Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/668 E. 2020/935 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/668 Esas
KARAR NO : 2020/935

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/07/2019
KARAR TARİHİ : 19/11/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 23/11/2020

Mahkememizden verilen 12/03/2020 tarih ve …… Esas ….. Karar sayılı kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …… Hukuk Dairesi’nin 22/09/2020 tarihli …… Esas, ……. Karar sayılı ilamıyla davacı vekilinin İstinaf başvurunun kabulüne karar verilmekle dava mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılan dava dosyasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı …’in …… Pazarlama İhracat İthalat Mümessillik A.Ş., …… Sigorta Aracılık Hizmetleri A.Ş. ve ……. Aksesuar Tic. A.Ş. unvanlı şirketlerde bulunan hisselerini 24.12.2015 tarihli Hisse Devir Protokolü ile müvekkil …’a devrettiğini, ilgili protokol kapsamında davacının hisse devir bedelinin 3.989.373,00-USD olarak belirlendiğini, ancak şu ana kadar söz konusu hisse devir bedelinin 3.282.334,00-USD’lik kısmının ödendiğini, bunun üzerine öncelikle Bakırköy Arabuluculuk Bürosu’nun …… numaralı dosyası ile arabuluculuk kurumuna başvurulduğunu, arabuluculuk sürecinin de neticesiz kalması üzerine Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü’nün …… Esas sayılı dosyası kapsamında icra takibine girişildiğini, söz konusu icra takibine de yetki ve esas yönünden itiraz edilmesi üzerine takibin durdurulduğunu belirterek; itirazın iptali ile müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu icra takibinin yetkisiz icra dairesinde açıldığını, huzurdaki davanın da yetkisiz mahkemede ikame edildiğini, dava konusu uyuşmazlık ile ilgili arabuluculuğa başvurulmadan açılan huzurdaki davanın, arabuluculuk kanunu’nun 18/a-2. maddesi uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafın dava konusu bakiye alacağa ilişkin iddiaları tamamıyla gerçek dışı olup; müvekkil …’ın davacı tarafa hiçbir borcu bulunmadığını, yargıtay’ın yerleşik içtihatları uyarınca para alacağına dair davalarda ihtiyati tedbir kararı verilmesi mümkün olmadığından, davacı tarafın tedbir taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin … aleyhine ikame edilen işbu haksız ve hukuki mesnetten yoksun davasının reddine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ:
Dava; 24/12/2015 tarihli hisse devir senedinden kaynaklı itirazın iptali istemine ilişkindir.
Bakırköy ……. İcra Müdürlüğünün …… Esas sayılı takip dosyası celp edilmiş, incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 22/05/2019 tarihinde toplam 773.861,71 USD alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığı, davalı borçluya ödeme emrinin 25/05/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun vekili vasıtasıyla yasal süresi içerisinde borca, faize ve tüm fer’ilerine itiraz ettiği ve takibin durduğu, işbu itirazın iptali davasının yasal 1 yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; söz konusu hisse devir nedeniyle davacının davalıdan alacağının bulunup bulunmadığı, var ise miktarının tespitinden kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Mahkememizden verilen 12/03/2020 tarih ve ……. Esas ……. Karar sayılı kararı ile, davanın HMK 114. ve 115. maddeleri uyarınca yetkisizlik nedeni ile dava dilekçesinin reddine, davacının açtığı davada; yetkili ve görevli mahkemenin Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesi olması nedeni ile mahkememizin yetkisizliğine karar verilmiş, davacı vekilinin İstinaf başvuru üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …… Hukuk Dairesi’nin 22/09/2020 tarihli …… Esas, ….. Karar sayılı ilamı ile;
“İİK 67.m. uyarınca açılan İtirazın İptali davalarında yetkili icra dairesinde takibin yapılması dava şartı olup, icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş olması şartıyla mahkemece re’sen dikkate alınması gerekir. Bilindiği üzere İİK’nın 50. maddesinde icra dairelerinin yetkisinin belirlenmesinde 1086 sayılı HUMK’na atıf yapılmış olup 6100 sayılı HMK’nın 447/2. maddesi hükmü uyarınca HUMK’na yapılmış olan atıfların HMK’nın ilgili maddesine atıf yapılmış sayılacağı kabul edilmiştir.
Somut olaya döndüğümüzde, ilk derece mahkemesince icra dairesinin yetkisine itiraz hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmeden ;mahkemenin yetkisine itiraz karara bağlanarak davalının yetki ilk itirazının kabulü ile yetkisizlik kararı verilmiştir. Bu husus HMk 353(1)a-4 gereği diğer dava şartlarına aykırılık teşkil etmektedir.
Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353(1)a-4 m. uyarınca hükmün kaldırılmasına ve davanın yeniden görülerek öncelikle dava şartı olan icra dairesinin yetkisine itiraz karara bağlanmak üzere dosyanın mahkemesine iadesine , davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; Bakırköy …… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/03/2020 Tarih …… Esas ……. Karar Karar sayılı hükmün HMK.’nın 353(1)a-4 gereği kaldırılmasına; Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine”karar verilmiştir.
İSTİNAF KARARI SONRASINDA YAPILAN YARGILAMA SONRASINDA:
Davacı vekili duruşmadaki beyanında; İcra müdürlüğünün yetkisi konusunda öncelikle karar verilmesini talep ettiklerini, ayrıca borçluya Bakırköy yargı yetkisinde davalıya icra dosyasında tebligat yapıldığını, hisse devri yapılan şirketlerin merkezinin Zeytinburnu olduğunu, icra takibinin yetkili yerde yapıldığını, sözleşmenin yapıldığı yerin de şirket merkezinin yapıldığı yer olduğunu, bu sebeple yetki itirazının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili duruşmadaki beyanında; müvekkilinin Gölcük’te oturduğunu, Bakırköy yargı yetkisinde tebligat yapılması ise şirketin adresine yapıldığını, şirket yetkililerin haber vermesi üzerine müvekkilinin haberi olduğunu, şirketin merkezinin bulunduğu yerin önemi olmadığını, sözleşmenin yapıldığı yerin de belli olmadığını, müvekkilinin Gölcük’te ikamet ettiğini, icra dairesinin yetkisiz olduğunu, arabulucuk dava şartının da gerçekleşmediğini, davanın usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava dosyasına göre itirazın iptali davasının dayanağı olan icra dosyasının Bakırköy …… İcra Müdürlüğü’ne ait olduğu, takibe süresi içinde itiraz olduğu, itiraz üzerine takibin durduğu, davalının gerek icra dosyasına gerekse dava dosyasına göre icra müdürlüğünün yetkisiz olduğuna dair süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunduğu, yetkili icra müdürlüğünü bu suretle açıkladığı, ayrıca davalı vekilinin süresi içinde sunmuş olduğu cevap dilekçesi ile de dava dosyası yönünden mahkememizin yetkili bulunmadığını ve bu nedenle dosyanın Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini talep ettiği açıktır.
Bu çerçevede öncelikle icra müdürlüğünün yetkisine yönelik itirazın, itirazın iptali davası çerçevesinde ele alınması gerekir. O halde mahkemece açıklandığı üzere öncelikle bu itiraz hakkında karar verilmesi gerekmektedir. Zira borca yönelik itirazın iptâli davasının incelenebilmesi için evvela ortada yetkili bir icra dairesinde yapılmış bir icra takibinin varlığı şarttır. İİK’nın 50. maddesi hükmüne göre para veya teminat borcu için takip hususunda HMK (eski HUMK.) daki yetkiye dair hükümler kıyas yoluyla tatbik olunur.
Yerleşik Yargıtay uygulaması gereği itirazın iptali davasında, mahkememiz, icra dairesinin yetkisine karşı yapılan itirazı tetkik merci yerine geçerek çözümlemek durumundadır. Bu nedenle öncelikle icra dairesinin yetkili olup olmadığı hususu değerlendirilmelidir. (Yargıtay 19. HD. 01/10/1998 T. -1998/4665 E. 1998/50704 K. ) Nitekim Mahkememizce Bakırköy İcra Hukuk Mahkemesinin adeta yerine geçerek ve Yargıtay uygulamasına da uygun olarak icra dairesinin yetki durumu ele alınmıştır. Zira bu husus özel dava şartı olmakla her aşamada da HMK. m.115/f.1 gereği gözetilmelidir.
Davacının adresinin …. Mah. ……. Sok. No: …. D:……. Kadıköy/ İstanbul (Mernis adresi:….. Mah. ……. Sk. No:…… İç Kapı No:……. Kadıköy/İstanbul) olduğu, yerleşim yeri adresinde takibin başlatılmadığı, seçimlik hakkının davalıya geçtiği, dava dilekçesinin ve davalı …’ın mernis kaydının incelenmesinde; mernis adresinin …… Mah. ….. Sk. No:…… İç Kapı No:……. Gölcük/Kocaeli olduğu tespit edilmiş olmakla takip tarihi itibari ile davalının adresi Gölcük ilçesidir.
Yerleşik yargısal uygulama gereği mahkememizin icra hukuk mahkemesinin yerine geçmek sureti ile icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı değerlendirilmesinin gerektiği, bu çerçevede Bakırköy Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanlığından gelen ekli listeye göre Gölcük İcra Müdürlüğünün Bakırköy asliye teşkilatının ve Bakırköy Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanlığının çevresi dışında bulunduğu, Bakırköy İcra Müdürlüğünün, takip tarihinde davacının adresindeki müdürlük olmadığı, aynı zamanda BK. 89., HMK. 10 maddesi çerçevesinde takip tarihinde davacı adresindeki yetkili müdürlüğün Gölcük İcra Müdürlüğü olduğu, yine HMK. m.6 gereği davalı borçlunun takip tarihindeki yerleşim yeri adresindeki yetkili müdürlüğün dahi Gölcük İcra Müdürlüğü olduğu, esasen taraflar arasında Bakırköy icra müdürlüğünün yetkisine dair yapılan ve sunulan bir yetki sözleşmesinin bulunmadığı, bu nedenle takip tarihi itibariyle genel kurala göre Gölcük İcra Müdürlüğünün yetkili olduğu açıktır.
Somut olayda yapılan açıklamalar gözetildiğinde,
İlamsız bir takipte yetkili icra dairesi de İİK 50. maddesinin yollaması ile HMK genel hükümlerine göre belirlenecektir. HMK’nın 6. maddesine göre genel yetkili icra dairesi, davalı gerçek veya tüzel kişinin takibin yapıldığı tarihteki yerleşim yeri icra dairesidir. Aynı Kanunun 10.maddesine göre ise sözleşmeden doğan takiplerde, sözleşmenin ifa edileceği yer icra dairesi de yetkilidir. Bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. Takip davacının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili mahkemede açılabilir. Takibin konusu para borcu olduğunda ise, davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK 89. maddesine göre, aksi kararlaştırılmadıkça para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilecektir.
Somut olayımızda uyuşmazlığın konusunu para borcu oluşturduğundan TBK madde 89’un olayımıza uygulanacak olup buna göre TBK madde 89’da,
“Borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir. Aksine bir anlaşma yoksa, aşağıdaki hükümler uygulanır;
1.Para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde,
2.Parça borçları, sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde,
3.Bunların dışındaki bütün borçlar, doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde ifa edilir.
Alacaklının yerleşim yerinde ifası gereken bir borcun doğumundan sonra alacaklının yerleşim yerini değiştirmesi sebebiyle ifa önemli ölçüde güçleşmişse borç, alacaklının önceki yerleşim yerinde ifa edilebilir.” hükmü mevcuttur.
Somut olayda yapılan açıklamalar gözetildiğinde, para borcu olduğu için sözleşmenin ifa yeri artık davacı ikametgahı olduğu sabit olup davacının ikametgahı Kadıköy olduğuna göre iş bu takip bakımından Bakırköy İcra Dairesinin davacı ve davalının yerleşim yerindeki icra müdürlüğü olmadığı anlaşılmıştır. Ayrıca hisse devir sözleşme zamanında da davalı ikametgah adresini Gölcük olarak bildirmiştir. Mernisteki kayıtlı adresi de bu şekildedir. Davalının bu bakımdan yetkisiz icra dairesinde takip yapıldığı yönündeki itirazı yerinde bulunmuştur.Sonuç olarak takibin yapıldığı icra dairesinin davalı borçlu açısından yetkisiz bulunduğu, seçim hakkının davalı borçlulara geçtiği, davalı borçlunun da yerleşim yerindeki icra dairesinin yetkili olduğu açıktır.
Davcının kesin yetki olarak HMK 14/2.maddesi uygulanması gerektiği itirazı yönünden ise e HMK’nın 14/2. maddesi ise “Özel hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.” şeklinde olup, hükmün lafzından da açıkça anlaşıldığı üzere söz konusu hüküm tüzel kişilik ile ortakları arasında açılan davalar ile mevcut ortakların diğer ortaklara karşı açacakları davalara ilişkindir. Buna karşılık dava tarihi ve hisse devri tarihi itibariyle davalı şirketlerin ortaklığından ayrılmış olup; davlının şirket ortağı sıfatı bulunmamaktadır. Kaldı ki; huzurdaki dava da şirket ortaklık ilişkisi kapsamında açılan bir dava değil, protokol hükümleri kapsamında hisse devir bedeli alacağına ilişkin bir davadır. Nitekim aynı protokolde adı geçen diğer tarafların bu dosyadaki davalıya karşı açılan benzer davada, Bakırköy ……. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından …… Esas sayılı dosyasında verilen 2019/880 Karar numaralı kararı ile Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yetkisizliğine dair karar verilmiş, işbu karar istinaf edilmiş ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ……. Hukuk Dairesi tarafından Dosya No : ….. Karar No : ……. Karar Tarıhı : 25/12/2019 kararı ile ilk derece mahkemesi tarafından verilen yetkisizlik kararının doğru olduğunu belirterek yetkili mahkemenin Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğu hükmü kurulmuştur. Hüküm gerekçesinde de …somut olayda ise davacıların …… Pazarlama…A.Ş., …… Sigorta….A.Ş. ve ……. Aksesuar..A.Ş.’deki hisselerinin tamamını davalıya devrettiği, ancak davalının hisse devir bedelinden bakiye kısmı ödemediği iddia edilmiş olup, davada ileri sürülen taleplerin ortaklık ilişkisinden kaynaklanmadığı ve taraflar arasında ortaklık ilişkisi bulunmadığı ve davacıların ikametgahlarının Kadıköy/İstanbul olduğu dosya kapsamıyla sabit olup, davacıların dayandığı protokolde imzalarının bulunmadığı da gözetildiğinde, ilk derece mahkemesince, yetkisizlik kararı verilmesinde isabetsizlik bulunmamakta olduğunu belirtmiş olup aynı şirket ve protokol kapsamında açılan ilgili karar mahkememiz için emsal kabul edilmiştir.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için gerekli şartlardan birisi de yetkili icra dairesinde yapılmış bir icra takibi bulunmasıdır. Oysaki takip tarihi itibari ile yetkili icra dairesinde yapılmış bir takibin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Yapılan açıklamalar karşısında, Bakırköy İcra Dairesinin takip tarihi itibari ile davacı ve davalının yerleşim yerindeki icra müdürlüğü olmadığı gibi icra dairesinin yetkisizliği nedeni ile davacının davasının HMK’nun 114/2 .maddesi uyarınca özel dava şartı yokluğundan reddine, davanın reddi nedeni ile davacının tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın icra dairesinin yetkisizliği nedeniyle özel dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 54,40-TL maktu ilam ve karar harcının davacı tarafından peşin yatırılan 50.890,60-TL harç ile icrada yatırılıp mahsup edilen 23.370,62 TL harcın mahsubuna, artan 74.206,82 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin ve takdir olunan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerine bırakılmasına,
5-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
6-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.19/11/2020
Başkan …
¸
Üye …
¸
Üye …
¸
Katip …
¸