Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/558 E. 2021/362 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/558 Esas
KARAR NO : 2021/362

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 03/09/2020
KARAR TARİHİ : 25/03/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin inşaat yapım işleri ile uğraşan bir şirket olduğunu belirli uzmanlık gerektiren işleri, taşeron şirketlere yaptırmakta bu taşeronlarla sözleşmeler akit edip hak ediş düzenleyerek hak ediş tutanaklarına istinaden kesilen fatura bedellerinin de taşeronlara ödendiğini, davalının da bu taşeronlardan biri olduğunu ve müvekkilin şirkete yaptığı işler karşılığında düzenlediği faturalarda tahakkuk eden KDV’lerin müvekkil şirket KDV beyannamelerinde tahsil ettiği KDV’lerden mahsubu gerektiğini, mahsubu gereken KDV tahsil edilenden fazla ise KDV alacaklısı olarak kalınmakta tahsil edilen mahsup edilecek KDV’den fazla ise aradaki farkın vergi dairesine ödendiğini, davalı şirketin 2015,2016,2017 ve 2018 yıllarına ilişkin olarak sahte fatura düzenlemek şüphesi ile vergi dairesi başkanlığı tarafından incelemeye alınarak özel esaslara tabi KOD’a girdiğini bu sebeple de bu şirketin faturalarında yer alan KDV’ler müvekkil şirket tarafından beyannamelerinde mahsup edilemediğinden Mahsup Edilemeyen KDV miktarı olan 1.254.552,29-TL ‘yi Vergi Dairesine ödemek zorunda kaldığını, Yani müvekkil şirketin mahsup edemediği KDV kadar zarara uğradığını, Vergi Dairesi davanın açıldığı gün itibariyle halen bu KDV’lerin mahsubunu yapmadığını ve zararın giderek arttığını, bu sebeple davalı şirket hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı borçlu şirket yasal süresi içinde takibe itiraz ettiğinden yasal zorunluluk sebebi ile 27.07.2020 tarihinde arabulucu toplantısı yapıldığını ve toplantı sonunda anlaşamama tutanağı düzenlendiğini, bu güne kadar bu zararın karşılanmaması ve yasal süreler sebebi ile bu davanın açılması zorunluluğu doğduğunu, tüm bu açıklanan nedenler ile Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … E.sas sayılı dosyasına davalı/borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamına haksız ve kötü niyetli davalının %20’den az olmamak kaydı ile inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin 24/12/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle: “Dava dilekçesinin usulüne uygun olarak müvekkili şirkete tebliğ edilmediğini, müvekkil şirketin davadan haricen 22.12.2020 tarihinde haberdar olduğunu ve davaya karşı cevapların süresinde olduğunu, arz ve izah edileceği üzere davanın haksız ve yersiz olduğunu ve tümü ile reddettiklerini, müvekkil ile davacı şirket arasında imzalanan sözleşmeler gereğince davacı tarafından yapılan ve .. olarak bilinen inşaat projelerinde kaba inşaat işlerinin müvekkil tarafından yapıldığını, müvekkil şirket tarafından davacı şirket adına yapılan inşaat işleri için toplamda 17 adet hak ediş düzenlenerek muhataba teslim edildiğini, bu hak ediş bedellerinden bir kısmı ödendiği halde 8,9,10,15,16,17 nolu hak ediş bedelleri, davacı şirket tarafından bir takım gerçeğe ve yasaya aykırı bahaneler ile bu güne kadar ödenemediğini, müvekkili şirketin davacı şirketten 1.795.708,45-TL alacaklı olduğunu, davacı şirket tarafından müvekkil şirket hakkında vergi incelemesi başlatıldığı vergi incelemesi sonuçlanıncaya kadar ödeme yapılmayacağı gibi haksız ve yasal olmayan bir gerekçe ile müvekkil şirketin sürekli olarak oyalandığını ve bu güne kadar müvekkil şirketin hak ediş bedellerinin ödenmediğini, müvekkil şirket hakkında başlatılan vergi incelemesi sonunda olumsuz ve yasaya aykırı tek bir husus tespit edilemediğinden müvekkilin özel esaslardan çıkartılarak genel esaslara alındığını, bu hususun her daim davacı şirketin bilgisi dahilinde olduğunu davacı şirketin yeminli mali müşavirinin bu kayıtları görebildiğini, davacının yasaya aykırı bir şekilde müvekkilin hak edişlerini ödemediği gibi aralarındaki sözleşmeyi de müvekkilin hiçbir kusuru olmadığı halde Kadıköy … Noterliği, 17/05/2018 tarih ve … sayılı ihtarnamesi ile feshetmeye kalkıştığını, müvekkil tarafından ise Beyoğlu … Noterliğinin 01/06/2018 tarih ve .. yev. Sayılı ihtarnamesi ile feshin haksız olduğunu, ve müvekkilin hak edişlerinin ve teminatlarının iade edilmesinin ihtar edildiğini, davacı şirkete defaatle yazılı ve sözlü olarak müracaat edilerek kesin hak edişin yapılması ve borçlarını ödemeleri ihtar edildiği halde davacının yasaya ve gerçeğe aykırı bir şekilde borcunu ödemek bir yana bir de yasaya aykırı muhasebe işlemleri ile müvekkil şirketin kendisine borçlu gibi göstererek icra takibi başlattığını, davacı şirketin borçtan kurtulmak gayreti içerisinde iyi niyetli olmayan işlemler yapması üzerine daha evvel davacı tarafından onaylanmış bulunan 8 nolu hak ediş bedeline karşılık 09/07/2019 tarih … nolu ve 119.977,92-TL bedelli, daha evvel davacı tarafından onaylanmış bulunan 15 nolu hak ediş bedeline karşılık 09/07/2019 tarih … nolu ve 140.123,56-TL bedelli, daha evvel muhatabın onayına sunulan ve bugüne kadar kötü niyetli olarak onaylanmayan 9 ve 10 nolu kesin hak ediş bedeline karşılık 09/07/2019 tarih ve … nolu ve 513.641,74-TL bedelli e-faturalar düzenlendiğini ancak davacının da bu faturaları kötü niyetli olarak iade ettiğini davacının tüm ihtarlara rağmen borcunu ödememekte ısrar etmesi üzerine müvekkil şirket tarafından davacı aleyhinde Bakırköy .. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığı, davacının haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz ederek durdurması üzerine müvekkil şirket tarafından arabuluculuğa müracaat edilmiş olup itirazın iptali davası açılacağını, gelinen noktada yaptığı haksızlık ve usulsüzlükleri mahkemeye taşıyacak kadar ileri giden davacı sırf borcundan kurtulabilmek ve müvekkile ödeme yapmamak için gerçeğe aykırı bir takım beyanlar ile huzurdaki davayı açtığını, yapılacak yargılama sonucunda davacının ne denli haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılacak olup müvekkil aleyhinde borcunu ödemek bir yana bir de haksız ve kötüniyetli olarak icra takibi yapan davacının haksız takip tazminatına mahkum edilmesi gerektiği, müvekkil şirketin sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge sahte fatura kullanılmadığı yapılan vergi incelemesi ile tespit edildiği, müvekkilin davacının iddiasının aksine sahte fatura kullanmadığı resmi vergi incelemesi ile sabit olduğu, bu hususun vergi incelemesi ile sabit olduğuna göre davacının tüm hukuki dayanağının baştan çöktüğünü, müvekkil aleyhindeki vergi incelemesi, davacı tarafından icra takibi başlatılmadan önce sonuçlandığını ve herhangi bir sahte fatura kullanılmadığının tespit edildiği, resmi yazının defaatle davacıya tebliğ edildiği halde sırf borcundan kurtulmak için incelemeyi bahane etmeye çalıştığı, davacı müvekkil tarafından düzenlenen faturaları – haksız olarak kayıtlarından çıkarmakla mahsup imkanını kendisinin ortadan kaldırdığını, mahsup yerine nakit ödeme yapılmasında tüm kusurun, kötü niyetle hareket eden ve mevzuata hakim olmayan davacıya ait olduğunu, davacının yasal olarak KDV mahsup / iade imkanı olduğu halde KDV tutarını nakit olarak ödemesinin kendi kabahati ve mevzuata hakim olmayışından kaynaklandığını, davacının nakit olarak ödemek zorunda olmadığı KDV tutarından dolayı müvekkil şirketin sorumluluğundan bahsedilemeyeceği, davalı şirket nasıl olsa firmaya 1.795.708,48-TL borcumuz var KDV iadesiyle uğraşmayalım alacağından mahsup edelim düşüncesiyle hareket ettiğini, müvekkile olan 1.795.708,48-TL borcunu ödemek bir yana bir de tamamen kendi hatasından nakit olarak ödediğini iddia ettiği KDV tutarını müvekkile ödetmek istediğini, hakkında vergi incelemesi yapılmasında müvekkilin hiçbir kusurunun olmadığı, anlaşıldığı üzere müvekkil şirketin mal veya hizmet aldığı alt taşeronlardan bir tanesi hakkında yapılan bir ihbar sonucunda müvekkil de geçici süre ile özel esaslara tabi olarak kabul edildiği, bilahare yapılan vergi incelemesi sonucunda müvekkilin herhangi bir sahte fatura yada muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanmadığı anlaşıldığından, özel esaslardan çıkarılarak genel esaslara dahil edildiğini, arz ve izah edilen nedenlerle davadan haberdar olunan 22.12.2020 tarihini dava dilekçesinin tebliğ tarihi olarak kabul edilerek taraflarına etraflı cevapların ve delillerin bildirilmesi için süre verilmesini, haksız ve yersiz davanın tümü ile reddine müvekkil aleyhinde haksız ve kötü niyetli olarak icra takibi yapan davacının, takip tutarının %20’sinden az olmamak kaydı ile haksız takip tazminatına mahkum edilmesini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, İİK 67.madde uyarınca sözleşme çerçevesinde düzenlenen faturalardan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraf vekilleri yazılı delillerini ibraz etmişler, diğer deliller mahkememizce toplanmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında KDV bedelinden hangi tarafın sorumlu olduğu, davacının ödediği Vergi dairesine ödediği KDV bedelinden dolayı davalıya rücu hakkının bulunup bulunmadığı, davalının icra takibine itirazında haklı olup olmadığı hususlarından kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Arabuluculuk Tutanak aslının ibraz edildiği, Güneşli Vergi Dairesine yazılan müzekkereye cevap verildiği görülmüştür.
İstanbul Ticaret Odasından alınan bilgilere göre … Mühendislik ve İnşaat San. Tic. Ltd. Şti’nin … Sicil No ve …. Oda sicil Nolu, 12/10/2016 tarihinde kurulduğu, 10.000,00-TL sermayeye sahip olduğu ve … isimli şahsın şirketin hem tek ortağı hem de müdürü olduğu tespit edilmiştir
Güneşi Vergi Dairesi Müdürlüğünden davalı şirkete ait Ba-Bs formları, kurumlar vergisi beyannameleri, KDV bilgileri, muhtasar özet bildirimi celp edilmiştir.
Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; … Yapı Turizm İnşaat San. Tic. A.Ş. Tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile …. Mühendislik ve İnşaat San. Tic. Ltd. Şti.’ye 1.254.552,29-TL tutarındaki icra takibinin başlatıldığı, …. Mühendislik ve İnşaat San. Tic. Ltd. Şti.’nin 10/07/2019 tarihinde alacaklıya böyle bir borcun bulunmadığı gerekçesi ile borca faizine ve ferilerine itirazda bulunduğu aynı zamanda yetki itirazının bulunduğunu, İstanbul …. İcra Müdürlüğü tarafından 11/07/2019 tarihinde icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, alacaklı vekilinin 07/08/2019 tarihinde borçlunun yetki itirazı doğrultusunda dosyanın yetkili Bakırköy İcra Müdürlüklerine gönderilmesini talep ettiği, borçlunun 06/09/2019 tarihinde dosyanın tevzi edildiği Bakırköy …. İcra müdürlüğü … Esas sayılı dosyada borcu bulunmadığı gerekçesiyle borca, faizlerine ve ferilerine itiraza bulunduğu bunun üzerine Bakırköy … İcra Müdürlüğünün 10/09/2019 tarihinde takibin durdurulmasına karar verdiği tespit edilmiştir. Davacı-alacaklı tarafından davalı-borçlu aleyhine 1.254.552,29 TL alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı-borçluya 09/07/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı-borçlunun vekili vasıtasıyla yasal süresi içerisinde 10/07/2019 tarihinde borca, ferilerine ve faize itiraz ettiği, itirazın yasal 7 günlük sürede yapıldığı, işbu itirazın iptali davasının da 1 yıllık süre içerisinde açıldığı görülmüştür.
… Esas sayılı takip dosyasına göre davacının davalıdan KDV yönünden alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise ne miktarda alacaklı olduğunun tespiti, işlemiş faizin faiz miktarının da tespiti için tarafların ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde mahkememiz duruşma salonunda bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmasına karar verilmiş, 24/02/2021 tarihli raporda; Davalının 2017, 2018 ve 2019 hesap dönemleri Kurumlar Vergisi Beyannamelerine yer verildiği, Davalının 2016 hesap döneminde Ba-Bs bildiriminde bulunmadığı, Davalının 2017 hesap döneminde Davacıya 20 adet fatura karşılığı 6.641.652,00-TL tutarında mal ve/veya hizmet sattığını, Davacının da karşı Bs bildiriminde bulunarak aynı tutarlı alışı yaptığını beyan ettiği, Davalının 2017 hesap döneminde Davacıdan 13 adet fatura karşılığı 214.919,00-TL tutarında mal ve/veya hizmet aldığını, Davacının da karşı Ba bildiriminde bulunarak aynı tutarlı satışı yaptığını beyan ettiği, Davacının 2017 hesap döneminde Davalıya 1 adet fatura karşılığı 12.664,00-TL tutarında mal ve/veya hizmet sattığına ilişkin Bs bildiriminde bulunduğu ancak, Davalının buna ilişkin Ba bildiriminde bulunmadığı, Davalının 2018 hesap döneminde Davacıya 4 adet fatura karşılığı 604.019,00-TL tutarında mal ve/veya hizmet sattığını, Davacının da karşı Bs bildiriminde bulunarak aynı tutarlı alışı yaptığını beyan ettiği, Davalının 2018 hesap döneminde Davacıdan 3 adet fatura karşılığı 47.598,00-TL tutarında mal ve/veya hizmet aldığını, Davacının da karşı Ba bildiriminde bulunarak aynı tutarlı satışı yaptığını beyan ettiği, 6102 sayılı TTK’nun 64. Md’si ve 6100 sayılı HMK’nın 222. Md’si göz önünden bulundurulduğunda, takdiri Sayın Mahkemenin olmak üzere 2016, 2017 ve 2018 yasal defterlerinin Davacı lehine delil vasfının bulunduğu, Davalı tarafın ise Bilirkişi İnceleme Tutanağı’nda ayrıntılarına yer verildiği üzere: 2017 ve 2018 yılı defterlerinin vergi incelemesinde olduğu için bilahare ibraz edileceği belirtilmiş olup, 2017 ve 2018 yasal defterlerinin Davalı lehine delil vasfının bulunmadığı, Davacının bilirkişiliğimize sunmuş olduğu yasal defter ve belgeler incelendiğinde: ticari işlemleri gereği bağlı bulundukları Vergi Dairesi nezdinde KDV iade taleplerinin bulunduğu, Davalıdan aldıkları mal ve/veya hizmet faturasında yer alan ve indirim konusu yapılan 191-İndirilecek KDV tutarının ilgili dönem KDV iadesine konu edilmek istendiği davalı tarafın bilirkişi incelemesine ve dava dosyasına sunmuş olduğu bilgi ve belgeler incelendiğinde davalı … Müh. ve İnş. San. Tic. Ltd. Şti.’nin 14.03.2018 tarihi itibariyle Genel Esaslara Tabi olduğu, Güneşli V.D.’nin 23.05.2019 tarihli yazısında davalı tarafın 2017 hesap dönemine ilişkin vergi incelemesinin sonuçlandığı ve hakkında olumsuz tespit bulunmaması nedeniyle Genel Esaslara tabi olduğunun açıkça belirtildiği, davacı tarafın özelge başvuru tarihi 28.06.2019 olduğu, davalı tarafın Özel Esaslarda değil de Genel Esaslara tabi olduğuna ilişkin 14.03.2018 ve 23.05.2019 tarihinde iki ayrı yazı temin ederek ispat yükümlülüğünü yerine getirdiği, bahse konu ispat yükümlülüğü cevabi özelgede açıkça belirtilen İspat Yükümlülüğünü açıkça kapsamakla birlikte, davacı tarafın davalı taraf ile bir araya gelerek söz konusu işlemin gerçekliği hakkında ilgili yasal yollara başvurması gerektiğini ifade ettiği ancak bunun gerçekleştirilmediği, Dava konusu durumda davacının hem cevabi özelgede belirtildiği üzere ispat yoluna gitmek yerine söz konusu indirilecek kdv’yi indirimlerinden çıkarmış olduğu, hemde davalı yanın özelge başvuru tarihi itibariyle Genel Esaslarda olduğunu resmi belgeler ile kanıtlamış olmasına rağmen bu durumu göz önünde bulundurmadığı, davalının alacak konusu tutarı iş bu dava konusu ettiği ancak bu davanın itirazın iptaline konu edilen ve davacı tarafından iade alınamadığından sebep itirazın iptalini istediği 1.254.522,29-TL tutarlı kdv iade alacağına ilişkin olduğu, davalının alacak konusu ettiği ve dava dilekçesinde yer vermiş olduğu 1.795.708,48 TL tutarının iş bu dava konusu olmadığı sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, alınan bilirkişi raporu, toplanan ve sunulan deliller birlikte değerlendirildiğinde;
Ticari defter ve belgelerin sahibi lehine delil teşkil etmesi, tacirin tutmakla yükümlü olduğu ticari defterlerin kendisi lehine kanıt teşkil etmesi, her iki tarafın da defter tutma yükümlüsü olmasına , uyuşmazlığın her iki tarafında defterlerine kaydetmesi gereken ticari bir işle ilgili olmasına , tutulması gereken tüm defterlerin tutulmuş olmasına, defterlerin usulüne uygun tutulmasına ve onaya tabii defterlerin onaylatılmış olmasına, defterlerdeki kayıtların birbirini teyit etmesine, defterlere dayanarak ispat edilmek istenen iddianın da karşı taraf delillerince çürütülememiş olmasına, defterlerine dayanan tarafın yemin etmiş olmasına bağlıdır.(BAHTİYAR, M., Ticari Defterlerin Hukuki Önemi ve Sahibi Lehine Mahkemede Delil Olma Şartları, Makaleler II, s. 71 vd; ARKAN, s. 330 vd.)
HMK. 219. maddesine (HUMK. 326) göre her iki taraf kendi ellerindeki vesikaları (belgeleri) mahkemeye ibraz etmek zorundadır. Bir davada ispat yükü kendisine ait olan tarafın, başka delillerle birlikte karşı tarafın ticari defterlerine de dayandığı, eş söyleyişle, delillerini karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği hallerde karşı tarafın kendi defterlerini mahkemeye ibraz etmesi ya da bundan kaçınmasına bağlanması gereken hukuksal sonuçlar HMK. 219. ve ardından gelen maddelerindeki konuya ilişkin genel düzenlemelere tabidir.
Dava itirazın iptali davasıdır.Bilindiği üzere, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nun 66.maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlayan bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süre içinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına da hükmedilebilir.(Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, 2006, s.219,223) Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki bir ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacağının olduğunu iddia eden taraf bunu usulü dairesinde ispat etmesi gerekir. İspatın konusu , ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu 6100 sayılı HMK.nun 187 ,190 ve 200’ncü maddelerinde açıkça belirtilmiştir.
Somut olay bakımından davacı davalı Şirket, 2015 – 2016 – 2017 ve 2018 yıllarına ilişkin olarak SAHTE FATURA DÜZENLEMEK şüphesi ile Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından incelemeye alınarak, Özel esaslara tabi KOD’a girmesi bu sebeple de bu şirketin faturalarında yer alan KDV’ler davacı şirket tarafından beyannamelerinde mahsup edilemediğinden MAHSUP EDİLEMEYEN KDV miktarı olan 1.254.552,29 TL. nı Vergi Dairesine ödemek zorunda kalındığını davacı şirketin mahsup edemediği KDV kadar zarara uğradığını belirterek söz konusu bedelden davalının sorumlu olduğunu iddia ettmiştir.
Davacı taraf indirime konu edebileceği faturaları kayıtlarından çıkararak KDV bedellerini nakit olarak ödemiş ve bu faturalardan dolayı KDV indirimi alamamış olmasında davalının kusurlu olup olmadığı ve bu bedelden sorumlu olup olmadığı noktasında uyuşmazlık toplanmaktadır.
Taraflar arasında imzalanan sözleşmeler gereğince inşaat projelerinde “Kaba İnşaat İşleri” davalı taşeron tarafından yapılması konusunda anlaşmışlardır. Bu kapsamda davalı tarafça hak edişler düzenlendiği anlaşılmışır.
KDV ile ilgili davacının aldığı özelgede özetle ….ancak yazınız ve eklerinin tetkikinden, … Yapı Turizm İnş. San. ve Tic. A.Ş.nin … Müh. ve İnş. San. Tic. Ltd. Şti.’den yaptığı mal veya hizmet alımlarından kaynaklanan katma değer vergisini ispat yoluna gitmek yerine indirim hesaplarından çıkardığı anlaşılmıştır. Bu sebeple mükellefin indirim hesaplarından çıkardığı KDV’yi, … Müh. ve İnş. San. Tic. Ltd. Şti.’nin sahte belge düzenlemediği yönünde düzenlenen rapora istinaden yeniden indirim hesaplarına dahil etmesi mümkün bulunmamaktadır” hususuna yer verildiği, Cevabi özelgede yer verildiği üzere davacı taraf .. Yapı Turizm İnş. San. ve Tic. A.Ş.nin davalı taraf …. Müh. ve İnş. San. Tic. Ltd. Şti.’den yaptığı mal veya hizmet alımlarından kaynaklanan katma değer vergisini ispat yoluna gitmek yerine indirim hesaplarından çıkardığı; Bahse konu cevaptan anlaşılması gereken hususun: davalı taraftan söz konusu hizmetin gerçekten alınıp alınmadığını ispatına gidilmek yerine salt özel esaslarda olma gerekçesi ile indirimlerinde davacı tarafça re’sen çıkarılmış olması nedeniyle, daha sonrasında genel esaslara dönen davalı taraftan alınan faturalarda yer alan indirim kdv’nin KDV İadesine konu edilemeyeceği belirtilmiştir.
Her ne kadar davalı şirket hakkında vergi incelemesi başlatılmış ise de Müvekkil şirket hakkında olumsuz rapor düzenlenmediği, yapılan vergi incelemesi sonucunda, 14.03.2018 ve 23.05.2019 tarihli resmi yazı ile de genel esaslara dönüşünün yapılmış olduğu bunda da davalının kusurlu olduğuna dair delil ya da olgu ortaya konulmamıştır.
Genel esaslara dönüşe ilişkin şartın gerçekleştiği tarih itibarıyla henüz sonuçlanmayanlar da dâhil KDV iade talepleri genel esaslara göre yerine getirilir.
Rapor ile de tespit edildiği üzere davalının 14.03.2018 tarihi itibariyle Genel Esaslara Tabi olduğu, Güneşli V.D.’nin 23.05.2019 tarihli yazısında davalı tarafın 2017 hesap dönemine ilişkin vergi incelemesinin sonuçlandığı ve hakkında olumsuz tespit bulunmaması nedeniyle Genel Esaslara tabi olduğunun açıkça belirtildiği, davacı tarafın özelge başvuru tarihi 28.06.2019 olduğu, davalı tarafın Özel Esaslarda değil de Genel Esaslara tabi olduğuna ilişkin 14.03.2018 ve 23.05.2019 tarihinde iki ayrı yazı temin ederek ispat yükümlülüğünü yerine getirdiği, bahse konu ispat yükümlülüğü cevabi özelgede açıkça belirtilen İspat yükümlülüğünü açıkça kapsamakla birlikte davacı tarafın davalı taraf ile bir araya gelerek söz konusu işlemin gerçekliği hakkında ilgili yasal yollara başvurması gerektiğini ifade ettiği ancak bunun gerçekleştirilmediği dava konusu durumda davacının hem cevabi özelgede belirtildiği üzere ispat yoluna gitmek yerine söz konusu indirilecek kdv’yi indirimlerinden çıkarmış olduğu, hemde davalı yanın özelge başvuru tarihi itibariyle Genel Esaslarda olduğunu resmi belgeler ile kanıtlamış olmasına rağmen bu durumu göz önünde bulundurmadığı anlaşılmıştır. 26.04.2014 tarih ve 28983 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 01.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren Katma Değer Vergisi Uygulama Genel Tebliği nin IV/E başlığı altında yer alan düzenlemelere göre KDV İadesi/mahsubu için bağlı bulunduğu vergi dairesine başvurması ve ilgili işleme karşı idari yargıda gerekirse başvurarak meselenin çözümü gerektiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafın özelge başvuru tarihi 28.06.2019’dir. Ancak davalı tarafın Özel Esaslarda değil de Genel Esaslara tabi olduğuna ilişkin 14.03.2018 ve 23.05.2019 tarihinde iki ayrı yazı temin ederek ispat yükümlülüğünü yerine getirdiği anlaşılmaktadır. Söz konusu ispat yükümlülüğü cevabi özelgede açıkça belirtilen İspat Yükümlülüğünü açıkça kapsamakla birlikte, davacı tarafın davalı taraf ile bir araya gelerek söz konusu işlemin gerçekliği hakkında ilgili yasal yollara başvurması gerektiğini ifade etmektedir.
Kaldı ki davacının talebi ile düzenlenen özelgede de bu husus açıkça yer almakta olduğu anlaşıldığından davacının sonuç olarak davacının yasal olarak, özel esaslara göre KDV iadesi/mahsubu hakkı bulunduğu halde bu prosedürü işletmemiş olmasında ve zarar iddiasından dolayı davalı şirketin herhangi bir sorumluluğundan bahsedilemeyeceğinden tüm bu nedenlerle davanın reddine ve davacının takipte kötü niyetli olduğu da ispat edilemediğinden şartları oluşmaması nedeniyle davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerekişmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE, +
2-Şartları oluşmaması nedeniyle davalının kötü niyet tazminat talebinin REDDİNE,
3-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 59,30-TL maktu karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin yatırılan 15.151,86-TL harç ile icra aşamasında yatırılan 6.272,76 TL harcın mahsubuna, artan 21.365,32 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı yararına tayin ve takdir olunan 76.709,33 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
7-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara TEBLİĞİNE,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.25/03/2021
Başkan ..
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Katip …
¸e-imza