Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/270 E. 2022/710 K. 05.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/270 Esas
KARAR NO : 2022/710 Karar

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/04/2020
KARAR TARİHİ : 05/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın, borçlu davalı ile yapılan anlaşma gereği borçluya ait … Mah. … Sk. … ada … parsel Büyükçekmece/İstanbul adresinde bulunan inşaatın tüm PVC doğrama işlerini yani tüm binanın bütün kapı pencere vs PVC doğramalarını cam takılmaya müsait hale getirilecek şekilde yaptığını, camların takılma aşamasına gelindikten sonra davalı borçlu ile yapılan sözleşme gereği borçlunun kısmi ödeme yapması gerekirken ödeme yapamayacağını beyan ettiğini, müvekkili ile aralarında yaşanan gerginlikten sonra davalının pvc doğramaların camlarını müvekkiline yaptırmayacağını söylemesi üzerine müvekkili adına ivedilikle hareket edilerek Büyükçekmece …. Sulh Hukuk Mahkemesinden …. Değişik iş dosyası ile delil tespiti talebinde bulunulduğunu ve müvekkilinin yapmış olduğu işler hakkında bilirkişi raporu tanzim edildiğini, borçlu ile görüşme sağlanarak fatura gereği ödemenin yapılmasının istendiğini, fakat davalının yapılan tüm işlerin ve aradaki sözlü sözleşmenin inkarına gidilerek herhangi bir ödeme yapılmayacağının beyan edildiğini, bu inkar neticesinde davalı borçlu aleyhine 11/11/2019 tarihinde Büyükçekmece …. İcra Dairesinde … Esas numarası ile icra takibi başlatıldığını, borçlu davalının süresinde fakat haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ederek icra takibinin durmasına sebebiyet verdiğini, davalının icra takibine yaptığı itirazda “tarafların birbirlerini tanımadıklarını, aralarında herhangi bir ticari iş bulunmadığını, herhangi bir sözleşmelerinin bulunmadığını” dile getirdiğini, söz konusu itiraz gerekçelerinin tamamen gerçek dışı olduğunu, davalı ile müvekkilinin bir çok defa bir araya gelip yüz yüze konuştuklarını, kaldı ki bir binanın tamamının bütün pvc doğrama işlemlerinin kısa sürede olup bitecek bir iş olmadığını, öncelikle binada bütün cam ve kapıların ayrı ayrı ölçülerinin alındığını, bu ölçüler doğrultusunda atölyede gerekli pvc doğramaların yapıldığını ve ürünlerin montaja hazır hale getirildiğini, daha sonrasında da montaj işlerinin yapıldığını, anlaşıldığı üzere gizli ve bir anlık olup bitecek bir iş olmadığını, binanın 1 zemin 4 normal ve çatı arası piyes katlardan oluştuğunu yani 6 katlı bir bina durumunda olduğunu, bu binanın bütün işlerinin yapıldığı süre boyunca davalının sessiz kalmasının da olanaksız olduğunu, dosyanın ve tüm sürecin değerlendirildiğinde davalının haksız ve kötü niyetli bir şekilde itirazda bulunarak icra takibinin durmasına ve bu haliyle müvekkilinin mağduriyetine sebebiyet verdiğinin açık olduğunu bildirerek, alacak miktarının azımsanmayacak bir miktar olması, delil tespiti neticesinde alınmış olan bilirkişi raporu taleplerinin haklılığını ortaya koyacağından, davalı adına uyap üzerinden sorgulama yapılarak davalının taşınır ve taşınmaz mal varlığının tamamına veya borca yetecek miktarda tedbir konulmasını, davalı borçlunun haksız ve kötü niyetli itirazının iptali ile %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, icra takibinin kaldığı yerden devamına, sulh hukuk mahkemesi kararı doğrultusunda karar giderlerinin davalıya yüklenmesine, adli yardım talebinin kabulüne, yargılama masrafları ile ücreti vekaletin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin ikamet adresinin Büyükçekmece olması nedeniyle davanını yetkisizlik sebebi ile usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, taraflar arasında hiç bir ticari ilişki bulunmadığını, müvekkilinin davacı tarafı tanımadığını, davalı müvekkilinin “… Mah. … Sok. … Ada … Parsel Büyükçekmece/İstanbul” adresinde inşaat işleri gerçekleştirmekte olduğu sırada dava dışı … isimli şahıs ile aralarındaki ticari işlemlerden kaynaklanan bir alacak borç ilişkisi hasıl olduğunu, akabinde davalı müvekkiline borçlu duruma düşen dava dışı …’in de yine inşaat işleri ile uğraşmakta olan bir kişi olduğundan davalı müvekkilinin söz konusu inşaatındaki tüm pvc doğrama işlerini yapma sözü verdiğini, ilerleyen zamanlarda …’in söylemiş olduğu üzere davalı müvekkilinin söz konusu inşaatındaki tüm pvc doğrama işlerini yaptığını, davalı müvekkilinin huzurdaki haksız ve mesnetsiz dava neticesinde dava dışı … ile görüşme gerçekleştirdiğini ve dava dışı …’in davalı müvekkilinin inşaatındaki tüm pvc doğrama iş ve işlemleri için davacı taraf ile anlaştığını ve yine dava dışı …’in davacı tarafa pvc doğrama işlerinin karşılığı olarak çek verdiğini öğrendiğini, dava dışı …’in davacı tarafa vermiş olduğu çekin karşılıksız çıkması neticesinde davacı tarafın davalı müvekkili ile hiçbir bağlantısı olmamasına ve davalı müvekkili ile aralarında hiçbir ticari ilişki olmamasına rağmen kendince bir fatura düzenlediğini ve davalı müvekkiline de bu faturayı icra takibi yolu ile bildirdiğini, davacı tarafın düzenlemiş olduğu faturanın usulüne uygun olarak düzenlenmiş bir fatura olmadığı gibi geçersiz olduğunu, davacı tarafın davalı müvekkiline haksız ve kötü niyetli bir şekilde düzenlediği ve gönderdiği fatura incelendiğinde faturanın düzenlenme tarihinin 01/10/2019 olduğu ve fiili sevk tarihinin de yine 01/10/2019 olduğunun görüldüğünü, işbu durumun apaçık davacı tarafın ne kadar haksız ve ne kadar kötü niyetli olduğunu gözler önüne serdiğini, zira aleyhe kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı tarafın kendi dilekçelerinde belirttiği üzere oldukça uzun bir süreyi, zamanı, sermayeyi ve emeği alan pvc doğrama işlerinin başlaması ve bitmesinin aynı güne denk gelmesinin hiçbir akıl ve mantık kuralı ile izah edilemeyecek derecede trajikomik olduğunu, davacı tarafça dava dosyasına sunulmuş olan fatura üzerinde davalı müvekkilinin ıslak imzası bulunmadığını, davalı müvekkilinin kaşesini de içermediğini, söz konusu fatura üzerinde davalı müvekkilinin borçlu olduğunu da gösterecek en ufak bir emare bulunmadığını, Yerleşik Yargıtay içtihadları ile de kabul edildiği üzere hiç bir yazılı ilişkiye veya sözleşmeye dayanmayan ve yine muhatabının ıslak imzasını veya kaşesini içermeyen faturaların yalnız başlarına dava veya icra konusu yapılması hukuken korunamayacak derecede usulsüz ve geçersiz olduğunu, dolayısı ile dava dosyası içerisindeki faturanın salt tek başına davanın reddini gerektirecek nitelikte olduğunu, davacı tarafın 6102 sayılı TTK hükümleri doğrultusunda basiretli bir tacir gibi davranmadığını, yaşanılan zaman ve şartlarda hiçbir basiretli tacirin yazılı bir sözleşme olmadan bu denli büyük, ağır, masraflı ve uzun süreli bir inşaat işine girişmeyeceğini, kaldı ki girse dahi işin bitimine değin ücret talep etmeden bu işi sürdürmeyeceğini, davacı tarafın basiretli bir tacir gibi hareket etmediğini, davalı müvekkiline karşı da ticari örf ve adetlere aykırı hareket ettiğini, 6098 sayılı yasanın 470 vd. Maddelerinde düzenlenmekte olan eser sözleşmesinde geçerlilik şartının yazılı şekil olduğunu, gerek yasa hükümleri gerekse yerleşik Yargıtay içtihadları doğrultusunda yazılı şekilde yapılmayan eser sözleşmelerinin geçerlilik kazanamayacağını, tarafların da geçersiz sözleşme hükümlerine dayanarak birbirlerinden bir talepte bulunamayacağını, davacı tarafın dilekçesinde bahsetmiş olduğu olgu ve olayların hayatın olağan akışına ve mantık kurallarına aykırı olduğunu bildirerek, huzurdaki davanın yetkisizlik sebebi ile usulden reddine, mahkeme aksi kanaatte ise açıklanan nedenlerle huzurdaki haksız ve mesnetsiz davanın esastan reddine, davacı tarafın davaya konu icra takibini haksız ve kötü niyetli olarak başlatması sebebi ile alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, her türlü vekalet ücreti ile yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMANIN ÖZETİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, İİK 67. Maddesi gereğince eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce taraflara usulüne uygun davetiye tebliğleri yapılarak taraf teşkili sağlanmış ve davanın esasına başlanmıştır.
Taraf vekilleri karşılıklı olarak delillerini bildirmişler, bildirdikleri deliller toplanılmıştır.
Büyükçekmece … İcra Dairesinin … Sayılı takip dosyası UYAP sistemi üzerinden celp edilmiş, incelenmesinde; alacaklısının …. İnş. PVC Gıda Teks. Turizm San. ve Tic. Ltd. Şti., borçlusunun … Yapı İnşaat-… olduğu, 606,00-TL ilam vekalet ücreti, 664,00-TL yargılama gideri, 50.035,00-TL asıl alacak, 1.246,48-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 52.551,48-TL alacağın tahsili istemiyle genel haciz yolu ile icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 18/11/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu vekili tarafından 20/11/2019 tarihli dilekçe ile icra takibine, borca, ödeme emrine, faize, faiz oranına ve ferilerine itiraz edilmesi üzerine 21/11/2019 tarihinde takibin durdurulmasına karar verildiği, iş bu itirazın iptali davasının yasal süre içerisinde açıldığı görülmüştür.
Büyükçekmece … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin …. D.İş sayılı dosyası UYAP sistemi üzerinden celp edilmiş, incelenmesinde; talep edenin …. Teks. Turizm San. ve Tic. Ltd. Şti., karşı tarafın … olduğu, delil tespitine ( … Mah. … Sk. … Büyükçekmece/İSTANBUL adresinde bulunan binada mevcut yapılan işlerin tespiti) yönelik davanın açıldığı, mahkemece yapılan tespit sonrasında bilirkişi tarafından raporunun ibraz ve talep eden vekiline tebliğ edildiği görülmüştür.
Büyükçekmece Vergi Dairesi Müdürlüğüne müzekkere yazılarak; davalının gerçek kişi ya da şahıs firması olarak tacir kaydının bulunup bulunmadığı, vergi mükellefi olup olmadığı, hangi defterleri tuttuğu, işletme hesabına göre mi bilanço usulüne göre mi defter tuttuğu, Vergi Usul Kanunu’nun 176-177.maddeleri kapsamında esnaf mı yoksa tacir mi olduğu hususlarının araştırılarak mahkememize bu hususla ilgili bilgi verilmesi istenmiş, cevabi yazı dosyaya kazandırılmıştır.
Büyükçekmece Vergi Dairesi Müdürlüğüne yazılan müzekkereye verilen cevapta; mükellefin 05/01/2018 ile 31/12/2019 tarihleri arasında “İkamet Amaçlı Binaların İnşaatı (Müstakil Konutlar, Birden Çok Ailenin Oturduğu Binalar, Gökdelenler vb. İnşaatı) (Ahşap Binaların İnşaatı Hariç) faaliyetinde bulunduğunun bildirildiği görülmüştür.
Taraf vekillerince bildirilen tanıklar mahkememizce bizzat dinlenilmişlerdir.
Mahkememizce dinlenen davacı tanığı … beyanında, ” Ben tarafları tanımam, sadece yapmış olduğum kaba inşaatın kalan işlerini yaptırmak için … ile anlaşma yaptım, ilk sırası tamamlanıp pimapen aşamasına geçildiğinde sıkıntı çıktı, bizi pimapenciye götürdü, pimapencinin adı da …’ti, … ile … arasında başka bir inşaata yönelik telefon görüşmesi yapıldı, getirdi işi yapmıyorum bana borcun var ancak toprak sahibi kefil olursa yaparım, … ismini de telefonda duydum, yoksa kendisini tanımışlığım da yoktur” demiştir.
Mahkememizce dinlenen davacı tanığı … beyanında, “Davalı …, …in hem kalfalığını yapmış hem de onunla iş yapmış bir kişi olarak tanırım, ben mermercilik yaparım, … piyasayı dolandırmıştır, ben de onun bu durumlarından etkilendim ve onunla yaptığım işleri durdurdum, …’in davacı şirkete borcu vardır, …. her ne kdar bize aracılık yapıp … ile bir araya getirmiş ise de biz davacı şirket olarak …’den alacaklarımızdan ötürü işi yapmamış isek de …. ben bizzat ödeyeceğim dediği için işe girişildi, ben mermerci olarak herhangi bir iş yapmadım, bir kısım iş yaptırıldı, sadece camlar takılmamıştır bunun dışındaki her iş yapılmıştır” demiştir.
Mahkememizce dinlenen davalı tanığı … beyanında, “Ben esenyurtta iş adamları derneği başkanlığını yaptım, tarafları buradan tanırım taraflarla birçok iş ilişkim de olmuştur, bu pvc işinden kaynaklı davacının 50.000,00 TL alacağı vardır, ben benzin istasyonunu sattım gerekirse bunun parası tahsil olduğunda davacının 50.000,00 TL’sini de öderim, davalıyı da zaten davacı şirket yetkilisi tanımaz, bir şekilde bu para alacağını elde ettiğimde ben de ödeyeceğim, eldeki dava konusu alacağın ana borçlusu benim, davalının bir borcu yoktur, ben davacının borcunu ödemek için de çek verdim fakat karşılıksız çıktı bu borç ondan kaynaklanmıştır, 92.000,00 Tl bedelli bir çek vermiştim, benim davacıya başka borçlarım da vardır tahminimce 220.000,00 – 270.000,00 TL civarındadır” demiştir.
Mahkememiz dosyası, tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, dosya kapsamı belgeler, Büyükçekmece … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin …. D.İş sayılı dosyası ve tüm dosya kapsamına göre; davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise ne miktarda alacaklı olduğunun tespiti hususlarında rapor düzenlenmek üzere inşaat mühendisi bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından 05/02/2021 havale tarihli rapor tanzim edilerek mahkememiz dosyasına ibraz edilmiş;
05/02/2021 havale tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde özetle;”… Dava konusu … Mah. … Sok Büyükçekmece/İstanbul adresinde mahallinde yapılan incelemeler ve yapılan tespitler neticesinde tüm binada yapılmış olan PVC doğramaların toplam imalat bedelinin 01/10/2019 tarihinde kesilen fatura tarihi ve 2019 imalat yılı değerlendirilerek; 30.000-TL + %18 KDV =35.400-TL olarak hesap edildiği ” değerlendirme ve tespitlerinin yapıldığı anlaşılmıştır.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş, davacı vekili 28/04/2021 tarihli duruşmadaki beyanında raporu kabul etmediklerini, eksik hesaplama yapıldığını beyan etmiş; davalı vekili rapora bir itirazlarının olmadığını beyan etmiştir.
Bakırköy …. Ağır Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyası UYAP sistemi üzerinden celp edilmiş incelenmesinde; katılanın …, müştekilerin … Bankası Genel Müdürlüğü, …ve … Yapı Mühendislik Metal İnş. San. Ve Dış Tic. Ltd. Şti., sanığın … olduğu, Serbest Meslek Sahibi Kişilerin Dolandırıcılığı, Resmi Belgede Sahtecilik suçlarından açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda Mahkemenin 13/01/2022 tarih …. Esas ve … Sayılı Kararı ile; sanığın yasal unsurları oluşmayan üzerine atılı nitelikli dolandırıcılık suçundan beraatine, sanığın üzerine atılı ve sübut bulan resmi evraktan sayılan sahte çeki kullanmak suçundan eylemine uyan 5237 Sayılı TCK’nun 210/1. Maddesi delaleti ile 204/1.maddesi gereği neticeten 1 Yıl 8 Ay Hapis Cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, beraat kararı yönünden kararın istinaf edilmeden 28/02/2022 tarihinde kesinleştiği, mahkumiyet kararının istinaf kararı ile 15/03/2022 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
Dava kapsamında davalı vekili tarafından dosyaya sunulan ve aslı …. numara ile kasaya alınan 01/12/2018 tarihli sözleşmenin incelenmesinde; “tarafların işveren … ve yüklenici … olduğu, sözleşmenin 2. maddesinde sözleşmenin konusunun ” işverenin yürütmekte olduğu …. Mah. … Sok. … Ada … parsel …. Büyükçekmece/İstanbul adresinde yer alan taşınmaz inşaatının pvc ve pimapen işlerinin yüklenici tarafından yapılması” olarak düzenlendiği, sözleşmenin bedeli başlıklı 5. maddesinde yüklenicinin yapacağı iş neticesinde işverenin sahibi olduğu … plakalı 2012 model … marka aracın devredileceğinin kararlaştırıldığı” görülmüştür.
Kural olarak eser sözleşmesi ilişkisinin kurulması herhangi bir şekil şartına tabi olmayıp, tarafların “icap” ve “kabul” iradelerinin birleşmesiyle sözleşme ilişkisi kurulur. Şekil şartı, sözleşmenin geçerlilik şartı olmayıp, ispat şartıdır.
4721 sayılı TMK’nın “İspat yükü” başlıklı 6. maddesi “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü amirdir.
Somut olayda, davacı tarafça yaptığını iddia ettiği davalı tarafa ait inşaatın pvc ve pimapen yapımı işinin bedeli talep edilmiş ise de, davalı tarafından sunulan cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlar ve dilekçelerle akdî ilişki inkâr edildiğinden, taraflar arasında sözlü akdî ilişkinin kurulduğunu ispat külfeti davacı üzerinde kalmaktadır.
6100 sayılı HMK’nın 200.maddesinde; bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir.” hükmü yer almaktadır.
Konuya ilişkin Yargıtay …. HD’nin 11/04/2018 gün ve … E.-… K. sayılı kararında özetle; “…Davacı dava dilekçesinde davalı ile aralarında akdî ilişki bulunduğunu iddia etmiş ise de, davalı akdî ilişkiyi inkâr etmiş davacı buna ilişkin yazılı bir belge sunamamıştır. Kurulduğu iddia edilen temel hukuksal ilişki TBK’nın 470. maddesinde tanımlanan eser sözleşmesidir. Kural olarak, eser sözleşmesi, zorunlu şekil koşuluna bağlı değildir. Ancak, sözlü yapılan sözleşme inkâr edildiği takdirde, sözleşmenin yapıldığı zamanki miktar veya değeri HMK’nın 200. maddesindeki miktardan fazla ise akdî ilişkinin anılan yasa hükmü gereğince davacı tarafından yazılı delille kanıtlanması zorunludur. Akdî ilişkinin tanık delili ile kanıtlanabilmesi için ya davacı tarafından “yazılı delil başlangıcına” dayanılmış olması veya davalının tanık dinlenmesine açıkça onay vermiş olması gerekir. Somut olayda dava değeri dikkate alındığında tanık dinlenilmesini mümkün kılan diğer yasal sebepler bulunmadığı gibi davalı tarafça açıkça muvafakat edilmediğinden tanık dinlenemeyeceği gibi dinlenmiş olsa dahi beyanına itibar edilmesi mümkün değildir. Davacı iddiasını ve inkâr edilen akdî ilişkiyi yasal delillerle kanıtlayamamıştır…” denilmiştir.(Aynı yönde, Yargıtay 15. HD’nin 15/01/2018 gün ve 2016/4681 E.-2018/6 K.; 14/06/2017 gün ve 2016/3238 E.-2017/2562 K. vb.)
İddia, savunma, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler, Büyükçekmece .. İcra Dairesinin … Sayılı takip dosyası ve tüm dosya kapsamının bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda; Davanın İİK’nın 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olduğu, davacı tarafça her ne kadar taraflar arasında sözlü eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğu ve bu kapsamda davalıya ait … Mah. … Sk. … Büyükçekmece/İSTANBUL adresinde bulunan taşınmazın PVC ve pimapen işlerinin yapıldığı iddia edilmiş ise de davalı tarafça akdi ilişkinin inkar edildiği, davacı tarafça dosyaya taraflar arasındaki sözleşme ilişkisini ispatlayacak yazılı bir belge sunulmadığı, davalı tarafça dosyaya sunulan 01/12/2018 tarihli sözleşmenin ise davalı ile dava dışı … arasında akdedildiği anlaşılmakla; kesin delil niteliğinde bulunan yemin deliline dayanan taraf, bu delile sıra gelmiş olduğunu başka türlü bilemeyeceğinden; davacının akdi ilişki iddiasını ancak açıkça dava dilekçesinde veya delil listesinde dayanılmış olması şartı ile yemin delili ile ispatlaması lazım geldiği kabul edilerek, davacı vekiline yemin hakkı hatırlatılmış, davalıya gerekli uyarıyı da içerecek şekilde yemin metni tebliğ edilerek, yeminin ifası istenilmiş, davalının yeminli beyanı ile akdi ilişkiyi ve borcu kabul etmediği görülerek ispatlanamayan davanın reddine, koşulları oluşmadığından davalı lehine tazminata hükmedilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde tüm hususları içerir hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının tazminat talebinin REDDİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 80,70-TL maktu ilam ve karar harcının davacı tarafından peşin yatırılan 897,44-TL harçtan mahsubuna, artan 816,74-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde DAVACIYA İADESİNE,
4-Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye GELİR KAYDINA,
5-Davalı kendini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 7.631,69-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
7-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
8-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin ve davalı asilin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/07/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸