Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/574 E. 2021/318 K. 16.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/574 Esas
KARAR NO : 2021/318

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 08/09/2020
KARAR TARİHİ : 16/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı şirketin ticari alışverişlerde satıcı ve alıcı arasında güveni sağlamak adına satım konusu emtiayı inceleyerek emtianın niteliği ve niceliği hakkında rapor düzenleme hizmeti veren global bir gözetim ve analiz şirketi olduğunu, bu kapsamda davalı şirketin hizmet talebinde bulunduğunu, 19/12/2018 tarihli e-posta yazışması neticesinde davalı şirketin test talep formlarını doldurarak numuneleri davacı şirkete ilettiğini ve davacı şirketin de analiz raporlarını tanzim ettiğini, toplam 9 adet fatura düzenlendiğini, davalı şirketin borcunu ödemediğini, Bakırköy …… İcra Müdürlüğü’nün ……. esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını, davalının haksız olarak takibe itiraz ettiğini, açıklanan nedenlerle itirazın iptaline, borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı davaya cevap vermemiştir.
Mahkememizin 22/12/2020 tarihli duruşmasının 1 no.lu ara kararı uyarınca; Tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, dosya kapsamı belgeler ve her iki tarafa ait ticari defter ve kayıtlar incelenmek sureti ile davacının icra takibi tarihi itibariyle alacaklı olup olmadığı, alacağının varlığı konusunda bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup bilirkişi tarafından düzenlenen17/02/2021 tarihli raporda; davacı şirkete ait 2019 – 2020 yılına ait ticari defterlerinin e defter olarak tutulduğu ve ilgili tebliğe uygun olarak 2019 yılı Ocak – Eylül – Aralık ayı ve 2020 yılı Ağustos ayı beratlarının süresinde verildiği, 2020 yılı aralık ayı beratı için yasal sürenin devam ettiği, 2019 -2020 yılı ticari defterlerinin sahibi lehine delil vasfına sahip olduğu, davalı şirket tarafından incelemeye esas alınabilecek herhangi bir ticari defter ve kayıt ibraz edilmediği, davacı şirketin Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü’nün ……. esas sayılı dosyasından takip 09/03/2020 tarihi itibari ile 9 adet fatura karşılığı 23.237,04 TL asıl alacaklı olacağı, davacının davalıyı temerüde düşürdüğü yönünde bir belge görülmediği için takip öncesi faize hak kazanma takdirinin mahkememize ait olduğu, taraflar arasındaki ilişkinin ticari olması nedeni ile miktarı infaz aşamasında belirlenmek üzere davacı şirketin talebi gibi alacağa takip tarihinden itibaren değişen ve değişecek oranlarda ticari faiz işletilmesinin uygun olduğu kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Dava dilekçesi, taraf beyanları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’ nun 67. maddesine dayalı itirazın iptali isteminden ibarettir.
Dava konusu, taraflar arasındaki analiz ve raporlama işlemi ilişkisi nedeniyle fatura alacağının tahsili için davacı tarafça davalı hakkında başlatılan icra takibine vaki davalının itirazının iptali ile icra inkar tazminatının davalıdan tahsili istemine ilişkin olduğu görülmüştür.
Dava konusu Bakırköy ……. İcra Dairesi’nin …… Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; 23.866,19 TL alacak takip tarihinden itibaren faiziyle tahsili talep edilmiştir. Davalıya ödeme emri tebliğ edilmiş, davalı borçlu borca itiraz ettiğini belirtmiştir. İtiraz üzerine takibin durduğu ve süresinde iş bu davanın açıldığı görülmüştür.
Davalı taraf, icra takibine itiraz dilekçesinde icra dairesinin yetkisine itiraz etmişse de, davalının adresinin Bağcılar/İstanbul adresli olduğu ve mahkememizin yargı çevresinde olduğu anlaşılarak, yargılamaya devam edilmiştir.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ile 85 ve HMK’nun 222’nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
Davacının incelemeye konu ticari defterlerinin yasal şartları taşıdığı ve davacı lehine delil niteliğinin olduğu dosya kapsamı içeriğinden anlaşılmıştır.
Davalı taraf ticari defterlerini dosya içerisine sunmamıştır.
Taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığı fatura ve ticari defter ve ticari kayıtlar içeriğinden anlaşılmaktadır.
Davacının ticari defterler ve kayıtlarının ve Bilirkişi …….’ ın hazırlamış olduğu 17/02/2021 havale tarihli rapor içeriğinin incelenmesinde;
– İcra takibine konu 9 adet faturadan kaynaklı olarak 23.237,04 TL davalıdan alacağının olduğu görülmüştür.
– Davalının davacının defterlerindeki bu ispatı ortadan kaldıracak, aksini gösterir herhangi bir kesin (yazılı) delil sunmadığı görülmüştür.
– İcra takibine konu 9 adet faturadan kaynaklı olarak toplam alacak miktarı 23.237,04 TL olup, 8 tanesinin ayrı ayrı yasal sınır altında kaldığından tarafların BS ve BA bildirim formu düzenleme yükümlülüklerinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
– Davacı tarafça, takibe konu yapılan analiz ve raporlama hizmetine esas hizmetin görüldüğüne yönelik 9 adet faturanın davalı tarafa teslim edildiği ispat edilememiştir. Davalı taraf, icra takibine yapmış olduğu itirazında takibe konu alacak yönünden borcu bulunmadığını beyan etmiştir. Kural olarak, hizmetin görüldüğünün ispat yükü davacıdadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirilmeden önceki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. ” şeklindedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirildikten sonraki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” şeklindedir.
7251 sayılı yasanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesindeki değişikliği düzenleyen 23. maddesine ait Türkiye Büyük Millet Meclisi gerekçesi ” Maddeyle, Kanunun ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin 222 nci maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Mevcut metne göre diğer tarafın defter kayıtlarında ilgili hususta hiçbir kayıt bulunmaması halinde, ibraz eden tarafın ticari defterindeki kayıtlar, sahibi lehine delil olarak kabul edilebilmektedir. Ticari defteri ibraz edenin tek taraflı işlemiyle oluşturduğu kayıtların, bu kayıtlardan hiçbir şekilde haberi olmayan karşı taraf aleyhine delil teşkil ediyor olması hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurabileceği gibi hukuk güvenliği ilkesine de aykırılık teşkil edebilmektedir. Bu sebeple maddede yapılan değişiklikle, ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için öngörülen unsurlardan biri olan, diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtların “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” hali, madde metninden çıkarılmaktadır. Kural tersine çevrilmekte ve karşı tarafın maddede belirtilen usule uygun olarak tuttuğu ticari defterini ibraz ettiği halde ileri sürülen hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterin, sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı açıkça hükme bağlanmaktadır. Madde metni dışına çıkarılan “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” durumunun yerine, “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” durumu maddeye ilave edilmektedir. Buna göre ticari defterde yer alan herhangi bir kaydın, sahibi lehine delil teşkil edebilmesi için diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi gerekecektir. Bu düzenlemenin hakkaniyete ve hukuk güvenliği ilkesine uygun olduğu düşünülmektedir. Zira ticari defteri ibraz edenin defterinde yer alan ve diğer tarafı muhatap alan kayıt, diğer tarafa sunulmakta ve diğer tarafın kendi defterindeki kayıtlara dayanarak karşı delilini ileri sürmesi beklenmektedir. Diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi hali, ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığı anlamına gelecektir. Belirtilmelidir ki defter ibraz etmeyen tarafın, diğer tarafın ticari defterindeki kayıtların aksini senet veya diğer kesin delillerle ispatlama hakkı saklıdır.” şeklindedir.
Kanun değişikliği sonrasında madde gerekçesi içeriğinden anlaşıldığı üzere, davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222/3. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 2. maddesi ile 6100 sayılı HMK’ nın 29. maddesi kapsamında dürüstlük-hakkaniyet ilkesine aykırı bir şekilde engel olduğundan, sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının, davacı tarafça ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir.
Bu durumda davacının ticari defter kayıtları ile alacağın varlığının ispatlandığı, fatura teslim olgusunun artık ispatının gerekmeyeceği kabul edilerek (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesinin 25.12.2020 Tarih ve 2020/1170 E. – 2020/1325 K. Sayılı ilamı.) açılan davanın bilirkişi raporunda belirlenen miktar kapsamında kısmen kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
İcra takibinden önce davalının temerrüde düşürüldüğü ispat edilemediğinden, işlemiş faiz alacağının reddine karar verilmiştir.
Yaptırılan bilirkişi incelemesine göre alacağın ticari defterlerde belli olduğu, yani likit olduğu anlaşıldığından, davalının ayrıca icra inkar tazminatına da mahkum edilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE KISMEN REDDİNE,
-Bakırköy ….. İcra müdürlüğü’nün …… esas sayılı dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin 23.237,04 TL asıl alacak üzerinden kaldığı yerden aynen devamına,
-İşlemiş faiz alacağı talebinin reddine,
-Alacağın %20’si olan 4.647,40 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2- Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 1.587,32 TL harçtan davacı tarafça peşin yatırılan 288,25 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.299,12 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat KAYDINA,
– Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin; 39,60 TL’ sinin davacıdan, 1.280,40 TL’ sinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
– Davacı tarafça sarf edilen toplam 350,45 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3- Davacı tarafından sarf edilen toplam 870,50 TL yargılama giderinden kısmen kabul-red oranları ve takdiren %97′ si olan 844,38 TL’ sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
– Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan miktarın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE, (Gerekçeli kararın tebliğe çıkarılma masraflarının kalan gider avansından karşılanmasına)
4- Davanın kabul miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/03/2021

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza