Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/377 E. 2021/1020 K. 25.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/377 Esas
KARAR NO : 2021/1020

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/06/2020
KARAR TARİHİ : 25/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket yıllardan beri antrepo işiyle iştigal olduğunu, müvekkili ile davalı şirket arasında süregelen ticari ilişki bulunduğunu, davalı şirketin Halkalı Gümrük Müdürlüğü’nde 16/05/2017 tarih …. tescil sayılı antrepo beyannamesi kapsamında 10 KAP’tan oluşan 132.00-kg brüt ağırlıktaki boş sert jelatin kapsül cinsi eşya müvekkilinin sahip olduğu … kodlu antrepoya boşaltıldığını, müvekkili şirketin bahsi geçen antrepo hizmetinden kaynaklı olarak davalıdan alacaklı olduğunu, müvekkili tarafından davalı borçluya, borcunu ödemesine ilişkin defalarca uyarılarda bulunulduğunu, bu uyarılara rağmen davalı tarafından herhangi bir ödeme gerçekleştirilmediğini, ayrıca davalı borcunu ödemediği gibi sözü geçen kapsül halen antrepoda bulunmakta olduğunu, bunun üzerine müvekkili tarafından İstanbul ….. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile davalı şirkete icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın icra takibine sunduğu borca itiraz dilekçesinde borcun tamamına, faize, faiz oranına, tüm fer’ilerine haksız olarak itiraz etmiş ve takip dosyası davalı tarafın itirazı ile durduğunu, takibe yapılan itirazın hukuki dayanaktan yoksun, farazi ve kötü niyetli olduğunu, bu nedenlerle itirazın iptali ile takibin devamına, % 20 den aşağı olmamak üzere haksız ve kötü niyetli itirazlardan dolayı icra inkar tazminatına hükmedilmesini, davanın ve tüm taleplerinin kabulü ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafından cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.
İstanbul ….. İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı şirket aleyhine 15.080,40- TL asıl alacak ve 344,16-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 15.424,56-TL toplam alacağın asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek %29,75 bankalarca uygulanacak azami faizi masrafları ve vekalet ücreti ile birlikte tahsili için icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde itiraz ettiğini belirterek takibin durmasına sebebiyet verdiği, icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Usulüne uygun duruşma açılmış, ön inceleme aşamasında uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Mahkememizce tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, bilirkişi S.M.M.M. KGK Bağımsız Denetçi ….’in 25/06/2021 havale tarihli raporunda özetle; Davacının sunulan kayıtlarında takip tarihi itibariyle tespit edilen 20.02.2019 tarihli 15.080,40 TL tutarındaki fatura sebebiyle davalıdan alacaklı olduğunun kayıtlı olduğu belirlendiği, Davalı tarafından ticari defter kayıtlı belge sunulmamış olup, dasyaya davalıya ilişkin vergi dairesinden gelen BA formlarında faturanın beyan edildiğine ilişkin tespit yapılamadığı, davacı taraf fatura tanzim edilmesinin dayanakları olarak 16.05.2017 tarihinde yurt dışı … firmasının davalı …. şirketine göndermiş olduğu 10 kap 132 kg boş sert jelatin kapsülü emtiasının davacı antreposuna teslim edildiği , bu hususta Gümrük Müşaviri ile yapılan sayım tesellüm tutanağının sunulduğu, davacı antreposunda davalı emtiasına ilişkin söz konusu faturanın tanzim edildiği hususları belirlendiği, davalı tarafından davacı antreposunda bekleyen emtia için davacının tanzim ettiği faturanın ödendiği ve benzeri bilgi belge sunulmamış olup, davacının takibe konu edilen tutarda davalıdan alacaklı olduğu sonucuna varıldığı, davacının sunulan kayıtları ve dayanakları kapsamında davacının davalıdan 15.080,40 TL alacaklı olduğu, davalının aksini gösterir bilgi belge sunulmadığına ilişkin nihai takdirin mahkemede olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
TÜM DOSYA MUHTEVİYÂTI KÜLLÎYEN TETKÎK EDİLDİĞİNDE;
Dava, ticari ilişkinden kaynaklanan fatura alacağının tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Öncelikle ispat müessesesini açıklamakta fayda var. Bilindiği üzere, hakim, davada hangi vakıaların ispat edilmesini tespit ettikten sonra, bu vakıaların kimin tarafından ispat edilmesi gerektiği sorusuyla karşılaşır; buna ispat yükü denir. Kendisine ispat yükü düşen taraf için, bu bir yükümlülük(mükellefiyet) değil, sadece bir yüktür(külfettir). Taraf kendisinin ispat etmesi gerektiği vakıayı ispat edemezse karşı taraf ve mahkeme onu mutlaka ispat etmesini isteyemez, bilakis kendisine ispat yükü düşen taraf , o vakıayı ispat edememiş sayılır.(Kuru, Medeni Usul Hukuku, 2016, sy 319)
Dava dosyamızda ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davacı üzerinde olup tarafların iddiaları doğrultusunda delilleri toplanarak taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına dair ihtaratlı ara karar kurulmuş inceleme günü sadece davacı defterlerini incelemeye esas olacak şekilde dosyamıza sunmuştur.
Yapılan inceleme neticesinde davacı defterlerine göre davacının davalıdan alacaklı olduğu tespit edilmiş fakat davalının defterlerini incelemeye esas olacak şekilde ibraz etmemiştir. Rapor neticesinde incelenen davacı defterlerine göre davacının davalıdan faturalar karşılığında 15.080,40 TL alacaklı olduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirilmeden önceki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. ” şeklindedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirildikten sonraki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” şeklindedir.
7251 sayılı yasanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesindeki değişikliği düzenleyen 23. maddesine ait Türkiye Büyük Millet Meclisi gerekçesi ” Maddeyle, Kanunun ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin 222 nci maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Mevcut metne göre diğer tarafın defter kayıtlarında ilgili hususta hiçbir kayıt bulunmaması halinde, ibraz eden tarafın ticari defterindeki kayıtlar, sahibi lehine delil olarak kabul edilebilmektedir. Ticari defteri ibraz edenin tek taraflı işlemiyle oluşturduğu kayıtların, bu kayıtlardan hiçbir şekilde haberi olmayan karşı taraf aleyhine delil teşkil ediyor olması hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurabileceği gibi hukuk güvenliği ilkesine de aykırılık teşkil edebilmektedir. Bu sebeple maddede yapılan değişiklikle, ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için öngörülen unsurlardan biri olan, diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtların “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” hali, madde metninden çıkarılmaktadır. Kural tersine çevrilmekte ve karşı tarafın maddede belirtilen usule uygun olarak tuttuğu ticari defterini ibraz ettiği halde ileri sürülen hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterin, sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı açıkça hükme bağlanmaktadır. Madde metni dışına çıkarılan “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” durumunun yerine, “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” durumu maddeye ilave edilmektedir. Buna göre ticari defterde yer alan herhangi bir kaydın, sahibi lehine delil teşkil edebilmesi için diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi gerekecektir. Bu düzenlemenin hakkaniyete ve hukuk güvenliği ilkesine uygun olduğu düşünülmektedir. Zira ticari defteri ibraz edenin defterinde yer alan ve diğer tarafı muhatap alan kayıt, diğer tarafa sunulmakta ve diğer tarafın kendi defterindeki kayıtlara dayanarak karşı delilini ileri sürmesi beklenmektedir. Diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi hali, ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığı anlamına gelecektir. Belirtilmelidir ki defter ibraz etmeyen tarafın, diğer tarafın ticari defterindeki kayıtların aksini senet veya diğer kesin delillerle ispatlama hakkı saklıdır.” şeklindedir.
Kanun değişikliği sonrasında madde gerekçesi içeriğinden anlaşıldığı üzere, davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222/3. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 2. maddesi ile 6100 sayılı HMK’ nın 29. maddesi kapsamında dürüstlük-hakkaniyet ilkesine aykırı bir şekilde engel olduğundan, sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının, davacı tarafça ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir.

Bu durumda davacının ticari defter kayıtları ile alacağın varlığının ispatlandığı, fatura teslim olgusunun artık ispatının gerekmeyeceği fakat işlemiş faize ilişkin davalının icra takibinden önce temerrüde düşürüldüğü ispat edilmediğinden açılan davanın asıl alacak üzerinden kısmen kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yaptırılan bilirkişi incelemesine göre alacağın ticari defterlerde belli olduğu, yani likit olduğu anlaşıldığından, davalının ayrıca icra inkar tazminatına da mahkum edilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE;
-Davalının aleyhine yapılan İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN KISMEN İPTALİNE,
-Takibin asıl alacak miktarı olan 15.080,40-TL üzerinden DEVAMINA,
-Asıl alacağa davacının takip talebindeki miktarı aşılmamak üzere takip tarihinden itibaren ticari avans faizi İŞLETİLMESİNE,
-Hüküm altına alınan asıl alacağın %20’sine tekabül eden icra inkar tazminatının davalıdan alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE,
-İşlemiş faize yönelik talebin REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gerekli 1.030,14- TL karar ve ilam harcından peşin alınan 263,42-TL harcın mahsubu ile bakiye 766,72-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye İRAD KAYDINA,
3-Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davanın red ve kabul oranı dikkate alınarak 29,43-TL’sinin davacıdan tahsili, geri kalan 1.290,57-TL’sinin davalıdan tahsili ile hazineye İRAT KAYDINA,
4-Davacının kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 4.080,00-TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davalının kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davanın red miktarına göre tayin ve takdir olunan 344,16-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından ödenen 54,40-TL başvurma harcı, 263,42-TL peşin harç, 887,50-TL tebligat ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.205,32-TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 1.178,44-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, geri kalan miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Gider avansından artan olur ise karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/10/2021

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza