamı belgeler ve her iki tarafa ait ticari defter ve kayıtlar incelenmek sureti ile takip tarihi itibari ile davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, davacının kayıt kabul talebinin yerinde olup olmadığı, yerinde ise ne miktarda iflas masasına alacağın kaydedilmesi gerektiği konusunda bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup, bilirkişi Mali Müşavir …’nin 15/07/2021 Tarihli raporunda özetle ; Davacı … Genel Müdürlüğü ile davalı müflis … Anonim Şirket arasında bir Atıksu Sözleşmesi ve bir Atıksu Taahhütnamesinin akdedildiği, sözleşmeye göre sözleşmenin her sene kendini yenileyeceğinin kararlaştırılmış olduğu, dosya kapsamında davalı tarafından sözleşmenin sonlandırıldığına ilişkin herhangi bir belgeye rastlanmadığı, davacının kamu kurumu olarak defter tutmakla yükümlü olmaması, müflis şirketin ise defterlerinin iflas dairesinde bulunmaması nedeniyle tarafların ticari defterlerinin bu aşamada incelenemediği, davacının asıl alacak talebinin uzmanlık gerektiren bir hesaplama gerektirmesi nedeniyle asıl alacağın hesaplamasının tarafımca yapılamadığı, bir makine mühendisi ile bu hesaplamanın yapılması takdirinin mahkemeye ait olduğu, bununla birlikte davacı kurum tarafından yazı ekinde sunuları borç bilgileri dökümü incelendiğinde; davalı müflis şirketin 21.01.2021 tarihi itbariyle kuruma dava konusu 14.10.2615 tarihli borçtan dolayı 39.134,82 TL asıl alacak 47.051,87 TL KDV dahil gecikme faizi ve 2.898,88 TL KDV olmak üzere toplam 86.186,69 TL ALACAKLI olduğu, rapor içerisinde açıklanan nedenlerle, mahkeme tarafından davacı asıl alacağının kabulü halinde alacak kaydına başvuru tarihi itibariyle ve huzurdaki dava tarihi itibariyle terditli faiz hesaplamasının yapıldığı, yapılan hesaplamalar sonucunda; alacak kaydına başvuru tarihi itibariyle davacının 39.134,82 TL Asıl Alacak ve 28.758,06 TL KDV dahil gecikme zammı oimak üzere toplam alacağının 67.892,88 TL olarak hesaplanmış olup, ancak alacak kaydı başvurusundaki talebi 63.846,79 TL olması nedeniyle taleple bağlılık fikesi gereği bu tutarın iflas masasına kaydedilmesi gerektiği, dava tarihi itibariyle davacının 39.134,82 TL Asıl Alacak ve 38.960,47 TL KDV dahil gecikme zammı olmak üzere toplam alacağının 78.095,29 TL olarak hesaplandığı, bu tutarın iflas masasına kaydedilmesi gerektiği görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Davacı vekilinin bilirkişi raporuna itiraz ettiği anlaşılmış, itirazların değerlendirilmesi amacıyla ek rapor düzenlenmek üzere dosyanın bilirkişiye tevdine karar verilmiş olup, bilirkişi Mali Müşavir …’nin 15/12/2021 Tarihli ek raporunda özetle; Davacı … Genel Müdürlüğü ile davalı Müflis … Anonim Şirket arasında bir Atıksu Sözleşmesi ve bir Atıksu Taahhütnamesinin akdedildiği, sözleşmeye göre sözleşmenin her sene kendini yenileyeceğinin kararlaştırılmış olduğu, dosya kapsamında davalı tarafından sözleşmenin sonlandırıldığına iliskin herhangi bir belgeye rastlanmadığı, davacının kamu kurumu olarak defter tutmakla yükümlü olmaması, müflis şirketin ise defterlerinin iflas dairesinde bulunmaması nedeniyle tarafların ticari defterlerinin bu aşamada incelenemediği, davacının asıl alacak talebinin uzmanlık gerektiren bir hesaplama gerektirmesi nedeniyle asıl alacağın hesaplamasının tarafımca yapılamadığı, bir makine mühendisi ile bu hesaplamanın yapılması takdirinin mahkemeye ait olduğu, bununla birlikte davacı kurum tarafından yazı ekinde sunulan borç bilgileri dökümü incelendiğinde; davalı müflis şirketin 21.01.2021 tarihi itibariyle kuruma dava konusu 14.10.2015 tarihli borçtan dolayı 39.134,82 TL asıl alacak 47.051,87 TL KDV dahil gecikme faizi ve 2.898,88 TL KDV olmak üzere toplam 86.186,69 TL ALACAKLI olduğu, rapor içerisinde açıklanan nedenlerle, Sayın Mahkemece davacı asıl alacağının kabulü halinde alacak kaydına başvuru tarihi itibariyle ve huzurdaki dava tarihi itibariyle terditli faiz hesaplamasının yapıldığı, yapılan hesaplamalar sonucunda; alacak kaydına başvuru tarihi itibariyle davacının 39.134,82 TL Asıl Alacak ve 24.394.87 TL KDV dahil gecikme zammı olmak üzere toplam alacağının 63.529,69 TL olarak hesaplandığı ve bu tutarın iflas masasına kaydedilmesi gerektiği, dava tarihi itibariyle davacının 39.134,82 TL Asıl Alacak ve 29.825,53 TL KDV dahil gecikme zammı olmak üzere toplam alacağının 68.960,35 TL olarak hesaplandığı ve bu tutarın iflas masasına kaydedilmesi gerektiği görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce Tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, dosya kapsamı belgeler ve davalı müflise ait ticari defter ve kayıtlar incelenmek sureti ile iflas tarihi itibari ile davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı kayıt kabul talebinin yerinde olup olmadığı, kayıt kabule konu alacak miktarının ne kadar olduğu konusunda bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olmakla dosyanın bilirkişi heyetine tevdine karar verilmiş, bilirkişi Mali Müşavir… ve Jeofizik Mühendisi… ‘ın 10/06/2022 tarihli raporunda özetle; İflas Tarihi 19.12.2013 olup, Davacı (alacalı) …’nün 21.04.2022 tarihli havaleli yazısında dava konu edilen 39.134,82 TL asıl alacak için yaptığı açıklamada 421 .12.2013 ile 06.01.2015 tarihleri arasında 6274 m3 sarfiyat karşılığı 38.737,55 TL Kıyas bedeli ve + 6.391,12 TL katı atık bedeli + 30,12 TL Bertaraf Bedeli + 46,68 TL sayaç Tamir Ayar Ücreti ile 06.01.2015 ile 27.01.2015 tarihleri arası 762 m3 (doğrusu 72 m3 dür.) sarfiyat karşılığı 429,28- TL olmak üzere Toplam 45.634,75 TL Ocak/2015 dönemine tahakkuk ettirilmiştir.” Dendiğinden, bu açıklamaya göre asıl alacak için yapılan sarfiyatlar nedeni ile yapılan tabakkukların iflas tarihinden sonra olduğu ve durumda davacının iflas tarihinde (19.12.2013 tarihinde) bu tahakkuklar nedeniyle davalı (müflis) … Ve Ticaret Anonim Şirketinden herhangi bir alacağının bulunmadığı, davacı (alacalı) …’nün 21.04.2022 tarih havaleli yazısında dava konu edilen 39.134,82 TL asıl alacak için yaptığı açıklamada 431.12.2013 son ödeme tarihli 3.669,76 TL tutarındaki fatura (faturaya işletilen gecikme dahil),” Dendiğini, 31.12.2013 son ödeme tarihli faturanın İlk Okuması:31.10.2013 tarihinde ve Son Okuması: 29.11.2013 tarihinde olduğundan bu fatura bedelinin İflastan öncesine ait olduğu, 31,01.2014 son ödeme tarihli faturanın İlk Okuması:29.11.2013 tarihinde ve Son Okuması: 31.12.2013 tarihinde olduğundan bu fatura bedelinin İflastan öncesine ait olduğu, dosyada mevut … okumalarına göre; İFLAS TARİHİ (19.12.2013 tarihi) itibarıyla davacının davalıdan 2 adet fatura nedeniyle Toplam (2.709,05 TL + 2.571,90 TL) : 5.280,95 TL asıl alacağının bulunduğu, yukarıda belirtilen 2 adet fatura için her faturanın son ödeme tarihi ile alacaklının (davacının) İflas masasına alacak başvuru tarihi olan 19.11.2018 arası için gecikme hesaplandığında; 31.12.2013 son ödeme tarihli fatura için: 34.12.2013-19.11.2018 arası: 1775 gün, Gecikme Zammı Oranı: %16,80 yıllık, %1,40 aylık, %046 günlük, asıl Alacak Son Ödeme Tarihi Gün Sayısı Ye’desi Gecikeme KDV’si KDV’li Gecikme 2.709,05 TL 31.12.2013-19.11.2018-1775 gün 81,65 2212TL 398TL 2.610,00TL* 31.01.2014 son ödeme tarihli fatura için: 31.01.2014-19.11.2018 arası: 1744 gün Gecikme Zammı Oranı: %16,80 yılık, %1.40 aylık, %046 günlük, asıl Alacak Son Ödeme Tarihi Gün Sayısı % 046’desi Gecikme KDV’si KDV’li Gecikme 2.571,90 TL 31.01.2014-19.11.201851744 gün 80,22 2063 TL 371TL 2.434,00-TL olmak üzere, Toplam 5.280,95 TL asıl alacak ve Toplam 5.044,00 TL gecikme olmak üzere, 19.11.2018 alacak başvuru tarihinde davacının davalıdan Toplam (5.280,95 TL + 5.044,00-TL) 10.324,95 TL alacağının bulunduğu, kayıt kabul talebinin yerinde olduğuna, kayıt kabul talebinin 19.11.2018 tarihi itibarıyla 10.324,95 TL olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan ve sunulan deliller, bilirkişi raporu, Bakırköy …ATM’in … esas sayılı dosyası ,iflas müdürlüğünden gönderilen yazı cevabı ve ekleri ile tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde;
Öncelikle ispat müessesesini açıklamakta fayda var. Bilindiği üzere, hakim, davada hangi vakıaların ispat edilmesini tespit ettikten sonra, bu vakıaların kimin tarafından ispat edilmesi gerektiği sorusuyla karşılaşır; buna ispat yükü denir. Kendisine ispat yükü düşen taraf için, bu bir yükümlülük(mükellefiyet) değil, sadece bir yüktür(külfettir). Taraf kendisinin ispat etmesi gerektiği vakıayı ispat edemezse karşı taraf ve mahkeme onu mutlaka ispat etmesini isteyemez, bilakis kendisine ispat yükü düşen taraf , o vakıayı ispat edememiş sayılır.(Kuru, Medeni Usul Hukuku, 2016, sy 319)
Dava dosyamızda ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davacı üzerinde olup tarafların iddiaları doğrultusunda delilleri toplanarak taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına dair ihtaratlı ara karar kurulmuş inceleme günü sadece davacı defterlerini incelemeye esas olacak şekilde dosyamıza sunmuş, müflis adına yetkili olan iflas idaresi tarafından ticari defterler incelemeye esas olacak şekilde dosyaya sunulmamıştır.
Yapılan ilk bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen ana ve ek raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşılmış ve bilirkişi değişikliğine gidilerek heyet oluşturulmuştur. Heyet raporu denetime elverişli olduğundan itirazlar reddedilmiştir.
İnceleme neticesinde davacının kamu kurumu olması nedeniyle ticari defter tutma yükümlülüğünün bulunmadığı fakat düzenlenen faturaların bilirkişilerin incelemesine sunulduğu, yapılan inceleme neticesinde davacının müflisten alacaklı olduğu tespit edilmiş fakat iflas idaresi tarafından müflis defterleri incelemeye esas olacak şekilde ibraz edilmemiş olup, rapor neticesinde incelenen davacı kayıtlarına göre davacının müflisten 10.324,95-TL alacaklı olduğu, iflas idaresi tarafından kabul edilen kısmın mahsubu neticesinde ise sonuç olarak iflas tarihi itibariyle davacının müflisten 10.324,95-TL alacaklı olduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirilmeden önceki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. ” şeklindedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirildikten sonraki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” şeklindedir.
7251 sayılı yasanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesindeki değişikliği düzenleyen 23. maddesine ait Türkiye Büyük Millet Meclisi gerekçesi ” Maddeyle, Kanunun ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin 222 nci maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Mevcut metne göre diğer tarafın defter kayıtlarında ilgili hususta hiçbir kayıt bulunmaması halinde, ibraz eden tarafın ticari defterindeki kayıtlar, sahibi lehine delil olarak kabul edilebilmektedir. Ticari defteri ibraz edenin tek taraflı işlemiyle oluşturduğu kayıtların, bu kayıtlardan hiçbir şekilde haberi olmayan karşı taraf aleyhine delil teşkil ediyor olması hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurabileceği gibi hukuk güvenliği ilkesine de aykırılık teşkil edebilmektedir. Bu sebeple maddede yapılan değişiklikle, ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için öngörülen unsurlardan biri olan, diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtların “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” hali, madde metninden çıkarılmaktadır. Kural tersine çevrilmekte ve karşı tarafın maddede belirtilen usule uygun olarak tuttuğu ticari defterini ibraz ettiği halde ileri sürülen hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterin, sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı açıkça hükme bağlanmaktadır. Madde metni dışına çıkarılan “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” durumunun yerine, “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” durumu maddeye ilave edilmektedir. Buna göre ticari defterde yer alan herhangi bir kaydın, sahibi lehine delil teşkil edebilmesi için diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi gerekecektir. Bu düzenlemenin hakkaniyete ve hukuk güvenliği ilkesine uygun olduğu düşünülmektedir. Zira ticari defteri ibraz edenin defterinde yer alan ve diğer tarafı muhatap alan kayıt, diğer tarafa sunulmakta ve diğer tarafın kendi defterindeki kayıtlara dayanarak karşı delilini ileri sürmesi beklenmektedir. Diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi hali, ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığı anlamına gelecektir. Belirtilmelidir ki defter ibraz etmeyen tarafın, diğer tarafın ticari defterindeki kayıtların aksini senet veya diğer kesin delillerle ispatlama hakkı saklıdır.” şeklindedir.
Kanun değişikliği sonrasında madde gerekçesi içeriğinden anlaşıldığı üzere, davalı defterlerini sunmayarak davacının kayıtlarının HMK’nın 222/3. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 2. maddesi ile 6100 sayılı HMK’ nın 29. maddesi kapsamında dürüstlük-hakkaniyet ilkesine aykırı bir şekilde engel olduğundan, davacı tarafça ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığının ve bunun sonucunda da davacıya ait kayıtların kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir.

Bu durumda davacı kamu kurumunun kayıtları ile alacağın varlığının ispatlandığı, başkaca araştırmanın artık gerekmeyeceği kabul edilerek açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE;
A)Kayıt kabule konu 5.280,95-TL asıl alacak ve 5.044,00-TL gecikme zammı olmak üzere TOPLAMDA 10.324,95-TL alacağın Bakırköy …. İflas Müdürlüğünün … İflas sayılı dosyasında iflas tasfiye işlemleri yürütülen müflis … ANONİM ŞİRKETİ ‘nin iflas masasına davacı alacağı olarak KAYIT VE KABULÜNE,
B)Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Harçlar Tarifesi Uyarınca alınması gereken 179,90-TL ilam ve karar harcının davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40-TL harcın mahsubuna, bakiye 135,50-TL harcın davalı müflisten tahsili ile hazineye İRAT KAYDINA,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı yararına tayin ve takdir olunan 9.200,00- TL maktu vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından sarfedilen 44,40 TL başvurma harcı, 44,40-TL peşin harç, 5.148,00-TL yargılama gideri olmak üzere toplam 5.236,80-TL’nin davanın kabul oranı dikkate alınarak 756,00-TL’sinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE, geri kalan miktarın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra DAVACIYA İADESİNE,
6-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
Dair, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile 10 gün içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/01/2023

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza