Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/466 E. 2020/939 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/466 Esas
KARAR NO : 2020/939

DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 18/09/2019
KARAR TARİHİ : 19/11/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/12/2020

Mahkememizden verilen 12/12/2019 tarih ve ……. Esas …… sayılı kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ……. Hukuk Dairesi’nin 09/07/2020 tarihli ……. Esas, …… Karar sayılı kararı ile kaldırılmakla dava mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılan tespit davasının istinaf sonrası yapılan yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; huzurdaki dava ile geçersizliğinin tespiti talep edilen hisse devir sözleşmeleri ile devredilen …… Ortaklığımdaki hisselerinin, dava süresince davalılar tarafından dava dışr 3, kişilere devredilmesi halinde, müvekkilin dava açmakla elde etmeye çalıştığı hukuki menfaatin elde edilmesi oldukça güç hale geleceğinden; öncelikle ve ivedilikle dava konusu hisselerin dava dışı 3. kişilere devrini önlemek amacıyla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389. ve devamı maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir karan verilmesine ve bu kararın davalılara derhâl bildirilmesine, yine öncelikle davanın “…… Cad No; …. …. ….. / İstanbul adresinde mukim … ve “…… Mah. ……, No………/….’’ adresinde mukim ……. İnşaat Tur, San. Ve Tic. A.Ş ve …….Gayrimenkul ve Ticari Yatırımlar San. ve Tic. A.Ş Yönetim Kurullarına (Kayyım Heyetleri) ihbar edilmesine, Değerli Mah kemen izce bu talebimiz uygun görülmez İse, kayyım heyeti tarafından TMSF Fon Kurulu nun 07.06.2018 tarih ve …… sayılı kararından sonra akdedilen …….İnşaat Turizm San ve Tic. A Ş. ve …….Gayrimenkul ve Ticari Yatırımlar San. Tic. A Ş.’ye ait ……..Adi Ortaklığı ve ……. AVM Hizmetleri A Ş.’deki hisselerine dair devir sözleşmelerinin 6758 Sayılı kanunun 19/3 maddesine aykırı bir şekilde akdedilmiş olması, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 27. maddesi uyarınca “kesin hükümsüzlük” halinin bulunması ve yine 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 391/1 -(b) maddesi kapsamında “anonim şirketin temel yapısına uymayan ve sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen” ve yine TTK’nın 408/2-(f) maddesi kapsamında şirket genel kurulunun devredilemez ve vazgeçilemez yetkisi kapsamında bulunan “önemli miktarda şirket varlığının toptan satışTna karar vermek yetkisinin şirket yönetim kurutunu teşkil eden kayyım heyeti tarafından kullanılması ve uygulanması nedeniyle TTK.nın 391/1-(d) maddesi uyarınca “diğer organların devredilemez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin” kararlar kapsamında kaldığından batıl olup butlanla malul olması nedeniyle geçersiz olduğunun tespitine, …….İnşaat Turizm San, Tic. A.Ş. ve …….Gayrimenkul ve Ticari Yatırımlar San. ve Tic AŞ. unvanlı şirketlerin pay defterlerindeki ortaklık durumuna ilişkin kayıtların hisse devirlerinin geçersiz olduğuna yönelik varılacak tespit kararı sonucuna göre düzeltilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; söz konusu şirketlerin yönetimleri TMSF’ye devredilmiş, genel kurul yetkileri ise TMSF tarafından 6758 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanunun 19. Maddesi uyarınca kullanıldığını, bu bakımdan pay devrinin muvazaa nedeniyle geçersizliğini talep eden davacının, işbu davasını yalnızca ihbar olunanlar …….ve …….şirketine yöneltebileceğini, …….ve …….şirketine müvekkil şirketlerin adi ortaklıktan hakkına düşen büyük miktardaki taşınmazlar devredilerek adi ortaklıktaki ve ……. l’daki …….ve …….şirketlerinin payları müvekkil şirketler tarafından devir alındığını, devir alan tarafta olan müvekkil şirketlerin pay devir bedellerini ödemesi dışında herhangi bir sorumluluğu olmayacağını, şirketlerin haklarında FETÖ’ye iltisak iddiası bulunan bir yapıdan uzaklaşması karşısında zaruri olduğunu, davacının iddilarının aksine dava konusu hisse devirleri zorunlu ve mali sebeplere dayalı olarak gerçekleştirildiğini, dolayısıyla kayyım TMSF yöneticileri tarafından 21.12.2018 tarih ve 696 sayılı Fon Kurulu kararı doğrultusunda imzalanan sözleşmelerin ticari teamüle ve hakkaniyete aykırı olduğuna yönelik iddiaları tamamen dayanaksız ve afaki iddialardan ibaret olduğunu, davacının geçersizlik iddiasının dayanağı olduğu ileri sürdüğü 686 Sayılı KHK’NIN 4. maddesinin olayda uygulanma imkânı bulunmadığını, davacı her ne kadar 686 sayılı KHK’nın 4. maddesi uyarınca kayyum atanan şirketlerde, şirket hissedarları hakkında başlatılan soruşturma tarihinden sonra şayet herhangi bir hisse devri yaşanmışsa, hisse devir sözleşmelerinin muvazaalı kabul edilerek geçeriz sayılacağını iddia etmekte ise de, ilgili mevzuat hükümlerinin dava konusu Sözleşmelere uygulanabilmesine olanak olmadığını, soruşturma sonrası ortakların yapmış olduğu devir ve temlik işlemlerine yönelik olduğunu, uyuşmazlık konusu Pay Devirleri ise 6758 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanunun 19. Maddesi Uyarınca Tmsf Tarafından 21.12.2018 Tarih Ve 696 Sayılı Fon Kurulu Kararı Doğrultusunda yapıldığını, TMSF Basiretli Bir Tacir Olarak Kendine KHK Ve Kanun ile verilen yetkiyi kullandığını, mevzuatta soruşturma açılan şirket paydaşları için öngörülen hisse devir sözleşmelerinin geçersiz sayılacağına ilişkin düzenlemenin, kayyım tarafından atanan TMSF tarafınca KHK ve Kanuna dayanarak yapılmış devirleri geçersiz kılınabileceği sonucunu doğurmasının mümkün olmadığını, dava konusu Sözleşmelerin 686 sayılı KHK.m.4 kapsamında girmediğini, yapılan devirlerin KHK ve Kanuna uyarınca yasa koyucunun vermiş olduğu yetkiye dayanarak yapıldığını, dava konusu hisse devir bedellerinin bağımsız denetim şirketlerince yapılan değerlemeler doğrultusunda belirlendiğini TMSF ile olan Hisse Devir Sözleşmesinde; …….ve …….şirketlerine hisse devri karşılığı 39.600 m2’lik brüt ofis alanı verildiğini, taraflarca mutabık kalınan hisse devir bedellerinin de 17.10.2016 tarihinde düzenlenen … A.Ş. tarafından düzenlenen Değerleme Raporuna dayandığı açıklandığını belirterek davacının HMK.m.389 uyarınca şartları oluşmayan ihtiyati tedbir talebinin reddine, huzurdaki davayı ikame etmek için gereken harç tutarını yatırmayan davacı tarafa dava değerini tespit ettirmek ve eksik harcı ikmal etmek için kesin süre verilerek, davacı taraf verilen kesin sürede tespitten kaçındığı ve harcı ikmal etmediği takdirde dava dilekçesinin muameleye konulmamasına ve davanın usulden reddine, davacının aktif ve pasif husumetleri bulunmadığından davanın aktif husumet ve pasif husumet yokluğu nedenleriyle reddi ile birlikte tüm davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İhbar olunan Tasarraf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF/Fon) vekili beyan dilekçesinde özetle; davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini, davacının kesin hükümsüzlük iddiasının gerçeği yansıtmadığını, adi ortaklıktaki pay devrinin zorunlu olarak üstelik daha iyi şartlarda yapıldığını, adi ortaklıktaki hisselerin devrinin şirket yönetim kurulunun kararı ve bu yöndeki taleplerin incelenmesi neticesinde fon kurulu tarafından uygun bulunduğunu ve izin verildiğini, adi ortaklıkta pay defterinin bulunmadığnıı belirterek ihbar olunan sıfatıyla davanın öncelikle yargı yolu yönünden kabul edilmediği taktirde esastan reddine karar verilmesini talep etmiş, dilekçe ekinde 21/12/2018 tarihli ……. karar sayılı … Fon Kurulu Kararı ibraz edilmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ;

Dava;TTK.nın 391/1-(d) maddesi uyarınca “diğer organların devredilemez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin” kararlar kapsamında kaldığından TTK 408/2 f maddesi batıl olup butlanla malul olması nedeniyle geçersiz olduğunun tespiti ile …….İnşaat Turizm San, Tic. A.Ş. ve …….Gayrimenkul ve Ticari Yatırımlar San. ve Tic AŞ. unvanlı şirketlerin pay defterlerindeki ortaklık durumuna ilişkin kayıtların hisse devirlerinin geçersiz olduğunun tespiti ve pay defterinin istemine ilişkindir.
HMK’nun 137.maddesi uyarınca taraflar arasındaki uyuşmazlık konularının; …….İnşaat Turizm San ve Tic. A Ş. ve …….Gayrimenkul ve Ticari Yatırımlar San. Tic. A Ş.’ye ait …..Adi Ortaklığı ve ……. AVM Hizmetleri A Ş.’deki hisselerine dair devir sözleşmelerinin muvaza nedeniyle geçersizliğinin tespiti ve pay defterindeki kaydın düzeltilmesi Fon kurulu kararının TTK.nın 391/1-(d) maddesi uyarınca “diğer organların devredilemez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin” kararlar kapsamında kaldığından batıl olup butlanla malul olması nedeniyle geçersiz olduğunun tespiti ile …….İnşaat Turizm San, Tic. A.Ş. ve …….Gayrimenkul ve Ticari Yatırımlar San. ve Tic AŞ. unvanlı şirketlerin pay defterlerindeki ortaklık durumuna ilişkin kayıtların hisse devirlerinin geçersiz olduğuna yönelik varılacak tespiti istemine ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden istenen bilgi ve belgelerin gönderildiği anlaşılmış, incelenmesinde; …… sicil nolu …….İnşaat Turizm Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketi’nin ….. Mahallesi …..Caddesi …….Apt. No….. …/… adresinde sicilde kayıtlı olduğu, şirket yetkililerinin …… oldukları, şirketin eski ünvanının ise ……. Mümessillik Tekstil Sanayi Ve Pazarlama Ticaret Limited Şirketi olduğu, şirketin son tescilini 25/10/2019 tarihinde yaptırdığı, …… sicil nolu …’nin …… Mahallesi ……. Caddesi …….Apt. No:……. …/… adresinde sicilde kayıtlı olduğu, şirket yetkililerinin …… oldukları, şirketin son tescilini 25/10/2019 tarihinde yaptırdığı, …… sicil nosunda kayıtlı ….. Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nin ….. Mah. ……. Cad. No:……/…/… sicil adresinde kayıtlı olduğu, 52.000.000,00 TL sermaye ile 09/02/1998 tarihinde kurulduğu, şirket yetkililerinin ……. oldukları, şirketin son tescilini 20/03/2019 tarihinde yaptırdığı, …… sicil nosunda kayıtlı …nin ……. Mahallesi ……. Cad. No:…… …/… ad.esinde sicilde kayıtlı olduğu, 12/11/2010 tarihinde kurulduğu, şirket yetkililerinin …… oldukları, şirketin son tescilini 0405/2018 tarihinde yaptırdığı anlaşılmıştır.
… Hukuk İşleri Daire Başkanlığı’ndan 21/12/2018 tarihli …… sayılı Fon Kurulu Kararı celp edilmiştir.
TMSF vekili 05/11/2019 tarihli dilekçesi ekinde …….Grubuna kayyım atanılmasını içeren İstanbul …… Sulh Ceza ve ……. Sulh Ceza Hakimlikleri kararlarını, Fon Kurulunun 21/12/2018 tarihli ve 696 sayılı kararını, İzmir Bölge İdare Mahkemesi …… İdare Dava Dairesinin ……. E.-……. sayılı kararı, vekaletnamesini ibraz etmiştir.
Beyoğlu ……. Noterliğinden 18/07/2017 tarihli ……. yevmiye nolu hisse devir sözleşmelerinin feshedilmesi talebini içerir … tarafından çekilen ihtarname fotokopisi celp edilmiştir.
Büyükçekmece …… Noterliğine, İstanbul ……. Sulh Ceza Hakimliğine yazılan müzekkerelere cevap verildiği anlaşılmıştır.
Bakırköy ……. Asliye Ticaret Mahkemesinin 24/01/2019 tarihli ……. Esas, …… Karar sayılı dosyası celp edilmiş, incelenmesinde; davacı … tarafından davalılar … ile …… İnşaat Sanayi Ve Ticaret A.Ş.’ne aleyhine 22/05/2018 tarihinde tespit davası açıldığı, yapılan yargılama sırasında davacı vekilinin 27/12/2018 tarihli dilekçesinde dava konusu edilen hisse devirlerinin geçersiz olduğu hususu müvekkilinin hissedarı ve yöneticisi olduğu …….İnşaat Turizm Ve Sanayi Ticaret A.Ş.ve …….Gayrimenkul ve Ticari Yatırımlar Sanayi Ve Ticaret A.Ş.ünvanlı şirketlere kayyım olarak atanan TMSF Fon Kurulunun 07/06/2018 tarih ve ……. sayılı kararıyla tespit edildiğinden konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini talep etmesi üzerine mahkemece davanın konusuz kalması sebebiyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına kararı verildiği anlaşılmıştır.
Davacı …… nun 07.06.2018 tarih ve …… sayılı kararından sonra akdedilen …….İnşaat Turizm San ve Tic. A Ş. ve …….Gayrimenkul ve Ticari Yatırımlar San. Tic. A Ş.’ye ait …..Adi Ortaklığı ve ……. AVM Hizmetleri A Ş.’deki hisselerine dair devir sözleşmelerinin 6758 Sayılı kanunun 19/3 maddesine aykırı bir şekilde akdedilmiş olması, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 27. maddesi uyarınca “kesin hükümsüzlük ” hali bulunması sebebiyle işlemin butlanınla malul olduğunun tespitini talep etmiş ise de esasen dava konusu hisse devir işlemlerinin her ne kadar kayyım temsilcisi olan şirket yöneticileri tarafından yapılmış ise de söz konusu hisse devir işleminin dayanağının 21/12/2018 tarih ve ….. sayılı Fon Kurulu kararına dayalıdır.
Dava konusu hisse devir işleminin dayanağı 21.12.2018 tarih ve ……. sayılı Fon Kurulu kararıdır. Kararda . ….. İnşaat San. ve Tic. A.Ş., …… İnşaat Yapı A.Ş. ve ……. Gliserin San. Tic. A.Ş. tarafından önerge ekinde sunulan taşınmazların …….İnşaat Tur. San. ve Tic. A.Ş. ve …….Gayrimenkul ve Tic. Yat. San.Tic.A.Ş. ne devredilmesi karşılığında …….İnş. Tur. San. ve Tic. A.Ş. ve …….Gayrimenkul ve Tic. Yak San. Tic. A.Ş.ne ait; ……. Adi Ortaklığındaki %40 oranındaki, ……. A VM A.Ş. deki %22,50 oranındaki hisselerin (…….İnşaat Tur. San. ve Tic. A.Ş. ve …….Gayrimenkul ve Tic. Yat San. Tic. A.Ş.nin ……. Projesinde sahip oldukları hisselerin) ….. İnşaat San. ve Tic.A.Ş. ve …. Yapı A.Ş.ne devredilmesi hususunda Şirketlerin Yönetim Kurullarına izin verilmesine karar verilmiştir.” denilmektedir.
Fon Kurulu’nun 21/12/2018 tarih ve …… sayılı kararı incelendiğinde;
”……… Adi Ortaklığı (%40) ve ……. AVM Hizmetleri Anonim Şirketi (%22,50) hisselerinin önerge ekinde sunulan taşınmazların …….İnşaat Turizm San ve Tic. A Ş. ve …….Gayrimenkul ve Ticari Yatırımlar San. Tic. A Ş. Adına tapuda tescili ve diğer şartlar dahilinde ….. ve …… devredilmesinin yararlı uygun olacağı,
….. İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi ,……. İnşaat Yapı A.Ş. Ve … Sabun Yağ Gliserin Sanayi Ticaret A.Ş. Tarafından önerge ekinde sunulan taşınmazların …….İnşaat Turizm Sanayi ve Ticaret A.Ş. Ve …….Gayrimenkul ve Ticaret Yatırımlar Sanayi Ticaret A.Ş.ye ait :
-……. Adi Ortaklığındaki %40 oranındaki,
-……. AVM. AŞ.deki %22,50 oranındaki
Hisselerin (…….İnşaat Turizm Sanayi ve Ticaret A.Ş. Ve …….Gayrimenkul ve Ticaret Yatırımlar Sanayi Ticaret A.Ş.nin ……. projesinde sahip oldukları hisselerin ) ….. İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi ve İnvest … İnşaat Yapı A.Ş. Ne devredilmesi hususunda şirketlerin yönetim kurullarına izin verilmesine karar verilmiştir,” şeklinde karar alındığı ve kayyım heyetinin bu karara istinaden davalılara hisse satış ve devrini yaptığı anlaşılmıştır.
Davacı vekili esas talebinin bu kararın iptalini talep etmediğini, kayyım heyetinin bu karara istinaden yaptığı satışın muvazalı olup şirket menfaatlerini korumadıkları ve şirketi zarara uğrattıklarını ve görevlerini aşarak TTK. 391/1-b ve 408/f2-2 maddelerine aykırı hareketle satış yaptıklarından bu satışların batıl olduğunu ve malul olması sebebiyle geçersiz olduğunun tespiti talebi olduğunu belirtmektedir.
Davacı vekili dava dilekçesi ile, huzurdaki dava ile geçersizliğinin tespiti talep edilen hisse devir sözleşmeleri ile devredilen ….., …, ..,. …….Adi Ortaklığındaki hisselerinin dava süresince davalılar tarafından dava dışı 3.kişilere devredilmesi halinde, müvekkilinin dava açmakla elde etmeye çalıştığı hukuki menfaatin elde edilmesi oldukça güç hale geleceğinden; öncelikle ve ivedilikle dava konusu hisselerin dava dışı 3.kişilere devrini önlemek amacıyla 6100 sayılı HMK’nun 389.ve devamı maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiş ise de; davacı vekilinin ihtiyati tedbir istemi HMK.nun 389 ve devamı maddelerine göre değerlendirilmiştir. HMK.nun 389/1. maddesinde ” mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. ” düzenlemesine göre ihtiyati tedbirin ancak uyuşmazlık konusu hakkında verilebileceği, oysa somut davanın TTK.nın 391/1-(d) maddesi uyarınca “diğer organların devredilemez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin” kararlar kapsamında kaldığından batıl olup butlanla malul olması nedeniyle geçersiz olduğunun tespiti ile …….İnşaat Turizm San, Tic. A.Ş. ve …….Gayrimenkul ve Ticari Yatırımlar San. ve Tic AŞ. unvanlı şirketlerin pay defterlerindeki ortaklık durumuna ilişkin kayıtların hisse devirlerinin geçersiz olduğuna yönelik varılacak tespiti istemine ilişkin olarak …….İnşaat Turizm San ve Tic. A Ş. ve …….Gayrimenkul ve Ticari Yatırımlar San. Tic. A Ş.’ye ait …..-…-…….Adi Ortaklığı ve ……. AVM Hizmetleri A Ş.’deki hisselerine dair devir sözleşmelerinin muvaza nedeniyle geçersizliğinin tespiti ve pay defterindeki kaydın düzeltilmesi talebini içerdiği, tedbir konulması talep edilen hisse devir sözleşmeleri ile devredilen ….., …, …., …….Adi Ortaklığındaki hisselerinin davanın konusunu oluşturmadığı nedeniyle yasal koşulları oluşmayan ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Dava, …….İnşaat Turizm San ve Tic. A Ş. ve …….Gayrimenkul ve Ticari Yatırımlar San. Tic. A Ş.’ye ait …..-….-…….Adi Ortaklığı ve ……. AVM Hizmetleri A Ş.’deki hisselerine dair devir sözleşmelerinin muvazaa ve TBK 27.maddesince kesin hükümsüzklük nedeniyle geçersizliğinin tespiti ve pay defterindeki kaydın düzeltilmesi talep etmiştir.
Dava dışı davacını da ortak olduğu şirketlere 02.02.2017 tarihinde, soruşturma kapsamında, …….ve …….şirketlerine TMSF’nin kayyum olarak atanmış olup talebin dayanağı olan Fon Kurulu’nun 21/12/2018 tarih ve 2018/696 sayılı kararı esası şu şekilde oluşmuştur;
6758 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanunun 19. maddesi uyarınca “…… şirketlerin mali durumu, ortaklık yapısı, piyasa koşulları veya diğer sorunları nedeniyle mevcut halin sürdürülebilir olmadığının tespit edilmesi durumunda, şirketin yahut varlıklarının veya 5271 sayılı Kanunun 128 inci maddesinin onuncu fıkrasında belirtilen malvarlığı değerlerinin satılmasına veya feshi ile tasfiyesine …nun ilişkili olduğu Bakan tarafından karar verilebilir. Satış ve tasfiye işlemleri ilgili şirketin yönetim kurulu veya … tarafından yerine getirilir. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar …nun ilişkili olduğu Bakan onayıyla belirlenir….”
“…nun kayyımlık görevini yürüttüğü şirketlerin genel kurullarının yetkileri, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabi olunmaksızın …nun ilişkili olduğu Bakan tarafından kullanılabilir.” hükümlerine göre TMSF şirket genel kurul yetkilerini 6201 satılı TTK hükümlerine göre kullanmış olup bu KHK daha sonra onaylanmış ve ilgili hükümler iptal edilmemiş olup işlemin temeli bakımından geçerli yasal dayanağa göre ilgili devir işlemlerinin yapıldığı anlaşılmıştır.
Davacı ortak hisse devrine konu işlemlerin TTK’nın 408/2-(f) maddesi kapsamında şirket genel kurulunun devredilemez ve vazgeçilemez yetkisi kapsamında bulunan “önemli miktarda şirket varlığının toptan satışTna karar vermek yetkisinin şirket yönetim kurutunu teşkil eden kayyım heyeti tarafından kullanılması ve uygulanması nedeniyle TTK.nın 391/1-(d) maddesi uyarınca “diğer organların devredilemez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin” kararlar kapsamında kaldığından batıl olup butlanla malul olması nedeniyle geçersiz olduğunun tespitini talep etmiş ise de TTK 408/3-f maddesi kapsamında, önemli malvarlığıyla ilgili toptan satış işlemleri düzenlenerek genel kurul yetkili kılınmış olmakla birlikte, önemli miktarın ne olduğu konusuna açıklık getirilmemiş ve bu sebeple şirket bazında sübjektif olarak, önemli miktarın ne şekilde hesaplanacağı ve hangi miktarın önemli miktar olarak kabul edileceği konusunda uygulamada karışıklıklar meydana gelmiştir. Şirket varlığının önemi konusundaki takdir her somut olay bazında hakime bırakılmıştır.
Yargıtay HGK, 02.04.2014, E.2013/11-1048 K.2014/430 “Şirkete ait tek taşınmazın genel kurul kararı olmadan, yönetim kurulu kararı ile satışı geçersizdir ve bu satışın geçersizliğini ilgili herkes dava konusu yapabilir.” denilerek , yönetim kurulu kararı ile anonim şirkete ait bir taşınmazın satışının yapılmasına ilişkin olarak; bu taşınmazın şirketin tek ve en önemli mal varlığı olup olmadığının incelenmesi ve tek malvarlığı olduğu anlaşılırsa bu taşınmazın yönetim kurulu kararı ile satışının geçersiz olduğunun kabul edilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. Bu durumda somut olayda olduğu gibi şirketin tek taşınmazı olduğu dikkate alındığından önemli miktarda şirket varlığının satışı anlamına gelmektedir. Nitekim Yargıtay …. Hukuk Dairesi Esas No: … Karar No: …. sayılı emsal ilamında da yerel mahkeme gerekçesinde de belirtildiği üzere , iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; dava konusu fabrika binasının davacı şirketin sahip olduğu tek mal varlığı olduğu, şirketin ana sözleşmesinde belirlenen amaç ve gayesini gerçekleştirebilmesi için dava konusu bu taşınmaza mutlak ihtiyacının bulunduğu, bu nedenle satışın yapılabilmesi için ortaklar kurulu kararı alınmasının gerektiği gerekçesiyle tapu iptal edilmiş ve onama kararı verilmiştir.
Yine 6762 Sayılı TTK’nun 542 nci maddesi ( 6102 Sayılı TTK’nun 629. maddesi ) yollaması ile aynı Kanun’un 321 nci maddesi ( 6102 Sayılı TTK’nun 371. maddesi) ile belirlenmiştir. Bu bağlamda, gerek ana sözleşme ve gerekse açıklanan yasa hükümlerine göre, kural olarak şirketi temsile yetkili müdür şirkete ait bir malvarlığı üzerinde tasarrufta bulunabileceğinin ilke olarak kabulü gerekir. Ancak bu malvarlığının, şirketin sahip olduğu tek malvarlığı olduğunun veya şirketin varlığını sürdürebilmesi için hayati önemi haiz bulunduğunun belirlenmesi halinde bu kez, anılan devir yönündeki taahhüdün geçerli olabilmesi için ortaklar kurulundan karar alınması gerekmektedir. ( T.C. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi ‘nin 10.03.2011 tarih 2009/4025 esas, 2011/2497 karar sayılı ilamı ) denilerek şirket tek mal varlığı olması halinde TTK 408/f hükmünün uygulanacağı artık istikrar kazanmıştır. ayrıca konuyu düzenleyen TTK’nun 408/f maddesinde genel kurulun önemli miktarda şirket varlığının toptan satışına ilişkin kararının hangi nisapla alınacağı düzenlenmediği gibi genel kurulun esas sözleşme değişikliklerine ilişkin kararlarında uygulanacak nisapların düzenlendiği TTK’nın 421. maddesinde de bu duruma ilişkin bir nisap öngörülmemiş olup bu özel durum için TTK nın 538nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan Önemli miktarda aktiflerin toptan satılabilmesi için genel kurulun kararı gereklidir denmiş ve bu karar hakkında 421 inci maddenin üçüncü ve dördüncü fıkraları uygulanır hükmüdür. Anılan maddeye göre, genel kurul toplantısında, önemli miktarda şirket aktiflerinin toptan satışı kararı, şirket sermayesinin en az yüzde yetmişbeşini (%75 ini) oluşturan pay sahiplerinin olumlu oylarıyla alınır. İlk toplantıda bu nisabın bulunmaması halinde, yapılacak ikinci toplantıda da aynı nisaplar aranır (TTK, m.538/f.2; m.421/f.3, f.4)bty, m.22/f.12). Oysa, TTK nın 538nci maddesinin ikinci fıkrası tasfiye halindeki anonim şirketlere ilişkin özel bir düzenlemedir. Anılan fıkra ile göndermede bulunulan 421nci madde ise anonim şirket genel kuruluna ilişkin özel yetersayıları düzenlemektedir ve 421nci maddede önemli miktarda şirket aktifinin toptan satışına dair özel bir yetersayıya yer verilmemiştir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığından şirketin önemli bir miktarda mal varlığı olduğu ve bunun satışı içinde TTK 408/f maddesi uyarınca Genel kurul kararının varlığının şart olduğu ve alınacak karar içinde adi nisabın yeteli olduğu özel yada ağırlaştırılmış bir nisap olmadığı kanunun koyucunun bu düzenlemede ayrıca bir nisap öngörmediği açıktır. Ancak söz konusu işlemler 694 sayılı KHK’nın 180/2 maddesine göre “…nun kayyımlık görevini yürüttüğü şirketlerin genel kurullarının yetkileri, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabi olunmaksızın …nun ilişkili olduğu Bakan tarafından kullanılabilir.” hükmüne dayanılarak şirketi yönetmeye yetkili Fon tarafından alınan karara göre icra edilmiş olup ve bu işlemlerin 6102 sayılı TTK’ya tabi olmadan yapılacağı açıkça düzenlendiğine göre ve bu KHK yasalaştığından yukarıda anlatılan TTK 408/2-f’deki prosedüre göre bağlı olmadan işlemler yapma yetkisi bulunmadığından ve HMK 33.maddesine göre, Hakim Türk hukukunu resen uygular ilkesine göre ortada cari yasa hükmü olduğu dikkate alındığından idari bir kurum olan TMSF şirkette genel kurul yetkisini bu olayda kullandığı ve kararı aldığı dikkate alındığında davacının genel kurul kararı olmadan alındığı ve butlanla malul olması gerektiği iddiası yerinde görülmemiştir çünkü ortada şeklen genel kurul yetkisini haiz idari kurum TMSF yetkisini kullanarak yapılmış olup ortada alınmış bir genel kurul kararı varlığı söz konusudur. Öte yandan TMSF’nin bu işlemleri yaparken nasıl bir yol izleyeceği idari bir işlem olup zaten genel kurullarının yetkileri, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabi olunmaksızın kullanacağından işlemin yapılış prosedürününde mahkememizce incelenemeyeceği açık olup davacının butlan yönündeki talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı şirket ortağı aynı zamanda terditli olarak Fon kurulu kararından sonra akdedilen hisse devirlerinin 6758 sayılı yasanın 19/3 ve 6098 sayılı TBK’nun 27.maddeis uyarınca dilekçe içeriğinde muvazaalı doluğunu ancak neticei talebinde ise kesin hükümsüzlük haline ve TTK’nun 391 maddesine göre geçersiz olduğunun tespitini talep etmiş olup söz konusu adi ortaklıktaki hisse devirlerinin daha düşük m2 karşılığında olacak şekilde TMSF kayyım atanmadan önce 21.10.2016 tarihinde ise Adi Ortaklığın ortakları arasında yapılan mutabakat doğrultusunda ……. ve …….şirketleri Adi Ortaklık ve ……. AVM Hizmetleri A.Ş.’de bulunan paylarını müvekkil şirketlere devretmişlerdir. Daha sonra kayyım atanan TMSF Fon Kurulunun 07.06.2018 tarih ve .. sayılı ka.rarı ile kayyım atanmadan önce yapılan hisse devir sözleşmesi geçersiz kılındığı anlaşılmıştır.
Kesin hükümsüzlük iddiası bakımından ise kanunda borç doğuran akitlerin kapsamını belirlemede sözleşme serbestisi ilkesini benimsemekle birlikte, bunun sınırlarını emredici kurallara, ahlaka (adaba) ya da kamu düzenine veya kişisel haklara aykırı bulunmama olarak belirlemiştir. Aynı zamanda, TBK’nın 27 (BK 20). Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmelerin kesin olarak hükümsüz olduğu, sözleşmenin içerdiği hükümlerden bir kısmının hükümsüz olmasının, diğerlerinin geçerliliğini etkilemeyeceği, ancak bu hükümler olmaksızın sözleşmenin yapılmayacağı açıkça anlaşılırsa, sözleşmenin tamamının kesin olarak hükümsüz olacağı belirtilmiştir. Gerçekten, hükümsüz olup, geçerli hale getirilemeyen işlemler batıl olup; resen nazara alınır. Yenilik doğurucu bir dava biçiminde butlan davası açmak zorunlu değildir. Butlanı dermeyan eden kişi davacının o konuda bir hakkının mevcut olduğunu kabul etmiyor demektir. Butlan niteliği itibariyle mutlak sonuç doğurur. Keza butlan, akdin bir bölümüne ilişkin de olabilir. Emredici hukuk kuralları, uyulması zorunlu kurallardır. Yasaya aykırılık durumu, özellikle cezayı gerektiriyorsa, borçlu tarafından taahhüt edilen hareket tarzı batıl olur. Ahlak ve adaba aykırılıkta amaçlanan sosyal ve ekonomik ahlaktır. Hatta ahlak ve adaba aykırı sonuç doğuran ya da kolaylaştıran borçlandırıcı akitler de batıl sayılmalıdır. Ayrıca kişisel veya ekonomik hürriyeti kabul edilmez derecede ya da olağanüstü bir biçimde sınırlayan sözleşmeler ahlak ve adaba aykırı düşer. Sözleşmeye bağlanan sınırlamalar, borçlunun kişilik ve bekası için zorunlu olan koşulları olağanüstü şekilde tehlikeye düşürmemeli, onun için katlanılamaz ve çökertici bir düzeye gelmemelidir. Yoksa kişi ekonomik özgürlüğünü yitirir ve alacaklının mutlak iradesine tabi duruma gelir. Onun için yasa birçok özel hükümle borçlunun tahammül edilemeyecek borçlarını tenzil ve refedilmesine izin vermiştir.
Somut olayda, TMSF’nin kayyum olarak yaptığı işlemlerin geçersiz olup olmadığı husus bakımından TMSF görevlerini, 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu,OHAL kapsamında KHK ile yapılan bazı düzenlemelerin değiştirilerek kabul edilmesine ilişkin 6758 Sayılı Kanunve ilgili diğer mevzuat ile kendisine verilen yetkiler çerçevesinde yerine getirmekte olup görevleri arasında yer alan OHAL kapsamında yürütülen kayyımlık faaliyetleri yasal düzenleme bakımından 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nda bu durum belirtilmiştir.
Madde 111 : “Bu Kanun ve ilgili diğer mevzuat ile verilen yetkiler çerçevesinde tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla, mevduatın ve katılım fonlarının sigorta edilmesi, Fon bankalarının yönetilmesi, malî bünyelerinin güçlendirilmesi, yeniden yapılandırılması, devri, birleştirilmesi, satışı, tasfiyesi, Fon alacaklarının takip ve tahsili işlemlerinin yürütülmesi ve sonuçlandırılması, Fon varlık ve kaynaklarının idare edilmesi ve Kanunla verilen diğer görevlerin ifası için kamu tüzel kişiliğini haiz, idarî ve malî özerkliğe sahip … kurulmuştur.
Fon görevini yaparken bağımsızdır. Fonun kararları yerindelik denetimine tâbi tutulamaz. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, Fon Kurulunun kararlarını etkilemek amacıyla emir ve talimat veremez. denmiştir.TMSF; 5411 sayılı kanunun ilgili maddeleri çerçevesinde yönetim ve denetimi devredilen şirket veya şirketlerin mal ve gayrimenkullerini, hak ve varlıklarını satabilir. İş bu davada uyuşmazlık konusu pay devirleri ise 6758 sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı düzenlemeler yapılması hakkında kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabul edilmesine dair kanunun 19. maddesi uyarınca TMSF tarafından 21.12.2018 tarih ve 696 sayılı fon kurulu kararı doğrultusunda yapılmıştır. TMSF genel kurul ve şirket idaresini kendine KHK ve kanun ile verilen yetkiyi kullanmıştır. Dolayısıyla mevzuatta soruşturma açılan şirket paydaşları için öngörülen hisse devir sözleşmelerinin geçersiz sayılacağına ilişkin düzenlemenin, kayyım tarafından atanan TMSF tarafınca KHK ve Kanuna dayanarak yapılmış devirleri geçersiz kılınabileceği sonucunu doğurması mümkün görünmemektedir. Nitekim yapılan devirlerin KHK ve Kanuna uyarınca yasa koyucunun vermiş olduğu yetkiye dayanarak yapıldığı açık olup kesin hükümsüzlüğe neden olacak bir durum saptanmamış olup bu olay özelinde uygulama imkanı da bulunmamaktadır. Öte yandan devirlerle ilgili söz konusu işlemler KHK hükümlerine göre TTKya tabi olmaksızın yapıldığından ve TTK hükümlerine göre değerlendirme yapılamayacağından artık işlemlerin TTK 391’e aykırılığı ileri sürülemeyeceğinden bu madde yönünden talep yerine görülmemiş olup bu işlemler nedeniyle
24.11.2016 tarihinde 674 sayılı KHK ile yayımlanan 6758 sayılı kanunun 19.maddeindeki değişikliklere göre (02/01/2017-KHK-680/81 md.; Değiştirilerek kabul: 1/2/2018-7072/79 md.) 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan ve Vakıflar Genel Müdürlüğüne veya Hazineye devredilen şirketler hariç olmak üzere; birinci ve ikinci fıkra kapsamındaki şirketler, soruşturma ve kovuşturma sonuna kadar, …nun gözetiminde, …nun ilişkili olduğu Bakanın atadığı yöneticiler tarafından ticari teamüllere uygun olarak ve basiretli tüccar gibi yönetilir. Bu şirketlerin yöneticileri …nun ilişkili olduğu Bakan tarafından atanır ve görevden alınır. Bu şirketlerin mali durumu, ortaklık yapısı, piyasa koşulları veya diğer sorunları nedeniyle mevcut halin sürdürülebilir olmadığının tespit edilmesi durumunda, şirketin yahut varlıklarının veya 5271 sayılı Kanunun 128 inci maddesinin onuncu fıkrasında belirtilen malvarlığı değerlerinin satılmasına veya feshi ile tasfiyesine …nun ilişkili olduğu Bakan tarafından karar verilebilir. Satış ve tasfiye işlemleri ilgili şirketin yönetim kurulu veya … tarafından yerine getirilir. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar …nun ilişkili olduğu Bakan onayıyla belirlenir. denmiş olup maddeye göre davacı en fazla yöneticilerin sorumluluğunu iddia edebileceğinden bu madde bakımından açıklanan nedenlerle bilirkişi incelemesinin fayda sağlayamayacağı anlaşıldığından bu yöndeki talep yerinde görülmemiş olup davanın tümden reddi ile anılan gerekçelerle de yaklaşık ispatı sağlamayamadığından HMK 389 madde devamı uyarınca şartları oluşmadığından davacının ihtiyati tedbir talebinin de reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacının ihtiyati tedbir talebinin REDDİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 54,40-TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harçtan mahsubuna, bakiye 10,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2. maddesi gereğince tayin ve takdir olunan 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
7-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara TEBLİĞİNE,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/11/2020

Başkan …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Katip …
¸e-imza