Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/370 E. 2022/257 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/370 Esas
KARAR NO : 2022/257

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/06/2020
KARAR TARİHİ : 15/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı taraf ile aralarında mevcut açık hesap usulü ticaret yapıldığını, davalı tarafın açık hesap borcunu ödemediğini, bunun üzerine icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın itiraz ettiğini ve takibin durdurulduğunu, bu nedenlerle, itirazın iptaline takibin devamına, % 20 den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirkete mahkememizce tebligat çıkarıldığı, usulüne uygun olarak tebliğ edildiği ancak davalı şirketin süresi içerisinde davaya cevap vermediği anlaşıldı.
Bilirkişi tarafından hazırlanan 16/10/2021 tarihli bilirkişi raporunda; davacı tarafın 2018-2019-2020 yılına ait ticari defter ve kayıtlarını usulüne uygun tuttuğunu ve sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, HMK 222 (5) maddesinde “Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” ifadesi yer aldığı, davalı tarafın 24.05.2021 tarihli defter inceleme günü gelmediği Sayın mahkeme – tarafından davalı tarafa yapılan – tebligatın “TEBLİGAT İMKÂNSIZLIĞINDAN” dolayı geri dönmesi nedeniyle tekrar verilen 21.06.2021 defter inceleme gününe davalı tarafın yine gelmediği, davalı tarafın yerinde inceleme talebinin bulunmadığı, bu nedenle ticari defter kayıtları veya belgeleri üzerinden inceleme yapılamadığı, bu husustaki takdirin sayın mahkemenize bırakıldığı, davacı tarafın davalı tarafa düzenlediği takibe konu edilen cari hesaba ait 2018 yılında 10 adet toplam KDV dâhil 161.800,71 TL tutarlı faturanın olduğu, iş bu faturaların davacı tarafın yasal defterlerine usulüne uygun olarak işlendiği, davalı tarafın yasal defterlerine işlenip işlenmediğinin tespit edilemediği, faturaların açıklama kısımlarına mal ve hizmet bilgilerinin yazıldığı, ürün kodu, miktar ve birim fiyatlarının belirtildiği, faturaların teslim eden ve teslim alan kısımlarının boş ve imzasız olduğu, imza ile teslim edilmediği ve teslim alınmadığı, davalı tarafın faturalara itiraz ettiğine dair dosya muhteviyatında herhangi bir ihtarname, evrak yada belgeye rastlanılmadığı, “Türk Ticaret Kanununun MADDE 21-(2) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” İfadesi yer aldığı, TARAFLAR ARASINDA 2018 YILINDA BS-BA FORMU BEYANI YÖNÜNDEN ADET VE TUTAR FARKININ BULUNMADIĞI, TARAFLARIN BEYANLARININ KARŞILIKLI OLARAK BİRBİRİNİ TEYİT ETTİĞİ VE DOĞRULADIĞI, davacı tarafın dosya muhteviyatına sunduğu cari hesap ekstresinde, 2018 yılı: Davalı taraf ile cari hesap ilişkisinin 01.01.2018 tarihli 2521,35 TL (B) tutarlı kayıt işlemi ile başladığı, 24.09.2018 tarihinde davacı tarafın davalı taraftan 63.200,93 TL alacaklı olduğu, 2019 yılı: 08.01.2019 tarihinde davacı tarafın davalı taraftan 159.700,93 TL alacaklı olduğu, 2020 yılı: 01.01.2020 tarihinde davacı tarafın davalı taraftan 159.700,93 TL alacaklı olduğu, davalı tarafın inceleme günü/günleri gelmediği, yerinde inceleme talebinin olmadığı, dosya muhteviyatına ticari defter ve kayıtlarını sunmadığı, davacı tarafın davalı taraftan takip tarihi itibariyle 63.200,93 TL asıl alacağını talep edebileceği, takip tarihinden önce işlemiş faiz talebinin olmadığı, takip tarihinden itibaren asıl alacağa yıllık % 19,50 oranında avans faizi talep edebileceği görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Dava dilekçesi, taraf beyanı, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’ nun 67. maddesine dayalı itirazın iptali isteminden ibarettir.
Dava konusu, taraflar arasındaki açık hesaptan kaynaklanan alım – satım ilişkisine dayalı olarak başlatılan takibe borçlu davalı tarafça yapılan itirazın iptali mahiyetinde olduğu görüldü.
Yargılamaya konu Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; alacaklı davacı tarafından borçlu davalıdan asıl alacak ve faiz olmak üzere toplam 63.200,93 TL alacağı tahsili amacıyla ilama dayalı takip başlatılmıştır. Davalıya ödeme emri tebliğ edilmiş, davalı borçlu vekili süresinde itirazında borca itiraz ettiğini belirtmiştir. İtiraz üzerine takibin durduğu ve süresinde iş bu davanın açıldığı görülmüştür.
Dava konusu miktar 63.200,93 TL’ dir.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ile 85 ve HMK’nun 222’nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
Davacının incelemeye konu ticari defterlerinin yasal şartları taşıdığı ve davacı lehine delil niteliğinin olduğu dosya kapsamı içeriğinden anlaşılmıştır.
Davalı taraf ticari defterlerini dosya içerisine sunmamıştır.
Taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığı açık hesaba dayalı fatura ve ticari defter ve ticari kayıtlar içeriğinden anlaşılmaktadır.
Davacının ticari defterler ve kayıtlarının ve Bilirkişi …’ın hazırlamış olduğu 16/10/2021 tarihli rapor içeriğinin incelenmesinde;
– Davacının icra takibine konu 2018 yılına ait 10 faturadan kaynaklı olarak KDV dahil 63.200,93 TL davalıdan alacağının olduğu görülmüştür.
– Taraflar arasında 2018 yılında BS-BA formu beyanı yönünden adet ve tutar farkının bulunmadığı, tarafların beyanlarının karşılıklı olarak birbirini teyit ettiği görülmüştür. Bu haliyle davalı tarafın, takibe konu 10 adet faturayı beyan ettiği anlaşılmıştır.
– Davalının bu ispatı ortadan kaldıracak, aksini gösterir herhangi bir kesin (yazılı) delil sunmadığı görülmüştür.
– Takibe konu yapılan faturaya ilişkin malların teslim edildiğinin ispat yükü davacıdadır. Bilirkişi raporu içerisinden anlaşıldığı üzere, davalı BA formu ile takibe konu faturaların bildirimini yaptığı ve süresinde iadesine ilişkin de yazılı belge sunmadığından, faturanın ve faturaya konu malların davalı tarafa teslim edildiği anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirilmeden önceki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. ” şeklindedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirildikten sonraki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” şeklindedir.
7251 sayılı yasanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesindeki değişikliği düzenleyen 23. maddesine ait Türkiye Büyük Millet Meclisi gerekçesi ” Maddeyle, Kanunun ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin 222 nci maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Mevcut metne göre diğer tarafın defter kayıtlarında ilgili hususta hiçbir kayıt bulunmaması halinde, ibraz eden tarafın ticari defterindeki kayıtlar, sahibi lehine delil olarak kabul edilebilmektedir. Ticari defteri ibraz edenin tek taraflı işlemiyle oluşturduğu kayıtların, bu kayıtlardan hiçbir şekilde haberi olmayan karşı taraf aleyhine delil teşkil ediyor olması hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurabileceği gibi hukuk güvenliği ilkesine de aykırılık teşkil edebilmektedir. Bu sebeple maddede yapılan değişiklikle, ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için öngörülen unsurlardan biri olan, diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtların “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” hali, madde metninden çıkarılmaktadır. Kural tersine çevrilmekte ve karşı tarafın maddede belirtilen usule uygun olarak tuttuğu ticari defterini ibraz ettiği halde ileri sürülen hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterin, sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı açıkça hükme bağlanmaktadır. Madde metni dışına çıkarılan “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” durumunun yerine, “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” durumu maddeye ilave edilmektedir. Buna göre ticari defterde yer alan herhangi bir kaydın, sahibi lehine delil teşkil edebilmesi için diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi gerekecektir. Bu düzenlemenin hakkaniyete ve hukuk güvenliği ilkesine uygun olduğu düşünülmektedir. Zira ticari defteri ibraz edenin defterinde yer alan ve diğer tarafı muhatap alan kayıt, diğer tarafa sunulmakta ve diğer tarafın kendi defterindeki kayıtlara dayanarak karşı delilini ileri sürmesi beklenmektedir. Diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi hali, ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığı anlamına gelecektir. Belirtilmelidir ki defter ibraz etmeyen tarafın, diğer tarafın ticari defterindeki kayıtların aksini senet veya diğer kesin delillerle ispatlama hakkı saklıdır.” şeklindedir.
Kanun değişikliği sonrasında madde gerekçesi içeriğinden anlaşıldığı üzere, davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222/3. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 2. maddesi ile 6100 sayılı HMK’ nın 29. maddesi kapsamında dürüstlük-hakkaniyet ilkesine aykırı bir şekilde engel olduğundan, sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının, davacı tarafça ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir.
Bu durumda davacının ticari defter kayıtları ile alacağın varlığının ispatlandığı, faturanın ve malların teslim edildiği de anlaşılarak, açılan davanın kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yaptırılan bilirkişi incelemesine göre alacağın ticari defterlerde belli olduğu, yani likit olduğu anlaşıldığından, davalının ayrıca icra inkar tazminatına da mahkum edilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının KABULÜ ile,
-Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden aynen devamına,
-Asıl alacağın %20 si olan 12.640,18 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2- Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 4.112,32 TL harçtan davacı tarafça peşin yatırılan 763,32 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 3.349,00 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat KAYDINA,
– Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,

– Davacı tarafça sarf edilen toplam 825,52 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3- Davacı tarafından sarf edilen toplam 986,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
– Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan miktarın karar kesinleştiğinde davacı tarafa İADESİNE, (Gerekçeli kararın tebliğe çıkarılma masraflarının kalan gider avansından karşılanmasına)
4- Davanın kabul miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 9.016,12 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,

Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/03/2022

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza