Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/611 E. 2020/957 K. 23.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/611 Esas
KARAR NO : 2020/957

DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/06/2020
KARAR TARİHİ : 23/11/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 23/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Borçlular …… Kuyumculuk San. Tic. Ltd. Şti. Tarafından müvekkiline verilen 15/09/2019, 15/10/2019, 15/11/2019, 15/12/2019 vadeli, 500 gram altında değerinde gramı 291,38 TL’den hesaplandığında 146.055,00 TL bedelli senetlerin vadesinde ödenmediğini, …’nın ise ekte sunulan senet örneğinden anlaşılacağı üzere kefil olarak sorumlu olduğunu, bu konuya ilişkin Büyükçekmece ……. İcra Dairesi’nin ……. Esas sayılı icra dosyası ile takibe başlanıldığını, bu icra takibine borçlu/davalının haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiğini, borçlunun itirazı neticesinde icra takibinin durduğunu, Borçlu …… Kuyumculuk San. Tic. Ltd. Şti. Tarafından müvekkiline verilen diğer senetler ile ilgili Büyükçekmece …. İcra Dairesi’nde ……. Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, bu takibe konu teşkil eden senetlere de davalı …’nın kefil sıfatı ile imza attığını, bu icra takibine davalının zaman kazanmak maksadıyla haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiğini ve takibin durduğunu beyanla; davanın kabulü ile, borçlunun itirazının iptaline, takibin Büyükçekmece …… İcra Dairesi’nde …… Esas sayılı icra takibi ve Büyükçekmece ….. İcra Dairesi’nin ……. Esas sayılı dosyaları üzerinden devamına, borçlunun borca itirazının iptaline, haksız itiraz eden borçlu aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin de davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında bedeli altın olarak belirtilmiş senetlerin kambiyo senedi niteliğinde olmadığının açıklandığı, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 15.11.1999 tarihli 1999/11073 E ve 1999/14219 K sayılı kararında ” TTK.nun 688/2. madde hükmü gereği bir senedin bono sayılabilmesi için kayıtsız şartsız muayyen bir bedeli ödeme kaydını ihtiva etmesi gerekir. Merci kararında da yer verilen 28.7.1941 tarih ve 32/28 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da açıklandığı gibi altın para herhangi bir mal hükmünde olup, muayyen bir bedel olarak kabulü mümkün değildir. Merciin altın para dışında tesbit edilen altın miktarının geçerli sayılacağı düşüncesi de yasaya uygun değildir. Takip konusu senet bedeli “100 gr. Altın” olarak tesbit edilmekle açıklanan kuralın dışında tutulamaz. Altının 22, 18, 14, 24 gibi ayarlar taşınması ve yazılı bedelin hangi ayarda tahsili gerektiği dahi muhakemeye muhtaçtır. Senet bedelinin altın para veya belli gramda altın olarak düzenlenmesi halinde dahi 688/2 madde koşullarını taşımayacağı cihetle bono vasfı bulunmadığından…” denilmek suretiyle bedeli altın olarak yazılan senetlerin kambiyo senedi olarak nitelendirilemeyeceği hüküm altına alındığını, Yargıtay kararı doğrultusunda TTK 776.maddesinin b bendine bakıldığında kıymetli evrak olan bononun unsurları arasında benzer şekilde “kayıtsız ve şartsız belirli bir bedeli ödemek vaadini” içermesi yer aldığını, Takiplere konu senetlerde bedelin belirli olduğundan söz etmenin mümkün olmadığını, zira “altın” mal hükmünde olup belirli bir bedeli içermediğini, bu durumda takibe konu senetlerin Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen kıymetli evrak niteliğinde olmadığı Türk Borçlar Kanunu’na tabii adi senet niteliğinde olduğunu, TBK 583 “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz ” hükmü ve konusu altın olarak belirlenen senetlerin belirli bir bedel içermediği birlikte düşünüldüğünde kanun lafzında geçen “azami miktar” koşulunun müvekkilinin kefaletinde mevcut olmadığının açık olduğunu, bu durumun kanuni sonucu olarak müvekkilinin kefaletinin geçerli olmadığını, kefalet sözleşmesinin koşulları arasında yer alan TBK. 584.maddesi gereği kefalet kurulması esnasında veya daha öncesinde müvekkilinin eşinin yazılı rızasının alınmadığını, Müvekkilinin 12.11.2000 tarihinde evlendiğini, adi senetlerin düzenleme tarihinde ve halen daha evli olduğunu, müvekkili için kefilliği esnasında 584/3.madde hükmünde sayılan haller bulunmadığını, takibe konu senetlerin kambiyo evrakı olmaması sebebiyle müvekkilinin aval veren olmadığı ve müvekkilim için 584/3.maddesinde sayılan hallerin mevcudiyetinin olmadığı dikkate alındığında müvekkilinin söz konusu senetlerdeki kefaleti geçerli bir kefalet olmadığını, bu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava dosyası Büyükçekmece ….. Asliye Hukuk Mahkemesinin ……. Esas, …… Karar sayılı dosyasında uyuşmazlığın ticari iş niteliğinde olduğundan bahisle görevsizlik kararı üzerine mahkememize tevzii edilmiştir.
TÜM DOSYA MUHTEVİYÂTI KÜLLÎYEN TETKÎK EDİLDİĞİNDE;
TTK’nun 688/2 (şimdi: YTK m. 776/b) madde hükmü gereği bir senedin bono sayılabilmesi için kayıtsız ve şartsız belirli bir bedeli ödemek vaadini ihtiva etmesi gerekir. 28/07/1941 tarih ve 32/28 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da açıklandığı gibi altın para herhangi bir mal hükmünde olup, muayyen bir bedel olarak kabulü mümkün değildir. Senet bedelinin altın para veya belli gramda altın olarak düzenlenmesi halinde yukarıda yazılı madde koşullarını taşımayacağı cihetle bono vasfı bulunmamaktadır. (Aynı yönde bknz. Yargıtay 12 HD.’nin 21.11.2006 tarihli 2006/18969 E, 2006/21741 K. Sayılı ilâmı)
Davacı davasını altın para olarak nitelenen senetlere dayandırmakta olup, söz konusu senetler kambiyo vasfını taşımamaktadır. Uyuşmazlığın türünün mutlak ticari davalardan olmadığı, mahkememizin davaya bakmakta görevli olmadığı, genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemelerinin uyuşmazlığı çözmede görevli olduğu anlaşılmakla aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Dava dilekçesinin, dava şartı olan 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-c maddesinde düzenlenen görev yönünden usulden reddi ile MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının karşı görevsizlik olması sebebiyle dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesine görevli mahkemenin belirlenmesi için GÖNDERİLMESİNE,
3-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.23/11/2020

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza