Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/440 E. 2020/474 K. 07.08.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/440
KARAR NO : 2020/474

DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ : 20/07/2020
KARAR TARİHİ : 07/08/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/08/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkil adına …. Sigorta A.Ş. Tarafından davalının davaya ihbar edildiği Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan …. Esas sayılı sigorta ödemesine dayalı tazminata ilişkin davada hüküm kurulduğunu ve davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verildiğini, taraflarınca istinaf yoluna başvurulmuş olsa da miktar itibariyle kesin olduğunu, istinaf başvurularının sınırın altında kaldığı nedeniyle reddine karar verildiğini, davanın muhattabının …. Özel Güvenlik olduğunu, Dava davacı ….ın sigortalısına ait iş yerinde meydana gelen hırsızlık olayı neticesinde davacının sigortalısına ödediği hasar tazminatının sitenin güvenliğinden sorumlu olduğu iddiasıyla müvekkil …. Sanayi Site yönetimine karşı açıldığını, Sigortalı işyerine 10/09/2016- 16/09/2016 tarihleri arasında havalandırma camını kırmak suretiyle giren kimliği belirsiz şahıs veya şahıslarca yapılan hırsızlık sonucunda işyeri içerisinde bulunan makine emtialarının çalındığını, Davacı … A.Ş.nin Dava konusu olay nedeniyle 3.429,16 TL yi sigortalısına ödemiş olduğunu ve taraflarına ( …. Sitesi) rücu ettiğini, Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 3.429,16 TL asıl alacak ve 235,06 TL işlemiş faiz olmak üzere takip başlatıldığını, itirazının üzerine takibin durduğunu, duran takip üzerine itirazın iptali davası açılmış olduğunu ve kısmen red kısmen kabul kararına miktar bakımından da kesin hüküm kurulduğunu, Bakırköy ….Asliye Ticaret Mahkemesinin 20/06/2019 tarihli ve …. Esas ve …. Karar sayılı gerekçeli kesin kararında Büyükçekmece …. icra müdürlüğünün …. Esas sayıılı dosasında yapılan takibin asıl alacak üzerinden devamına, işlemiş faize ilişkin talebin reddine, icra-inkar tazminatı şartları oluşmadığından reddine, vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verildiğini, söz konusu olayın gerçekleşmesinde tam kusurlu olarak olayın muhattabı davalı firma … Özel Güvenlik Koruma ve Eğitim Hizmetleri Tic. Ltd. Şti. Olduğunu, bu sebepten dolayı taraflarınca Bakırköy …. Noterliğinin …. yevmiye nolu 26.09.2019 tarihli şhtarname gönderilerek müvekkil …. Sanayi Sitesi Toplu Yapı Yönetimi tarafından Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına 11.137,11 TL lik tutar 20/06/2019 tarihinde … Sigora A.Ş.’ye ödenmiş olduğunu, ihtarnamenin tebliği üzerinden 5 gün içerisinde belirtilen İBAN numarasına bu miktarın yatırılmasını, aksi durumda taraflarında ödenmiş olan bahse konu tutar için haklarında rücu davacı açılacağının, ayrıca taraflarınca ilgiliye ödenen bedel ile birlikte faiz, avukatlık üccerti ve diğer masrafların da taraflarına yükleneceğinin ihtarının çekildiğini, dava şartı olan arabuluculuğa başvurulduğunu ve anlaşmanın sağlanamadığını, belirtilen Bakırköy …. ATM …. esas … karar sayılı dosyası hükmünde belirtilen ve ödemesi yapılan 11.137,41 TL nin davalı taraftan tazminine, 26/09/2019 tarihli ihtarnamenin tebliği tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte yargılama masrafları ile ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
HMK madde 138 uyarınca dava şartları ve ilk itirazlar dosya üzerinden karar verilebileceği dikkate alınarak mahkememizce öncelikle dava şartları incelenmiş ve her ne kadar duruşması 09/12/2020 tarihine bırakılmışsa da dosya re’sen ele aındı.
Dava, güvenlik hizmeti alımına ilişkin sözleşmeden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkindir.
Taraflar arasında güvenlik hizmeti ilişkisi kapsamında sözleşmesel bir ilişki vardır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda; 30/12/2015 tarihli Özel Güvenlik Hizmet Alımı Sözleşmesinin düzenlendiği bu sözleşme bağlamında Bakırköy … ATM’nin …. Esas …. Karar sayılı ilamında hükmedilen alacağın rücuen istendiği görülmektedir. Yukarıda açıklanan yasa maddeleri ve düzenlemeler ışığında, somut uyuşmazlıkta davalı güvenlik hizmeti şirketi ile davacı site yönetimi tüketici konumunda olup, davacı ile aralarında akdedilen güvenlik hizmet alımı sözleşmesi bir tüketici işlemidir. Site Yönetimleri kat maliklerinin vekili sıfatıyla imzalanmış olduğu sözleşmelerde kat malikleri de sözleşmenin tarafı haline gelir. Bu nedenle aralarındaki hukuki ilişki de 3-1-L maddesinde tanımlanan hizmet akdinden doğmaktadır. Dolayısıyla taraflar arasında tüketici işlemi söz konusudur. O halde, tüketici işleminden kaynaklanan bu uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesi tarafından görülmesi gerekir.
6502 sayılı Kanuna göre, davalı sigorta şirketi satıcı veya sağlayıcı vasfındadır. Sigorta poliçesine konu sigortacılık hizmeti ise, kanunun tanımladığı hizmet vasfındadır. Davacı ise kanunun 3.maddesinin (k) bendinde sayılan tüketici vasfındadır.
Aynı maddenin (1) bendine göre sağlayıcı sayılan davacı ile tüketici sayılan davalılar arasındaki sigortaya ilişkin her türlü sözleşme ve hukuki işlem kapsamında kalan tüketici işlemi ise bu davanın konusunu oluşturmaktadır.
Tüm dosya kapsamından; somut uyuşmazlık 6502 sayılı Kanunun 3.maddesine göre tüketici işlemi veya tüketiciye yönelik uygulamalardan doğmuş olup, aynı kanunun 73.maddesi gereği davaya bakmak görevi tüketici mahkemesine aittir. Davanın açıldığı tarih itibarı ile 6502 sayılı Kanun yürürlüğe girmiştir. Bu kanun hükümlerinin uygulanması gerekmektedir .(İstanbul 9.BAM 2018/2349 Esas, 2018/939 Karar ilamı da bu doğrultudadır.)
HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca görev dava şartıdır ve aynı kanunun 115.maddesine göre mahkemeler dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Bu durumda davaya bakmaya Tüketici Mahkemesinin görevli olması nedeniyle mahkememizin görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla;açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Tüketici Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere tensiben karar verildi. 07/08/2020

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza