Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/496 E. 2021/812 K. 13.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/496 Esas
KARAR NO : 2021/812

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/08/2020
KARAR TARİHİ : 13/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin medikal ürün üretip sattığını, davalı/Borçlu hastanenin müvekkili şirketten 16/12/2019 tarihinde 4.665,60 TL ve 09/01/2020 tarihinde 1.724,22 TL olmak üzere toplam 6.389,82 TL’lik ürün aldığını, ürün bedellerinin ödenmediğini, 19/02/2020 tarihinde Bakırköy … İcra Dairesi ….. Esas Sayılı dosyası ile 6.389,82 TL üzerinden icra takibi başlatıldığını, 09/03/2020 tarihinde borçlu tarafça kötü niyetle ve haksız olarak borca itiraz edilerek icra takibi haksız olarak durdurulduğunu, davalı / borçlunun itirazının iptaline, İstanbul Bakırköy ….. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasında takibinin devamına, davalı / borçlunun icra takibine haksız ve kötü niyetli itiraz edildiğini, bu nedenle takip miktarının %20 oranında inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama gideri ile avukatlık ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafça cevap dilekçesi sunulmadığı ve herhangi bir savunmada bulunulmadığı anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, cari hesap sözleşmesinden kaynaklanan fatura alacağının tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Takibe konu icra dosyası, faturalar ve ticari defter kayıtları dosyamız içerisine alınmıştır.
Usulüne uygun duruşma açılmış, ön inceleme aşamasında uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Dosya S.M. Mali Müşavir ….’ye tevdi edilmiş, bilirkişinin 07/06/2021 tarihli raporunda özetle; dava konusunun davacının davalı ile olan ticari ilişki dolayısı ile oluşan 2018-2019 yıllarına ait cari hesap alacağının tahsili amacıyla yürüttüğü takibe yapılan itirazın iptali talebinden ibaret olduğu, davacının ticari defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmediği, davalının ticari defterlerinin incelemeye ibraz etmediği, davacı yanın, dosyada mübrez fatura ve cari hesap muavin görüntüsüne göre iki adet fatura toplamından kaynaklı olan 6.389,82-TL davalıdan alacaklı olduğu, davalı yanın cari hesap muavin kaydında yer alan 07/03/2020 tarihi 500-TL nakit ödemenin; cari hesap kayıtlarının 31/01/2020 tarihine kadar sunulu olduğundan ilgili defter görüntüsü görülmemiş olup, mahkemenin ödemeyi kabul etmesi halinde davalının davacıya 5.889,82-TL borçlu olduğu, davacının davalıyı takip öncesi temerrüde düşürdüğüne ilişkin dosyada bilgi belge bulunmadığı, taraflar arasında ödeme tarihleri ve temerrüde ilişkin herhangi bir sözleşme ve davacı tarafından davalı tarafa gönderilmiş borç ihtarnamesi bulunmadığı ve davacının takip tarihi 19/02/2020 ile 10/08/2020 dava tarihine kadar yasal faiz isteyebileceği sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün ….. esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı şirket aleyhine 4.665,60-TL asıl alacak, 1.724,22-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 6.389,82-TL toplam alacağın takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek yıllık %9 faizi ile icra gideri ve vekalet ücretiyle birlikte tahsilinin talep edildiği, davalı tarafça 09/03/2020 tarihinde itiraz edildiği ve takibin durdurulduğu anlaşılmıştır.
TÜM DOSYA MUHTEVİYÂTI KÜLLÎYEN TETKÎK EDİLDĞİNDE;
Öncelikle ispat müessesesini açıklamakta fayda var. Bilindiği üzere, hakim, davada hangi vakıaların ispat edilmesini tespit ettikten sonra, bu vakıaların kimin tarafından ispat edilmesi gerektiği sorusuyla karşılaşır; buna ispat yükü denir. Kendisine ispat yükü düşen taraf için, bu bir yükümlülük(mükellefiyet) değil, sadece bir yüktür(külfettir). Taraf kendisinin ispat etmesi gerektiği vakıayı ispat edemezse karşı taraf ve mahkeme onu mutlaka ispat etmesini isteyemez, bilakis kendisine ispat yükü düşen taraf , o vakıayı ispat edememiş sayılır.(Kuru, Medeni Usul Hukuku, 2016, sy 319)
Dava dosyamızda ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davacı üzerinde olup tarafların iddiaları doğrultusunda delilleri toplanarak taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına dair ihtaratlı ara karar kurulmuş inceleme günü davacı defterlerini incelemeye esas olacak şekilde dosyamıza sunmamıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirilmeden önceki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. ” şeklindedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirildikten sonraki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” şeklindedir.
7251 sayılı yasanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesindeki değişikliği düzenleyen 23. maddesine ait Türkiye Büyük Millet Meclisi gerekçesi ” Maddeyle, Kanunun ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin 222 nci maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Mevcut metne göre diğer tarafın defter kayıtlarında ilgili hususta hiçbir kayıt bulunmaması halinde, ibraz eden tarafın ticari defterindeki kayıtlar, sahibi lehine delil olarak kabul edilebilmektedir. Ticari defteri ibraz edenin tek taraflı işlemiyle oluşturduğu kayıtların, bu kayıtlardan hiçbir şekilde haberi olmayan karşı taraf aleyhine delil teşkil ediyor olması hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurabileceği gibi hukuk güvenliği ilkesine de aykırılık teşkil edebilmektedir. Bu sebeple maddede yapılan değişiklikle, ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için öngörülen unsurlardan biri olan, diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtların “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” hali, madde metninden çıkarılmaktadır. Kural tersine çevrilmekte ve karşı tarafın maddede belirtilen usule uygun olarak tuttuğu ticari defterini ibraz ettiği halde ileri sürülen hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterin, sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı açıkça hükme bağlanmaktadır. Madde metni dışına çıkarılan “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” durumunun yerine, “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” durumu maddeye ilave edilmektedir. Buna göre ticari defterde yer alan herhangi bir kaydın, sahibi lehine delil teşkil edebilmesi için diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi gerekecektir. Bu düzenlemenin hakkaniyete ve hukuk güvenliği ilkesine uygun olduğu düşünülmektedir. Zira ticari defteri ibraz edenin defterinde yer alan ve diğer tarafı muhatap alan kayıt, diğer tarafa sunulmakta ve diğer tarafın kendi defterindeki kayıtlara dayanarak karşı delilini ileri sürmesi beklenmektedir. Diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi hali, ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığı anlamına gelecektir. Belirtilmelidir ki defter ibraz etmeyen tarafın, diğer tarafın ticari defterindeki kayıtların aksini senet veya diğer kesin delillerle ispatlama hakkı saklıdır.” şeklindedir.
Uyuşmazlığın ticari ilişkiden kaynaklanıyor olması dikkate alındığında davacının iddiasını ticari defterler incelenmesi ile ispatlayabileceği fakat ihtarata rağmen inceleme günü defterlerini bilirkişi incelemesine hazır etmediği, alacak iddiasını mahkememiz nezdinde ispatlayamadığı dikkate alınarak dava hakkında aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye İRAT KAYDINA,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 59,30-TL maktu ilam ve karar harcının davacı tarafından peşin yatırılan 109,13-TL harçtan mahsubuna, artan 49,83-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 4.080,00- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerine BIRAKILMASINA,
6-Gider avansından artan olması halinde karar kesinleştiğinde ve talebi halinde ilgili tarafa İADESİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/09/2021
Katip ….
¸e-imza

Hakim ….
¸e-imza