Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/236 E. 2020/290 K. 18.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/236 Esas
KARAR NO : 2020/290

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/03/2020

KARAR TARİHİ : 18/03/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/04/2020

Bakırköy ….Tüketici Mahkemesinin 13/01/2020 tarihli …. Esas …. karar sayılı görevsizlik kararı nedeniyle davacı vekilinin süresinde gönderme talebi üzerine mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydı yapıldı.
“6100 sayılı HMK’nun 320.maddesinde mahkemenin mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar vereceği düzenlemesi de nazara alındığında somut olayın belirginliğine bağlı olarak hakim duruşma açmama yönündeki takdir hakkını kullanabilecektir.” düzenlemesi de nazara alınarak;
Dava şartları bakımından HMK’nun 114.madde ve 115.maddeleri uyarınca görev bakımından dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda göre dava şartı bakımından dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …. İnşaat namına düzenlenen davacı ….. ın 30/03/2018 vade tarihli 46.000,00 TL bedelli senet, 30/09/2018 vade tarihli 46.000,00 TL bedelli senet, 30/03/2019 vade tarihli 44.900,00 TL bedelli senet, 30/03/2018 vade tarihli 55.000,00 bedelli senet, 30/09/2018 vade tarihli 55.000,00 bedelli senet, 30/03/2019 vade tarihli 54.000,00 bedelli senet, 30/03/2018 vade tarihli 61.000,00 bedelli senet, 30/09/2018 vade tarihli 61.000,00 vade tarihli senet, 30/03/2019 vade tarihli 60.000,00 bedelli senetlerin bedelsiz kaldığını, davacı ….. ın burada yazılı senetler dolayısıyla borçlu olmadığını ve senetlerin iptaline karar verilmesini, senetlerin ihtiyati tedbir kararı verilmesini, Bakırköy …. Noterliğinin …, … ve …. yevmiye numaralı 03/04/2019 tarihli ödememe protestolarının kaldırılmasını ve ihtiyati tedbir kararı verilmesini, müvekkilinin davalı …. ile aralarındaki 25/01/2015 tarihli 3 (üç) adet sözleşmeyi dava dilekçesine eklediğini, müvekkilin sözleşmeler gereği her bir konut için peşinat ödedikten sonra kalan ödemeleri taksitler halinde ödeyeceğini beyan ettiği ve …… yetkililerine senetleri imzalayarak tevdii ettiğini, sözleşmelere uygun olarak vadesi taşınmazların teslim tarihinden önce olan senetlerin bedellerinin tamamını ödediğini, davalı …… nın dava konusu 3 (üç) konutu da teslim etmeyerek borcun ifasında temerrüde düştüğünü, dava konusu konutların inşaasının hangi aşamada olduğuna dair Büyükçekmece …. Sulh Hukuk Mahkemesinin …. D.İş sayılı dosyası ile keşife gidildiğini, keşifte haricen bulunan kişilerden davalı …… nın borca batık durumda olduğundan inşaat faaliyetine devam edilemediğini, davalı …. bank T.A.Ş. Nin 15/01/2019 tarihli ihbar yazısında 159.300,00 TL bedelli …… adına 10 adet senedin ödenmesi gerektiğini bildirdiğini, bankaya cevap olarak inşaatın tamamlanmadığını bildirildiğini, bankanın cevabi yazısında müvekkil aleyhine 03/04/2019 tarihli ve Bakırköy ….. Noterliğince düzenlenen 3 (üç) ayrı ödeme protestosunun gönderildiğini, sözleşmelere uygun şekilde konutların müvekkile teslim edilinceye kadar burada yazılı senetler doyasılıyla borçlu olmadığını ve senet bedellerinin ödenmesinin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …bank T.A.Ş. vekilinin cevap dilekçesinde özetle: Huzurda bulunan davanın davalısı Banka olduğunu, T. Ticaret Kanunu’nun 4. ve 5. Maddesi kapsamında Bankalara karşı açılan davaların ticari dava sayılmasını ve ticaret mahkemesinin görevli olması karşısında, Sayın Mahkemenizin görevli olmadığını, bu nedenlerle, huzurda bulunan dava, Sayın Mahkemeniz görev alanına girmediğini, görev itirazında bulunduğunu. İtirazımız doğrultusunda; davanın görevli Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir.
Davalı …… vekilinin cevap dilekçesinde özetle: Kambiyo senetlerine dayalı menfi tespit davalarında görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, görevsiz mahkemede açılan işbu dava dosyası hakkında görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, Bakırköy …. Tüketici Mahkemesi …. E. Sayılı dava dosyamızda da kambiyo senedinden kaynaklı uyuşmazlık söz konusu olmakla 09.10.2019 tarihli duruşmasında “…6502 sayılı yasa ve HMK.nın 114/1-c maddesi gereğince davacı tarafça açılan davanın dava şartı yokluğundan REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE…” şeklinde hüküm tesis edildiğini, bununla birlikte işbu dava tüketici mahkemesinde görülmekte ise de davacı tarafça 3 taşınmaz dava konusu edilmiş olup sözleşme başlıklarında da yatırım amaçlı alındıkları hususu düzenlendiğini. müvekkil ile davacı yan arasında akdedilen sözleşmeler yatırım amaçlı olduğunu, tüketici işlemi niteliği taşımadığını, bu nedenle görev itirazımızın kabulü ile asliye ticaret mahkemesinin görevli olmasını, görevsizlik kararı verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ:
Dava; menfi tespit istemine ilişkindir.
Ödeme dekontları, konut satış sözleşmesi, teknik şartname, vaziyet planı, ödeme protestoları, banka hesap özeti, Büyükçekmece …. Sulh Hukuk Mahkemesinin …. D.İş sayılı emsal bilirkişi rapor dosya içine alınmıştır.
Bilindiği üzere mahkemenin görevi HMK 114. maddesi gereğince dava şartı olup, mahkemece kendiliğinden ve yargılamanın her aşamasında gözetilmesi gereken bir husustur.
Yargılama tarihi itibari ile HMK. 114. maddesi çerçevesinde aranan dava şartlarından birisi ise mahkemenin görevli olmasıdır. HMK. 115/1 maddesi uyarınca dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında mahkeme kendiliğinden araştırır. Bu dava şartı noksanlığını mahkeme tespit eder ise HMK .115/2 maddesine göre usulden ret kararı verir. Nitekim dava dilekçesinin içeriğinden, görevsizlik kararı verilmesi gerektiği açıkça anlaşılan hallerde bu kararın verilmesine engel hal bulunmadığı Yargıtay’ın ilgili dairesinin onama kararları ile de açıkça belirlidir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır.
Bilindiği üzere ticari iş ve ticari dava ayrı hukuki kavramlardır. Ticari iş kabul edilen bir husustan kaynaklanan her uyuşmazlık ticari dava olarak kabul edilmemiştir. Ticaret mahkemeleri ticari davalara bakmakla görevlidir. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde ticari davalar tanımlanmış ve sayılmıştır. Bu maddeye göre “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları”, “ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri” ve “tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin (a), (b), (c), (d), (e) ve (f) bentlerinde sayılan davalar ticari dava sayılır. Diğer bir anlatımla bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için ya tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması; ya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması ya da açılan davanın maddede 6 bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ayrıca 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2’nci maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur. (Yargıtay 3. H.D.sinin 04.12.2017 gün ve 2016/9128 E- 2017/17010 K. sayılı kararı)
Somut uyuşmazlığın; tacir vasfı bulunmayan davacı gerçek kişinin yatırım amaçlı olarak davalıdan taşınmaz satın aldığı, taraflar arasında akdedilen 18/04/2018 tarihli 3 adet ön ödemeli konut satış sözleşmelerinin şekil şartı nedeniyle geçersiz olmasından dolayı sebepsiz zenginleşme hükümleri gereği aksi halde ifa imkansızlığı sebebiyle sözleşmelerin haklı nedenle feshinden dolayı ödenen satış bedellerine ilişkin alacağın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte tahsili istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Tacir vasfı bulunmayan davacı gerçek kişinin yatırım amacıyla ve birden fazla taşınmaz satın almış olması sebebiyle 6502 sayılı Yasanın 3/k maddesinde düzenlenen tüketici vasfına haiz olmadığı, tacir ve tüketici olmayan davacının mutlak ticari dava niteliğinde olmayan alacak davası sebebiyle Asliye Ticaret ve Tüketici Mahkemelerinin görevli olmayıp, genel görevli Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmıştır. (İstinaf Bölge Adliye Mahkemesi 18.Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2019/3362 Esas, 2020/50 Karar sayılı ilamı)
Ticari olmayan davalarda görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olup asliye hukuk mahkemesi ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki TTK’ nun 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisidir. Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır. Dava şartları kamu düzeninden olup kamu düzenine ilişkin hususlar re’sen dikkate alınması gerektiğinden HMK 138 maddesindeki düzenleme de gözetilerek HMK’nın 115/2.maddesi gereğince göreve ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
HMK’nın 22/2. maddesinde “İki mahkemenin aynı dava hakkında göreve veya yetkiye ilişkin olarak verdikleri kararlar kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleştiği takdirde, görevli veya yetkili mahkeme, ilgisine göre bölge adliye mahkemesince veya Yargıtayca belirlenir.” hükmüne yer verilmiştir. Dava dosyası B.Çekmece … Asliye Hukuk mahkemesinin görevsizlik kararı ile mahkememize gelmiş olduğundan kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde somut olayda görev uyuşmazlığı söz konusu olup, dosyanın öncelikle merci tayini için İstanbul Bölge Adliyesi …. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli mahkemenin BÜYÜKÇEKMECE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğuna,
3-Mahkememiz kararının temyiz edilmeksizin kesinleşmesi halinde daha öncede Büyük Çekmece …. Aasliye HUKUK Mahkemesince görevsizlik kararı verildiğinden olumsuz görev uyuşmazlığının halli merci tayini için dosyanın HMK 22/2 maddesi uyarınca İSTANBUL BAM …. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere tarafların yokluğunda dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi. 18/03/2020

Başkan …
¸
Üye …
¸
Üye …
¸
Katip ….
¸