Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/485 E. 2022/1099 K. 02.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/485 Esas
KARAR NO : 2022/1099

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/08/2020
KARAR TARİHİ : 02/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin tekstil sektöründe 2018 yılında kurulmuş ticari işletme olduğunu, müşterilerinin taleplerine yetişebilmek amacıyla tekstil ürünleri ithalatı yapmaya karar verdiğini, bunun neticesinde davalı firma ile gümrük işlerinin takibi amacıyla anlaştığını ve vekalet akdi kurduğunu, müvekkili şirket tarafından 26.12.2018 tarihinde davalı firmaya iş takip vekaleti verdiğini, gümrük işlemlerinin yapılması, malların teslim alınması ve malların müvekkili firmaya teslim edilmesi üzerine kurulan işbu vekalet ilişkisinin karşı tarafın teklifi üzerine depoda muhafaza ve ürün çıkış işlemlerinin yürütülmesi şeklinde genişletildiğini, müvekkili firma yetkilisinin mail üzerinden verdiği talimatların depoya iletilip tekrar müvekkili firma yetkilisine yönlendirilerek işlemler gerçekleştirildiğini, taraflar arasındaki ürün çıkışına dair teamülün ise mail üzerinden verilen talimatların depoya iletilmesi şeklinde sürdüğünü, bu sürecin 22.01.2019 tarihine kadar herhangi bir problem yaşanmadan devam ederken müvekkili firma yetkilisinin depo ziyareti esnasında karşılaştığı manzara sonrası hayal kırıklığına uğradığını, muhafazanın yapıldığı depoda firmasına ait malların olmadığını fark eden müvekkili firma yetkilisinin, davalı tarafa ulaştığında talimat üzerine ürünlerin başkasına devredildiğini öğrendiğini, talimatın kim tarafından, ne zaman verildiği ve ürünlerin kime teslim edildiği hakkında bilgi alamayan müvekkilinin, mahkemeye gideceğini ifade ettiğini, yerleşik teamülün dışına çıkarak müvekkili şirketin ürünlerinin depodan çıkışını sağlayan davalı tarafın 25.01.2019 tarihinde talimat maili almış gibi müvekkiline kalan ürünlerin tamamının çıkışının yapıldığına dair mail yönlendirdiğini, vekalet görevini kötüye kullanan davalı tarafın müvekkilinin müspet ve menfi zararlarını tazmin etme zorunluluğunun doğduğunu, davalı ….ğinin vekalet sözleşmesi kapsamında vekalet veren müvekkilinin irade ve talimatlarına uygun hareket etmediğini, davalı tarafın basiretli bir tacir gibi müvekkilinden aldığı vekalete uygun hareket etmek yerine tam tersi vekalet görevini kötüye kullanarak müvekkilinin iradesi ile çıkışı yapılan 577 koli emtianın dışında kalan tüm mallarının ortadan kaybolmasına neden olduğunu, davacının sermaye ve emek bağlayarak uzun uğraşlar sonucu getirdiği dava konusu ürünleri piyasaya sürememesinden ötürü de zararları olduğunu, davacının tüm masraf ve vergiler dahil maliyeti belirlenen ürünü piyasaya en az %100 karla sürdürdüğünü, bu durumda yapılan masrafların tüm koli sayısına bölündükten sonra kaybolan koli sayısıyla çarpılarak maliyetin hesaplanması gerektiğini ve piyasaya en az %100 farkla sürüldüğü göz önünde bulundurularak satış bedeli tayin edilmesi gerektiğini, böylece müvekkilinin elde etmekten mahrum kaldığı zararların da giderilmiş olacağını iddia ederek; davalının vekalet akdine aykırı davranışları nedeniyle müvekkilinin ithal ettiği emtialardan 1.524 kolinin değerinin hesaplanarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL’sinin, ithal edilen malların müvekkilinin satış rakamları dikkate alınmak suretiyle hesap edilecek satış bedelleri üzerinden mahrum kaldığı karın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000,00 TL’sinin, müvekkilinin davaya konu emtiaların ithalatı için yapmış olduğu masrafların hesaplanarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000,00 TL’sinin davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirket yetkilisi ….. ile Çin Halk Cumhuriyetinde faaliyet gösteren …. Şirketi yetkilisi ….’ın 2018 yılının Aralık ayında müvekkili şirkete müracaat ederek, Çin Halk Cumhuriyetinde faaliyette bulunan şirket tarafından Türkiye’de faaliyette bulunan …. Tic. San. Ltd. Şti.ne tekstil ürünleri satıldığını, ürünlerin gönderildiğini ancak Soyak şirketinin maddi imkansızlıklar nedeni ile ürünlerin gümrük işlemlerini yapıp teslim almadığını, bu nedenle kendilerinin söz konusu malların ithalatını yapmak üzere …. İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.’ni kurduklarını, ürünlerin bu şirket üzerinden gümrük işlemlerinin yapılmasını talep ettiklerini ve müvekkili şirkete vekaletname verdiklerini, müvekkili şirkete vekaletname verilmesinden sonra Çin Halk Cumhuriyetinde faaliyet gösteren ….. Şirketi tarafından davacı şirket adına tüm evrakların düzenletilerek gönderildiğini, bunun üzerine müvekkilinin gümrük işlemlerini eksiksiz bir şekilde tamamlayarak ürünlerin çıkışını yaptırdığını ve davacı şirket yetkilisinin talep ve talimatları doğrultusunda ….Hizmetleri A.Ş.nin deposuna tesliminin sağlandığını, davaya konu ürünlerin tesliminden sonra davacı şirket yetkilisi ….’in kendisinin Çin Halk Cumhuriyetine gideceğini, kardeşi ….’in talebi doğrultusunda ürünlerin depodan çıkışının yapılmasını, satışı yapılan ürünlerin bedelinin …’a ait olduğunu müvekkili şirkete bildirdiğini, bundan sonraki süreçte davacı şirket tarafından ürünlerin satışına ilişkin telefon, …. yazışması ve mail olarak müvekkili şirket yetkilisi …’a bilgi verildiğini ve bu doğrultuda müvekkili tarafından depoya mail geçilerek ürünlerin çıkışının yapılmaya başlandığını, bu şekilde davacı şirket tarafından ürünlerin satılmaya başlandığını ve davacının da kabulünde olduğu üzere 22/01/2019 tarihine kadar 577 koli ürünün satışının yapılarak depodan çıkışının yapıldığını, davacı tarafından 577 koli ürün satılmasına rağmen satış bedellerinin …..’a ödenmemesi üzerine davacı şirket ile ….. arasında uyuşmazlık doğduğunu, taraflar arasında yapılan görüşmeler sonucunda depoda kalan 1524 koli ürünün …..’a teslimi hususunda mutabakat sağlandığını, davacı şirket tarafından 22/01/2019 tarihinde depoda kalan ürünler ile ilgili …’a fatura kesildiğini ve müvekkili şirkete gönderildiğini, bunun üzerine müvekkili şirket yetkilisi ..,… ve ….’in birlikte depoya gittiğini ve ürünlerin tek tek sayılarak ….’a teslim edildiğini, davacı şirketin 05/12/2018 tarihinde kurulduğunu, davacı şirket söz konusu ürünlerin Türkiye’de pazarlanması amacıyla kurulduğundan davacı şirket tarafından söz konusu ürünler ile ilgili …. Şirketine herhangi bir ödeme yapılmadığını, şirketin kurulumu, gümrük işlemleri, ürünlerin sevkiyatı ve depolaması ile ilgili tüm ödemelerin de ….. tarafından karşılandığını, davacı tarafın hiçbir ödeme veya masraf yapmamasına rağmen güven ilişkisi çerçevesinde kurulan şirket üzerinden haksız kazanç edinmeyi amaçladığını, dava konusu ürünlerin ithalatı ile ilgili de ödenmesi gereken tüm vergilerin ihracatçı firma yetkilisi ….. tarafından … ile birlikte … Bankası … Şubesine gidilerek ödendiğini, müvekkilinin vekaletname ile üstlenmiş olduğu tüm yükümlülüklerini eksiksiz bir şekilde yerine getirmiş olduğunu, gümrük işlemlerini tamamladığını ve tüm ürünleri davacının talep ve talimatları doğrultusunda teslim ettiğini, davacı tarafın Ticari Defterleri incelendiğinde görüleceği üzere davacı şirketin tüm ürünleri sattığını ve buna ilişkin fatura kestiğini, davacı şirketin söz konusu ürünlerin satışı nedeni ile tahsil edemediği bir alacağı var ise bunun muhatabının ürünleri sattığı kişi ve kurumlar olduğunu, bu nedenle davacı tarafın müvekkilinden her hangi bir alacağı veya ileri sürebileceği her hangi bir talep hakkı bulunmadığı gibi aslında davacı tarafın halen müvekkili şirkete 1.181,48-TL borçlu olduğunu savunarak; hukuki dayanaktan yoksun haksız kazanç edinmeyi amaçlayan ve TMK’nun 2. Maddesine aykırı olan davacının davasının reddine, yargılama gideri, arabuluculuk ve dava vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMANIN ÖZETİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, ticari nitelikteki hizmet sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkememizce taraflara usulüne uygun davetiye tebliğleri yapılarak taraf teşkili sağlanmış ve davanın esasına başlanmıştır.
Taraf vekilleri karşılıklı olarak delillerini bildirmişler, bildirdikleri deliller toplanılmıştır.
Uyuşmazlığın; Gümrük işlemleri yapılması yönünde taraflar arasında vekalet ilişkisi olduğu, davalının talimatlara aykırı davranıp davranmadığı, mal çıkışı yapılıp yapılmadığı, davacının zararı olup olmadığı hususlarından kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Küçükçekmece Vergi Dairesi Müdürlüğünden; davalı şirketin 2019 ve 2020 yıllarına ait BA/BS formları celp edilerek dosya kapsamına kazandırılmıştır.
…. Hizmetleri A.Ş.’den; davalı şirketin muavin defter kaydı celp edilerek dosya kapsamına kazandırılmıştır.
Mahkememiz dosyası, tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller ve taraf şirketlerin defterleri incelenerek: tüm dosya kapsamına göre davacının alacağı olup olmadığı, alacağın varlığı ve miktarı, tarafların ticari defterlerinin usulüne uygun tutulup tutulmadığı, lehlerine delil niteliğinde olup olmadığı hususlarında rapor düzenlenmek üzere SMMM bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen rapor mahkememiz dosyasına ibraz edilmiş;
25/06/2021 tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde özetle; “…Dava konusunun, davacının, ithal ettiği emtialardan 1524 kolinin değerinin hesaplanarak 1.000,00 TL’sinin, ithal edilen malların davacının satış rakamları dikkate alınmak suretiyle hesap edilecek satış bedelleri üzerinden mahrum kaldığı karın 1.000,00 TL’sinin, davacının davaya konu emtiaların ithalatı için yapmış olduğu masrafların davalıdan tahsili talebinden ibaret olduğu, davalının 2019 ve 2020 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, davalının ticari defterlerine göre; dava tarihi (05.08.2020) itibariyle davalının davacıdan 1.181,48 TL alacaklı olduğu” değerlendirme ve tespitlerinin yapıldığı anlaşılmıştır.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından bilirkişi raporuna karşı itirazlarını içerir dilekçe sunulmuştur.
29/09/2021 tarihli celse ara kararı gereğince, Mahkememiz dosyası, tarafların iddia ve savunmaları, mahkememizce tespit edilen uyuşmazlık konuları dikkate alınarak, sunulan deliller, dosya kapsamı belgeler ve dosya içerisinde mevcut bilirkişi raporu da değerlendirilmek sureti ile rapor düzenlenmek üzere gümrük konusunda uzman bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen rapor mahkememiz dosyasına ibraz edilmiş;
13/10/2021 tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde özetle; “… Dava konusunun, davacının, ithal ettiği emtialardan 1.524 kolinin değerinin hesaplanarak
1.000,00 TL’sinin, ithal edilen malların davacının satış rakamları dikkate alınmak suretiyle
hesap edilecek satış bedelleri üzerinden mahrum kaldığı karın 1.000,00 TL’sinin, davacının davaya konu emtiaların ithalatı için yapmış olduğu masrafların davalıdan tahsili talebinden
ibaret olduğu, eşyaların ithal faturasındaki kıymetleri baz alınarak yapılan hesaplamaya göre; davaya konu
edilen 1524 kap eşya değerinin 323.854,42 TL, ödenen vergiler toplamının 120.302,92 TL,
gümrüklenmiş değerinin 444.157,34 TL olduğu,
davacı tarafın mal bedeli ve ödenen vergilerin yanısıra sair harcamaları da talep ettiği ancak, 1524
kap eşya devrinin davacının kendi kestiği 22.01.2018 tarih ve …. sayılı satış
faturası ile …’a yapıldığı, dolayısıyla bu satışla, davalının eşya üzerinde
herhangi bir sorumluluğunun kalmadığı, davacı tarafından eşyaların 22.01.2019 tarihinde
depoda bulunmadığı ifade edilmiş ise de, eşyaların tabloda sıralanan tarihlerde ve en son
16.06.2020 tarihine kadar çıkışlarının aynı depodan devam ettiği dikkate alındığında, davacı tarafın eşyaların depoda bulunmadığı hakkındaki beyanının aksine eşyaların devir ve
sonrasında depoda mevcut olduğunun tespit edildiği, tüm bu tespitler blok halde değerlendirildiğinde, davacı tarafın mal bedeli/ödenen vergiler ve sair masraflara karşı sorumlu
olması gerektiğine ilişkin somut bir veri/belgeye rastlanılmadığı, Tablonun 2. sırasında bulunan 14.01.2019 tarihli 3 kap eşyanın teslimine ilişkin dosya ekinde
belge bulunmadığı, 3 kap eşyanın tesliminin davalı yanın ispat yükü olduğunu, dosyaya sunulan SMMM bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere davalının ticari defterlerine göre; dava tarihi (05.08.2020) itibariyle davalının davacıdan 1.181,48 TL alacaklı olduğu” değerlendirme ve tespitlerinin yapıldığı anlaşılmıştır.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş, taraf vekilleri tarafından bilirkişi raporuna karşı beyan ve itiraz dilekçeleri sunulmuştur.
Küçükköy Vergi Dairesi Müdürlüğünden; davacı şirketin 2019 yılına ait BA/BS formları celp edilerek dosya kapsamına kazandırılmıştır.
Ambarlı Gümrük Müdürlüğünden; davacı şirket adına tescilli …. sayı 02/01/2019 tarihli beyanname ve eklerinin arşiv nüshaları celp edilerek dosya kapsamına kazandırılmıştır.
İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğünden; davacı şirketin sicil kayıtları celp edilerek dosya kapsamına kazandırılmıştır.
23/02/2022 tarihli celse ara kararı gereğince, Mahkememiz dosyası, son gelen belgeler doğrultusunda davacı vekilinin bilirkişi raporuna itirazları da dikkate alınarak rapor düzenlenmek üzere dosyaya 25/06/2021 ve 13/10/2021 tarihli bilirkişi raporlarını sunan bilirkişilere tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından düzenlenen ek rapor mahkememiz dosyasına ibraz edilmiş;
07/06/2022 havale tarihli bilirkişi ek raporunun incelenmesinde özetle; “… Küçükköy Vergi Dairesi tarafından sunulan davacı şirkete ait BA-BS formları incelendiğinde; davalı şirket tarafından düzenlenen 31/01/2019 tarihli … nolu ve 31/01/2019 tarihli …. nolu faturaların BA/BS kapsamındaki (aylık KDV hariç 5.000,00-TL) limitinin altında kaldığından davacının BA formlarına girmediği, bu itibarla bu faturaların davacının kabulünde olup olmadığı hususunun BA formları ile tespit edilemediği, Ambarlı Gümrük Müdürlüğünden gelen …. sayılı yazı eki belgeler incelendiğinde, davacı şirket adına tescilli 02/01/2019 tarih ve …. sayılı Serbest Dolaşıma Giriş Beyannamesi olduğu, 2101 kap Polyester İplik tanımlı eşyaların 4000 rejim kodu ile direk ithalatının yapıldığının görüldüğü, hem tarafların beyan ve itirazları, hem de dosyaya sunulu evraklar kapsamında heyet olarak tekrar yapılan incelemeler kapsamında teknik ve mali yönden kök raporlardaki kanaatin değişmediği” değerlendirme ve tespitlerinin yapıldığı anlaşılmıştır.
Bilirkişi ek raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından bilirkişi raporuna karşı itirazlarını içerir dilekçe sunulmuştur.
İspatın konusu, ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu 6100 sayılı HMK.nun 187, 190 ve 200’ncü maddelerinde açıkça belirtilmiştir.
İspatın konusu HMK.nun 187’nci maddesinde “İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir. Herkesçe bilinen vakıalarla, ikrar edilmiş vakıalar çekişmeli sayılmaz.” Şeklinde belirtilirken, ispat yükünün kimde olduğu ise HMK.nun 190’ncı maddesinde “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”düzenlemesi ortaya konmuştur.
Mahkememizce yapılan yargılama, iddia, savunma, sunulan ve toplanan deliller, 25/06/2021 ve 13/10/2021 tarihli bilirkişi raporları ile 07/06/2022 havale tarihli bilirkişi ek raporu ve tüm dosya kapsamına göre; Davacı ile davalı gümrük müşavirliği arasında vekalet sözleşmesinden kaynaklanan ticari bir ilişki bulunduğu, bu ilişkisi kapsamında vekalet görevinin kötüye kullanılması nedeniyle davacı tarafından zarara uğradığı iddiası ile iş bu tazminat davasının açıldığı, davanın yasal dayanağının TBK 502 ve devamı maddeleri olduğu, taraflar tacir sıfatına haiz olup uyuşmazlığın ticari nitelik arz ettiği, HMK’da yapılan değişiklik gereğince uyuşmazlık değeri 500.000,00 TL’nın altında olduğundan davada basit yargılama usulünün uygulandığı, taraflarca delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ile 85 ve HMK’nun 222’nci maddeleri uyarınca taraf şirketlerin ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, 25/06/2021 tarihli bilirkişi raporuna göre davalının 2019 ve 2020 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, davalının ticari defterlerine göre; dava tarihi (05.08.2020) itibariyle davalının davacıdan 1.181,48 TL alacaklı olduğu; 13/10/2021 tarihli bilirkişi raporuna göre davaya konu
edilen 1524 kap eşya değerinin 323.854,42 TL, ödenen vergiler toplamının 120.302,92 TL,
gümrüklenmiş değerinin 444.157,34 TL olduğu,
davacı tarafın mal bedeli ve ödenen vergilerin yanısıra sair harcamaları da talep ettiği ancak, 1524
kap eşya devrinin davacının kendi kestiği 22.01.2018 tarih ve …. sayılı satış
faturası ile ….’a yapıldığı, dolayısıyla bu satışla, davalının eşya üzerinde
herhangi bir sorumluluğunun kalmadığı, davacı tarafından eşyaların 22.01.2019 tarihinde
depoda bulunmadığı ifade edilmiş ise de, eşyaların tabloda sıralanan tarihlerde ve en son
16.06.2020 tarihine kadar çıkışlarının aynı depodan devam ettiği dikkate alındığında, davacı tarafın eşyaların depoda bulunmadığı hakkındaki beyanının aksine eşyaların devir ve
sonrasında depoda mevcut olduğunun tespit edildiği, tüm bu tespitler blok halde değerlendirildiğinde, davacı tarafın mal bedeli/ödenen vergiler ve sair masraflara karşı sorumlu
olması gerektiğine ilişkin somut bir veri/belgeye rastlanılmadığı hususlarının tespit edildiği, davacı vekilince ihtara rağmen ticari defter ve kayıtların Mahkemeye sunulmadığı ve yerinin de bildirilmediği anlaşılmakla; dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları, taraflar arasındaki mail yazışmaları, özellikle davacı tarafça düzenlenen 22.01.2018 tarih ve …. sayılı davaya konu 1524 kap eşyanın devrine ilişkin satış faturası ve eşyaların en son
16.06.2020 tarihine kadar çıkışlarının aynı depodan devam ettiği hususları birlikte değerlendirildiğinde; davacı şirketin davalının, talimatlarına aykırı işlem yaptığı hususunu ve uğradığını iddia ettiği zararını somut deliller ile ispat edemediği, bu kapsamda davacının kendi kestiği fatura ile devrini yaptığı eşyalar ile ilgili davalı şirketin sorumluluğunun bulunmadığı sonuç ve vicdani kanaatine varılmakla; ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde tüm hususları içerir hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
Davanın REDDİNE,
Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 80,70-TL karar ve ilam harcının davacı tarafça peşin yatırılan 54,40-TL peşin harç ile 2.420,11-TL peşin harçtan mahsubu ile artan 2.393,81-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya İADESİNE,
Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde BIRAKILMASINA,
Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T gereğince hesaplanan ve takdir edilen 22.734,83-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra yatıran tarafa İADESİNE,
HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın TEBLİĞİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341 ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/12/2022
Katip …

¸

Hakim …
¸