Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/221 E. 2020/357 K. 25.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/221 Esas
KARAR NO : 2020/357

DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 04/12/2014
KARAR TARİHİ : 25/06/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/06/2020

Mahkememizden verilen 11/05/2017 tarih ve .. Esas, …. sayılı kararına davacı vekilinin temyiz talebinin talebinin kabulüne karar verildiği, mahkememiz kararının Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin …. Esas , … Karar sayılı ilamı ile bozulduğu anlaşılmakla bozma sonrası yapılan yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin tekstil ve konfeksiyon sektöründe üretim ve satış faaliyeti yaptığını, kendisine verilen siparişleri üreterek yurt içi ve yurt dışındaki müşterilerine sattığını, müvekkilinin müşterilerinden olan Fransa’da yerleşik …. ünvanlı firmanın yüklü miktarda tekstil konfeksiyon ürününün siparişi üzerine anlaşma sağlandığını, üretilecek malların bedellerinin müşteri tarafından bankaya açılacak akreditif ile tahsil edileceğini, sipariş konusu ürünlerin müvekkili tarafından üretilip sevkiyata hazır hale getirildiğini, sevk edilen mallara ilişkin konşimento ve CMR senetleri tanzim edilerek ihraç konusu malların davalı taşıma şirketi ….Tic.Ltd.Şti’ne teslim edildiğini, ihraç konusu malların alıcısı banka ve ihbar kişisi müşteri olarak gösterildiğini, bu ihracatın vesaik mukabili ihracat olarak tanımlandığını, yapılan ihracat bedelinin tahsili yolunun ise akreditif olduğunu, müşterinin vesaik asıllarını taşıyıcıya ibraz etmeden malları teslim almasının mümkün olmadığını, göndericinin bu şarta güvenerek mallarını taşıyıcıya teslim ettiğini, gönderenin yazılı bir talimatı olmadan böyle bir durum gerçekleşirse TTK 880 ve CMR Konvansiyonu 17.madde hükümlerine göre malın tam ziyaından söz edileceğini, bu durumda taşıyıcının malların fatura bedellerinin tamamından gönderene karşı sorumlu olduğunu, alıcının tahsil bankası olarak yazılı olduğu CMR senetleriyle yükü taşıyan taşıyıcının, malın varış yerinde ihbar kişisine ihbarına rağmen malın süresi içinde kendisine orjinal evrakların teslim edilmemesi veya teslim alacak ihbar kişisinin başvurmaması gibi nedenlerle teslim edilememesi halinde, taşıyıcı tarafından gönderene müracaat edilmesi ve malı kime veya nereye teslim edeceği konusunda talimat verilmesini istemek zorunda olduğu, bu husus yerine getirilmeden mal teslimi halinde taşıyıcının CMR 29/1 maddesi kapsamında ağır kusurlu olacağı, somut olayda taşıma işi ile faaliyet gösteren davalının, malın teslimi şartlarının yerine gelmediği, müşterinin kendisine orjinal evrakları ibraz edemediğini anladığı anda derhal gönderici davacıyı uyarması ve ondan talimat beklemesi gerekir iken bu yükümlülüğü yerine getirmediğini, göndericiye haber vermeden orjinal evraklar yerine başka evrak tanzim edip kendisi de imzalayarak taşınan malı müşteriye teslim ettiğini, bunun sonucunda mal bedelinin tahsili imkanını da ortadan kaldırdığını, davalı taşıyıcının orjinal CMR senedini değiştirerek sahte CMR senedi oluşturup malları müşteriye teslim ettiğini, bu durumun müvekkili tarafından teslimden çok sonra öğrenildiğini, müşteri … firmasının tahsilat bankası nezdinde akreditif gereğini yerine getirerek para yatırmadığını ve tahsilat bankasında bulunan evrak asıllarını teslim almadığını, buna karşılık davalının kendisine ibraz edilmesi gereken evraklar ibraz edilmeden malları ….firmasına teslim ettiğini, yapılan araştırmada orjinal evrakların ve CMR senedi asıllarının halen tahsil bankasında bulunduğu ve müşteri tarafından alınmadığının anlaşıldığını, müvekkilinin talebi üzerine tahsil bankasında bulunan vesaik asıllarının müvekkili bankası olan …bank … … Şubesi tarafından iade edildiğini, davalı taşıyıcının CMR Konvansiyonu 29 ve TTK 886.maddelerine göre ağır kusur ve pervasız davranışta bulunduğunu, sorumluluğunun taşınan malın piyasa değeri kadar olduğunu, davalının SDR sınırlamasından yararlanmasının mümkün bulunmadığını, müvekkilinin ihraç ettiği malların bedelini müşterisinden tahsil edemediğini, tebliğ edilen ihtarnameye davalı tarafça cevap verilerek taşıyıcı olarak herhangi bir kusurun bulunmadığının bildirildiğini, akreditifin ihracatta bir ödeme şekli olduğunu, ihracat türü olmadığını, zararın tahsili için Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile davalı aleyhinde icra takibi başlattıklarını, davalının takibe haksız ve dayanaksız şekilde itiraz ettiğini, alacağın likit bulunduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına , haksız itiraz nedeniyle alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu 6 adet CMR senedine dayalı olan taşımaların hepsinde teslim şeklinin FCA olduğunu, bu durumun davacının delil olarak sunduğu gümrük çıkış beyannameleri, konşimento talimatları ve davacı tarafından tanzim edilen satış faturalarında açıkça ifade edildiğini, taşıma sözleşmesinin taraflarının dava dışı alıcı … firması ile asıl taşıyıcı dava dışı Fransa’da mukim ….’ye alt taşıyıcı müvekkili şirket olduğunu, bu teslim şeklinde davacının taşıma sözleşmesinin tarafı olmadığını, bu nedenle de talep hakkının bulunmadığını, FCA teslim şeklinde taşınacak emtianın taşıyıcıya teslimi ile birlikte malların tüm masraf ve risklerinin alıcı-gönderilen dava dışı … firmasına geçtiğini, ödeme şeklinin akreditif olduğunu, davacının iddia ettiği alacağının tarafının müvekkili değil dava dışı alıcı … firması olduğunu, mal bedelleri ile müvekkilinin sorumlu olduğu iddia edilen hususlar arasında uygun illiyet bağının bulunmadığını, somut olayda vesaik mukabili şeklinde bir ihracat şeklinin olmadığını, konşimento talimatları incelendiğinde teslim şeklinin FCA, ödeme şeklinin de akreditif yazdığını, vesaik mukabili bir taşımadan bahsedilmediğini, davanın konusunu 6 adet taşıma oluşturmakta ise de başkaca taşımaların da bulunduğunu, diğer taşımalarda teslim edilen mal bedellerinin tahsil edildiğini, dikkatli inceleme yapıldığında görüleceği üzere davacının tahsilat yapamadığı iki banka ile tahsilat yaptığı anlaşılan bankanın farklı olduğunu, bu durumun akreditif koşullarını davacının yerine getirmemiş olmasından kaynaklandığını, özellikle davacının sunduğu 07/10/2014 tarihli iki adet yazıdan anlaşılacağı üzere davacının birtakım evrakları sunmadığından akreditif ödeme ile ihraç ettiği eşyaların bedellerini tahsil edemediğini, Mayıs 2014 ile Eylül 2014 arasında gerçekleştirilen 6 adet taşımada peyderpey müvekkili firmaya eşya teslim edildiğinden iddia olunan zarara davacının kendi kusuruyla sebebiyet verdiğini, dava konusu 6 adet taşımanın yaklaşık dört aylık süre içerisinde gerçekleştirildiğini, ilk taşımada sorun var ise davacının bu süreç içerisinde diğer taşımalarda eşyaları müvekkiline teslim etmemesi gerektiğini, ancak eşyaları teslim etmeye devam ederek ve bu eşyaların bedellerini de ticari hayatta çok uzun sayılacak bir süre takip ve talep etmeyerek iddia edilen zararın oluşmasına kusuruyla neden olduğunu, davacının akreditif koşullarına aykırı davrandığını, CMR 21.maddesinden yararlanma imkanının bulunmadığını ileri sürerek haksız ve dayanaksız davanın reddine, %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı yanında fer’i müdahil vekili dilekçesinde; davacının “akreditif” ve “vesaik mukabili” kavramlarına ilişkin iddialarının bariz çelişkiler içerdiğini, davacının aktif husumet ehliyetini ispat edemediğini, ihracat evraklarından esasen malların üreticisi olan …. Konfeksiyon San.Tic.A.Ş.’nin gerçekleştirdiği satışlara aracılık yaptığının anlaşıldığını, davaya konu akreditif dosyalarının tamamının davacının bankası olan …bank … Şubesinden celbi gerektiğini, davalı ….’nun fiilleri ile iddia edilen zararlar arasında illiyet bağı bulunmadığını, davalının CMR Konvansiyonu uyarınca yükümlülüklerini yerine getirdiğini, iddia edilen zararın kaynağı olan satış bedelinin ödenmemesinde davacı tarafın ağır ve çok sayıda kusurlu bulunduğunu, davacının akreditiflerin şartlarına uymadığını, belgeleri eksik ve geç gönderdiğini, akreditifli ödeme biçiminde ihracatçının bankaya karşı alacaklı duruma geçmesinin en önemli şartının tanımlanan evrakları doğru biçimde ve süresinde ibraz etmesi olduğunu, amir bankadan gönderilen yazılara göre akreditif red sebeplerinin davacının kendi kusurundan kaynaklandığının anlaşıldığını, davacının CMR taşıma senedi üzerine mal bedelinin tahsili şerhi düşmediğini, orjinal ATR-1 evrağının amir bankaya gönderilmediğini, malların gümrükten çekilmesi için evrakların davacı tarafından alıcıya gönderildiğini, bu nedenle akreditif bedeli ödenmeksizin teslimine ve gümrükten çekilmesine davacının muvafakat ettiğini, davalı taşıyıcı …’da orjinal ATR-1 belgesinin bulunmadığını, kusur ve sorumluluğun taşıyıcıya değil davacı ihracatçıya ait olduğunu, söz konusu taşımalar 4 ay içinde 6 ayrı taşıma halinde yapılmış olduğu halde malların teslimine ilişkin ilk taşımadan son taşımaya kadar davacı tarafın hiçbir uyarıda bulunmadığını, zarara ilişkin sorumluluğun ve miktarının tespiti için yargılama gerektiğinden icra inkar tazminatı şartlarının oluşmadığını ileri sürerek fer’i müdahale taleplerinin kabulüne, davalının söz konusu taşımalara ilişkin CMR Konvansiyonu ve TTK hükümlerine göre kusur ve sorumluluğu bulunmadığından ayrıca davacının akreditif şartlarına uymayarak kendisi kusurlu olduğundan davanın reddine, eğer sorumluluğa hükmedilecek olur ise CMR 23/3 maddesinin dikkate alınmasına, yaklaşık 4 aylık sürede yapılan taşımalarda herhangi bir tedbir almayan ve uyarıda bulunmayan davacının müterafik kusuru nedeniyle ilk taşımadan sonraki taşımalara ilişkin taleplerinin reddine, akreditif kapsamında yükümlülüklerini süresinde yerine getirmeyen davacının işbu kusurunun en azından müterafik kusur olarak değerlendirilerek kusuru oranında ayrıca indirim yapılmasına karar verilmesini istemiştir.
Dava; uluslararası karayolu taşımasında akreditif ödeme şeklindeki satışta taşıyıcının CMR hükümlerine aykırı davrandığı iddiasıyla taşınan malların bedelinin dava dışı müşteriden tahsil edilememesi nedeniyle oluştuğu iddia olunan zararın davalı taşıyıcıdan tahsili için girişilen ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraf vekilleri delil listeleriyle yazılı delillerini ibraz etmişler, diğer deliller mahkememizce toplanmıştır.
Davacının iddiası, davalının savunması ve tüm dosya kapsamına göre ön inceleme duruşmasında tespit edilen uyuşmazlıkların halli için tarafların ticari defter ve belgeleriyle dosya üzerinde mahkememizce re’sen seçilen bilirkişi kuruluna inceleme yaptırılarak rapor ve ek rapor alınmıştır. Taşıma uzmanı öğretim üyesi Yard. Doç. Dr. …., gümrük ve dış ticaret uzmanı …., bankacı-mali müşavir …. tarafından düzenlenen 18/11/2015 havale tarihli kök raporda özetle; tarafların sıfatları bakımından, davacının ihracatçı-satıcı-gönderen, davalının taşıyıcı ve dava dışı … firmasının malın alıcısı-ithalatçı olduğu, dava konusu toplam altı (6) adet taşıma ve ihraç malının bedelinden asıl sorumluluğun ithalatçıya ait olduğu, davacının mal bedelini her aşamada dava dışı ithalatçıdan dava ve talep edebileceği, davacının talimatı üzerine davalı taşıyıcı tarafından alıcısı banka olarak düzenlenmiş olan 6 adet CMR taşıma senedi ile daha sonradan davacının talimatı olmaksızın değiştirilerek eşyaların mal bedeli ödenmeksizin ithaline sebep verildiği iddia olunan alıcısı …. olan 4 adet CMR’nin davacı vekilinin dava dilekçesi ekinde bulunduğu, davacı vekilince sunulan dava dilekçesi ekinde bulunan değiştirildiği iddia olunan CMR taşıma senetlerinin, 92 kap 39.467,40 Euro kıymetinde, 250 kap 118.438,80 Euro kıymetinde, 513 kap 219.644,45 Euro kıymetinde, 13 kap 6.864,00 Euro kıymetinde yüklemelere ait olduğu, toplam bedelin 384.414,65 Euro hesaplandığı, davacının iddia ve talebinin ise bunun üstünde ve daha önceki taşımaları da kapsar nitelikte olabileceği, taşıyıcının varış gümrük idaresindeki gümrük işlemleri sırasında banka adına düzenlenmiş olan CMR senetlerini mi yoksa davacı yan tarafından değiştirildiği iddia olunan CMR senetlerini mi kullandığının tespit edilemediği, ayrıca eşyanın ithali esnasında gümrük beyannamesi ekinde gümrük idaresine ibraz edilen CMR’nin mi kullanıldığının dosyada mübrez olmadığı, alıcısı EP6 olan CMR senetlerinin varış gümrük idaresinde (aracın gümrük işlemleri ile eşyanın ithal işlemleri) kullanıldığı hususunun ispata muhtaç olduğu, dosyaya ilişkin sorumluluk ve kusurun değerlendirilebilmesi için varış gümrük idaresinde araç ibra işlemleri ve sonrasında eşyanın serbest dolaşıma girişi sırasında hangi CMR’nin kullanıldığının dosyaya sunulmasının gerekeceği, dava konusu taşıma işine konu ödeme şeklinin akreditif olduğu ve buna ilişkin vesaikin amir banka olan alıcının bankası tarafından rezervli (bazı akreditif şartlarına uyulmaması gerekçesi ile) muhabir banka olan ….bank’a geri gönderildiği ve bu gerekçeler arasında CMR senetlerinde alıcı isminin firma yazılmamasının söz konusu olduğu gözetildiğinde, alıcı ile satıcı arasında yapılan anlaşma sonrasında açılan akreditifte yazılı koşullar arasında CMR’nin kimin adına düzenlenmesinin talep edildiğinin ve akreditifin hangi şartlarda açıldığının, vadesinin olup olmadığının da tespiti ve denetime elverişli değerlendirmenin yapılabilmesi açısından ilgili bankadan akreditif küşat mektuplarının bir suretinin dosyaya celbi gerektiği, bu hususların dosyaya sunulması sonrasında sonuç olarak farklı bir kişiye teslim yapıldığı iddiasının ve davacının zarara uğrayıp uğramadığının ve sınırlı sorumluluktan ayrılmayı gerektirir şartların oluşup oluşmadığına ilişkin denetime elverişli kesin değerlendirmenin yapılabileceği, eksik belgeler ile sorumluluğun değerlendirilmesinin mümkün olmayacağı, mevcut dosya içeriği ile toplam altı (6) sefer ve sonunda malın ithalatçısına teslimi gözetildiğinde, herhangi bir aşamada herhangi bir şekilde ihtar veya itiraz ileri sürmeyen davacının, cari hesap bakiyesini davalı-taşıyıcıdan talep etmesinin olağan taşımacılık uygulamasına aykırı olduğu, davacının ilk sorunlu teslimden sonra halen diğer taşımaları devam ettirmesinin davacı tarafından davalıya talimat verilerek taşıma sürecinin teslim engeli ile kesilmesinin engellenerek mal mukabili-vadeli ödemeye çevrilmiş olmasının da değerlendirilmesi gerektiği, CMR m.21 koşullarının ve davalının emir ve talimatlara aykırı ödeme belgesini görmeksizin ve banka muvafakatı olmaksızın malı gönderilene teslim ettiği iddiaları bakımından tüm bu iddiaların ispatı külfetinin davacı üstünde olduğu belirtilmiştir.
Kök rapor ibraz edildikten sonra, davacı taraf Prof. Dr. ….’nın hazırladığı 14/01/2016 tarihli uzman görüşünü sunmuş, ….bank …. şubesinden akreditif küşat mektupları ile akreditif dosyaları celp edilmiş, amir bankaların akreditifi kullandırmamalarının nedenlerinin neler olduğu, amir bankalardan gönderilen yazıların suretleri bankanın bu yazılar üzerine ne gibi işlem yaptığı, bu yazılardan davacı şirketin hangi tarihte haberdar edildiğine ilişkin yazı cevabı dosyaya konulmuştur.
İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasının Uyap üzerinden örneği celp edilmiş incelenmesinde; davacı şirket tarafından dava dışı … firması hakkında 05/11/2014 tarihinde 228.319-Euro alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, borçlu şirket adresi Fransa’da olduğundan yurtdışı tebligatı gönderildiği, henüz tebliğ edilmediği, dosyada herhangi bir ödemenin bulunmadığı görülmüştür.
Kök raporda belirtilen eksik belgeler tamamlandıktan sonra önceki bilirkişi kurulundan rapora itirazların değerlendirilmesi, sonradan celp edilen ve ibraz olunan belge ve bilgilerin incelenmesi için ek rapor alınmıştır. İbraz olunan 09/11/2016 tarihli ek raporda özetle; davacı ile davalı arasında CMR konvansiyonu hükümleri kapsamında sözleşmesel ilişkinin kurulmuş olduğu, davacının taşıma senedinde imzasının olmamasının sözleşmenin varlığı ve ifası bakımından sonuca etkisinin olmadığı, CMR m.21 hükmüne göre taşıyıcının yükümlülük altında olması ve sorumluluğunun işletilebilmesi için ise bunun mutlaka CMR taşıma senedi ile teyit edilmesi gerektiği, dava dışı … firmasının gönderilen-ithalatçı, malın alıcısı olduğu ve davacı tarafından belirlendiği, davacı tarafından değiştirilebileceği gibi teslim şartlarının da davacı tarafından davalıya bildirilmesinin esas olduğu, bu firmanın ihbar olunan konumunda olmadığı, davacının akreditif yoluyla satış ve vesaik mukabili teslim yoluyla satış konusunda davalıya herhangi bir yükümlülük yüklediğinin dosyada sabit olmadığı, davacının dava dışı … firmasına malın satışı ve teslim şeklinin gümrük beyannamelerinde FCA-free carrier şeklinde belirtilmesine karşın, bu teslim şekline göre taşıyıcıyı ithalatçının bulması gerekirken, taşıma senetlerine göre taşıyıcıyı ihracatçı-davacının bulduğu ve fiilen FCA teslim şeklinin uygulanmadığı, hangi taşıma senedinin orjinal ve hangisinin sahte olduğunun davacı tarafından ispatlanması gerektiği, sahtelik konusunda iddianın açıkça inkar edilmemesi karşısında, taşıma sürecinin tamamlanabilmesi için gönderen-taşıtanın talimatı ile senet değiştirilmiş olmasının muhtemel olduğu, bunun da sonuca etkisi bulunmadığı, her akreditifli satışın taşıyıcının mal bedelinin ödenmesini teyit veya bedeli tahsil etme yükümlülüğü altına sokmadığı, zira gönderenin her aşamada malın teslimi için başkaca emir ve talimatlar vermekte serbest olduğu, malın taşıma sözleşmesinde yazılı gönderilene teslim edildiği, sonuç olarak farklı bir kişiye teslim yapıldığı iddiasının sabit olmadığı, davacının mal bedeli alacağını dava ve takip etmesi gereken muhatabının ithalatçısı-alıcı firma olduğu, davalının sorumluluğuna gidilecek olursa CMR m.21 gereği sınırlı sorumluluk uygulanamayacağı, CMR taşıma evrakında yazan miktarın tamamının taşıyıcı tarafından tazmin edilmesi gerekeceği, mevcut dosya içeriği ile toplam altı (6) sefer ve sonunda malın ithalatçısına teslimi gözetildiğinde, herhangi bir aşamada, herhangi bir şekilde ihtar veya itiraz ileri sürmeyen davacının, ithalatçısından olan cari hesap bakiyesini davalı-taşıyıcıdan talep ve dava etmesinin olağan taşımacılık uygulamasına aykırı olduğu, davacının ilk sorunlu teslimden sonra halen diğer taşımaları devam ettirmesinin davacı tarafından davalıya talimat verilerek taşıma sürecinin teslim engeli ile engellenerek mal mukabili-vadeli ödemeye çevrilmiş olmasının da değerlendirilmesi gerektiği, CMR m.21 koşullarının ve davacı tarafından verilen emir ve talimatlara davalı tarafından aykırı davranıldığının ve ödeme belgesini görmeksizin ve banka muvafakatı olmaksızın malı gönderilene teslim ettiği iddialarının ispatı külfetinin davacı üstünde olduğu mütalaa olunmuştur.
Yapılan yargılama, toplanan ve sunulan deliller, CMR senetleri, akreditif dosyaları, bankadan gönderilen yazı cevapları, bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde; davacı ile davalı arasında taşıma sözleşmesinin bulunduğu, taşıma senedinin davalı-taşıyıcı tarafından imzalandığı, davacı ile dava dışı ithalatçı firma (…) arasındaki satım türünün FCA olarak belirlenmiş olmasının taşıma sözleşmesinin tarafları bakımından varılan bu sonuç açısından farklılığa yol açmayacağı, taşımaya temel teşkil eden satım sözleşmesinde ödeme şeklinin “akreditif” olarak belirlenmesinin taşıma sözleşmesi bakımından da önem taşıdığı, akreditif dolayısıyla taşıyıcının taşıma konusu eşyayı ithalatçıya teslim edebilmesi için ithalatçının yük üzerinde tasarruf edebilmesini sağlayan belgelere sahip olması gerektiği, taşıyıcının da ancak bu belgelerin ibrazı karşılığında eşyayı ithalatçıya teslim edebileceği, akreditifin bu özelliği dolayısıyla taşıma senedinde alıcı olarak akreditif bankasının gösterildiği, ithalatçının ise ihbar edilecek kimse sıfatıyla belirtildiği, somut olayda Türkiye’den Fransa’ya karayolu taşıması yapıldığından CMR Konvansiyonu hükümlerinin uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır.
Ödeme şekli olarak akreditifin kararlaştırılması durumunda 4’lü bir ilişki ortaya çıkmaktadır. Buna göre ithalatçı ( akreditif amiri ) ihracatçıya ( lehtar ) belirli şartları içeren muayyen bir bedeli havi akreditif açması konusunda akreditif bankasına bir akreditif emri vermekte, bu emre binaen lehtar lehine bir akreditif açan akreditif bankası, muhabir banka aracılığı ile lehtara belirli bir süre içerisinde belgeleri ibraz etmesi karşısında ödemede bulunacağını bildirmektedir. Bu çerçevede ihracatçı/lehtar belgeleri eksiksiz biçimde ibraz etmek suretiyle satış bedelini elde etmekte, ithalatçı/akreditif amiri de banka tarafından şeklen incelenen belgelerin eksiksiz olduğuna güvenerek satış bedelini ödemekte ve buna karşılık bankadan temin ettiği belgelerle yükü teslim almaktadır. Böylece hem ihracatçı hem de ithalatçı açısından satımlarda taraflar arasındaki uzaklığın oluşturduğu riskler asgari seviyeye çekilmiş olmaktadır.Bu açıklamalara göre, herhangi bir satım sözleşmesinde ifa yöntemi olarak akreditifin tayin edilmiş olması, taşıyıcının ancak yüke ilişkin belgelerin kendisine ibrazı karşılığında malları teslim etmesi gerektiğine yönelik ilke bakımından vesaik mukabili ödemeye oranla bir fark taşımayacaktır.
Davaya konu uyuşmazlık, davalı taşıyıcı tarafından taşıması yapılan ve taşıma süreci sonunda mal bedelleri ödenmeden alıcısına teslim edilen malların ihraç bedellerini tahsil edemeyen davacının, mal bedellerini taşıyıcıdan talep etmesinden kaynaklanmaktadır. CMR m.21 istisnai bir düzenleme olup, özellikle mal bedelini veya sair bir bedeli tahsil için görevlendirilen taşıyıcının bu bedeli tahsil etmeksizin veya bu bedelin ödendiğini banka dökümanları ile tespit etmeksizin malı teslim etmesinde söz konusu olmaktadır.Diğer bir ifade ile taşınan malı gönderilene teslim etmeden önce mal bedelinin ödenmesini veya kararlaştırılan bedelin ödenmesini teyit etmeyen taşıyıcı kararlaştırılan bedelden sorumlu tutulmuştur. Somut olayda bir kez değil, toplam 6 sefer yapılan ihracat ve bedeli söz konusu olup, Mayıs 2014 ile Eylül 2014 tarihleri arasında yaklaşık 4 ayı bulan süreçte yapılan taşımalar mevcuttur.Taşıyıcı ile gönderen başlangıçta bir bedel ödenmesi veya ödeme belgeleri karşılığı mal teslimi konusunda anlaşmış olsa bile, taşıma sürecinde ortaya çıkan teslim engeli veya taşıma engeli gibi durumlarda taşıyıcıya emir ve talimatları ile yön veren yük ilgilisi talimatlarına göre sonradan malın farklı şekilde teslimi de taşıma sürecine dahildir.Bu çerçevede taraflar arası uyuşmazlığın çözümünde özellikle bir kerelik değil, 6 seferlik taşımalar ve ayrı ayrı teslimler vuku bulmasına karşın gönderen-davacının sessiz kalması hususunun değerlendirilmesi önem taşımaktadır.
Dava konusu olayda; davacı – ihracatçı, Fransada mukim … firmasına muhtelif tekstil ürünleri satmış, bu ürünlerin Türkiye’den Fransa’ya kara yolu ile taşıması işini ise davalı şirket üstlenmiştir. İşbu satım ilişkisinde ödeme şekli olarak “akreditif ödemesi” kararlaştırılmış, CMR senetlerinde akreditif bankası “alıcı” olarak, ithalatçı/akreditif amiri ise “ihbarda bulunulacak kişi” olarak gösterilmiştir. Davalı – taşıyıcı, taşımaya ilişkin belgeler kendisine ibraz edilmeksizin malları … firmasına teslim etmiştir.Öte yandan dava konusu taşımalara ilişkin akreditiflerin reddedildiği, dolayısıyla ilgili taşımalara ilişkin belgelerin de akreditif bankası tarafından muhabir bankaya ve onun tarafından da ihracatçı/davacıya iade edildiği tartışmasızdır. Taşıyıcı – davalı tesellüme yarar belgelerin ibrazı olmadan malları alıcı-ithalatçıya teslim etmiştir. CMR 15.maddesi kapsamında eşyanın varış yerine ulaşmasından sonra teslim engelinin ortaya çıktığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar CMR 15. ve 21..maddeleri uyarınca taşıyıcının sorumluluğu gündeme gelmekte ise de, somut olayın özellikleri ve dosyada mevcut bilhassa bankadan gelen bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi davalının sorumluluğunun tespitinde önem arz etmektedir. Dava konusu edilen tek bir taşıma değildir. Mayıs 2014 ile Eylül 2014 tarihleri arasında 6 adet taşıma uyuşmazlık konusunu oluşturmaktadır. Davacı firma ile müşterisi olan … firması arasında sadece uyuşmazlık konusu taşımalara dayanak satışlar değil öncesinde de satışlar yapıldığı tespit edilmiştir. Dosyada mübrez banka belgeleri incelendiğinde, ilk taşımada akreditif belgelerinde eksiklik olduğu hususunun ithalatçının bankası tarafından davacı ihracatçının bankası olan …bank … Ticari şubesine 12/05/2014 tarihinde bildirildiği, durumun 13/05/2014 tarihinde …bank tarafından davacı firmaya iletildiği, eksik belgelerin davacı tarafça tamamlanmadığı, ithalatçının bankası olan amir bankanın akreditifi reddettiği, diğer taşımalarda da aynı işlemlerin yapıldığı, davacının akreditif işlemlerinde eksik belgeler nedeniyle ödeme konusunda sorun yaşandığından haberdar edilmesine rağmen davalı firmaya malları yükleyerek taşıma işlemlerine devam ettiği, davalı taşıyıcının ise taşıdığı malları davacının müşterisi olan … firmasına teslimini gerçekleştirdiği, davacının ilk sorunlu teslimden sonra halen diğer taşımaları devam ettirmesinin davacı tarafından davalıya talimat verilerek taşıma sürecinin teslim engeli ile kesilmesinin engellenip, akreditif ödeme şeklinin vadeli ödemeye çevrilmiş olduğu kanaatine varılmasını gerektirmiştir.Davacı ilk taşıma sırasında akreditifte sorunlar olduğunu, eksik belgeler nedeniyle amir bankanın ödeme yapmadığını öğrenmesine rağmen diğer taşımaları devam ettirerek teslim engelini ortadan kaldıracak şekilde davalı taşıyıcıda haklı bir güven oluşturmuştur. Böylece davacı akreditif ödeme şeklinden vazgeçmiş, ödemeyi vadeli ödeme şekline dönüştürmüştür. Hal böyle olunca davacının bu davranışları karşısında teslim engelinin ortadan kalktığı, akreditif ödeme şeklinin vadeli ödeme şekline dönüşmüş olması karşısında teslim edilen malların bedelinin ödenmemesinden CMR 21.maddesi uyarınca davalı taşıyıcının sorumlu tutulamayacağı anlaşılmakla davanın reddine, davacının takipte kötü niyetli olduğu kanıtlanamadığından davalı yanın kötü niyet tazminatı talebinin de reddine karar verilmiştir.
ÖNCEKİ HÜKÜM:
Mahkememizin 11/05/2017 tarihli, …. Esas, …. Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin istinaf etmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin 22/03/2018 tarihli …. Esas, … Karar sayılı kararı ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili temyiz etmiş, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 23/01/2020 tarihli, 2018/3265 Esas, 2020/696 Karar sayılı kararı ile,
“CMR Konvansiyonu’nun 15. maddesinde, yükün teslim yerine varışından sonra koşullar bunların teslimini engellediği hallerde taşımacının göndericiden talimat isteyeceği belirtilmiştir.Teslim engelinin varlığına rağmen talimat istenmemesi tedbirli taşımacının davranışından sapan kusurlu bir hareket olup, taşımacının CMR 11(3), 12(7), 17 maddelerinde öngörülen sorumluluktan kurtulmasını engeller. Taşımacı, talimat almasını engelleyen sebep, kendi hukuka aykırı davranışına atfedilebildiği ölçüde, CMR’nin 17. maddesi uyarınca ziya, hasar veya teslimdeki gecikmeden dolayı, eşya üzerinde tasarruf hakkı sahibine karşı sorumludur.
Somut olayda mahkemece, yükün teslim yeri olan Fransa’ya varışından sonra dava dışı müşterinin kendi bankası ile yaşadığı sorundan kaynaklı akreditif ilişkisinin kurulamaması sebebiyle, akreditif ödeme şekli öngörülen satış sözleşmesinde bir teslim engelinin çıktığı ve bu teslim engeli ile karşılaşan davalı taşıyıcının davacı taşıtandan herhangi bir talimat istemeden malları CMR senedinde ihbar kişisi sıfatıyla yer alan dava dışı müşteriye teslim ettiği göz önüne alınarak bir değerlendirme yapılması gerekirken, ilk teslimde sorun yaşanması üzerine teslimatların devam ettiği ve bunun dava dışı müşteriye yapılan teslimin davacı tarafından benimsendiği şeklinde yorum yapılarak davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, hükmün temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.
Davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA,” karar verilmiştir.
BOZMA SONRASI YAPILAN YARGILAMA:
Davacı vekili bozma ilamına uyulmasını, davalı vekili 17/06/2020 tarihli beyan dilekçesini aynen tekrarla, direnme kararı verilmesini, fer’i müdahil Lutz vekili önceki kararda direnilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 23/01/2020 tarih, 2018/3265 Esas, 2020/696 Karar sayılı ilamına uyulmasına oybirliğiyle karar verilmiştir.
Bozma sonrası yapılan yargılama, toplanan ve sunulan deliller, CMR senetleri, akreditif dosyaları, bankadan gönderilen yazı cevapları, bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde; somut uyuşmazlıkta davacı – ihracatçı, Fransada mukim … firmasına muhtelif tekstil ürünleri satmış olup, davacı ile davalı arasında taşıma sözleşmesinin bulunduğu, taşıma senedinin davalı-taşıyıcı tarafından imzalandığı, taşımaya temel teşkil eden satım sözleşmesinde ödeme şeklinin “akreditif” olarak belirlenmesinin taşıma sözleşmesi bakımından da önem taşıdığı, akreditif dolayısıyla taşıyıcının taşıma konusu eşyayı ithalatçıya teslim edebilmesi için ithalatçının yük üzerinde tasarruf edebilmesini sağlayan belgelere sahip olması gerektiği, taşıyıcının da ancak bu belgelerin ibrazı karşılığında eşyayı ithalatçıya teslim edebileceği, akreditifin bu özelliği dolayısıyla taşıma senedinde alıcı olarak akreditif bankasının gösterildiği, ithalatçının ise ihbar edilecek kimse sıfatıyla belirtildiği, somut olayda Türkiye’den Fransa’ya karayolu taşıması yapıldığından CMR Konvansiyonu hükümlerinin uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır.
Taşıyıcının sorumluluğu, CMR Konvansiyonu md. 17/1 göre ; “Taşımacı yükü teslim aldığı andan, teslim edinceye kadar, bunların kısmen veya tamamen kaybından ve doğacak hasardan sorumludur” , CMR Konvansiyonu 17/2 ye göre ise, “taşıyıcı kendi kusurundan kaynaklanmayan bir sebepten ileri geldiğini ispat edemedikçe eşyaya gelen hasarı tazmin borcu altındadır”, dolayısıyla taşıyıcının kusurlu olduğu karine olarak kabul edilir. Sorumluluktan kurtulabilmesi için taşıyıcının kusurlu olmadığını ispat etmesi zorunludur. CMR Konvansiyonu’nun “Taşımacının Sorumluluğu” başlıklı IV. Bölümü altında yer alan 21. Maddesi ise “Mal alıcıya tasıyıcı tarafından taşıma anlaşmasına göre, “teslimdeki ödeme” tutarı tahsil edilmeksizin teslim edilmiş ise, bu durumda taşıyıcı, göndericiye karşı, “teslimdeki ödeme” tutarını aşamayacak miktarda ve alıcıya karsı dava açma hakkını kaybetmeksizin tazminat ödemekle yükümlüdür.” hükmünü amirdir.
Dosyada mübrez evraklardan anlaşıldığı üzere davalı tarafından Mayıs 2014 ile Eylül 2014 tarihleri arasında 6 adet taşıma gerçekleştirilmiş olup, irdelenen …. …. …. …no’lu CMR belgelerinde alıcının …., …. ve … no’lu CMR belgelerinde ise alıcının ….Bank adlı banka kuruluşları olduğu, ödeme şeklinin “akreditif ödemesi” olarak kararlaştırıldığı, akreditif bankasının “alıcı” olarak, ithalatçı/akreditif amiri ise “ihbarda bulunulacak kişi” olarak gösterildiği görülmüştür. Nitekim bu halde davacı firmanın, davalı nakliyecinin geçici olarak nezdinde bulunan eşya bedelinin banka kanalı ile tahsili sonrası dava dışı ithalatçı firmaya teslimini davalı taşıyıca şart koştuğu bir diğer deyişle vesaik mukabili, yani, ödeme karşılığında teslim şartını koştuğu açıktır. Davacı ile dava dışı ithalatçı firma (…) arasındaki satım türünün FCA olarak belirlenmiş olmasının taşıma sözleşmesinin tarafları bakımından bir sonuç doğurmayacağı ve olayın değerlendirilmesinde farklılığa yol açmayacağı açıktır. Bu nedenle davalının alım satım ilişkisinin tarafları arasında tercih edilmiş teslim şeklinin FCA olduğu yönündeki savunmasına itibar edilmemiştir.
Dosyada mübrez banka belgeleri incelendiğinde, ilk taşımada akreditif belgelerinde eksiklik olduğu hususunun ithalatçının bankası tarafından davacı ihracatçının bankası olan …bank …. Ticari şubesine 12/05/2014 tarihinde bildirildiği, durumun 13/05/2014 tarihinde …bank tarafından davacı firmaya iletildiği, eksik belgelerin davacı tarafça tamamlanmadığı, ithalatçının bankası olan amir bankanın akreditifi reddettiği, diğer taşımalarda da aynı işlemlerin yapıldığı, davacının akreditif işlemlerinde eksik belgeler nedeniyle ödeme konusunda sorun yaşandığından haberdar edilmesine rağmen davalı firmaya malları yükleyerek taşıma işlemlerine devam ettiği, davalı taşıyıcının ise taşıdığı malları davacının müşterisi olan … firmasına teslimini gerçekleştirdiği görülmüştür. Davalının ilk sorunlu teslimden sonra taşımaların devam ettirilmiş olması, zamana yayılan 6 adet taşıma yapılmış olmasının davacının malların teslimine zımnen onay vermiş sayılacağı yönünde bir yorum yapılması da mümkün değildir. Zira taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmaktadır. Şöyle ki, taşıma sözleşmeleri, CMR hükümlerine göre herhangi bir şekil şartına tabi olmayıp, sözleşmenin sözlü olarak dahi yapılabilmesi mümkündür. Ancak, CMR hükümlerine tabi bir taşıma senedi-sevk mektubu düzenlenmiş ise CMR hükümlerine göre taraflararası sözleşmenin varlığı, malın taşıyıcıya sözleşmeye uygun teslimi ve taraflar arası sözleşme şartları bakımından temel ispat belgesi bu CMR taşıma senedi olmaktadır. Öte yandan, taraflar şekil şartına bağlı olmayan bir sözleşmenin yazılı şekilde yapılmasına karar vermişlerse, BK madde 17/2 uyarınca o sözleşmeye ilişkin uyuşmazlıklarda artık yasal yazılı şekle ilişkin hükümler uygulanır. Bu madde yollamasıyla BK madde 13 uyarınca, yazılı olarak yapılan sözleşmenin değiştirilmesinde de artık yazılı şekle uyulması zorunludur. Bu itibarla, taraflar arasında yazılı olarak kararlaştırılmış teslim hususunun taraflarca yeniden yazılı bir sözleşme yapılmaksızın teslime rıza gösterilmesi suretiyle ve uygulama yoluyla zımnen değiştirilmiş olduğuna dair bir yorum yapılması da mümkün değildir.
Dolayısıyla, somut olayda yükün, mal bedeli tahsil edilmeksizin alıcısına teslim edildiği sabittir. Dava konusu taşımalara ilişkin akreditiflerin reddedildiği, dolayısıyla ilgili taşımalara ilişkin belgelerin de akreditif bankası tarafından muhabir bankaya ve onun tarafından da ihracatçı/davacıya iade edildiği tartışmasızdır. Verilen talimata aykırı olarak malları muhabir bankadan gereken belgeyi almadan gönderilene tesliminin sözleşmeye aykırılık olmasının yanında haksız bir eylem olduğu, CMR 17/1 ve 21 madde hükümlerine göre davalının bu zarardan sorumlu olduğu açıktır. O halde mahkememizce, davalının CMR.nin 21 nci madde hükmü gereğince mal bedelini almadan malın alıcısına teslimi nedeniyle sorumlu olduğu değerlendirilmiştir. Ancak, davacının kendisine …..bank tarafından teslim engeline ilişkin bildirim yapıldığı halde sessiz kalması hususunun kendisine atfı kabil bir müterafik kusur olduğu değerlendirilmiş, davacının zararından mahkememizce %20 oranında takdiri indirim yapılması somut olayın özellikleri bakımından hakkaniyete uygun bulunmuştur.
Açıklanan gerekçelerle, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; davalının Bakırköy …. İcra Dairesinin …. Esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın takdiren %20 müterafik kusur indirimi yapılarak 394.478,50 Euro asıl alacak yönünden kısmen iptaline, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine, hüküm altına alınan asıl alacağa takip tarihinden başlamak üzere ve davacının takipteki talebi aşılmamak üzere kamu bankalarınca 1 yıllık Euro mevduat hesabına fiilen uygulanan en yüksek faiz oranı yürütülmek suretiyle devamına, bakiye talep yönünden davanın reddine, hüküm altına alınan alacağın %20’si üzerinden takip tarihindeki efektif satış üzerinden Euro kuru esas alınarak hesap edilecek icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, reddedilen kısım yönünden şartları oluşmaması sebebiyle davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE;
Davalının Bakırköy …. İcra Dairesinin …. Esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın takdiren %20 müterafik kusur indirimi yapılarak 394.478,50 Euro asıl alacak yönünden kısmen iptaline, davacının fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE,
2-Hüküm altına alınan asıl alacağa takip tarihinden başlamak üzere ve davacının takipteki talebi aşılmamak üzere kamu bankalarınca 1 yıllık Euro mevduat hesabına fiilen uygulanan en yüksek faiz oranı yürütülmek suretiyle devamına,
3-Bakiye talep yönünden davanın REDDİNE,
4-Hüküm altına alınan alacağın %20’si üzerinden takip tarihindeki efektif satış üzerinden Euro kuru esas alınarak hesap edilecek icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Reddedilen kısım yönünden şartları oluşmaması sebebiyle davalının kötüniyet tazminat talebinin REDDİNE,
6-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 74.559,17 -TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin yatırılan 16.550,05 TL harcın mahsubuna, bakiye 58.009,12 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
7-Davacı tarafından yatırılan 25,20 TL başvurma harcı ile 16.550,05 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davanın kabul edilen miktarı dikkate alınarak davacı yararına tayin ve takdir olunan 71.001,89 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davanın reddedilen miktarı dikkate alınarak davalı yararına tayin ve takdir olunan 27.554,41 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Davacı tarafından sarfedilen 432,60 TL tebligat ve müzekkere gideri, 4.150,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.582,60 TL yargılama giderinin davanın kabul oranı dikkate alınarak takdiren 3.665,95 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
11-Davalı tarafından sarfedilen 210,00 TL tebligat giderinden oluşan yargılama giderinin davanın kabul red dikkate alınarak takdiren 42,00 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
12-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
13-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay nezdinde TEMYİZ kanun yolu açık olmak üzere hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı oy birliğiyle karar verildi.24/06/2020

Başkan …
¸
Üye …
¸
Üye …
¸
Katip …
¸