Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/334 E. 2022/259 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/334 Esas
KARAR NO : 2022/259

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/06/2020
KARAR TARİHİ : 15/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete vekaleten davalı aleyhine İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasından başlatıları icra takibi neticesinde ödeme emrinin tebliğ edilmesi üzerine davalı borçlunun yetki itirazında bulunduğu, yetki itirazı üzerine icra dosyasının Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğüne götürülerek …. E. sayılı dosyadan baorçluya yeniden ödeme emrinin tebliğ edildiğini, itiraz dilekçesinde borçlunun ödeme emrinde belirtilen isim ve miktarda borcu olmadığını beyan ettiğini, davalının cari hesap itişkisini kabul ederek borç miktarına itiraz ettiğini, böyle bir borcu olmadığını, tüm borca itiraz ettiğini beyan ettiğini, borçlunun itirazı üzerine arabuluculuk yolu ile anlaşma için yapılan başvurularının anlaşmazlık ile sonuçlandığını, ispat kölfeti cari hesap ilişkisini kabul edip borcu ödediğini iddia eden borçluya geçtiğini, borçlu şirket hakkında cari hesap borcunun bir kısmı için vermiş olduğu 7.600,00 TL’lik bonodan dolayı İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile başlatlıkları icra takibindeki borcuna itiraz etmeyerek ödeme emrinin tebliği üzerine ödendiğini, davalı borçlunun faturaya ve cari hesap ilişkisine dayalı olarak müvekkilinden satın aldığı mal bedellerini ödemeyerek ve hakkında ilamsız icra takibi başlatıldığını , bu nedenlerle haksız olarak yapılan itirazın iptali ile takibin devamını, davalı borçlu aleyhine % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğünün …. E. sayılı dosyasından icra takibi yapıldığını, takibe süresinde itiraz etmeleri üzerine huzurdaki davanın açıldığını, haksız ve hukuka aykırı iş bu davanın reddinin gerektiğini, müvekkili davalının davacıya her hangi bir borcunun bulunmadığını, davacının davayı ve icra takibindeki alacak iddiasını cari hesap ilişkisine dayandırmakta olduğunu, fakat; davanın tarafları arasında TTK hükümlerine uygun bir cari hesap sözleşmesinin bulunmadığını, müvekkilinin davacıya her hangi bir hukuki ilişkiye dayanan haklı ve hukuka uygun bir borcunun bulunmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının iddiasının haktı olduğunun bir an olsun düşünülmesi halinde takibe konu alacağın likit bir alacak olmaması sebebi ile müvekkili aleyhine icra inkar tazminatı hükmedilmesinin mümkün olmadığını, davacının bu talebinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, bu nedenlerle açıklanan ve re’sen nazara alınacak sair hükümler eşliğinde davanın reddini, %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalei ücretinin davacı üzerinde bırakılmasın karar verilmesini talep etmiştir.
Bilirkişi tarafından hazırlanan 10/03/2021 tarihli bilirkişi raporunda; dava konusunun; davacının, davalı ile olan uyuşmazlığının, taraflar arasındaki ticari satımdan kaynaklandığı, fatura alacağının tahsili amacı ile yürünüğü takibe yapılar itirazın iptali ve takibin devamı ile birlikte alacak miktarının %20’sinden aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatı talebinden ibaret olduğu, davacı; defterlerini 6102 sayılı TTK.m.64/3, VUK. M.182 Uyarınca tutulması zorunlu olan 2018-2019-2020 yıllarında E-Defter sistemine tabi olduğu, E-Detter sisteminde sadece Envanter Defterinin noter tasdikine tabi olduğu, davacının 2018-2019-2020 yıllarında envanter defteri açılış tasdikinin yasal süresi içerisinde yaptırılmış olduğu, bu itibarla HMK 222 md. ve 6102 sayılı TTK 64/3 madde gereğinde mevcut haliyle davacının 2018-2019-2020 yıllarında ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, davalının; 2018-2019-2020 yılları ticari defter, kayıt ve belgelerini inceleme gün ve saatinde Sayın Mahkeme’nin duruşma salonunda ibraz etmediğinden ve yerinde inceleme talebinde bulunmadığından, davalının yasal defteri üzerinde inceleme yapılamadığı, dosya kapsamında taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığı, taraflar arasındaki ilişkinin açık hesap ilişkisi olduğu, davacı tarafça düzenlenen faturaların üzerinde ödeme gün ve vadesinin açıkça belirtildiği, ödeme vadesinin 60 gün olduğu, davacı tarafın incelenen yasal defter kayıtlarında takip tarihi (24.12.2019) itibari ile davacının davalıdan 25.353,44 TL, dava tarihi (17.06.2020) tarihi itibari ile 18.063,36 TL alacaklı olduğu yönünde bakiyesinin bulunduğu, esası itirazın iptali yönünden; Takdiri Tamamen Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; davacının davalıdan 18.063,36 TL Asıl Alacak talep edebileceği, davacının 24.12.2019 Tarihli İcra Takip Tarihine Kadar Talep Edebileceği İşlemiş Faiz Alacağının 1.065,80 TL hesaplandığı görüş ve kanaatine varıldığını bildirmiştir.
Bilirkişi tarafından hazırlanan 28/10/2021 tarihli ek bilirkişi raporunda; kök raporda da sabit olduğu üzere davacının ticari defterlerine göre takip tarihi 24/12/2019 itibari ile davacının davalıdan 25.353,44 TL alacaklı olduğu yönünde bakiyesinin bulunduğu, ancak davacı tarafından davalı şirket aleyhine açılan Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası ile 18.353,44 TL asıl alacak üzerinden icra takibine başlandığı, davacı tarafça icra takibinde 1.372,74 TL işlemiş faiz talep edildiği tespit edilmiş olmakla beraber, davacı tarafça düzenlenen faturaların üzerinde ödeme gün ve vadesi açıkça belirtildiği, fatura vade tarihine göre kök raporda sehven 1.065,80 TL faiz hesaplamasının yapıldığı, bununla birlikte dosya münderecatında davacının davalıya ihtarname göndermediği, borcun muaccel hale getirilmediği tespit edilmiş olduğu, davacının işlemiş faiz alacağının kabulü halinde kök raporda sehven 1.065,80 TL hesaplanan işlemiş faizin 841,17 TL tutarında hesaplandığı görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, taraf beyanları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’ nun 67. maddesine dayalı itirazın iptali isteminden ibarettir.
Dava konusu, taraflar arasındaki faturadan kaynaklanan alım – satım ilişkisine dayalı olarak başlatılan takibe borçlu davalı tarafça yapılan itirazın iptali mahiyetinde olduğu görüldü.
Yargılamaya konu Küçükçekmece .. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; alacaklı davacı tarafından borçlu davalıdan asıl alacak 18.353,44 TL ve faiz 1.372,74 TL olmak üzere toplam 19.726,18 TL alacağı tahsili amacıyla ilama dayalı takip başlatılmıştır. Davalıya ödeme emri tebliğ edilmiş, davalı borçlu vekili süresinde itirazında borca itiraz ettiğini belirtmiştir. İtiraz üzerine takibin durduğu ve süresinde iş bu davanın açıldığı görülmüştür.
Dava konusu miktar 19.726,18 TL’ dir.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ile 85 ve HMK’nun 222’nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
Davacının incelemeye konu ticari defterlerinin yasal şartları taşıdığı ve davacı lehine delil niteliğinin olduğu dosya kapsamı içeriğinden anlaşılmıştır.
Davalı taraf ticari defterlerini dosya içerisine sunmamıştır.
Taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığı fatura ile ticari defter ve ticari kayıtlar içeriğinden anlaşılmaktadır.
Davacının ticari defterler ve kayıtlarının ve Bilirkişi …’in hazırlamış olduğu 28/10/2021tarihli ek rapor içeriğinin incelenmesinde;
– Davacının icra takibine konu 4 faturadan kaynaklı olarak 18.353,44 TL davalıdan alacağının olduğu görülmüştür.
– Davalının davacının defterlerindeki bu ispatı ortadan kaldıracak, aksini gösterir herhangi bir kesin (yazılı) delil sunmadığı görülmüştür.
– Takibe konu yapılan faturaya ilişkin malların teslim edildiğinin ispat yükü davacıdadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirilmeden önceki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. ” şeklindedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirildikten sonraki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” şeklindedir.
7251 sayılı yasanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesindeki değişikliği düzenleyen 23. maddesine ait Türkiye Büyük Millet Meclisi gerekçesi ” Maddeyle, Kanunun ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin 222 nci maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Mevcut metne göre diğer tarafın defter kayıtlarında ilgili hususta hiçbir kayıt bulunmaması halinde, ibraz eden tarafın ticari defterindeki kayıtlar, sahibi lehine delil olarak kabul edilebilmektedir. Ticari defteri ibraz edenin tek taraflı işlemiyle oluşturduğu kayıtların, bu kayıtlardan hiçbir şekilde haberi olmayan karşı taraf aleyhine delil teşkil ediyor olması hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurabileceği gibi hukuk güvenliği ilkesine de aykırılık teşkil edebilmektedir. Bu sebeple maddede yapılan değişiklikle, ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için öngörülen unsurlardan biri olan, diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtların “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” hali, madde metninden çıkarılmaktadır. Kural tersine çevrilmekte ve karşı tarafın maddede belirtilen usule uygun olarak tuttuğu ticari defterini ibraz ettiği halde ileri sürülen hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterin, sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı açıkça hükme bağlanmaktadır. Madde metni dışına çıkarılan “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” durumunun yerine, “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” durumu maddeye ilave edilmektedir. Buna göre ticari defterde yer alan herhangi bir kaydın, sahibi lehine delil teşkil edebilmesi için diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi gerekecektir. Bu düzenlemenin hakkaniyete ve hukuk güvenliği ilkesine uygun olduğu düşünülmektedir. Zira ticari defteri ibraz edenin defterinde yer alan ve diğer tarafı muhatap alan kayıt, diğer tarafa sunulmakta ve diğer tarafın kendi defterindeki kayıtlara dayanarak karşı delilini ileri sürmesi beklenmektedir. Diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi hali, ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığı anlamına gelecektir. Belirtilmelidir ki defter ibraz etmeyen tarafın, diğer tarafın ticari defterindeki kayıtların aksini senet veya diğer kesin delillerle ispatlama hakkı saklıdır.” şeklindedir.
Kanun değişikliği sonrasında madde gerekçesi içeriğinden anlaşıldığı üzere, davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222/3. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 2. maddesi ile 6100 sayılı HMK’ nın 29. maddesi kapsamında dürüstlük-hakkaniyet ilkesine aykırı bir şekilde engel olduğundan, sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının, davacı tarafça ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir.
Bu durumda davacının ticari defter kayıtları ile alacağın varlığının ispatlandığı, davacı tarafça fatura ve mal teslim olgusunun artık ispatının gerekmeyeceği (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesinin 25.12.2020 Tarih ve 2020/1170 E. – 2020/1325 K. Sayılı ilamı.) ile davalının ticari defter ve kayıtları sunmayarak ispat yükünü kendi üzerine aldığı kabul edilmiş, bu sebeple açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
İcra takibinden önce davalının temerrüde düştüğüne ilişkin bir kayıt bulunmadığından, icra takibindeki faiz talebinin reddine karar verilmiştir.
Yaptırılan bilirkişi incelemesine göre alacağın ticari defterlerde belli olduğu, yani likit olduğu anlaşıldığından, davalının ayrıca icra inkar tazminatına da mahkum edilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile KISMEN REDDİNE,
-Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin asıl alacak 18.353,44 TL üzerinden kaldığı yerden aynen devamına,
-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
-Alacağın %20 si olan 3.670,68 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-Davalının yasal şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı taleplerinin REDDİNE,
2- Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 1.253,78 TL harçtan davacı tarafça peşin yatırılan 336,88 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 916,84 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat KAYDINA,
– Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin; 1.220,00 TL’ sinin davalıdan, 100,00 TL’ sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
– Davacı tarafça sarf edilen toplam 399,08 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3- Davacı tarafından sarf edilen bilirkişi, tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 905,75 TL yargılama giderinin kısmen kabul – red oranı ve takdiren %93′ ü olan 842,34 TL’ sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
– Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan miktarın karar kesinleştiğinde davacı tarafa İADESİNE, (Gerekçeli kararın tebliğe çıkarılma masraflarının kalan gider avansından karşılanmasına)
4- Davanın kabul miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5- Davanın red miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 1.372,74 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,

Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/03/2022

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza