Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/677 E. 2023/59 K. 17.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/677 Esas
KARAR NO : 2023/59 Karar

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/02/2020
KARAR TARİHİ : 17/01/2023

Davacı tarafından mahkememizde açılan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalı alacaklı görünenin, müvekkiline karşı Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takibi başlattığını ve ihtiyati haciz yolu ile müvekkilinin banka hesabına bloke koydurduğunu, müvekkilinin davalı alacaklı görünene gerek bu senetten doğan gerekse başka bir hukuki sebepten kaynaklı hiçbir borcu olmadığını, söz konusu senet bedelsiz olup davalı alacaklı görünen hakkında TCK’nın 156. maddesi gereğince Bakırköy C.Savcılığına ”Bedelsiz senedi işleme koyma suçundan ötürü suç duyurusunda bulunulduğunu, davalı alacaklı görünen , kendisine iş yapıp çalışmak için … plaka sayılı aracı (çekici), satın almak isterken, müvekkilinden araç sahibine vermek üzere bir senet vermesini rica etttiğini ,bu senedi hatır senedi olarak arabasını almak istediği satıcı kişiye teminat amaçlı vereceğini söylediğini, davalı alacaklı görünen, satın almak istediği …plaka sayılı aracı(çekici), bir kısmını peşin ödeyerek bir kısmını ise vadeli senetler tanzim ve imza ederek kendi şartları ile satın aldığını, arabayı, kendi şartları ile satın alıp ve borç senetlerini de kendi namına tanzim ve imza ettiği için, müvekkilinden talep ettiği o boş senet lüzumsuz kaldığını, bunu da müvekkiline kendi ağzı ile beyan ettiğini ” ben yırtar atarım dostum, sen rahat ol ” dediğini, hal böyle iken Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasından gelen ödeme emrinin tebliği ile neye uğradığını şaşıran müvekkilinin davalı alacaklı görünenin, senedin tüm boş yerlerini doldurarak icra takibine koyduğunu anlamış ve derhal tarafımıza vekaletname vererek yasal süreci başlatmamızı talep ettiğini, müvekkilinin davalı alacaklı görünene borcu olmadığını, Yok’u ispat etmek mümkün olamayacağından, müvekkilinden alacağı olduğunu iddia eden davalının bu alacağını ispat etmesi gerektiğini, öncelikle ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne, icra takibinin dava sonuçlanıncaya kadar durdurulmasını ve müvekkili banka hesaplarına konulan blokelerin kaldırılmasını, davanın kabulüne, davalı alacaklı görünenin, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olan icra takibine konu ettiği senetten kaynaklı olarak müvekkili davalıya borcunun olmadığının tespitine, davalının, müvekkili lehine İ.İ.K.m.170/3 gereği takip tutarının %20’sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, davalının İ.İ.K.m.170/son gereği söz konusu bononun taalluk ettiği değerin yüzde onu (%10) oranında hazine lehine para cezası ödemeye mahkum edilmesini, yargılama giderlerinin ve lehlerine vekalet ücreti ödemesi yönünde hüküm tesis edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davanın, Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile davacı/borçlu hakkında başlatılan kambiyo senetlerine özgü icra takibinin dayanağı olan 65.000,00 TL meblağlı bonodan kaynaklanan borcun bulunmadığının tespiti talebini içerir menfi tespit davası olduğunu, bu haliyle söz konusu bonoya dayanılarak başlatılan Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına konu alacak ticari alacak niteliğinde olduğunu, davalı/Alacaklı … ve babası … da aralarındaki uzun yıllara dayanan hukuka binaen davacı/Borçlu … ve Ağabeyi ….’nın bu teklifini kabul ettiğini, bunun üzerine müvekkili Davalı/Alacaklı … ve babası …, davacı/Borçlu … ve Ağabeyi …. ile geçmişten gelen aralarındaki samimiyete binaen ve tamamen hüsn-i niyet çerçevesinde bu teklifi kabul etmek durumunda kaldığını, bu çerçevede önce 20.11.2019 tarihinde, 20.12.2019 Vade tarihli ve 65.000,00 TL meblağlı bir adet senet düzenlenmek suretiyle davacı/Borçlu … tarafından müvekkil Davalı/Alacaklı …’a verilmiştir. Akabinde ise Müvekkil Davalı/Alacaklı …’ın adına kayıtlı … Plaka sayılı kamyonun üzerindeki kasa ve ahtapot, davacı/Borçlu … ‘nın işletmekte olduğu Anadolu Yediemin Otoparkında vinç yardımıyla sökülüp tekrar davacı/Borçlu … ‘nın adına kayıtlı … plakalı aracın üzerine takıldığını, daha sonra müvekkili Davalı/Alacaklı … ve babası …, Davacı/Borçlu … ve Ağabeyi … ‘ya bu durumu defaatle iletip “ya yeni yapılan kasayı taktırmaları ya da ödedikleri 65.000,00 TL nin iade edilmesini, aksi halde alınmış olan senedin tahsili için icra takibi başlatılacağını” söylediğini, ancak Davacı/Borçlu … ve Ağabeyi …., “10 gün sonra ödeyeceğiz, bir ay sonra ödeyeceğiz” vb. şekilde süre isteyerek müvekkili Davalı/Alacaklı … ve babası …’ı sürekli oyaladığını, hatta Davacı/Borçlu … bir defasında müvekkili Davalı/Alacaklı … ve babası …’a “Pazartesi gelin, paranız hazır, kesin ödeme yapacağım” dediğini, bunun üzerine müvekkili ve babası davacının yanına gittiğinde ise yine “parayı ayarlayamadığını, bir hafta daha süre istediğini” söylediğini, .unun üzerine müvekkili ve babası artık daha fazla bekleyemeyeceklerini, senedin tahsili için hukuki yollara başvuracaklarını söylediklerini, halbuki bilindiği üzere 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 18. Maddesi hükmüne göre her tacirin, basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerektiğini, bu halde tacir olduğu belirtilen ve gerçekten de 3. Adet şirkette hissesi bulunan davacı/borçlunun, 65.000,00 TL meblağlı bir senedi hiçbir karşılığı olmadan üstelik de açığa imza atmak suretiyle vermiş olması normal hayatın ve ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, daha da ötesi, 65.000,00 TL meblağlı böyle bir senet için, “ben yırtar atarım dostum sen rahat ol” şeklinde söylendiği iddiasına mukabil davacı/borçlunun gerçekten rahat olup bu senedi verdiğini dahi unutacak durumda olduğu iddiasının da ne aklen ne mantıken ne de hukuken izahı söz konusu olmadığını, Mahkemeniz nezdindeki davada Mahkemenizin görevsiz olması nedeniyle davanın görev yönünden usulden reddine, bununla birlikte zorunlu arabuluculuk başvurusu yapılmadan dava açılmış olması nedeniyle davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine, bu taleplerimizin kabul edilmemesi ve davanın esasına girilmesi halinde ise tafsilatıyla izah ettiğimiz hususlar çerçevesinde davanın esastan reddine, davacı/borçlunun dava konusu icra takibinin yatıracağı % 115 teminat mukabilinde tedbiren durdurulmasına sebebiyet vermesi halinde yargılama sonunda takip konusu alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatına ve takip konusu alacağın % 10’u oranında para cezasına mahkum edilmesine, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davacı/borçluya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Tanığı …’ın 23/06/2021 tarihli celsesinde alınan beyanında: “ben 8 sene … – abisi …. yanında çekici operatörü olarak çalıştım, davacı küçülmeye gideceğini belirterek ….daki yediemin otoparkını kapattılar, çekiyi de trafikten çekeceğiz, bana da boşta kalmamam için bir teklifte bulundu, bu teklifin niteliği şuydu, eğer bir araç alırsam kendi araçlarındaki çekiçte bulunan artapotu benim aracıma takacaktı, bunun için de 65.000,00 TL talep etti, 57.000,00 TL’yi elden verdik, 8.000,00 TL’yi de davalı ….’nın banka hesabına gönderdi, 65.000,00 TL bu şekilde ödendi, daha sonra kendi araçlarındaki (…) araçtaki malzeme benim aracıma (….) yüklendi, ben kendi aracımla 1 hafta trafikte çalıştım, daha sonra davacı bana hitaben kendi araçları olan … plakalı aracın yakalaması olduğunu, bu sebeple üzerindeki malzemenin tekrardan yerine konulması gerektiğini, konulmaz ise yediemin otoparkının iptal edileceğini davacı tarafından söylendi, ben de bunun üzerine ben bu araca 65.000 TL ödedim, benim aracım boşta kalacak dedim, o da bana 65.000 TL’lik senet vereyim bizim dükkana çekelim, senin arabana sıfır kasa yaptırayım, sana vermiş olduğum senedi verdiğinde aracın yapılmış haliyle teslim edeyim dedi, senedi davacı oğlum adına düzenleyerek senedi verdi, benim aracıma sıfır kasa yapıldı, ancak davacı kasayı yapan …’a parayı ödemediği için …’da kasayı geri söktü, benle yapmış olduğu sözleşmeye davacı taraf uymadığı için ve zararım olduğu igçin kanuni yollara başvurdum, senet teminat senedi değildir, almış olduğum …. plakalı araca 35.000 TL peşin verdim ve 9 tane 3500 ve 1 tane de 3000 TL’lik senet verdik senetleri … adına verdim, hatta daha sonra kendi aracıma zararına malzeme takılmadığı için almış olduğum fiyattan zararına 8000 TL aşağısına sattım, aynı aldığım yere verdim, Davalı vekilinin istemi üzerine tanıktan soruldu: 65.000 TL çekicinin üzerindeki ahtapot için verilmiştir, verilmiş olmasına rağmen ahtapot takılmadı ve paramız da geri verilmedi, …. plaka sayılı aracı davacıdan almadım, Ümraniyedeki bir galericiden aldım, almış olduğum araç şase olarak çıplak olarak alınmıştır, malzemeyi davacı … Savaşçı’dan aldım” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı Tanığı …’un 14/06/2022 tarihli celsesinde alınan beyanında: “Ben …’yı tanırım. Davalı …’ı tanımıyorum, davalının babası …’ı tanımaktayım. Ben …’nın firmasında çalışmaktayım. … üst yapı işi yapmaktadır, yani çekici ya da kayar kasa işi yapmaktadır, ben bu iş yerinde usta başı olarak çalışmaktayım. Davalının babası … bir araç alıp bize getirdiler, üst yapı yaptırdı, parasını da ödemediler. Daha sonra biz bu üst yapıyı indirdik. Ben tarafların ne kadar paraya anlaştığını bilmiyorum. Daha sonra …. bu ticari ilişkiyi devam ettirmek için tekrardan 65.000-TL’lik bir teminat senedi istedi. Senedi … davacıya verdi. Bu senedin verilme amacını ben tam olarak bilemiyorum. Davalı vekilinin talebi üzerine tanıktan soruldu: …’nin getirdiği araç ikinci el şase idi. Üzerinde herhangi bir kasa yoktu. Biz buna kayar kasa üst yapı taktık. Ben bu üst yapının miktarını bilmiyorum. Davacı vekilinin talebi üzerine tanıktan soruldu: …’ın bu aracı nasıl aldığını bilemiyorum” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı Tanığı …’un 14/06/2022 tarihli celsesinde alınan beyanında: ” …’yı tanırım. Davalıyı tanımıyorum. Davalının babasını tanırım. Davacı ile benim oğlumun ortak bir iş yeri vardır kendileri araç üst yapısı yaparlar. … oğlumun iş yerine kamyon bir araç getirdi üstü boş şase idi. Bu araca davacı tarafça üst yapı yapıldı. Yanlış hatırlamıyorsam bedeli 40.000-TL idi. Aracı teslim almak için geldiler. Aracı teslim almadılar ve ödemeyi yapmadılar. Ödeme yapılmadığı için biz üst yapıyı geri aldık. … ve …’ın konuşmalarından bu aracı ortak aldıklarını anladım. Bu araç için …, … ‘dan miktarını tam olarak bilemediğim teminat senedi aldı. Araç …’a teslim edildi. Ben bundan sonrasını bilmiyorum. Davalı vekilinin talebi üzerine tanıktan soruldu: Ben üst yapının neden ücretinin davalı tarafça ödenmediğini bilmiyorum.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı Tanığı …’un 14/06/2022 tarihli celsesinde alınan beyanında: “Ben …’yı tanırım. Ben …’ı tanımam. …’ın babası …’ı tanırım. …’ın ben davacı ile ortak bir araç aldıklarını bilmekteyim. Bu aldıkları aracın üstü yoktu. Şase halindeydi. Bu aldıkları aracın üst yapısı yapılacaktı. Üst yapı olarak ahtapot yapılacaktı. …’nın iş yerinde bu araca ahtapot takılacaktı. Sonra da … daha önce davacının yanında çalışmasından dolayı tazminat istedi. Davacı, …’a yapılacak ahtapot için teminat senedi verdi. Daha sonra davalı taraf bu teminat senedini kötüye kullandı.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, taraf beyanları, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, menfi tespit isteminden ibarettir.
Dava konusu, Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyasına esas yapılan 65.000,00 TL miktarlı senetten kaynaklı davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu görülmüştür.
6102 sayılı TTK’ ya göre bono veya emre muharrer senet, senet metninde (bono) veya (emre muharrer senet) kelimesini ve senet Türkçe’den başka bir dilde yazılmışsa o dilde bono karşılığı olarak kullanılan kelimeyi, kayıtsız ve şartsız muayyen bir bedeli ödemek vaadini, ödeme yerini, kime ve kimin emrine ödenecek ise onun ad ve soyadını, senedin tanzim edildiği gün ve yeri, tanzim edenin imzasını içermelidir. Sıralanan bu kayıtlar bononun zorunlu ve geçerliliğini etkileyecek olan zorunlu unsurlardır.
Bu çerçevede belirlilik (muayyenlik) kambiyo senetlerinin temel unsurlarından biridir. Tedavül kabiliyeti de dikkate alındığında, bononun bütün unsurlarının açık, net, yoruma elverişli olmayacak biçimde belirgin olması gerekir. …’ın da ifade ettiği gibi poliçe ve bono keşidesi “şart kabul etmeyen” bir işlemdir (Öztan, F.: Kıymetli Evrak Hukuku, 2. B., Ankara 1997, s.451).
Nitekim TTK’ da zorunlu unsurları taşımayan senedin bono niteliğinde olmadığı; vade, tanzim ve ödeme yeri konusunda da yedek hukuk kuralı getirerek oluşabilecek boşlukları doldurmuş ve belirlilik ilkesini bu şekilde desteklemiştir. Bedel, faiz, protestodan muafiyet ve yetki şartı gibi kayıtların konulması kabul edilmekte ise de, illetten mücerretlik veya muayyenlik vasfını ortadan kaldıran kayıtların bono üzerine konması, onun kambiyo senedi vasfını ortadan kaldırır.
Hukuk Genel Kurulunun 11.04.2018 tarihli ve 2017/19-819 E., 2018/771 K. sayılı kararında da benimsendiği üzere, TTK’nın 688. maddede belirtilen şekli koşulların yanında taraflar bononun ihdas nedeni (malen/nakden ya da teminat kaydı ile alındığını), uyuşmazlık durumunda aralarındaki anlaşmaya göre yetkili olacak mahkeme, faiz gibi bononun geçerliliğine etki etmeyecek ihtiyari unsurları belirleyerek senede ekleyebilirler. Sıralanan şekil şartlarından da anlaşıldığı üzere, kambiyo senetleri temel hukuki ilişkiden bağımsız bir nitelik taşır ve soyut bir borç ikrarı içerir. Bu nedenle de bono düzenlenirken temel ilişkinin kaynağına yönelik “bedelin malen-nakden ya da teminat olarak alındığına” ilişkin ibarelerin senede yazılması zorunlu değildir. Taraflar bu ibareleri ticaret hayatındaki olası bir uyuşmazlık durumunda ispat hukukunda karşılaşabilecekleri zorlukları daha kolay aşmak amacıyla ihtiyari olarak kayıt altına almaktadırlar. Yoksa elbette ki bu kayıtlar bağımsız borç ikrarı içeren senetlerin niteliğine etki etmez.
Bononun teminat amaçlı verildiğinin kabul edilebilmesi için, neyin teminatı olarak verildiğinin ya bononun önündeki veya arkasındaki yazılar veya ayrı bir belge (İİK’nın 169/a maddesinde öngörülen) ile teminat senedi olduğunun kanıtlanması gerekir.
Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 14.03.2001 tarihli ve 2001/12-233 E., 2001/257 K.; 20.06.2001 tarihli ve 2001/12-496 E., 2001/534 K.; 24.02.2010 tarihli ve 2010/19-67 E., 2010/99 K. ile 28.03.2018 tarihli ve 2017/12-1140 E., 2018/563 K. sayılı kararlarında da aynı hususlar benimsenmiştir.
Dava konusu senet üzerinde teminat senedi olduğuna ilişkin herhangi bir ibarenin olmadığı ve borçlunun teminat senedi olduğuna ilişkin iddiasının alacaklının imzasını taşıyan ve senede açık atıf yapan İİK’nın 169/a maddesinde yazılı belgelerle kanıtlanamadığından senedin teminat senedi olmadığı kabul edilmiştir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 11.02.2020 Tarih ve 2017/12-743 E. – 2020/129 K. sayılı ilamı.)
Takibe konulan senedin, bono niteliğinde olup, tüm yasal unsurları barındırmakta olduğu, davalının davaya konu senedin bedelsiz olmadığını savunduğu, senette de bedelin nakden ödendiği yönünde açıklama olduğu, davalının savunması ile senet metnini tadil etmediği, senet üzerinde teminat senedi olduğuna dair herhangi bir ibare yer almadığı, davalının meşru hamil – lehdar olduğu, herhangi bir ceza soruşturması bulunmadığı, davacının iddiasını yazılı belge ile kanıtlaması gerektiği, bu yönde bir kanıt sunmadığı görülerek, aşağıdaki şekilde ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiş ve hüküm kurulmuştur.

Davacı tarafça dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanılmışsa da; yemin delilinin 6100 sayılı HMK’nun 225 vd maddelerinde düzenlenmiş olup, yemin edecek kimseyi ceza soruşturması veya kovuşturması ile karşı karşıya bırakacak vakıalar yeminin konusu olamaz (m.226/1-c) hükmü de dikkate alınarak, yemin delili değerlendirilmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiş ve hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının sübut bulmadığından REDDİNE,
-Yasal şartları oluşmayan inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 179,90-TL harcın davacı tarafça peşin yatırılan 1.110,04-TL peşin hartan mahsubu ile bakiye 930,14-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacı tarafa İADESİNE,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
-Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan miktarın karar kesinleştiğinde davacı tarafa İADESİNE, (Gerekçeli kararın tebliğe çıkarılma masraflarının kalan gider avansından karşılanmasına),
4-Davalı tarafından sarf edilen toplam 97,50-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
-Davalı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan miktarın davalı tarafa İADESİNE,
5-Davanın red miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 10.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı 17/01/2023

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza