Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/32 E. 2020/45 K. 17.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/32
KARAR NO : 2020/45

DAVA : MENFİ TESPİT (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/01/2020
KARAR TARİHİ : 17/01/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …; kızı …… için, davalı şirketten bir 400.000,00-TL bedelli bir taşınmaz satın aldığını, 400.000,00-TL tutarındaki bedelin 350.000,00-TL kısmı banka kredisi; 50.000,00-TL tutarındaki kısmı Menfi tespit davasına konu 50.000,00-TL bedeli çek ile ödendiğini, alıcı ve satıcı şirket yetkilisinin, evin değerinin 400.000,00-TL olduğunu konusunda anlaşmaşa varmışlarsa da ; davalı şirketin ortakları arasında evin değeri konusunda anlaşmazlık çıktığını, 400.000,00-TL değil, 450.000,00-TL konusunda satıcının ısrar ettiğini, müvekkilin kızının evi çok beğendiği için ödemenin 50.000,00-TL bedelli çek ile değil de 100.000,00-TL nakil olarak yapılması konusunda yeniden anlaşma sağlandığını, ve 100.000,00-TL nakit ödeme 26/08/2019 tarihinde tahsilat makbuzunun teslim alındığını, anlaşma koşulları değişip baştan 350.000,00-TL kredi ve 50.000,00-TL çek olarak belirlenen ödeme koşulları bu kez 350.000,00-TL kredi ve 100.000,00-TL nakil olarak değişince ; ve tüm ödemeleri satıcıya yapılınca çek konusuz kalmış, boşa çıkmış ve aslında 50.000,00-TL bedelli çekin müvekkile iaderis gerektiğini,çek ile ilgili Bakırköy …… Noterliğinin …. yevmiye numaralı ihtarnamesini keşide ettiklerini, çekin keşide tarihinin yaklaşmış olması nedeniyle davayı ihtiyati tedbir talepli olarak devam ettirmek istediklerini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalarak şimldilik 50.000-TL bedelli çekin ödenmesinin durdurulması için tedbir kararı verilmesi, müvekkilinin bahsi geçen çek ile ilgili borçlu olmadığının tespiti, mahkeme masrafları ile avukatlık ücretinin de davalılar üzerinde bırakılmasına talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
HMK madde 138 uyarınca dava şartları ve ilk itirazlar dosya üzerinden karar verilebileceği dikkate alınarak mahkememizce öncelikle dava şartları incelenmiştir.
Dava, yapılan 1 adet taşınmaz satış sözleşmesi gereğince verilen çekin bedelsizliğine ilişkin açılmış bulunan menfi tespit davasıdır.
Somut olayda dava konusu edilen çeki davacı , kızı ….. için konut almak amacıyla davalıya verdiğini, evin değeri konusunda anlaşmazlık nedeniyle davalıya nakit ödeme yapıldığı fakat davalının anlaşmazlık öncesi aldığı çeki iade etmediğinden eldeki davayı açtığı anlaşılmıştır.
Eldeki davada somut olayda uyuşmazlığın çekten kaynaklansa da çek hakkındaki düzenlemenin de TTK’da yer aldığından TTK 4.maddesi kapsamında mutlak ticari dava olarak görülmesi gerektiği görüşü, ancak taraflar arasında temel bir hukuki ilişkinin olmaması hali için söz konusudur. Çünkü taraflar arasında temel bir hukuki ilişki bulunmadığı durumlarda uyuşmazlığın sırf çekten kaynaklandığı söylenebilir. Eğer taraflar arasında başka bir hukuki ilişki mevcut ise ve dava konusu çek de bu hukuki ilişki kapsamında verilmiş ise artık uyuşmazlığın sırf bu çekten kaynaklandığını söylemenin hukuken imkanı yoktur. Bu durumda uyuşmazlık hakkında ilk olarak temel hukuki ilişkiye ilişkin hükümler uygunlanacaktır. Bu hükümleri uygulayacak olan mahkemede de temel hukuki ilişkinin tabi olduğu uyuşmazlığı çözmekle görevli mahkeme olmalıdır.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında dava konusu çekin taraflar arasındaki konut amaçlı 1 adet taşınmaz satış sözleşmesine ilişkin olarak verildiği davacı tarafça belirtilmektedir. Diğer yandan davacı ve davalı … tacir olmadığı gibi olsalar da tarafların ticari işletmesinden kaynaklı uyuşmazlık da bulunmamaktadır.
Somut olayda, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 1 adet taşınmaz satışına dayalı verilen çekin bedelsiz kalmasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Satışı olan yerde 1 adet daire olup iş yeri de değildir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3. maddesi gözetildiğinde davacı gerçek kişinin konut satın alan kişi konumunda bulunduğu, davalının satıcı kişi konumunda bulunduğu, esasen ticari amaç ile mesken aldığına dair bir bilginin dosyada olmadığı gibi yapılan satış sözleşmesinin bir tüketici işlemi niteliğinde bulunduğu, bu yönü itibari ile mahkememizin değil tüketici mahkemesinin uyuşmazlığın halli açısından görevli olduğu anlaşılmaktadır.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak da söz konusu olmaz.
Hal böyle olunca somut uyuşmazlığın konut amaçlı 1 adet taşınmaz satış inşaat sözleşmesinden kaynaklanması, uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunmaması ve mutlak ticari dava olarak sayılan hususlardan da olmaması karşısında görevli mahkeme Tüketici Mahkemesi olduğundan aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
Yapılan açıklamalar karşısında davanın görev yönünden ve usulen reddine, dava dosyasının görevli Bakırköy Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Mahkememizin görevli olmaması karşısında davanın usulden REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde talep halinde dava dosyasıın görevli Bakırköy Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK 331/2 maddesi uyarınca davaya başka bir mahkemede devam olunacağından yargılama giderlerine bu aşamada hükmedilmemesine,
4-Başka mahkemede davanın devam edilmesi söz konusu olmadığında ve talep durumunda dava hakkında açılmamış sayılma kararı verilerek davacının yargılama giderlerini mahkum edileceğinin taraf vekillerine ihtarına,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda karar verildi. 17/01/2020

KATİP …
¸e-imza

HAKİM …
¸e-imza