Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/43 E. 2020/48 K. 20.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/43
KARAR NO : 2020/48

DAVA : SİGORTA (Mal Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 10/10/2017
TENSİP TARİHİ : 20/01/2020

GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/01/2020

Bakırköy …. Sulh Hukuk Mahkemesinin 26/04/2018 tarih …. Esas …. karar sayılı görevsizlik kararı ile mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Mal Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin nezdinde sigortalı bulunan ….’nın kiracısı olduğu ve davalılardan …’un maliki olduğu …. Mah. … Cad. … Sok. No:…. …./…. adresinde mevcut taşınmazda 10/10/2015 tarihinde bina atık su giderinin tıkanması sonucu meydana gelen hasarın sebebi ile sigortalıya ödenen 11870,00 TL nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılardan arsa payları oranında rücuen tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan … cevap dilekçesinde özetle: davanın sigortadan kaynaklı hasar bedelinin rücuen ödenmesine ilişkin dava olduğu ve görev yönünden yetkili mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, davada olduğu belirtilen hasar, tespit ve ödemeden hiç haberinin olmadığını, davacı … bünyesindeki ehil olup/olmadığının bililnmeyen kişiler tarafından ve yokluğunda yapıldığını, tespite itirazda ettiğini, söz konusu tespit ve ödeme konusunda kendisine tebliğ yapılmadığını, belirterek öncelikle itirazının kabulüne, davanın reddine karar verilmesine talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacı … şirketinin kendi sigortalısına yapmış olduğu ödemenin haksız fiil hükümleri gereğince sorumlu olan davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Bakırköy … Sulh Hukuk Mahkemesinin …. Esas ve …. Karar sayılı ilamıyla verilen görevsizlik kararı üzerine dosya mahkememize tevzi olmuştur.
HMK madde 138 uyarınca dava şartları ve ilk itirazlar dosya üzerinden karar verilebileceği dikkate alınarak mahkememizce öncelikle dava şartları incelenmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Davacı, meydana gelen su baskınından doğan hasar sonucunda maddi hasara uğrayan iş yerinin kasko sigortacısı, davalı ise davacı … şirketine sigortalı taşınmaza zarar veren bina malikleridir. Yani davacı ile davalılar arasında akdedilmiş bir sigorta sözleşmesi bulunmamaktadır.Davacının isteminin hukuki dayanağı, bina malikinin sorumluluğu hükümleridir. Davacı TTK’nun 1472. maddesi uyarınca, haksız fiile muhatap olan sigortalısının haklarına halef olmaktadır. Ancak bu durum borç ilişkisinin niteliğini değiştirmemektedir. Davacı … şirketinin sigortalısı, kazaya neden olan haksız fiili işleyen davalıya karşı hangi hukuki ilişki kapsamında hangi haklara sahip ise ancak o hakları talep edebilecektir. Bir başka anlatımla davacının sigorta şirketi olması, temelde borç ilişkisi doğuran hukuki ilişkinin bina malikinin sorumluluğu gerçeğini değiştirmez.Borcun kaynakları, borçlar hukuku ilkeleri çerçevesinde belirlenecek olup, bunlar haksız fiil, sözleşme, sebepsiz zenginleşme ve vekaletsiz iş görmedir.
6098 sayılı Borçlar Kanununun 69/1.maddesinde,”Bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür.” hükmüne yer verilmiştir.
Kazaya neden olan davalılar ile davacı … şirketi arasında akdedilmiş bir sigorta sözleşmesi bulunmamaktadır. Bu itibarla davacının halef olduğu gözetilerek davanın nitelendirmesi yapılırken sigortalı ile zarara neden olduğu iddia edilen arasındaki hukukî ilişkiye bakılması gerekir. Dava konusu yerin iş yeri olması mahkememizi görevli hale getirmez. Buna göre de davanın ticari bir dava olmadığı, bina malikinin sorumluluğuna dayalı tazminat davası olduğu anlaşılmaktadır.
Keza Yargıtay İçtihatı Birleştirme Genel Kurulunun 22/03/1944 tarih ve 37/9 esas ve karar sayılı ilamında bu husus “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dâva, sigorta poliçesinden doğan bir dâva değildir. Bu nedenle, halefiyet dâvası bir ticarî dâva sayılamaz. Bu dâva, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dâva gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dâva açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu dâvası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır.
Taraflar arasında TTK’nun 6. kitabının 1401 ve devamı maddelerinde düzenlenen sigorta sözleşmesinden kaynaklanan borç ilişkisine ait hükümlerin uygulanmasına olanak bulunmamaktadır. Dolayısıyla TTK’nun 4. maddesinin 1-a bendinde yer alan “Bu kanunda” ibaresinin somut hukuki ilişkiyi kapsamadığı, bir tarafın sigorta şirketi olmasının salt bu nedenle davayı ticari bir dava haline getirmeyeceği de açıktır.
Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır. Dava şartları kamu düzeninden olup kamu düzenine ilişkin hususlarda resen dikkate alınacak hususlardan olup duruşmasız olarak yapılan ön incelemede, HMK’nun115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla;açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi. 20/01/2020

KATİP …
¸e-imza

HAKİM …
¸e-imza